Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- Örümcek Damarlar Nasıl Oluşur Nasıl Kaybolur
ÖRÜMCEK DAMARLAR; NASIL OLUŞUR? NASIL KAYBOLUR? Tıbben telenjiektazi veya venülektaziler olarak da adlandırılan örümcek damarlar (kılcal varisler); sürekli görünür haldeki, genişlemiş ve cilt yüzeyine yakın minik mor görünümlü damarlardır. Küçük kılcallar yaygın olarak yüzde (özellikle burun kanatları ve yanaklarda)ve bacaklarda (özellikle uyluk, baldır ve ayak bilekleri yüzeyinde) görülür. Kalınlıkları genellikle 1 mm’yi geçmez. Telenjiektaziler (örümcek damarlar) diğer varis türleri kadar tehlikeli değildir ancak estetik açıdan oldukça rahatsız edicidirler. İnsanlar genelde sadece kozmetik kaygılarla örümcek damarın tedavisi için çare ararlar. Ancak, örümcek damarlar bazen şişme kaşıntı, ya da gece krampları, yorgunluk ve ağrı veya yanma gibi belirtilere neden olabilirler. Eğer yüz, baldır, uyluk ya da ayak bilekleriniz üzerinde küçük mor damarları fark ettiyseniz, yalnız değilsiniz. Erişkin erkeklerde de olduğu gibi kadın nüfusunun da en az üçte birinde örümcek damarların olduğu tahmin edilmektedir. Örümcek damarları etkin bir şekilde kaldırmak veya görünümünü azaltmak için bir takım güvenli, minimal invaziv prosedürler kullanılabilir. Öyle ise; örümcek damarlar nelerdir? Bunlar nasıl oluşurlar? Ve onları nasıl ortadan kaldırılabilir? Okumaya devam edelim. Örümcek damarlar çeşitli biçimlerde karşımıza çıkabilir. Örümcek damar desenleri genellikle 3 türlüdür: -İnce, bağlantısız, ayrı çizgiler şeklindeki damarlar. -Bir ağaç dallarını andıran “Dallanma şeklinde” desen şeklindeki damarlar, -Merkezinden dışarıya ışınsal yayılan, bir örümcek ağı şeklindeki damarlar. Kılcal Varislerin Bulguları Örümcek damarların en belirgin belirtisi deride ağsı yapıda görünmeleridir. Bu damarlar kırmızı, mavi veya mor olabilir. Diğer bulgular şunları içerir: Bacaklarda rahatsızlık hissi, Şişme, İsilik, Zonklama, kramp veya ağrı, Huzursuz bacaklar, Damarlar etrafında kaşıntı, Cilt ülseri. Aşağıdaki durumlarda doktorunuza danışın: Damarlarınız dokunduğunuzda sıcak ve hassas ise, Damarlarınız ağrılı ise, Cildinizde yara, kızarıklık veya ülser gelişiyorsa, Ayak bileğinizin veya baldırınızın üzerindeki cilt renkleniyor ve kalınlaşıyor ise, Örümcek veya varisli damarları görüyorsanız. Bazı durumlarda örümcek damarların varlığı, altta yatan bir hastalığın parçası olabilir. Örümcek damarların gelişimine katkıda faktörler şunlardır: Genetik yatkınlık, Uzun süreli ayakta durma veya oturma, Künt travma, Karın içi basınç artmasına neden olan durumlar; tümörler, kabızlık ve giyilen sıkı kemerler ya da giysiler. Güneş hasarı, Gebelik, Hormonal faktörler, Bazı kimyasallara maruz kalma, Otoimmün hastalıklar: lupus vb. Bacakta damar tıkanıklığı geçirmiş olma, Obezite, hızlı kilo alma Kilo kaybı (ilginç, kilo kaybı deriyi inceltir ve daha şeffaf hale getirebilir). Örümcek Damarların Tedavisi Ağrı veya diğer bulguları yaşamadığınız sürece, örümcek ve varisli damarları tedavi etmek gerekmez. Belirtileriniz varsa veya estetik nedenlerle damarları çıkarmak istiyorsanız, tedavi seçenekleri arasında şunlar bulunur: Basınç çorapları: Basınç çorapları damarlarınıza dıştan baskı yapar ve rahatsızlığı