Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- VARİS AMELİYATI SONRASI UYULMASI GEREKEN KURALLAR
1) HERHANGİ BİR SAĞLIK KURULUŞUNDA EN AZ 7 GÜN KASIK BÖLGESİ PANSUMANI YAPILACAK. MEVCUT DİĞER KESİ BÖLGELERİNE SADECE BATİKON SÜRÜLECEK, ÜSTÜ KAPATILMAYACAK. 2)AMELİYATININ 10-14. GÜNLERİ ARASINDA KALP VE DAMAR CERRAHİSİ POLİKLİNİĞİNDE DİKİŞLERİN ALINMASI İÇİN KONTROLE GELİNECEK, KONTROLE GELİNCEYE KADAR YARA BÖLGELERİ ISLATILMAYACAK. 3)HASTANIN UZUN SÜRE SABİT AYAKTA DURMASI, AYAK AYAK ÜSTÜNE ATARAK DURMASI, AYAKLARI BAĞDAŞ KURARAK OTURMASI, UZUN SÜRE AYAKLARI SALLAYARAK OTURMASI YASAK. HASTA KONTROLE GELİNCEYE KADAR AYAKLARI YUKARDA İSTİRAHAT EDECEK VEYA BOL BOL YÜRÜYÜŞ YAPACAK. 4)VARİS ÇORABINI SÜREKLİ BACAĞINDA TUTACAK SADECE PANSUMAN YAPILACAĞI ZAMAN ÇIKARACAK. 5 GÜN GEÇTİKTEN SONRA GECELERİ UYURKEN ÇORABINI ÇIKARTACAK ANCAK UYANIK OLDUĞU SAATLERDE VARİS ÇORABI BACAĞINDA OLACAK. 5)AMELİYAT OLAN BACAĞINDA MEVCUT MORLUKLARA AMELİYATININ 5. GÜNÜ SONRASINDA GECE YATARKEN ÇORAP ÇIKARTILDIĞINDA VE SABAH ÇORABI GİYMEDEN ÖNCE HİRUDOİD FORT KREM SÜRÜLECEK.
- KORONER BYPASS AMELİYATI OLMANIZ GEREKTİĞİ SÖYLENSE NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?
Modern çağda günlük yaşam koşullarının mevcut şeklini alması, beklenen yaşam süresinin uzaması koroner kalp hastalığı sıklığı arttırmıştır. Mutlaka kendimizde, yakın bir akrabamızda ya da en azından bir tanıdığımızda koroner kalp hastalığı vardır. Bu hastaların bir kısmı da koroner baypas ameliyatı olmaları konusu ile yüz yüze gelmişlerdir. Koroner baypas ameliyatı olması gereken hastaları iki gruba ayırmak doğru olur. Birinci grup hastalar, yakınmaları nedeniyle kalp anjiyosu olan ve koroner baypas ameliyatı önerilen hastalardır. Bu hasta grubu, önerilen ameliyat konusunda ayrıntılı bilgi alabilecek ve ameliyat olacağı merkezi, dolayısı ile ameliyat olacağı hekimi de seçebilecek zamana sahiptir. İkinci grup hastalar ise ani gelişen bir kalp krizi ile hastaneye kaldırılıp acil müdahile edilen hastalardır. Bu hastalara yapılan kalp anjiyosu sonrası koroner baypas ameliyatı önerildiğinde düşünmek ve karar vermek için hastanın ve ailenin daha kısıtlı bir zamanı vardır. Hastanın ve ailenin ameliyata hazırlanması, sürecin farkında olmaları, hastanın ameliyat sonrası eski yaşamına dönmesi açısından oldukça önemlidir. Yoğun günlük işleyiş nedeniyle ameliyatı yapan cerrah, ameliyat olacak hastaya yeterli zaman ayıramayabilir. Bu nedenle hastalığı hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan, geçireceği ameliyat konusunda ise endişe ve korkuları olan bir hasta profili oluşur. İdeal olan her iki hasta grubunda da hekimin hastaya yeterli zaman ayırarak durumunu anlatılması, varsa sorularına cevap verilerek endişelerini gidermesi gerekir. Bu şansa sahip olan bir hasta ameliyata psikolojik olarak daha iyi hazırlanmış olur. İlaveten, ameliyattan sonraki dönemde hastanın ne zaman yürüyebileceği, fiziksel aktivitelerinde biri kısıtlama olup olmayacağı, yaşam tarzında bir değişiklik olup olmayacağı konusunda aydınlatılmalıdır. Ameliyat önerilen hastanın ameliyata alınması süreci birkaç saatten birkaç güne kadar değişebilir. Bu dönem her hasta için farklı olduğundan bu sürenin doğru kullanılması gerekir. Ek bir sorun