top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • Yüz Felci (FASİYAL PARALİZİ) NEDİR?

    Yüz bölgesinde ifadelerinizi karşı tarafa aktarmak, gözünüzü sıkıca kapamak ve konuşurken dudak hareketlerinizi sağlamak gibi fonksiyonlarınızı yüzümüzdeki bazı kaslarınızı kullanarak gerçekleştirirsiniz. Bu yüzdeki kontrol edebildiğiniz hareketlere genel olarak mimik hareketleri denir. Yüz bölgesindeki mimik hareketlerinizi yapabilmeniz için: Beyninizdeki mimik hareketlerini kontrol eden bölgenin Yüzünüzdeki kaslara giden sinirin (fasiyal sinir) ve yüzünüzdeki mimik kaslarınız Bu yapılardan herhangi biri doğru çalışamaz ise yüz felci görülür. SANTRAL TİPİ YÜZ FELCİ Beyin içerisindeki bir hastalığa bağlı olarak doğuştan veya sonradan olan kayıplarda görülen yüz felci tipidir. Bu durum eğer tek taraflı ise ve karşı taraf düzgün çalışıyorsa felçli tarafın alın bölgesi altında kalan kısımlarında felç görülür. PERİFERİK YÜZ FELCİ Yüz kaslarını uyarıları taşıyan Fasiyal Sinir’in beyin dokusundan çıktıktan sonra kafatasının içerisinde veya dışarısında bir hastalıktan dolayı doğru çalışmaması durumunda görülür. Periferik tip yüz felcinde, eğer karşı taraf sağlam ise, yüzün yarısı tamamen çalışamaz haldedir. YÜZ FELCİNDE HANGİ ŞİKAYETLER OLUŞUR? Etkilenen tarafta kaş kaldırma, kaş çatma, göz kapaklarını kısma, dudak büzme, diş gösterme ve gülümseme gibi mimik hareketleri yapılamaz. Alın kırıştırma ve diğer alın hareketleri yapılamaz. Etkilenen tarafta göz kapağı kapatılamaz. Uyurken o taraf göz kapağı açık kalır. Göz kapağı kapanması sırasında göz küresinin yukarı kayması izlenebilir. Etkilenen tarafta yanak bölgesi şişirilemez. Yemek yerken ağız içindeki yiyecekler dışarı çıkabilir. Etkilenen tarafta ağız köşesi sarkar, gülümseme yeterli yapılamaz. Bazı durumlarda tat alma kaybı, yüksek seslere karşı hassasiyet izlenebilir. YÜZ FELCİ HANGİ SEBEPLERLE OLUŞUR? - Beyinde ilgili bölgede hasara neden olan tümörler (kitleler) veya kan dolaşımında bozulmalar (beyin enfarktüsleri) - Bell’s palsi: Kesin nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Hastalığın nedeni araştırıldığında bir nedene rastlanamaz. Akut periferik yüz felcinin % 80’inin sebebidir. Her 64 kişiden birinde görülme riski mevcuttur. Ailesinde bu şikayete daha önce rastlanmış hamile kadınlar daha fazla risk altındadır. - Ramsey Hunt sendormu (Herpes zoster otikus) : Fasiyal sinirin viral bir enfeksiyonu sonucunda görülür. Yüz felci, kulak ağrısı, duyma kaybı, cilt vezikülleri, vertigo (baş dönmesi) ile karakterizedir. - Travma : Temporal kemik kırıkları, künt veya kesici fasiyal sinir yarlanmaları, ameliyat içi fasiyal sinir zedelenmeleri bunlara örnektir. - Akut-kronik orta kulak iltihapları - Nörosarkoidoz -Moebius sendromu : Doğuştan her iki fasiyal sinirin olmaması durumudur. Her iki taraflı yüz felci yanında, göz hareketleri problemleri ve işitme problemleri de olabilir. Kesin sebebi bilinmemektedir. -Tümörler : Fasiyal nöroma, hemanjiomlar, parotis (tükrük) bezi tümörleri, akustik nöromlar ve metastatik tümörler en sık yüz felci yapan tümörlerdir. -Diğer (AİDS, otoimmün, Kawasaki hastalığı, Guillain-Barre sendromu, doğum travması…) YÜZ FELCİ TEDAVİSİ SEÇENEKLERİ NELERDİR? Bell’s palsi tedavisi nasıldır? En sık izlenen yüz felci tipidir. Hastaların % 85’i tamamen iyileşir. Hastaların %10’unda kısmi iyileşme olur. Sinkinezi (istenmeyen ve beklenmeyen yüz hareketleri) ve kısmi yüz kası zayıflığı izlenir. Hastaların % 5’inde ise kalıcı yüz felci izlenir. Yüz felcinin diğer sebepleri ekarte edilir edilmez ise Bell’s paralizisi düşünülerek tedaviye başlanmalıdır. Antiviral ilaç tedavisi (Asiklovir, Famsiklovir), yüksek doz steroid (prednison) tedavisi başlanır. Eğer ciddi yüz felci mevcutsa EMG, BT ve MRG tetkikler yapılmalıdır. Kornea ülserlerinden korunmak amacıyla göz damlaları kullanılmalıdır. YÜZ FELCİ TEDAVİSİNDE CERRAHİ SEÇENEKLER NELERDİR? Cerrahi yöntemler statik ve dinamik reanimasyon yöntemleri olarak iki alana ayrılmaktadır. Statik yöntemler yüzdeki hareketi yeniden sağlamaz daha çok yüz felci nedeniyle sarkan kısımların posizyonlarının düzeltilmesi ve bu sayede en azından yüzde istirahat sırasında daha doğal bir görünüm sağlanmasına çalışılır. Dinamik yöntemler ise bazı önemli hareketlerin yeniden sağlanabilmesi amacıyla uygulanır. Statik Reanimasyon Yöntemleri: Statik Reanimasyon yöntemleri adından da anlaşılacağı üzere hareket sağlamayan sabit onarım yöntemlerini kapsamaktadır. Yüzün felçli