hafifletir. Bunlar tezgah üstü veya reçeteyle satın alınabilir. Gerçek tedaviyi sağlamaz, yakınmaları azaltabilir. Skleroterapi: Örümcek venlerin tedavisinde en yaygın kullanılan tedavi yöntemidir. Bu prosedürde, damara enjekte edilen bir kimyasal madde eder damarın kapatılmasını sağlar. Kan akışı durduğunda damar yara dokusu haline gelir ve sonunda kaybolur. Radyofrekans ve Lazer tedavileri: Bu işlemde, ciltteki genişlemiş damara patlama ışıkları göndererek damarın solmasını, kapanmasını ve sonunda kaybolmasını sağlayan bir Radyofrekans veyalazer cihazı kullanır. Muayenehanemizde, yüz ve bacaklarda görülebilen örümcek damarların tedavisinde kullanılmasına FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onay verilmiş ileri teknoloji ürünü bir radyofrekans cihazını güvenle kullanılmaktadır.Son derece ince (kirpik gibi) iğnelerleradyofrekans dalgaları iletermokoagülasyon yaparak etkili olan bu cihaz ile yapılan uygulamaları (video 1),Köpük Skleroterapi (variste köpüktedavisi) uygulamaları (video 2) ile kombine ederek ince varislerinin tedavisinde başarılı sonuçlar alınmaktadır.
- Varis Hastaları Nelere Dikkat Etmeli!
VARİSLİ HASTA NELERE DİKKAT ETMELİ Ne yazık ki, bir hastada varisi ortadan kaldırmanın tek yolu varis çeşidine bağlı olarak bir tıbbi prosedürü seçmektir. Ancak, hastaların yakınmalarını hafifletmeye yardımcı olmak için kullanabileceğimiz çok çeşitli varisli hasta yaşam tarzı önerileri ve varis ev tedavileri vardır. Ayrıca bu yaşam tarzı seçimleri hakkında bilinçli olmak, ek varis gelişme olasılığını azaltmada yardımcı olabilir. Tabii ki, hastaların kendi güvenliği için sağlıkla ilgili yaptığı herhangi bir davranış ya da değişikliklerin hekim tarafından onaylanması gerekir. Eğer varis hastası iseniz ya da sadece sağlıklı bir toplardamar dolaşımınız olsun istiyorsanız, damar sağlığınız için günlük hayata aşağıdaki ipuçlarını dahil etmeniz gerektiğini düşünüyorum. DAMAR SAĞLIĞINIZ İÇİN FORMDA KALIN Bunu yapmanın harika bir yolu düzenli egzersiz ve spor yapmak, yüzmek ile diyet yapmaktır. Sağlıklı bir kiloyu korumak, özellikle bacak ve pelvik bölgede, damarlarınız üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Hatta yürüyüş gibi hafif egzersiz ile bacak kaslarının aralıklı kasılma ve gevşemesi, kalbe doğru kan dolaşımını artırır.Varis hastalarının bacaklardaki ağrı, yorgunluk, dolgunluk, şişlik gibi yakınmalarından kurtulmalarında Varis Egzersizleri yapmaları önemli yer tutar. Ancak Varis Jimnastiği yapıyorum, varis geçer mi şeklinde beklentide olmamak gerekir. Zira: Varis Egzersizi, varis başlamasını geciktirebilir, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ancak hastalığı iyileştirmez. Damar sağlığınız için formda kalın. Vücudu susuz bırakmamak, düşük yağ, tuz ve şekerli gıdalar seçmek sağlıklı bir dolaşım sistemini desteklemeye yardımcı olur. Aynı zamanda C vitamini gibi bazı vitamin takviyeleri kullanmanın damar sağlığını koruduğuna inanılmaktadır. RUTİN İŞ YAŞAMINIZI GÖZDEN GEÇİRİN Günlük iş yaşamınızda ne kadar hareket ettiğinizi gözlemlemek varis yan etkilerinin tetiklenmesini önlememize yardımcı olabilir. Günlük yaşamında hareketsiz ya da uzun süreyle ayakta duran ya da sabit oturan kişilerde, kilo fazlası olanlarda