olmayan hastalar ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde yürütülmekte ve ağızdan beslenmeye başlanmaktadır. Sıklıkla bir ya da iki gün içinde hasta yoğun bakım servisinden odasına alınmaktadır. Odasında daha serbest hareket edebilen hastanın yine ek sorun olmadığı zaman 5. Gün evine taburcu edilir. Hastanın ameliyattan sonraki 6 haftalık dönemini, istirahat ve rutin hayatına geri dönüş için hazırlık dönemi olarak adlandırmak doğru olur. Bu dönemde yara iyileşmesine zarar verecek ağır egzersizler ve fiziksel aktiviteler önerilmez. Ameliyat sonrası tıbbi kontroller hekimin isteğine göre de değişmek üzere 1. hafta 2. Hafta 1. Ay 3. Ay ve 6. Aylarda yapılabilmektedir. Koroner bypass ameliyatı olmuş hastalarda her şey yolunda gitse bile senede en az 2 defa kontrol yapılması uygun olur. Bir sonraki buluşmamızda koroner baypas ameliyatı sonrası günlük yaşam, yaşam tarzımızda yapılacak değişiklikler, egzersiz planı konusunu işleyeceğiz. Koroner baypas ameliyatı sonrası günlük yaşam nasıl olmalı? Hangi yaşta karşılaşılırsa karşılaşılsın, koroner baypas ameliyatı geçiren bir insan günlük yaşamında bazı değişiklikler yapmak durumunda kalabilir. Ameliyattan sonra 6 haftalık erken dönem sternum olarak adlandırılan ve halk arasında iman tahtası adıyla bilinen göğüs kemiğinin kaynama sürecidir. Bu dönemde göğüs kemiği üzerine ağır bir yük binmemesi için; yan yatmak, ağır yük kaldırmak ve ağır egzersiz önerilmez. Bu dönemi koroner baypas ameliyatı sonrası iyileşme dönemi ve ameliyat sonrası yaşama hazırlık dönemi olarak adlandırmak doğru olur. Bu dönemde özellikli, zorunlu bir durum yok ise; ağır bir diyet uygulamıyoruz. Egzersiz olarak da yürüyüş öneriyoruz. Koroner baypas ameliyatından 6 hafta sonrasında hastanın yara iyileşmesinde bir sorun yoksa ameliyat öncesinde rutin hayatına geçilebilir. Bu dönemde her hastaya farklı önerilerde bulunmak gerekir. Öncelikle hastanın ameliyattan sonra kalp fonksiyonlarının yani kasılma gücünün göz önüne alınması gerekir. Eğer kalbin kasılma fonksiyonları bozulmadan ameliyat olmuşsa bu şanslı bir durumdur. Bu hastalarda egzersiz kısıtlanmasına gitmeye gerek yoktur. Ancak kasılma gücünde azalma varsa ya da sorunun tamamı ameliyat ile düzeltilememişse; ağır egzersiz önerilmez. Bu nedenle ameliyat olan bir hasta, hekimine rahatsızlığının kalp fonksiyonlarında bir bozulmaya neden olup olmadığını sormalıdır. Diğer bir soru ise ağır bir işi varsa ya da ağır egzersiz yapıp yapamayacağını sormalıdır. Bu konuyu örnekle anlatmak gerekirse kalbin kasılma fonksiyonları bozulmamış bir hastada daralmış veya tıkalı damarların hepsine baypas yapıldığında iyileşme sürecinden sonra hasta inşaat işçiliği, çobanlık, fabrika işçiliği gibi ağır işleri bile yapabilirler. Ancak geçirilen kalp krizi, kalbin pompalama gücünde önemli bir hasara yol açmış ise bu hastaların bu tür ağır meslekler yapmalarına izin verilmez. Kısaca ameliyat sonrası meslek uygulamaları hastaların kalp fonksiyonlarının ne kadar korunduğu ve yapılan ameliyat ile bunun ne kadar düzeltilebildiği ile ilgilidir. Bazen oluşan kalp hasarının şiddetine göre hastalara iş görmezlik raporu veya malulen emeklilik kararı vermek de gerekebilir. Ameliyat sonrası 6 haftalık dönem geçtikten sonra hasta