tarafında zamanla gerçekleşen sarkmalar veya deformitelerin düzeltilmesi için kullanılırlar. Dinamik yöntem istemeyen veya dinamik yöntemlerin uygulanmasının uygun olmadığı hastalarda kullanılabilecek yöntemlerdir. Göz kapağına altın yerleştirilmesi: Fasiyal paralizi hastaları daha önce de bahsedildiği üzere gözlerini kapatmakta sıkıntı yaşarlar. Göz kapağının yerçekimi sayesinde kapatılabilmesini sağlamak amacıyla üst göz kapağı içerisine uygun ağırlıkta altından bir ağırlık yerleştirilir. Yüz felci geçirmiş bir hasta gözünü açabilir. Gözünü açmaya çalışmadığı durumlarda ise bu yerleştirilen ağırlık sayesinde yer çekimi etkisiyle göz kapağını kapatabilecektir. Göz kapağının kapatılabilmesi gözün kurumasını engellemek ve keratit gelişmesini önlemek için gereklidir. Tarsorafi: Kısa süreli fasiyal paralizi geçiren hastalarda göz kapaklarının kısmen birbirine dikilerek açık kalmasının engellenmesini amaçlayan bir yöntemdir. Yüz germe ameliyatı: Felçli taraftaki deri ve yumuşak doku sarkmalarının toparlanması amacıyla yüz germe ameliyatı uygulanabilir. Bu sayede en azından istirahat sırasında daha simetrik ve rahatsız etmeyen bir görünüm elde edilmeye çalışılır. Alt Göz Kapağı Düzeltilmesi: Yüz Felci geçiren hastaların alt göz kapaklarında da zaman içerisinde sarkma ve gevşeklik olacaktır. Bu problemleri düzeltmek amacıyla alt göz kapaklarının da asılması veya kısaltılması bu problemi düzeltecektir.Statik Askı Yöntemleri: Ağız köşesinde sarkmanın düzeltilerek sıvıların dışarı akmasının engellenmesi amacıyla uygulanır. Hastanın genellikle kendi dokularının yardımıyla ağız kenarı birkaç noktadan yana ve yukarıya asılması işlemidir. DİNAMİK REANİMASYON YÖNTEMLERİ Yüzümüzdeki mimik kasları sinir uyarımı ortadan kalktıktan sonra ortalama 2 yıla kadar kapasitelerini korumaya devam ederler. Eğer bu sürede tekrar bir sinir tarafından uyarılmaları sağlanabilirse fonksiyonlarını geri kazanabilirler. Yalnız bu iyileşme süreci için de yaklaşık 1 yıl gerekeceğinden bu amaç için yapılacak ameliyatın yaralanmadan sonra en geç 1 yıl içerisinde yapılması idealdir. Fasiyal Sinirin bir yaralanma veya ameliyat sonucunda kesildiği durumlarda mümkün olan en erken dönemde “Doğrudan Sinir Onarımı” yapılmalıdır. Yüz felci beyinden kaynaklı bir bozukluk nedeniyle oluşmuş ise fasiyal sinir de işlev görmeyecektir. Böyle bir durumda veya sinirin hasarlaması sonrasında onarılması mümkün değil ise yüzdeki kasların başka bir sinir tarafından uyarılmasına devam etmesinin sağlanması gerekmektedir. Bu ameliyatlara ise “Sinir Transferi” denir. Sinir transferi yüzün felçli tarafından başka bir hareket siniri kullanılarak veya yüzün karşı tarafındaki sağlam “Fasiyal Sinirden Sinir Köprüsü” şeklinde yapılabilir. Yüzün aynı tarafından bir sinir kullanıldığı zaman, kullanılan sinirin işlevi ortadan kalkar. Örneğin bir çiğneme kasına giden sinir kullanılırsa çiğneme fonksiyonunda güçsüzlük olacak, ancak çiğneme işi birçok kas tarafından yapıldığından güçsüzlüğe rağmen çiğneme tamamen bozulmayacaktır. Yüzün diğer tarafındaki fasiyal sinirden köprü yapılması için ise vücudun başka bir bölgesinden hareket ile ilgili olmayan (dokunma ile ilgili) uzun bir sinir alınarak sağlam sinirden yüzün karşı tarafına iletimi sağlayacak bir bağlantı oluşturulur. Bu oluşturulan köprü başarılı olursa yüzün sağlam tarafındaki hareket ile aynı anda yüzün felçli tarafında hareket sağlanabilir. Bu yöntem ile eş zamanlı hareket sağlanması yöntemin avantajı ancak genellikle iki ameliyat ve yaklaşık iki kat iyileşme süresine gerek duyulması dezavantajıdır. Yaralanmadan 2 yıl sonra mimik kaslarının kapasiteleri ortadan kalkacağından bu kasların yerine yüz bölgesinde fonksiyon görecek başka kasların kullanılması gerekir. “Kas Transferi” ameliyatları bu yönteme verilen isimlerdir. Kas transferleri yine baş bölgesindeki bazı çiğneme kasları veya uzak bölgeden “Serbest Kas Transferi” yapılarak sağlanabilir. Serbest kas transferi mikrocerrahi yöntemler kullanılarak gerçekleştirilir. Serbest kas transferi uygulandığında yine bu kasların çalışmasını sağlayacak sinir transferi ameliyatı da aynı zamanda veya bu ameliyat öncesinde uygulanmalıdır. Siz hasta ve hasta yakınlarının da anlayacağı üzere dinamik yöntemler anlaması, anlatması ve uygulaması biraz karışık yöntemlerdir. Bu nedenle size hangi yöntemin uygun olacağını ve ameliyatların detaylarını daha rahat öğrenebilmeniz için doktorunuz ile yüz yüze görüşmeniz daha sağlıklı olacaktır.