varis daha sık görüldüğünden bu durumlardan kaçınmak gerekir. Eğer günün çoğunluğunda ayakta kaldığınız bir ortamda çalışıyorsanız, germe, yürüme, esnetme ve oturmak için kısa molalar vermelisiniz. Bu, mevcut dolaşımı sağlıklı bir seviyede tutmak için bacaklarda basınç oluşturacak ve kanın bacaklarda göllenmesini önleyecektir. Eğer bacaklarınızda şişlik oluyorsa ya da gerginlik hissediyorsanız kompresyon çorapları kullanmanız, kanın kalbe geri akışına yardımcı olabilir. Rutin İş Yaşamınızı Gözden Geçirdiğinizde; İş ortamınız gün boyunca uzun oturma dönemleri içeriyorsa, egzersiz için kısa molalar vermelisiniz. Ayrıca dolaşımı yavaşlatabileceğinden dizlerinizi kıvırmaktan mümkün olduğunca sakınmalısınız. Oturduğunuz yerden de basit egzersizler ile sanki bir arabanın gaz pedalını kullanır gibi yukarı ve aşağı hareketler ile ayaklarınızın hareketliliğini sürdürmelisiniz. Genel olarak, baldır kaslarının daha aktif olması, bacaklarda daha iyi bir dolaşımı sağlar. Bacaklardaki toplardamar dolaşımının rahatlaması için ayaklar havada dinlendirmek, yürüyerek ya da oturarak bile olsa baldır kaslarını hareket ettiren bir takım Varis Egzersizi denilebilecek egzersizleri yapmak hem bacakları dinlendirir, rahatlatır hem de varis gelişiminde ve varis ilerlemesinde koruyucu etkisi vardır. Mümkün olduğunda, bir kanepe veya yatak üzerinde uzanıp, bacaklarınızı yastıklar ile destekleyerek kalbinizin biraz üzerinde bir seviyeye yükseltmeniz, toplardamar içi basıncı düşürür ve kanın bacaklardan uzaklaştırılmasını destekler. Uygun kıyafet seçimleri yapmak damar sağlığını olumlu etkileyebilir.DAMAR SAĞLIĞI İÇİN UYGUN GİYİNMEK Sıkı korse, kemer, külotlu çorap ya da dar kot pantolon gibi sıkı, kısıtlayıcı giysiler giyilmesi, bacaklardan gövdeye doğru kan akımını yavaşlatabilir, kasların hareketlerini de engelleyebilir. Buna bağlı kan bacaklarda birikir ve bacak toplardamarlarında basınç artar. Artan toplardamar basıncı varise neden olabilir. Bu nedenle çok dar giysiler giyilmesi sakıncalıdır. Yüksek topuklu ayakkabılar ya da çokdüz yerine topuğu hafifçe yüksek ayakkabılar giyilmesi, yürürken baldır kaslarınızı daha iyi çalıştırır ve bacaklarda kan akışını destekler. Düzenli olarak kompresyon çorapları giyilmesi varislerin yol açtığı acıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu çorap ayak ve ayak bileği çevresine daha sıkı oturacak ve yukarıya doğru gidildikçe yavaş yavaş daha gevşek saracak şekilde tasarlanmıştır. Bu, toplardamar kanının bacaklarda göllenmeyip yukarıya, kalbe doğru akmasını desteklemektedir. Belirli renkler seçilirse bir kompresyon çorapları ile aynı zamanda, varis görünümünü de gizleyebilirsiniz. Piyasada kompresyon çoraplarının birçok şık marka ve türü mevcuttur. Daha fazla bilgi için 0232 422 4372 no’lu telefonumuzdan bize danışınız. Varis ile yaşayanlarda damar sağlığı için uygun giyinmek, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri yaparak yaşam kalitesinde birçok yönden kolay ve faydalı düzelmelerin mümkün olduğu söylenebilir. Evde veya iş yerinde bu varis yardımcı tedavilerini kullanırken, onların sadece varis ile ilgili rahatsızlıkların azaltılmasında başarılı olacağını, ama varisi ortadan kaldırmayacağını akılda tutmak önemlidir.
- PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARI
Periferik damar hastalıkları nedir? Periferik damar hastalıkları terimi genel olarak vücudumuzdaki atardamarların hastalıkalarını tanımlamak için kullanılmaktadır. Atardamar hastalıkları genellikle damar sertliği (ateroskleroz), diyabet ve yaş faktörlerinin birlikte oluşturdukları durumlardır. Bu nedenle hassas ve çok yönlü yaklaşım gerektiren bir hasta grubu söz konusudur. Periferik damar hastalıklarının belirtileri nelerdir? Genellikle bacak damarlarında görülen bu durum, yürüme güçlüğü, kaslarda çabuk yorulma, parmak uçlarında soğukluk, solukluk ve hissizlik şikayetleri yaratır. Giderek yürüme mesafesinin kısalması, kaslarda incelme görülmesi deride solukluk ya da morarma ve ciltte yaralar açılması hastalığın ilerlediğini gösteren belirtilerdir. Gerekli tedaviler yapılmadığında uzuv kaybına neden olabilir. Periferik damar hastalıklarının tedavisinde neler yapılabilir? Anjiyoplasti, balon, stent işlemleri ve cerrahi uygulamalar bu hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bazı hastalarda cerrahi ve anjiyoplasti işlemlerinin birlikte kullanılması gerekir. Bu tür bir arada yapılan işlemlere “hibrid girişimler” adı verilir. Günümüzde ilaç salınımlı stentler, ilaçlı balonlar ve mikroşirürji düzeyindeki girişimler sayesinde uzuv kayıpları çok azalmıştır. Erken tanı ve zamanında yapılan girişimler başarılı tedavilerdeki en önemli unsurlardır. Bu nedenle şeker hastalığı ve kronik böbrek hastalığı gibi damar yapısını dejenere eden bir hastalığınız var ise ya da sigara kullanıcısı iseniz, ya da yürümenizi engelleyen ağrı, uyuşukluk ve bacaklarınızda çabuk yorulma gibi bir yakınmanız varsa mutlaka ilgili hekime başvurun ve yıllık periodik kontrolünüzü yaptırın. Periferik Damar Hastalıklarını önlemek için neler yapılmalıdır: 1) Sigaranın terk edilmesi 2) Hipertansiyonun kontrolü 3) Kan şekerinin kontrolü 4) Beslenme alışkanlığının düzenlenmesi ve kilo kontrolü, 5) Egzersiz, 6) Kolesterol düzeylerinin kontrol altında tutulması Periferik Damar Hastalığı riskini büyük ölçüde azaltacaktır.