normal hayatına ve iş mesaisine başlayabilir. Bu dönemde varsa sigara alışkanlığına geri dönüş için tehlikeli bir dönemdir. Koroner baypas ameliyatı olan hastaların sigara içme alışkanlığını mutlaka bırakmaları gerekir. Yine ideal kiloda olmayan hastaların uygun bir diyet uygulamaları ile kilo vermeleri gerekir. Bu hastalara hayvansal iç yağı, kuyruk yağı, margarin kullanmaların önermiyoruz. Zeytinyağı kullanmalarını ve kırmızı eti kısıtlı kullanmalarını, et için ise tercihlerini balıktan yana kullanmalarını öğütlüyoruz. Yaygın inanışın aksine bu ameliyattan sonra cinsel yaşam bitmez. Erkek ve kadın hastaların bu 6 haftalık süreden sonra ameliyat öncesi cinsel yaşamlarına dönmelerinde bir sorun yoktur. Eğer yeni gelişen bir sertleşme sorunu varsa üroloji doktorlarından yardım alınmasında ve bu yakınmaya bağlı ilaç kullanımında bir sakınca yoktur. Cinsel isteksizlik daha çok bayan hastalarda karşılaşılan bir durumdur ve tedavide psikolojik destek yeterli olmaktadır. Koroner baypas ameliyatları sonrasında şeker hastalarında uygun bir diyet ve kan şekeri takibi çok önem arz eder. Yine hastanın tansiyonun kontrol altında alınması gerekmektedir. Bir tartışmalı konu ise kolesterol ilaçlarının kullanılıp kullanılmaması konusudur. Biz koroner baypas ameliyatı olan hastaların kan değerlerini göz önüne alarak ilaç kullanılmasını öneriyoruz.
- Karotis Arter (Şah Damarı) Hastalığı
Kalpten gelen oksijence zengin kanı baş ve beyin bölgesine iletirler. Zamanla bu arterlerin içinde ateroskleroza bağlı olarak plak oluşmaya başlaması sonucu damarın iç duvarının daralması karotis arter hastalığı olarak adlandırılır. Tıp literatüründe karotis arter hastalığı olarak bilinen şah damarı tıkanıklığı, genellikle plak denilen yağlı maddelerin ve kolesterol artıklarının damar duvarında birikmesinden kaynaklanır. Şah damarı tıkanıklığı, inme riskinde artış gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olur.
- Aort Cerrahisi
Kalpten çıkan en büyük damar olan aortun, uzun süreli yüksek basınca maruz kalması sonucu iç cidarından başlayarak yırtılması olayına ´aort diseksiyonu´ adı verilir. Son derece acil bir durumdur ve hayati tehlike söz konusudur. Aort damarındaki yırtılmanın yerine göre, klinik seyir farklılıklar gösterebilir. Hastanın, hemen teşhis konulup, saatler içerisinde ameliyata alınması gerekebilir ve yırtılmış olan aort kısmı, yapay damar ile değiştirilerek tamir edilir. Aortun bazı bölgelerinde doğuştan veya sonradan olan sebeplerle yerel ´balonlaşma (anevrizma)´ olabilir. Bu anevrizma çapı 5,5 – 6 cm´e ulaştığında ´patlama´ riski oldukça yüksektir. Bu nedenle damarın bu bölgesinin çıkartılıp yerine yapay damar konulması gerekir. Eğer anevrizma göğüs kafesi içinde ise açık kalp ameliyatı veya endovasküler yöntemlerle tamir edilir. Eğer karın boşluğunda ise açık kalp ameliyatına gerek duymadan karın boşluğuna girilip, cerrahi olarak veya yine endovasküler yöntemlerle yapay damar grefti yerleştirilir. Aortun bacakları besleyen dallarının başlangıç kısımlarında yerel daralmalar oluşabilir (yağ ve kolesterol birikimi sonucu). Bu darlıklar bacaklarda önemli derecede beslenme bozukluğu yapıyor ise bacaklara giden kan akımını artırmak amacı ile köprüleme (by-pass) ameliyatı yapılabilir.