  • DERİ KANSERLERİ

    Deri kanseri tüm dünyada en sık görülen kanserdir. Ancak kolaylıkla fark edilmeleri ve tedavilerinin genellikle cerrahi olarak tamamen mümkün olmasından dolayı sağ kalımları diğer kanserlere oranla yüksektir. En sıklıkla görülen kötü huylu deri kanserleri Bazal Hücreli Karsinom, Yassı (skuamöz) Hücreli Karsinom, Malign Melanom’dur. Bunların dışında da birçok tipte deri kanseri mevcuttur ancak bu diğer tipler daha nadiren izlenir. Deri kanserlerin hemen hemen hepsinde güneşe maruziyet önemli bir etkendir. Bunun dışında kişilerin etnik kökenleri, bazı genetik hastalıklar ve bazı toksinler gibi faktörler rol oynayabilir. Deri kanserlerinin ön tanısı genellikle Dermatoloji ve Plastik Cerrahi hekimlerince sadece muayene ile yapılabilir ancak en doğru tanı patoloji hekimlerince alınan örneklerin incelenmesi sonucunda konur. Deri kanseri olarak düşünülen kitlelerin veya yaraların ilk önce uygun şekilde biyopsi yapılarak tanının kesinleştirilmesi gerekir. Biyopsi yöntemi her kanser tipinde ve büyüklüğünde aynı olmayabilir. Bu aşamada plastik cerrahınız size yol gösterecektir. Biyopsi yapıldıktan sonra eğer kötü huylu bir deri kanseri tanısı almışsanız patoloji sonucunuza uygun olarak aynı bölgenin temizlenmesi gerekebilir. Bu temizleme işlemi o bölgedeki kanserin etrafından, yine kanser tipine uygun olarak, bir miktar sağlam derinin de çıkartılması işlemidir. Kanser tipine göre dar veya çok geniş alanlardaki derinin çıkartılması gerekebilir. Bu aşamada doktorunuz sizi bilgilendirerek bu çıkarılan alanın nasıl onarılabileceği hakkında da size bilgi verecektir.Bazı kanser tiplerinde uzak alanlara da yayılma ihtimali olabilir. Bu gibi durumlarda yayılma ihtimali göz önünde bulundurularak ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, Manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik tetkiklerin yapılması gerekebilir. Alınan sonuçlara göre tedavinize ek olarak bölgesel lenf nodu diseksiyonu veya sentinel lenf nodu örneklemesi ameliyatlarının da yapılması gerekebilir. Erken evre deri kanserlerinin çoğunda cerrahi tedavi dışında bir onkolojik tedavi gerekmez. Ancak bazı kanser tiplerinde ve ileri evrelerde bir onkolog tarafından da muayene edilmeniz önerilecektir. Deri kanserlerinde genellikle erken evrelerde hastalıkların çoğu tedavi edildiğinden, radyoterapi veya kemoterapi tedavilerinin kullanılması gerekli olmaz. SENTİNEL LENF NODU ÖRNEKLEMESİ NEDİR? Sentinel lenf nodu örneklemesi özellikle MALİGN MELANOM’da uygulanan ve kanserin yayılım (METASTAZ) yapıp yapmadığını değerlendiren bir tanı yöntemidir. Kanserin belli bir evreden sonra lenf bezlerine yani bezelere sıçrama ihtimali vardır. Kanser kendisine en yakında bulunan lenf bezine (bezeye) gidip yerleşme ihtimaline sahip olduğundan, riskli durumlarda bu bezelerin çıkartılıp patolojik olarak incelemeye gönderilmesi işlemidir. Kanser görünürde bezelere sıçramamış ise ve bu ihtimal varsa sentinel lenf nodları bulunarak çıkartılır ve incelenmesi için bir patoloji bölümüne gönderilir. Çünkü bazı kanserlerin sıçrama (metastaz) yapıp yapmadıkları sadece bu şekilde anlaşılabilir. Bir kansere en yakın lenf nodunun hangisi olduğunu belirlemek için nükleer tıp bölümünden yardım alınır. Nükleer tıp hekimi tarafından lenfosintigrafi yapılarak ameliyat öncesinde hangi bölgeden hangi lenf nodlarının alınması gerektiği belirlenir ve ameliyat sırasında bu lenf nodları çıkartılır. Çıkartılan lenf nodlarında kanser hücresi saptanmaz ise başka bir ameliyat yapmadan hasta belli aralıklar ile klinik takibe alınır. Ancak kanserin bu lenf bezlerine sıçradığı saptanır ise o bölgedeki tüm lenf bezlerinin ameliyat ile temizlenmesi önerilir. Bu ameliyata “Bölgesel Lenf Nodu Diseksiyonu” denir. BÖLGESEL LENF NODU DİSEKSİYONU HANGİ BÖLGELERE YAPILIR? Lenf nodlarımız vücudumuzda belli alanlarda yoğunlaşmış olarak bulunur. Bu bölgeler boyun, koltuk altı, kasıklar, karın içi bölgesi ve bazı insanlarda diz ve dirsek bölgeleridir. Deri kanserlerinde genellikle boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezlerine sıçrama olabildiğinden bu alanların ameliyat ile temizlenmesi gerekebilir. Bu ameliyatlarda genellikle hayati veya bazı önemli fonksiyonları olan yapılar korunarak lenf bezlerinin tamamının çıkartılması gerçekleştirilir. Plastik cerrahi hekimleri tüm bu alanların temizlenme işlemini gerçekleştirmek için eğitim almışlardır. Bu nedenle sizlere bu konu hakkında uygun bilgiyi vereceklerdir.