- Kalp Kapak Hastalıklarında Cerrahi Yöntemler
Kalp kapaklarında ne gibi hastalıklar görülür? Kalp kapakları kanın tek yönlü geçişine izin veren bir yapıya sahiptir. Kulakçıklar ve karıncıklar arasında 2 (mitral ve triküspid kapaklar), karıncıklar ve ana atardamarlar arasında 2 (aort ve pumoner kapaklar) olmak üzere toplam 4 kapak bulunur. Romatizma, yaş ile ortaya çıkan kireçlenme ve dejenerasyon, nadiren de doğumsal anomaliler kalp kapak hastalıklarını oluşturan sebeplerdir. Kapaklarda daralma ya da geri kaçırma oluşması kalbin debisini düşüren ve kalp adalesini olumsuz etkileyen bir süreci başlatır. Kalp kapak hastalıkları nasıl tedavi edilir? Kalp kapak hastalıklarında öncelikle hastanın kendi kapağını koruyucu tamir metotları düşünülür. İyi tamir edilen bir kapak hastanın yaşam kalitesini artıracaktır. 2) Derin nefes egzersizleri yapın. Ne kadar derin nefes alırsanız göğüs kafesiniz içindeki basınç o kadar düşük olacaktır. Bu ise toplardamarlardaki kanın sağ kalbe dönüşünü kolaylaştıracaktır. Kapaktaki kireçlenme ya da dejenerasyonun çok ileri olduğu durumlarda kapağın bir protez ile değiştirilmesi gereklidir. Kapak protezleri biyolojik ve mekanik olmak üzere iki türlüdür. Mekanik kapaklar ömür boyu kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaç kullanılmasını gerektirir. Buna karşın dejenere olmazlar. Biyolojik kapaklar hayvan dokularından elde edilir ve pıhtılaşmayı engelleyen ilaçların kısa süre kullanılması yeterlidir. Ancak biyolojik kapakların dejenere olma eğilimleri vardır. Son zamanlarda kateterizasyon yoluyla ya da küçük cerrahi kesiler ile kalbi durdurmadan yerleştirilen kapaklar da kullanılmaktadır. En sık aort kapak hastalıklarında kullanılan bu yöntem TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation) adıyla bilinir. Bu yöntemde hasta kapak bir balon ile genişletilir ve büyük çaplı bir stent içine yerleştirilen biyolojik kapak hasta kapağın içerisine yerleştirilir. Bu metot pulmoner kapak için de kullanılmaktadır. Kapak ameliyatları nasıl yapılır? Kapak ameliyatlarında da klasik cerrahi yöntemden farklı olarak daha küçük cerrahi kesilerden de operasyon uygulamak mümkündür. Minimal invaziv kapak ameliyatları olarak adlandırılan bu yöntemlerde meme altı ya da koltuk altı bölgesinden yapılan küçük kesilerle operasyonu uygulamak mümkündür. Kozmetik avantajlarının yanısıra, iyileşme ve sosyal hayata dönüşün daha hızlı olması nedeniyle bu yöntemlerin daha sık tercih edilir. Klasik cerrahi operasyon daha çok birden fazla kapağa aynı anda müdahale edilmesi gereken ya da birlikte koroner bypass operasyonuna da ihtiyaç duyulan durumlarda tercih edilmektedir. Kalp kapak hastalıkları genellikle sinsi seyirlidir. Belirtiler ortaya çıktığında hastalık ilerlemiş olabilir. Çocukluk çağında romatizmal ataklar geçirmiş olan ya da ailede kapak hastalıkları öyküsü bulunan bireylerin kardiyolojik muayene ve ekokardiografik kontrolünün yapılması büyük önem taşır.
- Atardamar Anevrizmaları ve Cerrahi Tedavileri
Anevrizma nedir? Anevrizma genellikle büyük çaplı atardamarları ilgilendiren, damar duvarında zayıflama ve genişleme ile seyreden bir hastalıktır. Çoğu kez belirti vermez, ani ve şiddetli kanamalara yol açar. Ani ölüm riski taşır. Genellikle, kalpten çıkan ana atardamarı (aorta) tutar ve kalıtsal bir eğilim gösterir. Bu nedenle ailede anevrizma öyküsü bulunan bireylerin mutlaka bu bakımdan incelenmeleri ve izlenmeleri gerekir. Anevrizma tedavisi nasıl yapılır? Tedavide açık cerrahi ve kateter yoluyla damar içerisinden tamir (endovasküler tedavi) yöntemleri kullanılır. Endovasküler yöntem eğer anevrizmanın yeri ve biçimi uygun ise ilk tercih edilecek metottur. Günümüzde anevrizmaların %60’ı endovasküler yol ile tedavi edilmektedir. Anevrizmanın açık tedavisinde ilgili bölgedeki dolaşım kısa süreli durdurulur. Onarım yapıldıktan sonra dolaşım eski haline getirilir. Günümüzde anevrizma operasyonları gelişen teknolojinin katkısı ile güvenle uygulanabilir duruma gelmiştir. Anevrizma oluşumu nasıl önlenebilir, nelere dikkat edilmelidir? Anevrizma atardamar duvarındaki elastik liflerin tahrip olması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Sigara dumanının içerdiği toksinlerin elastik lifler tahrip ettiği bilinmektedir. Yüksek tansiyon ise damar duvarının aşırı gerilmesine sebep olarak bu liflerin tahribini arttırır. Anevrizma oluşumundaki önemli faktörlerden birisi de kalıtımdır. Genetik olarak risk altında bulunan bireylerin erken dönemde belirlenmesi ve koruyucu tedaviler uygulanması anevrizma oluşumunu önlemede etkilidir.