- Varisten Korunma Yolları
Varis gelişiminde muhtemel en önemli faktör genetik eğilimdir. Bunun üzerine hareket gerektirmeyen işlerde çalışan bireylerde varis gelişmektedir. Bu nedenle insanlar genetik yapılarını değiştiremeyeceklerinden ve kolay kolay meslek değiştiremeyeceklerinden varis oluşmasından kesin korunma söz onusu değildir. Sigara ve içki kullanılmasının varis gelişmesi ile doğrudan bağlantısı yoktur. Ayrıca varis gelişimini engelleyecek bir ilaç bulunmamaktadır. Değişik kaynaklarda belirtilen varis önleyici kremlerin bilimsel olarak yararı gösterilememiştir. Bu nedenle alınabilecek en önemli önlemler kilo kontrolü, düzenli egzersiz, uzun süre sabit pozisyonda kalmama ve koruyucu varis çorabı kullanmaktır. Hasta her fırsatta bacağını yüksekte tutmalıdır. Varis hastalarının topuklu ayakkabıları olabildiğince az giymesi önerilmektedir.
- Kalp & Damar Hastalıklarında Risk Faktörleri
Koroner arter hastalığı ile mücadelede en önemli adım, hastalıktan korunmaktır. Hastalık bir takım risk faktörleri varlığında çabuk ortaya çıkmakta ve hızlı ilerlemektedir. İyi kolesterol düzeyinin yüksek olması (60 mg/dl’den fazla) hastalık riskini azaltmaktadır. Risk faktörleri nelerdir? Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz Cins: Erkeklerde daha sık Aile öyküsü: Birinci derecede (anne, baba, kardeş) erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp damar hastalığı, kalp krizi (infarktüs) veya ani ölüm bulunması Sigara içiyor olmak Hipertansiyon (140/90 mmHg veya daha fazla veya hipertansiyon için tedavi alıyor olmak) İyi kolesterolün (HDL kolesterol) 40 mg/dl’den düşük olması Total kolesterolün 200 mg/dl’den fazla olması (kötü kolesterol olan LDL-kolesterolün 130 mg/dl’den fazla olması). Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersize zaman ayırmalısınız (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet, dans, bahçe işleri vs.). Şeker hastalığı (diabetes mellitus) Kilo: Bu konuda en değerli kriter, vücut kitle indeksi ve bel çevresidir. Vücut kitle indeksi, kg olarak ağırlığın, metre olarak boyun karesine bölünmesiyle elde edilir (VKİ: kg/m2). Vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması veya bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması, yalnızca kalp damar hastalığı riskini artırmakla kalmayıp şeker hastalığı, yağ yüksekliği ve tansiyon yüksekliği riskini de artırmaktadır. Stres: uzun bir zaman sürekli strese maruz kalma, hastalığın gelişmesini kolaylaştırmaktadır. Depresyon: özellikle son yıllarda depresyon da kalp damar hastalıkları yönünden risk faktörü olarak kabul edilmeye başlandı. Ne yapmalıyız? Bu risk faktörlerinin bazıları değiştirilebilir iken bazıları değiştirilemez (yaş, cins, aile öyküsü gibi). Kalp damar hastalıkları, soğuk algınlığı, grip gibi geçici ve iyileştiği zaman arkasında iz bırakmayan hastalıklar değildir. Hastalık geliştiği zaman devamlı ilerlemeye ve problem çıkarmaya eğilimlidir. Ondan dolayı bu risk faktörleriyle mücadele, hastalığın ortaya çıkışını önlemesi, hastalık gelişenlerde ise hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılması hatta durdurulmasını sağladığından dolayı son derece önemlidir. Dolayısıyla kalp damar hastalıkları ile mücadele, değiştirilebilir risk faktörleriyle mücadele demektir.