  • YÜZ GERME

    OPERASYON YÖNTEMİ Yüz germe ameliyatı, yaşlanma sonucunda bollaşan deri ve destek bağ dokunun toparlanması ameliyatıdır. Ameliyat sırasında gevşeyen derinin bir kısmının çıkarılması gerekir. Çıkarılacak olan deri nedeniyle izler kalacağından bu izler daha az belli olacak alanlara gizlenmeye çalışılır. Bu bölgeler alın için saçlı deri, orta yüz ve boyun bölgesi için yan kısımlarda kulak çevresidir. Eğer alt göz kapağı estetik ameliyatı da yapılacaksa bu iz ile birlikte orta yüz germe ameliyatı aynı izden yapılabilir. Yüz germedeki çok önemli püf nokta yüz derinizi taşıyan derindeki bağ doku da toparlandığından yüz mimik kaslarını hareket ettiren yüz sinirinin (fasiyal sinir) korunmasıdır. Bu sinir her iki yanak bölgesinde çok ince dallara ayrılmakta ve bu bağ doku ile yakın ilişkide uzanmaktadır. Yüz germe işlemi sırasında bu sinirlerin geçici veya kalıcı zarar görme riski olduğundan tecrübeli ellerde bu ameliyatın yapılması riski azaltacaktır. Yüz germe ameliyatı sırasında göz kapağı ameliyatları, yağ veya dolgu enjeksiyonları ile diğer bölgelerin de düzeltilmesini sağlayacak ek ameliyat ve uygulamalar sonucun daha iyi olması için gerekebilir. Bununla ilgili muayene sırasında bilgilendirilebilirsiniz. AMELİYAT ÖNCESİ DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR Genel sağlık durumunuzun iyi olması ve operasyona psikolojik olarak hazır olup, ameliyat sonuçlarıyla ilgili gerçekçi beklentiler içinde bulunulması gerekmektedir. Hasta muayenesinde hastanın varsa alkol, sigara ve zararlı madde alışkanlığıyla, hipertansiyon, kalp ve damar, karaciğer gibi hastalıklarıyla ilgili bilgiler estetik cerrah tarafından değerlendirilir. Özellikle Sigara kullanımının 3 hafta önce sonlandırılması önemlidir. Aksi halde komplikasyon gelişme riski artacaktır. Ameliyat planlaması hastanın yüz ve boynundaki deformasyonun şiddetine göre cilt dokusu, kemik yapısı, yağlanma miktarı ve yaygınlığı, sarkma derecesi dikkate alınarak yapılır. Bu ameliyatla beraber göz kapağı estetiği de yapılabilmektedir. Ayrıca yağ enjeksiyonları, PRP, dolgu enjeksiyonları ve alın germe gibi işlemler de bu ameliyata eklenebilir. En az bir hafta öncesinden aspirin, ginkogloba, e vitamini gibi kan sulandırıcı ilaçların kesilmesi gerekmektedir. AMELİYAT YAŞI Ortalama 40 yaş ve üzerinde olanlar; 40 yaş altında olmasına karşın, boyun, yüz ve dudak kenarlarında sarkma, yağlanma ve katlanma olan kişiler için uygun bir operasyondur. ANESTEZİ YÖNTEMİ VE SÜRESİ Ameliyatlar hastane ortamında, genel anestezi altında yapılır. Ameliyat süresi 2-4 saat arasındadır. Operasyon bitiminde işlem yapılan alana iki adet dren konur. Bu drenler 24-36 saat sonra çekilir. Hasta ameliyattan yüz germe korsesi ile çıkar ve bu korsenin bir hafta giyilmesi istenir. İYİLEŞME SÜRESİ Ameliyat sonrası dikişlerinizin genellikle kendiliğinden eriyen dikişler olduğundan alınması gerekmez. Varsa birkaç erimeyen dikişiniz 7. günde alınır. Yüzünüzdeki şişlikler 1-2 haftada geçmeye başlar. Derinizin yumuşaması ve şişliklerinizin azalması için nemlendiricilerle uygun şekilde masaj yapmanız önerilir. Ağrı rahatsız edecek şiddette olmaz ve ağrı kesici ilaçlar ile rahatlıkla kontrol altına alınabilir. Şişlik ve morluklar ilk birkaç gün içerisinde hızla azalır ve 2 hafta içerisinde kaybolur. Cildin yüz üzerine tam olarak oturması yaklaşık 4-6 ay sürer. Kimi hastaların doku kalitesine bağlı olarak 7 ila 15 yıl sonra tekrar operasyon ihtiyacı olurken, birçok hastada ikinci bir estetik gerekmez. AMELİYAT SONRASI DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR Kişini yüzünü fiziksel faktörlerden koruması gerekir. Operasyon sonrası iyileşme evresinde gerilen yüzün fazla hareket etmeye maruz kalmaması gereklidir. Birkaç hafta sırt üstü ve başınız yukarıda yatmanız şişliklerinizin daha kolay azalması ve yüzünüzü korumanız için gereklidir. Gerektiğinde ağrı kesici ilaçların düzenli kullanılması gereklidir. Giyinirken yüzünüze baskı yapacak dar boyunlu kıyafetlerden uzak durun. Operasyon sonrasında 1 ay süreyle kesinlikle sigara içilmemesi gereklidir. Sigara, vücuttaki kılcal damarları tıkadığından ameliyat sonrası yüzdeki kılcal damar kan dolaşımını etkiler ve iyileşme sürecini yavaşlatır.

  • Omurga düzeltici, konfor arttırıcı estetik ameliyatlar

    Her iki koltuğunuzda dörder kiloluk veya karın seviyesinde on kiloluk karpuz taşıdığınızı düşününüz. Daha da kötüsü üçünü birden taşıdığınızı farzediniz. Bunları taşırken omurganızın aldığı pozisyonu hayal ediniz. Bu yükle ne kadar gidebilirsiniz, veya kaç saat dayanabilirsiniz. Demek istediğimi sorunu olanların hemen, olmayanların da çok düşünmeden anladıklarını düşünüyorum. Evet tam olarak meme ve karınla ilgili sıkıntılardan bahsediyorum. Meme büyüklüğü nedeniyle sırt ağrıları çeken ve aylarca brucella tedavisi alan hastalar var desem yalan olmaz. Omurgalar öne doğru eğilmiş, sütyen izleri derin oyuklar oluşturmuş, meme altlarında pişik veya mantar oluşmuştur. Benzer durum karında da olur. Dizlere kadar sarkan karın cilt-ciltaltı ve bağırsaklar ağırlıklarıyla iki büklüm olmuş, oturması, kalkması eziyet haline gelmiş; yine memede olduğu gibi pişik ve mantar enfeksiyonu gelişmiş bir kadını gözünüzün önüne getiriniz. Bir de işin giysi kısmını ele alalım, sırf memeler yüzünden istediği beden elbise giyemeyen ve uygun sütyen bulamayan kadınların çektikleri sıkıntıları ancak kendileri bilebilir. Bu sıkıntılar karın sarkmaları için de aynıdır. Karında bir başka sorun da karın kaslarının ayrışması nedeniyle karnın ön-arka boyutu ve sağ-sol (enine) boyutu artmıştır. Karın gevşek ve ortasında bir oluk oluşmuştur. Hastalar Estetik Cerrahlara genellikle karın ve memelerin verdiği aşırı yük ve kıyafet bulamama şikayetleriyle müracaat ederler. Özellikle genç kızlarda bazen memeler yaşlı bir kadın gibi sarkmış olabiliyor. Genç kızlar memenin bu görünümünden çok fazla rahatsız olmakta ve toplum içine çıkmaktan çekinmektedirler . İşte bu aşamada Estetik Cerrahların yaptıkları ameliyatlar hastaya büyük konfor sağlamakla kalmaz, aynı zamanda postürünün düzelmesi, cilt problemlerinin düzelmesini de sağlamaktadır. Sarkmış memeler düzelmiş, genç bir bayanın memesinin olması gereken düzeye çekilmiş ve şekil olarak estetik bir görünüme ulaşmıştır. Hastanın yıllar boyunca sürekli taşıdığı yük kaybolmuştur. Özellikle genç bayanlarda tekrar oluşan özgüven hastaları mutlu etmektedir. Karın problemi olan hastalarda da yapılan cerrahi işlem öncelikle karnın sarkan cilt-ciltaltı dokuları yok etmekle kalmayıp karnın ön-arka boyutunu ve enine boyutunu azaltmış olacaktır. İşlem sırasında yapılan liposuction bölgesel incelme oluşturacaktır. Yine ameliyatın bir parçası olan karın kaslarının olması gereken orta hatta getirilmesiyle barsaklardan kaynaklanan şişlikler kaybolur, karın sıkı ve diri hale gelir. En başında bahsettiğim yükten kurtulduğunuzu düşününüz ve bunu birkaç dakika değil yıllarca her an taşıyan kadının mutluluğunu hayal ediniz. Bir de istediği kıyafeti giyemediği için toplum içine çıkmaktan çekinen kadının işlem sonrası süslendiği ve sosyal olarak aktifleştiği tartışmasız bir gerçektir. Ben bunun için yapılan işlemleri konfor arttırıcı ve yük azaltıcı olarak görüyorum. Bu durumdaki kadınlara rahatlık ve mutluluk vereceğinden öneriyorum.