- Varise Yol Açan 10 Faktör
Hareketsizlik kan akışını olumsuz etkiler Ayaklardaki çizgi ya da top şeklindeki mor ve mavi kıvrımlı damarların görünür hale gelmesi, estetik kaygısı olan herkesi rahatsız etmektedir. Toplardamarların genişleyip kanla dolması ve içindeki kanı kalbe geri taşımakta zorlanması bir dolaşım bozukluğu göstergesi de olabilir. Yürümeye başlandığında bacak adalelerinin kasılması ile toplardamarlardaki kan kalbe doğru aşağıdan yukarı pompalanır. Eğer yürümek yerine oturmak veya ayakta hareketsiz durmak tercih edilirse, ayak kaslarının yaptığı pompalama etkisi azalır ya da ortadan kalkar. Ayrıca toplardamarların içindeki kapak yapılarının bozulması da kanın göllenmesini kolaylaştıran bir faktör haline gelir. Yaşla varis gelişimi doğru orantılı Yaşlandıkça varis oluşması normaldir. Ayrıca genetik eğilimin etkili bir faktör olduğu düşünülmektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülmesi hormonal faktörler ve hamilelik gibi süreçlerle ilişkilendirilmektedir. Mesleği gereği uzun süre ayakta durmak zorunda olanlarda varis problemiyle daha sık karşılaşılır. Varise yol açan faktörler: İleri yaş Genetik faktörler Kadın cinsiyet Hamilelik Aşırı kilo Doğum kontrol hapı kullanımı ve hormon tedavisi alımı Yaz dönemi ve sıcaklar Bacak adalelerinin zayıflaması, Yüksek topuklu ayakkabılar Kronik kabızlık Ağrı ve bacaklarda şişme görülür Doğru bir değerlendirme için doppler ultrasonografi yönteminden faydalanılır. Varis sorunu olanların doğru bir değerlendirme için kalp ve damar cerrahisi uzmanına başvurmaları gerekir. Varis tedavisinde amaç, hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Hastalık genellikle iyi huylu seyreder ve ameliyat gerektirmez. Ancak; ağrı, bacaklarda şişme, estetik görünüm gibi şikayetler nedeniyle ameliyat gerektiği durumlarda, cerrahiye alternatif önemli bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Isı ile varisi ortadan kaldırıyor Toplardamar içine uygulanan laser yöntemine, “Endovenöz laser” adı verilmektedir. Endovenöz laser girişimsel olarak laserle varisi ortadan kaldırmaktadır. Varis tedavisinde laser, derinin üzerinden kılcal damar varislerini ısı ile ortadan kaldırma ve büyük varislerin kaynağı olan safen damarının yetmezliğinde, doğrudan damarın içine kateter ile uygulanmaktadır. Varisten korunmak için bu önerilere dikkat edin; Varis sorununu önlemek ya da hafifletmek istiyorsanız bol bol yürüyün. Ayakta hareketsiz kalmayın. Dar çoraplar ve iç çamaşırları kullanmayın. Fırsat buldukça ayaklarınızı uzatın. Yatarken ayaklarınızın altına yükselti sağlayacak yastık gibi destekler koyun. Uzun süre oturmayın ya da hareketsizlik durumunda ayaklarınıza pompa etkisi sağlayacak egzersizler yaptırın.