- Şeker Hastalarının Kalp Ameliyatı Tam Teşekküllü Hastanede Yapılmalı
Şeker hastalarındaki kalp ameliyatının yapılabilmesi için göğüs hastalıkları, dahiliye, nöroloji, beyin cerrahi, fizik tedavi, göz, MR-tomografi gibi ünitelerle beraber çalışmak zorunlu. Yüksek risk taşıyan hastalara (örneğin diyaliz hastaları gibi) ilerleyen teknolojiyle birlikte açık kalp ameliyatları yapmanın kolaydır. Burada önemli olanın bu tip ameliyatların tam teşekküllü bir hastanede yapılmasıdır. Çünkü, ameliyat esnasında ve sonrasında hastada görülebilecek sorunların anında çözüme ulaştırılması; hastanın iyileşmesi ve konforu için çok önemlidir. Bu tür ameliyatların sadece kalp hastanelerinde yapılması çeşitli riskler taşır. Tam teşekküllü bir kalp hastanesi; göğüs hastalıkları, dahiliye, nöroloji, beyin cerrahi, fizik tedavi, göz, MR-tomografi gibi ünitelerle beraber çalışarak, hastalarda oluşabilecek her türlü sağlık sorununu zaman harcamadan ya da hastayı başka bir hastaneye götürmeye gerek kalmadan çözebilir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda ölümün ana nedeni kardiyovasküler hastalıklardır. Diyaliz teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak böbrek yetmezliği olan hastaların yaşam süresinin uzadığını, bunun sonucu olarak da kardiyologlara şikayetlerle başvuran hasta sayısının giderek arttığını söylemek mümkün. Diğer yandan, kalp ameliyatlarının başarılı bir biçimde yapılıyor olması da başka sistemlere ait hastalığı olan hastalarda da bu ameliyatların yapılmasını gündeme gelmiştir. Sonuç olarak böbrek yetmezliği olan hastalarda kabul edilebilir riskler altında kalp ameliyatları yapılabilir. Bu hastalarda uygulanacak başarılı ameliyatlar ile yaşam kalite ve süresinde uzama sağlanabilir. 12 yıldır diyaliz hastası oldan 60 yaşındaki Hatice Karakurt, nefes darlığı şikayetiyle hastanemize başvurdu. Yapılan tetkikler sonucu Hatice hanımın kalp ameliyat olmasına karar verildi. Diyaliz hastası olduğu için operasyon öncesi her zamanki diyaliz işlemi uygulandı ve ameliyata hazırlandı. Operasyon sonrasında da yoğun bakım ünitesinde bulunan diyaliz cihazıyla işlemlerine devam edildi. Hatice Hanımın diğer şikayetleri için de dahiliye doktorumuz gerekli tedaviyi uyguladı. Böylece tam teşekküllü bir hastanede ameliyat olan Hatice hanım daha konforlu bir biçimde sağlığına kavuşmuş oldu.
- VÜCUDUNDA BİR KİLO DAMAR ÇIKARILAN HASTA SAĞLIĞINA KAVUŞTU
Kayseri Özel Tekden Hastanesi’nde ameliyat olan 77 yaşındaki Şeküre Kuzgun, bir çocuk başı büyüklüğüne erişip akciğerlerine baskı yapan aort damarının çıkarılması ile eski sağlığına kavuştu. 77 yaşındaki Niğdeli Şeküre Kuzgun, öksürük ve nefes darlığı şikayetiyle gittiği hastanede, en fazla 3 santimetre olması gereken aort damarının 12 santimetreye kadar genişlediğini öğrendi. Kayseri Özel Tekden Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Basri Erdoğan’ın, bu yaşta bu kadar damar genişlemesinin nadir görüldüğü hastanın, 6 saat süren ameliyat sonrasında eski sağlığına kavuştuğunu söyledi. Söz konusu ameliyatın sık yapıldığını, ancak bu yaşta bu kadar fazla genişlemenin çok nadir görüldüğünü belirten Doç. Dr. Hasan Basri Erdoğan, “Aort damarı normalde 3 santimetre civarındadır. Kalpten çıkan ilk damardır ve bütün vücuda kanı ilk bu damar taşır. Bu damar bizim hastamızda 12 santimetre olmuştu ve neredeyse birçok başı kadar büyümüştü. Bu hastayı özel kılan da, bu yaşta bu damarın bu kadar büyümesi ve büyümeye rağmen yırtık gelişmemesi. Çünkü hastalar damar bu kadar genişleyinceye kadar damar yırtılmasına bağlı olarak aniden ölürler.” diye konuştu. ARTIK RAHAT NEFES ALABİLİYOR Hastadan yaklaşık 1 kilo damar parçası çıkardıklarını ve akciğerlere olan baskıyı ortadan kaldırdıklarını belirten Doç. Dr. Hasan Basri Erdoğan, ameliyatla ilgili şu bilgileri verdi: “Bu tür ameliyatlar acil şartlara olmazsa baları şansı yüzde 98. Ama acil şartlarda olursa o zaman hastaneye yetişinceye kadar geçen süre içinde hasta kaybedilebilir. Daha genç bir hasta olsaydı daha erken ölürdü ama yaklaşık 6 saat süren ameliyat sonucunda hastamız kurtuldu. Ameliyatta yaklaşık 1 kilo civarında damar parçası çıkardık ve o yırtılmış olan damar duvarını keserek, aort yerine suni bir damar koyduk. Hastamız 10 gün içinde iyileşti ve taburcu oldu.”