  • Göz çevresi gençleştirme

    İnsanların yaşlanma çizgileri genellikle göz etrafından başlar. Kaz ayaklarının oluşumu, üst göz kapağındaki sarkmalar, kaşların düşmesi, alt göz kapağında torbalanmalar, alt göz kapağı altındaki dokularda çukurlaşmalar insanları yaşlı ve bitkin gösterir. Göz çevresine yapılan estetik müdahaleler çok çeşitlilik gösterir. Erken yaşlarda oluşabilen kaz ayakları, burnun gözle olan komşuluğundaki çizgiler, kaş düşüklüğü ve çatık kaş görünümü ameliyata gereksinim olmadan botilinum toxin (botox veya disport) uygulamalarıyla kolaylıkla düzeltilebilir. Yine alındaki çizgiler de aynı yöntemle giderilebilir. Orta yaş ve üstü kimselerde üst göz kapağında oluşan sarkma ve cilt fazlalığı hem bitkin bir yüz görünümüne, gözde küçülmeye ve olduğundan daha yaşlı bir görünüme yol açabilir. Kaş düşüklüğü sıklıkla bu olgulara eşlik eder. Kaz ayakları daha belirgin hale gelmiştir. Artık ameliyat dışı yöntemler bu hastalarda etkisizdir. Böyle bir olguda üst göz kapağı estetiğiyle birlikte kaşın kaldırılması hastanın ön gördüğünden fazla olumlu değişiklik yapar ve daha genç ve canlı bir görüntü sağlanabilir. Üstelik başka kesi yapılmadan kaş kaldırma aynı kesiden yapılabilir. Alt göz kapağında ise; bazı hastalarda torbalanma olurken, bazılarında elmacık bölgesindeki yağların yaşlanmanın etkisiyle aşağı doğru yer değiştirdiğinden o bölgelerde çukurluklar oluşmaktadır. Bazen alt göz kapağında gevşeklik ve aşağı yöne sarkmada eşlik edebilir. Alt göz kapağa yönelik yapılan ameliyatlarda göz kapağındaki gevşeklik ve torbalanmalar giderilir. Eğer yaşlanmayla birlikte yağlar aşağı doğru yer değiştirmişse, orta yüz germe ameliyatı ek kesi yapılmadan aynı kesiden yapılabilir. Göz çevresiyle birlikte yapıldığında yüzde on yaştan fazla gençleşme sağlanabilir. Göz çevresinde yapılan estetik müdahaleler çoğu zaman genel anestezi gerektirmeden rahatlıkla yapılabilir ve çok kısa zamanda iyileşme sağlanır. Göz çevresinde olan deformiteye yönelik işlemler insanların daha genç ve dinamik görünmesini sağlar.

  • Yaza estetikle hazırlık

    Estetik ameliyatlar için mevsimin ne önemi var denebilir. Yada kişilerin güzel görünmeleri sadece yaz ayına mı özeldir diye düşünülebilir. Estetik ameliyat ve müdahaleler için tabi ki mevsimin önemi yoktur ve her mevsim bu ameliyatlar yapılabilir. Fakat kışın hareketsizliğin neden olduğu kilo ve yıpranmalar iş yükünün verdiği stresin insanlarda yarattığı estetik bozukluklar baharın gelmesiyle kendini gösterir. Ayrıca mevsimin verdiği pozitif enerji insanların kendilerini yenileme isteği bu mevsimde estetik müdahalelerin yoğunlaşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca kışın kalın giysiler içinde saklayabildiğimiz deformasyonlar sıcakların başlamasıyla kendini göstermeye başlar. Deniz sezonunun başlayacağı önümüzdeki aylarda daha güzel görünmek için bazı estetik girişimlerde artışlar olmaktadır. Yaz sezonu için hazırlık aşamasında özellikle vücut kontur bozlukları ilk sırayı almaktadır. Bunlar öncelikle kilo verilmesine rağmen dirençli yağların oluşturduğu bel, basen ve karın bölgesindeki fazlalıklardır. Diğer bir rahatsızlık kaynağı bikiniye sığmayan veya bikinide hiç olmayan memelerdir. Her iki durum da kadınlar için rahatsızlık kaynağıdır. Bu durum erkeklerde de özellikle memelerdeki büyüme (jinekomasti) utanma ve rahatsızlık yaratabilmektedir. Konturla ilgili bir başka problem de karın bölgesindeki sarkma ve gevşekliklerdir. Hiçbir kadın sarkık bir karınla denize girmek istemez. Yine poponun çok küçük olması veya bacaklardaki incelikler veya çarpıklıklar da özelllikle bu aylarda rahatsızlık kaynağı olabilmektedir. Mevsim nedeniyle göz önüne çıkan bu rahatsız edici görüntülerden kurtulmak için biz Estetik Cerrahlara gereksinim olmaktadır. Kontur bozukluklarının önemli bir kısmı liposuction ve sporla düzeltilebilmektedir. Özellikle dirençli yağların giderilmesinde liposuction gold standarttır. Meme büyüklüğü veya sarkması olanlarda meme küçültülmesi veya meme dikleştirilmesi kadınlarımızın göğüslerini gere gere yaza girmesini sağlayacaktır. Yine meme büyütülmesi ameliyatları kadınlarımıza öz güvenlerini sağlayarak mutlu bir şekilde yaza ve aşklara yelken açacaklardır. Karınla ilgili sıkıntıları olanlar içinde abdominoplasti ameliyatları hem sarkıklığı giderecek hem de genç bir kızdaki taş gibi bir karna sahip olacaklardır. Popo ve bacaklardaki sıkıntılar yağ enjeksiyonları yada protezlerle güzelleşeceklerdir. Okuyucularımızın bu müdahaleleri yaptıracakları zaman dikkatli olmaları, işlemi yapacak hekimin mutlaka Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı olması gerektiği unutmamalıdır. Hekimle istekler ve yapılacaklar konusunda mutlaka mutabakat sağlanmalı ve pişmanlık olmaması için bütün istekler belirtilmelidir. Tüm okuyucularımıza mutlu aşk dolu bir yaz diliyorum.