- Damar Sağlığını Korumak İçin 7 Önlem
Kalp damar sağlığı açısından önemli bir risk faktörü Diyabet toplumda hızla yaygınlaşmakta ve her 3 erişkinden birini etkilemektedir. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon diyabet hastası bulunmakta ve diyabet gelişimi açısından risk grubunda olanların da bu sayıya ulaşması beklenmektedir. Diyabet neden olabileceği organ hasarlarının yanı sıra kalp ve damar prole mlerinin de en önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Şeker hastalarının %65'inin yaşam kaybı, kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak gelişmektedir. Diyabet tanısı almış hastaların kan şekerlerini normal seviyede tutabilmeleri için ilaç ya da insülin tedavisi altında olmaları gerekir. Ancak buna rağmen bile bu hasta grubunun düzenli aralıklarla damar sağlığı için bir uzman kontrolünde olmaları büyük önem taşımaktadır. Diyabet bir çok hastalağına neden olabilir! Diyabet, damar yapısını bozan ve bununla birlikte yalnızca kalp damar problemleri değil pek çok hastalığa da davetiye çıkaran bir hastalıktır. Kalbi besleyen damarlar tıkandığında enfarktüs, beyin damarları tıkandığında inme ve felç, böbrek damarları etkilendiğinde böbrek yetersizlikleri ve göz damarları zarar gördüğünde de göz içi kanama ile görme kayıpları ortaya çıkmaktadır. Diyabete bağlı gelişen hastalıklar şunlardır; Damar sertliği: Yüksek tansiyonun oluşmasına neden olur. Koroner kalp hastalığı: Kalp damarlarının yaygın olarak tutulması ve kalp krizine neden olabilir. Diyabetik kardiyomiyopati: Kalp kaslarında zayıflamaya ve kalp yetmezliğine yol açar. İnme: Beyne giden damarların tutulması ani gelişen inme veya beyin kanaması sebebidir. Diyabeti olan hastaların ortalama %13'ünün (yaşı<65 olan ) bir felç atağı geçirdiği saptanmıştır. Böbrek yetmezliği: Diyalize giren hastaların %35'i diyabet hastalarıdır. Diyabet ve böbrek yetmezliği ile diyalize giren hastalarda kalp damar hastalığı daha hızlı ilerler. Damar sağlığı için 7 altın kurala dikkat edin! Kiloluysanız, düzenli beslenme ile kilo verin. Dengeli ve düzenli beslenin, özellikle Akdeniz mutfağını tercih edin. Glisemik indeksi yüksek olan şekerli ve yağlı gıdalardan uzak durun. Günde 25-30 dakikalık yürüyüşler yapın veya yüzün. Damar sağlığı için risk oluşturan; sigara, yüksek tansiyon ve kolesterol gibi faktörleri ortadan kaldırmaya çalışın. Stres varlığını kontrol altına almaya çalışın. Yılda en az 2 kez damar sağlığı kontrollerinizi yaptırın.
- By-Pass Artık Daha Kolay!
Koroner arter hastalığı, kalp kasını besleyen ve koroner arter adı verilen bir veya birden fazla atardamarda daralma veya tam tıkanma durumudur. Hastalığın esas nedeni “ateroskleroz” adı verilen damar sertliğidir. Koroner arterler içerisinde zaman içerisinde olusan yağ birikimleri öncelikle plak adı verilen ve damar içerisinde tam tıkanmaya neden olmayan kalınlaşmalar şeklinde ortaya çıkarlar. Sonrasında bu plağın yırtılması ve ortaya çıkan pıhtı damar içerisinde tam tıkanmaya yol açar. Koroner arterler plak oluşumları ile daralmaya başlayınca kalbe daha az kan gitmeye başlar. Özellikle dokuların daha fazla oksijene ve enerjiye ihtiyaç duyduğu egzersiz ve heyecan durumlarında kalbe giden az miktardaki kan kalbin beslenmesi için yeterli olmaz ve yorgunluk, göğüs bölgesinde sıkışma hissi ve çok şiddetli kısa süreli "anjina" adı verilen göğüs