- VARİSLERDEN KORUNMA
VARİS NEDİR? Varis, toplardamarların genişlemesidir. Varisli damarlarda geri kaçan kan damarlarda göllenerek damarların genişlemesine ve zamanla kıvrımlaşmasına neden olur. Toplumun yaklaşık yarısında varis görülür. VARİSTE ŞİKAYETLER Estetik dışı görünüm, Ayakta durmakla artan ağrı, Huzursuzluk-ağırlık hissi,* Çabuk yorulma, Yanma,Gece krampları, VARİS TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR? Bacaklarda renk değişikliği, Kanama (iç-dış), Tromboflebit, Yara açılması (ülser). VARİS TEDAVİ YÖNTEMLERİ 1) Dermolazer [Cilt Lazeri] Dışarıdan lazer ile yüzeyel kılcal varis tedavisi. 2) Radyofrekans [RF] Dışarıdan radyofrekans ile yüzeyel kılcal varis tedavisi. 3) Skleroterapi [İğne-Köpük] Sıvı veya köpük formundaki İlaç, damar içine verilerek varisli damarlar kapatılır. 4) Endovenöz Lazer Ablasyon [Damar İçi Lazer] Varisli damarın lazer enerjisi ile yakılarak kapatılmasıdır. 5) Endovenöz RF Ablasyon [Damar İçi RF Tedavisi] Sık kullanılan bir yöntemdir. Damar duvarına her yönden uygulanan RF enerjisi ile damar 120ᵒC sıcaklıkta yakılarak kapatılır. VARİSLERDEN KORUNMA Uzun süre ayakta kalmayın, Ayakta hareketsiz durmayın, Uzun süre oturarak iş yapmayın, aralıklı kalkıp gezinin, otururken ayak egzersizleri yapın, Ayakta kalacağınız zamanlarda varis çorabı giyin, Ayakta kaldıktan sonra oturarak, dinlenin, küçük ayak egzersizleri yapın, Taze meyve, sebze tüketin, Karbonhidrattan uzak durun, Sıcaktan sakının, Banyo sonrası bacaklarınızı soğuk suyla yıkayın, Yazın güneşte yatmayın, Yürüyüş yapın (mutlaka 15-20 dakikada bir bir dakika küçük ayak egzersizleri yaparak dinlenin)
- VARİSİN TİPLERİ VE TEDAVİLERİ
Telanjiektazi (kılcal varis, örümcek varisler): 1-2 mm çapında, pembe-kırmızı renkte, çoğu zaman örümcek ağı şeklinde olan ince varislerdir. Bacaklarda estetik olmayan bir görünüm oluştururlar. Özellikle yaygın olduklarında ağrı, sızlama ve kaşınma gibi şikayetlere yol açabilirler. Tedavi edilmeyen vakalarda, cilde yapışarak şiddetli kanamalara neden olabilirler. Bu tip kılcal varislerden içlerine iğne girebilecek kalınlıktaki damarlar köpük tedavisi, daha ince olanlar ise radyofrekans ile tedavi edilebilirler. Retiküler Varisler (Mavi-yeşil orta boy varisler) : 1-2 mm çapında, pembe-kırmızı renkte, bazen örümcek ağı şeklinde olan ince varislerdir. Bacaklarda estetik olmayan bir görünüme yol açarlar. Özellikle yaygın olduklarında ağrı, sızlama ve kaşınma gibi şikayetlere yol açabilirler. Tedavi edilmeyen vakalarda, cilde yapışarak şiddetli kanamalara neden olabilirler. En uygun tedavi yöntemi köpük tedavisidir. Büyük varisler: Çapları 4 mm veya daha fazla olan, sıklıkla yeşil renkte, ciltten belirgin derecede kabarık; ağrı, yanma, gece krampları, ağırlık hissi ve çabuk yorulma gibi çok sayıda şikayete yol açan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken varislerdir. Çoğunlukla girişim gerekir. En sık kullanılan yöntem damarın içten radyofrekans ile yakılarak kapatılmasıdır. Detayları tedavi bölümünde anlatılacaktır.