  • Kimyasal Peeling

    Yüzünüz insanlar tarafından ilk olarak fark edilen vücut odaklarından biridir ve artık yaşlı, çilli, lekeli veya sivilce yaralı cilt ile yaşamanız gerekmez. Kimyasal peelingler, tüm bu cilt sorunlarını ve daha fazlasını tedavi edecek şekilde tasarlanmıştır. Kimyasal peeling, cildinizin hasarlı dış tabakalarını temizleyerek yüzünüzdeki dokuyu önemli ölçüde iyileştirecek bir yüz bakımıdır. Bir kimyasal peeling yaptırmaya karar verdikten sonra, cildinize bir kimyasal solüsyon uygulanır ve içine emilmesine izin verilir. Takip eden on dört gün içinde cildiniz soyulur ve karıncalanma hissi veya güneş yanığının hafif ısınması gibi hissedebilirsiniz. Cildinize parlaklık kazandıran, cildin üst ölü derisinin temizlenerek iyileşmesini hızlandıran, sağlıklı insanlarda da kullanılabilecek kimyasal peeling, lekelenme problemi olanlar için de tedavi seçenekleri arasındadır. İçindeki asit yüzdesi arttıkça, etki derinliği artar ve aşağıda belirtilen sorunlar için de bir tedavi seçeneği haline gelir. Güneş hasarı Gözlerin ve ağız bölgesinin altındaki kırışıklıklar ve çizgiler Sivilce yara izi Siyah ve Beyaz noktalar Yaşlanma lekeleri ve çiller Solma Düzensiz cilt tonları Aşırı cilt yağlanmaları Genişlemiş gözenekler Gebelikten kaynaklanan koyu lekeler, melasma adı verilen bir durum olarak da bilinir Cildin güçlendirilmesi Akne Sivilce kaynaklı yara izi Düzensiz hiperpigmentasyon veya hipopigmentasyon Genel cilt sağlığı

  • Gençlik Aşısı

    Gençlik aşısı, zamanın etkisiyle kişinin cildinde oluşan şekil bozukluklarını, sarkmaları ve kırışıklıkları gidermek için uygulanan tıbbi - kozmetik bir tedavidir. Tedavinin temeli deriye uygulanan "hiyalüronik asit" dir. "Hyaluronik asit" cilde nem, parlaklık, elastikiyet ve canlılık kazandırır. Zaman etkileşimi ile kaybedilen kollajen de bir yapı taşı olduğu için, cilde enjekte edildiğinde cildinizin nemli ve parlak kalmasını sağlar ve diğer taraftan kollajen üretimini tetikler. Tedaviye cilde getirdiği "yenilenme" ve dokularında oluşturduğu "geri dönüşüm" nedeniyle "gençlik aşısı" denir. Diğer dolguların aksine organik bir üründür çünkü protein ve nükleik asit içermez. Erkekler ve kadınlar için sıklıkla tercih edilir. 20 yaşından sonra vücutta Hyaluronik asit azalmaya başlar, 35 yıl sonra bu düşüş hızlanır. Hyalüronik asit azalması, ciltte hacim ve nem desteği gerektirir. Belirli bir yaştan sonra, kollajen ve hiyalüronik asitin azalması hacim kaybına ve aşağı doğru sarkmaya yol açar. Bu bölgelerdeki hacim kaybı, yüzün aşağı doğru asılmasına ve yüzün yorgun görünmesine neden olur. Gençlik aşısı gibi uygulamalar cildi sıkılaştırır ve nemlendirir aynı zamanda kaldırma etkisi sağlar. Cilde bol miktarda su çekerek cildin hacmini arttırarak, yüzü yukarı doğru inşa eder. Cilt görüntüsü daha parlak ve ferah olur. Gençlik aşısının uygulandığı bölgede bir tür sünger gibi davranır.

  • Lenf Drenajı İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

    LENF DRENAJI Lenf drenaj sistemi vücudumuzda biriken ödemlerin atılmasını sağlayan hücre ve dokulara besin taşıyan kısacası vücudumuzu yenileyen beyaz kan dolaşımına denir. LENF DOLAŞIM SİSTEMİ NEDEN HIZLANMALI ? Suyu her gün değiştirilen bir havuzda mı yüzmek istersiniz yoksa haftada bir değiştirilen havuzda mı ? Elbette ki suyu hergün değiştirilen bir havuzda yüzmek isteriz. Vücudun lenf sistemini de buna benzetirsek fazla hata yapmış olmayız. Vücudun lenf sistemi ne kadar hızlı olursa vücutta biriken zararlılara o kadar az maruz kalmış oluruz. LENF DRENAJ HANGİ TEDAVİLERDE KULLANILIR ? Lenf Drenaj; Hastalık sonrası vücutta oluşan ödemlerde, Selülitleri gidermede, Zayıflama tedavilerinde - destekleyici olarak, Hamilelik sonrası oluşan varislerin giderilmesinde - destekleyici olarak ve nekehat dönemi sonrası, Vücutta biriken toksinlerin atılmasında, tedavi edici ve destekleyici olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. LENF DRENAJ HER KİŞİYE UYGULANIR MI ? Lenf Drenajı; Yüksek tansiyon hastalarında, Hemeroid / basur hastalarında, Diyabet / şeker hastalarında, Kemik erimesi hastalarında, Hamilelerde kullanılması sakıncalı olup uzman hekim kontrolünde uygulama yapılmalıdır. LENF DRENAJ HER BÖLGEYE UYGULANABİLİR Mİ ? Lenf drenaj uygulaması gereği zaten tüm vücudu saran bir tedavi şeklidir. Bu yüzden vücudun tamamına uygulanır. Bölgesel anlamda her hangi bir sakıncası yoktur. LENF DRENAJ SEANS SAYISI Lenf Drenaj seans sayısı tedavi türüne ve kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Tedaviyi destekleyici olarak yapıldığında seans sayısı asıl tedavi türüne göre belirlenmektedir. Selülit tedavilerinde ortalama 10 - 15 seanstan sonra sonuç alınması mümkündür. LENF DRENAJ SEANS SÜRESİ VE SEANS ARALIKLARI Lenf Drenaj seansları yaklaşık 20 - 25 dk. Sürmektedir. Kişiye göre 2 - 3 gün aralıklarla uygulama yapılmaktadır. SIK SORULAN SORULAR Lenf drenajın vücuda bir zararı olur mu? Şu ana kadar zararı olduğuna dair her hangi bir klinik çalışmaya rastlanılmamıştır. Lenf drenaj ağrılı / acılı bir tedavi midir? Kesinlikle uygulama sırasında herhangi bir ağrı veya acı duymazsınız. Dilerseniz tedavi sırasında gazete, dergiler okuyabilir tabletinizle zaman geçirebilirsiniz… Lenf drenajın yan etkisi var mıdır? Herhangi bir yan etkisi yoktur.

  • Dudak estetiği

    Bazı kişilerde yapısal olarak ince olabilir ya da yaşlanma ile birlikte dudaktaki yağ dokusu miktarının azalması ile dudak kalınlığında azalma oluşabilmektedir. Dudak kalınlaştırma amacıyla kişideki probleme ve yaşa bağlı değişmek üzere yapılabilecek birçok girişim mevcuttur. Bunlardan bir tanesi enjeksiyon yöntemi ile dudak estetiği (dudak dolgusu) en çabuk uygulanan, en az yan etki riski ile, doktorunuzun sanatına bağlı olarak en tatmin edici sonuçların alındığı yöntemdir. Öncelikle bilinmesi gereken, dudaklarınızın genlerinizle belirlenmiş size özel yapılar olduğu, dolgu işlemi ile daha dolgun, şekilli ve genç görünecek şekilde güzelleştirilebileceği, fakat tamamıyla değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerçeğidir. İşlemden önce yüzeysel olarak veya enjeksiyon ile lokal bir anestezi uygulanır. Anesteziden sonra çeşitli tekniklerle dolgu maddesi belirlenmiş noktalara enjekte edilir. İşlemin başarısı doğru dolgu maddesi seçilmek şartıyla büyük ölçüde uygulayıcının tekniği ve ustalığı ile ilgilidir. Dudaklarınızın yeni şeklinin genel yüz yapınıza uygun olması nihai sonuçtan memnun olmanız açısından önemlidir. Genelde prensip olarak minyon bir yüz yapısına, küçük bir burna ve gözlere sahip kişiler için dudakların çok fazla dolgunlaştırılarak kalınlaştırılması önerilmez. Aşırı dolgun dudaklar doğal olmayan bir görüntüye sebep olabilir. Genelde prensip olarak alt dudak üst dudaktan daha kalın olmalıdır. Dolgu maddesi olarak otojen (kişinin kendisinden alınan) dolgu maddeleri ya da yabancı maddeler de kullanılabilir. Otogen maddelerden dermis greftleri, fasia greftleri ve yağ greftleri dudak kalınlaştırma amacıyla uygulanabilmektedir. Yağ greftleri belli bir süre sonra büyük oranda erimeye uğradığından kalıcılığı kısıtlıdır. Dermis ve fasia greftleri daha az erime gösteren ve kalıcılığı daha uzun olan dokulardır. Dudak kalınlaştırmak için uygulanan diğer cerrahi yöntem grubu ise dudak mukozasını (kırmızı renkte olan bölüm) ilerleterek dudakta kalınlaşma sağlayan ameliyatlardır. Kişideki probleme göre uygulanacak cerrrahi teknik değişiklik gösterir. Özellikle daha ileri yaşta ve üst dudağı uzun olan kişilerde dudak mukozası üzerindeki deriden 2-3 mm eninde bir deri şeridi çıkartılıp dudak mukozasının yukarıya katlanarak kalınlaştırma yapılması tercih edilebilir. Bu yöntem çok iyi sonuç vermekle birlikte uygun adaylarda yapılması gereken bir operasyondur. Dudak kalınlaştırmak için uygulanabilen bir diğer yöntem ise dudak içindeki mukozayı dışarı doğru çeviren ameliyatlardır. Dışarıdan hiçbir kesi yapmadan sadece iç mukozadan W şeklinde kesi yapılarak mukozanın ilerletildiği, çok kısa ve basit bir işlemdir. Bu işlem de mevcut probleme göre uygun hastalarda yapıldığında olumlu sonuç veren bir operasyondur.

  • Alın ve kaş kaldırma

    Estetik alın germe ve kaş kaldırma ameliyatı Alında normalde derinliği kişiden kişiye farklılıklar gösteren enine çizgiler mevcuttur. Kaşlar arasında bu çizgiler dikey bir hal alır. Alın cildi de yüz cildinde olduğu gibi yaşın ilerlemesine paralel olarak gevşemeye, sarkmaya başlar ve mevcut çizgiler derinleşir. Zamanla kaşlar aşağı doğru iner ve kişide yorgun bakışlı bir yüz ifadesi ortaya çıkar. Kötü beslenme, sigara, düzenli olmayan yaşam tarzı, stres, hava kirliliği, cilt bakımlarının yetersiz yapılması veya hiç yapılmaması, yerçekimi etkisi ve mimikler estetik açıdan rahatsızlık verici bu sonucu kolaylaştırır. Alın germe ameliyatı ile alındaki çizgiler minimal hale getirilir. Göz üzerine doğru sarkmış olan kaşların kaldırılarak olması gereken yere getirilmesi sağlanır ve kişiye diri bir bakış kazandırılır, aynı anda gözlerin yanındaki çizgilerin bir bölümü de bir ölçüde giderilebilir. Fazla miktarda sarkıklık varsa ve deri çıkarılması gerekiyorsa klasik alın germe yöntemi uygulanır. Klasik yöntemde saç çizgisinin 4-5 cm. kadar gerisinde taç tarzında bir iz kalır, ancak bu iz saçlı deri içinde gizlenir. Ancak bu yöntem uygulandığında saçlı deride uzun süren geçici his kaybı olabilir. Kaşları normal yerine getirmek için yapılan kaş asma ameliyatı alın germe ameliyatı ile iç içe bir ameliyattır. Ayrıca kaş asma ameliyatına gerek yoktur. Sadece şakak bölgesinden girilerek kaşların asılması ve kısmen alın gerilmesi tercih edilen bir yöntem değildir. Alın germe ameliyatı endoskopik yöntemle de yapılabilmektedir. Fazla doku çıkarılması gerekmeyen hastalarda saç çizgisinin gerisinden, saçlı deri içinde 3 veya 4 adet 2 cm.lik kesi ile aynı sonuç alınabilir hale gelmiştir. Uygun hastalarda bu yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemde ameliyat sonrası daha rahat geçmekte, saçlı deride his kaybı olmamakta ya da minimal olmaktadır. Ameliyat hastane koşullarında, anestezi uzmanının gözetiminde, ameliyathanede yapılır. Genel anestezi ile yapılabildiği gibi lokal anestezi ve sedasyon yöntemi de uygulanabilir. 1.5-2 saat kadar sürer. Aynı gün eve çıkmak mümkündür. Gereğinde diğer estetik ameliyatlar ile aynı anda uygulanabilir. Ameliyat sonrası erken dönem genellikle rahat geçer. Alında ve gözler etrafında genel bir şişlik ve morarma olabilir. Uyuşukluk ve gerginlik hissi olabilir. Bunlar 2 hafta içinde kendiliğinden geçer. Gözler, burun ve ağzı açık bırakacak şekilde baş sargısı uygulanabilir. Sargı 2 gün sonra açılır. Genel kontrol ve pansuman değişimi yapılır. Saçlar yıkanır ve gerekirse sargı yeniden konur. Dikişler 5-7 gün sonra alınır. Ameliyat iyi sonuç verir. Nadiren rütuş gerekli olabilir. Kişi 2 hafta sonra işine dönebilir makyaj yapabilir. 2 ay ağır egzersizlerden ve güneşten kaçınması, dış darbelerden korunması önerilir. Alın ve kaşlara yeni verilmiş şekil, yerçekimi nedeniyle etkileneceğinden kişinin bünyesine göre bazen 5-10 yıl bazen de ömür boyu dayanır.