- VARİSİN NEDENLERİ
VARİSİN NEDENLERİ Aile Öyküsü Annenizde, babanızda, kardeşleriniz ya da yakın akrabalarınızda varis varsa sizde de olma ihtimali yüksektir. Varis genetik, bir başka deyişle aileden geçen bir hastalıktır. Genetik yatkınlığı olan kişilerde damarlar daha ince, daha zayıf ve dolayısıyla kolay genişleyebilir haldedir. Damarlarınızın ya da kapaklarınızın doğuştan ne kadar sağlam olduğu hastalık riskinizi belirler. Yaş Yaş ilerledikçe damarlar elastikiyetlerini kaybederek daha gergin hale gelirler. Kapaklar daha zayıf hale gelirler. Bu durum zamanla kapakların görevlerini yerine getirememelerine ve bu sayede kanın geri kaçmasına neden olur. Hamilelik Hamilelerde kan miktarının neredeyse normalin iki katına çıkması ve aynı zamanda büyüyerek tüm karını kaplayan ana rahminin toplardamar üzerine yaptığı baskı, bir çok hamilede (hamilelerin yaklaşık %70’inde vari gelişir) hamileliğin ilerlemesiyle varislerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu durum, hamilelik öncesinde varis varsa varislerin büyüyüp çoğalmasına ya da yenilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Hamilelikte ortaya çıkan varislerin %90’I hamileliğin sonlanmasının ardından, neredeyse hiç bir tedaiye gerek kalmaksızın, yaklaşık bir yıl içerisinde tamamen düzelir. Cinsiyet Kadınlar varis gelişmesine daha yatkındırlar. Özellikle hormonal değişkenlik, menstruasyon, menopoz gibi faktörler damar duvarınındaha gevşek olmasına neden olur. Bu da varislerin ortaya çıkışını kolaylaştırır. Özellikle hormone düzensizliklerinde kullanılan destek ilaçları ve özellikle östrojen içerikli doğum control hapları varislerin çoğalmasında önemli rol oynar Obezite Daha kilolu bacaklar daha fazla kana gereksinim duyar. Bu fazla kan özellikle varis gelişme riski taşıyan, zeminde varis gelişmesine neden olacak yapısal bir değişiklik olan kişilerde varis gelişimini kolaylaştırır, çabuklaştırır. Meslek Özellikle cerrah, öğretmen, tezgahtar, mağaza satış temsilcisi gibi ayakta çalışmak zorunda olan meslek gruplarında varis gelişme riski daha yüksektir. Fakat yine de varis gelişimi için yapısal bir bozukluğun olması ön şarttır. Her ayakta çalışan kişide varis gelişecek diye bir kural yoktur.
- En ideal vajinismus tedavi yöntemi nedir?
Vajinismus tedavilerinde en ideal yöntem; hastalar tarafından kolay uygulanabilir, ağrısız, acısız, çözüm odaklı, kısa sürede kasılma ve anksiyeteyi (kaygıyı) giderici olmalıdır. Günümüzde vajinismus tedavisi için bilişsel ve davranışsal cinsel yaklaşımlar her ne kadar altın standardı oluştursa da bazı destekleyici – alternatif yöntemlerle çözümler kolaylaştırılabilmektedir. Akupunktur tedavileri, EMDR, Hipnoterapi ve NLP gibi yöntemler vajinismus tedavisi için destekleyici ve kolaylaştırıcı çözümler üretebilmektedir. İzmir, Ankara ve İstanbul kliniğimizde uyguladığımız vajinismus tedavileri arasında parmak egzersizleri yoktur. ‘Sistematik duyarsızlaştırma’ adı verilen teknikle, yani kişinin yaşadığı korkunun adım adım üzerine giderilerek yenmesi sağlanır. Tedaviler sırasında bayan asistanlarımız hastalarımıza destek olmaktadır. Yapılan egzersizler, aynı bir çocuğun ‘deney yaparak öğrenmesi’ gibidir. Yapılarak öğrenilen tedaviler kökten ve kalıcı çözümler sunar. İzmir’de vajinismus tedavisi İzmir’de vajinismus tedavisi için başvurmayı düşünen hastalarımız randevu, bilgi ve danışmanlık hizmeti alabilirler. İzmir kliniğimize başvuracak hastalarımızın tedaviler için 3-5 günü ayırmaları ve tedavi süresince adetsiz olmaları önemlidir.
