  • Diyabetik Ayak Cerrahisi

    Diabetes mellitus, görülme sıklığı ve komplikasyonlarının yol açtığı morbiditeler nedeniyle çok önemli bir sağlık sorunudur. Ayak ülserleri diabetik hastaların hastaneye yatırılmalarının en önemli nedenlerdendir ve yüksek oranda morbidite ve mortalite oranı yanısıra hasta ve ailesi için ciddi problemler yaratır. Diabetik ayak yaraları yüksek seviyeden bacak amputasyonuna kadar gidebilen ciddi sorunlar yaratabilmesi bakımından üzerinde önemle durulması gereken konulardandır. Yapılan araştırmalarda diyabetik hastaların yaklaşık %15’inde yaşamlarının bir döneminde ayaklarında yara gelişimi meydana geldiği gösterilmiştir. Diabet tüm dünyada en sık ayak amputasyonu sebebidir. Alt ekstremite amputasyonu uygulanan hastaların %51’ini diabete bağlı amputasyonlar oluşturur. Diabetik ayak ülserleri periferal nöropati, vasküler yetmezlik, infeksiyon ve immün sistem bozukluklarının izole veya kombine etkileri ile oluşmaktadır. En önemli ve en sık görülen komplikasyon periferal duyu kaybının eşlik ettiği periferal nöropatidir . Diabetik ayak ülserlerinin oluşmasında esas sorumlu duyusal, motor ve otonomik sinir fonksiyonlarındaki bozulmadır. Duyusal nöropati eldiven-çorap dağılımı tarzındadır. Yani hastalar ayak dokunma duyusunu, sıcak soğuk hissini ve acı duyusunu kaybederler. Ayakları üşüyünce ısınmak için yanaştıkları soba gibi ısı kaynaklarının aşırı ısı sonucu yakmasını hissetmezler. Ayakkabısının içindeki çivi ya da ufak taş gibi yabancı cisimlerin verdiği acıyı hissetmezler. İleri hastalarda ellerde de benzeri kayıplar oluşur. Duyusunu tümüyle kaybetmiş olan ayak tekrarlayan travmalara karşı duyarsız kaldığından ülser gelişimine yatkınlık olur. Ayrıca diyabetik hastaların ayakları bu duyu kaybı ile birlikte terleme kaybına da uğrarlar. Terleme olmaması sonucu ayak derisi kurur, çatlar ve en önemlisi yürüme esnasında sürtünerek yara açılması kolaylaşır. Otonom nöropati gelişmesi neticesinde yağ ve ter bezlerinde fonksiyon kaybı olur. Ayakta normal terleme ve ısı regülasyon mekanizmaları bozulur. Sonuçta ayak tabanında kuruma, soyulmalar ve ölü deri kalınlaşmaları bunların sonucunda da deride minik çatlaklar oluşur ve buradan bakterilerin girişi neticesinde enfeksiyon ve onu izleyen diğer komplikasyonlar gelişir. Duyu kaybı nedeni ile bu hasarların fark edilmesi geciktiğinden erken koruyucu ve tedavi edici girişimler yapılamaz ve yara oluşumu hız kazanır. Ciltteki ölü deri kalınlaşmaları yani hiperkeratotik lezyonlar (kallus) yabancı cisim gibi davranır ve ek bası yaratır . Ayakta motor nöropatiye bağlı gelişen deformiteler diabetik nöroartropati olarak da adlandırılan Charcot deformitesine yol açan bir dizi olayın başlangıcını oluşturur ki sonucunda ayağın basıya maruz kalan yüzeylerinde değişikler oluşur ki metatars başı ve parmak uçlarına binen bası miktarı arttığından buralarda ülser gelişimi olasılığı artar. Diabetik ayak şeker hastalığının “diabetes mellitus”un sık görülen komplikasyonlarındandır ve tüm dünyada en sık ayak kesilmesi “amputasyonu” sebebidir. Uygun tedavi uygulanmadığında enfektif olay nedeniyle ölümle de sonuçlanabilmektedir. Diabetes mellitusun iki temel komplikasyonu olan vasküler hasar ve nöropati, diabetik ayak oluşumunda ana sebeplerdendir. Hiperglisemi tedavisi yanında uygun antibiyoterapi ve gerekli olgularda hiperbarik oksijen tedavisi faydalıdır. Diabetik ayak ülserlerini tedavi ederken temel yara bakım prensiplerinin eksiksiz uygulanması gerekmektedir. Ayak dorsumunda selülit ve ödem bulunabileceğinden ayaktaki ödemi azaltmak için elevasyon uygulanmalıdır. Antibiyotik tedavisi başlamadan önce kültürlerin alınmış olması gerekmektedir. Diyabetik ayak ülserlerinde, ülserlerin bir kısmı cerrahi girişime gerek duymadan serum fizyolojikle yapılan ıslak pansumanlarla kendiliğinden iyileşebilmekteyken önemli bir kısmında cerrahi girişim ihtiyacı olmaktadır. Ortaya çıkan yumuşak doku defektlerinin kapatılması için çok farklı rekonstrüksiyon alternatifleri mevcuttur. Diyabetik hastalarda ayak rekonstrüksiyonları travmatik doku defektlerinde olduğundan daha zordur çünkü diabete ait komplikasyonlar burada yapılacak cerrahi girişimlerdeki başarı oranını düşürmektedir. Debridman ve uygun doku transferleri ile yapılan diabetik yara onarımları, majör ekstremite amputasyonlarına esas sebep olan bacağı ve yaşamı tehdit eden infeksiyon oranlarında da ciddi azalmalar sağlayabilmektedir. Bu ameliyatının riskleri ve yan etkileri tabiî ki vardır. Ancak bu girişimler yapılmaz ise ayak kaybı kaçınılmaz sonuç olabilir. Ameliyatlar kadar ameliyat sonrası bakım ve normale hayata dönüş aşamaları da çok önemlidir. Elde edilen sonucun sürekliliği için aşamalı normal hayata dönüş sabırla takip edilmelidir. Bu girişimlerden sonra ayak hiçbir zaman daha önceki sağlam haline geri dönemez.

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page