ağrısı ortaya çıkar. Hastalardaki bu tablo dinlenme ile ortadan kalkar. Bu noktada hastalarin bir doktora başvurması önem taşımaktadır. Eğer koroner arterlerdeki bu daralma aniden tam tıkanıklık oluşturacak şekilde bir değişime uğrar ise hasta kalp krizi geçirir ve kalp kası kalıcı olarak hasar görür. Kalp krizi geçiren bir hastada çok şiddetli göğüs agrısı vardır ve dinlenme ile bu ağrı geçmez veya tekrar tekrar ortaya çıkar. Tedavi Seçenekleri Nelerdir ? Koroner arter hastalığı tanısı konan bir kişide tedavi seçenekleri ilaç tedavisi, balon veya stent yöntemi ile tıkalı damarın açılması ve koroner baypas cerrahisidir. Tıkanık olan damar sayısı, tıkanıklığın derecesi ve damar içerisindeki lokalizasyonuna göre bu üç tedavi seklinden biri seçilir. İlaç tedavisi daha çok ağrı ve nefes darlığı gibi hastanın esas şikayetlerinin şiddetinin azalmasını sağlar. İlaç tedavisi aynı zamanda hastalığın ilerlemesini de yavaşlatır. Genel olarak bir veya iki damar hastalığında balon veya stent yöntemi seçilirken, yaygın ve çok sayıdaki damar tıkanıklıklarında koroner baypas cerrahisi tercih edilir. KORONER BY-PASS Koroner baypas cerrahisi, vücudun başka bir bölgesinden alınan atardamar veya toplardamarın bir ucunun tıkanıklık olan damarda, tıkanıklığın ötesine dikilmesi ile yapılan bir köprüleme ameliyatıdır. Bu amaçla kullanılan toplardamarlar (safen ven) genel olarak bacaktan, atardamarlar ise göğüs kemiğinin altından (internal mamaryan arter) veya koldan (radyal arter) alınır. Eğer bacaktan alınan toplardamar veya koldan alınan atardamar kullanılmış ise damarın diğer ucu kalpten çıkan ana damar olan aort damarına dikilir. Göğüs kemiğinin altından alınan atardamar da ise kan akımı direkt olarak kola giden damardan gelir. SON YILLARDA GÜNDEME GELEN YENİ YÖNTEMLER Endoskopik Damar Çıkarılması ( Endoscopic Vein Harvesting ): Koroner Baypas Cerrahisinde en sık kullanılan damar bacaktan alınan ve “safen ven” olarak adlandırdığımız toplardamarımızdır. Bu damarın tümüyle çıkarılması durumunda bacakta uzun bir kesi yapılmaktadir. Ameliyat sonrası dönemde yara iyileşmesi açısından oldukça sorun çıkaran bu yöntem yerine, artık ufak bir kesi vasıtası ile yerleştirilen bir kamera yardımıyla bu damarı çıkarmaktayız. Bu yöntemle ameliyat sonrası dönemde yara iyileşmesi sorunu büyük oranda ortadan kalkmaktadır. Hastalar çok daha kısa sürede normal hayatlarına dönebilmektedirler. Koroner Baypas Cerrahisinde en sık kullanılan damar bacaktan alınan ve “safen ven” olarak adlandırdığımız toplardamarımızdır. Bu damarın tümüyle çıkarılması durumunda bacakta uzun bir kesi yapılmaktadir. Ameliyat sonrası dönemde yara iyileşmesi açısından oldukça sorun çıkaran bu yöntem yerine, artık ufak bir kesi vasıtası ile yerleştirilen bir kamera yardımıyla bu damarı çıkarmaktayız. Bu yöntemle ameliyat sonrası dönemde yara iyileşmesi sorunu büyük oranda ortadan kalkmaktadır. Hastalar çok daha kısa sürede normal hayatlarına dönebilmektedirler. Minimize Edilmis Baypas ( Minimal Extracorporeal Circulation ): Kalp ameliyatlarının yapilabilmesi için “Kalp Akciger Makinesi” adı verilen bir cihaza hastanın ameliyat süresince bağlanması gerekmektedir. Ameliyat süresince vücut kanımız bu makineden geçerek tekrar vücuda geri dönmektedir. Kanın, yabancı bir yüzey ile temas etmesi yapısında bir takım değişiklikler oluşmasına neden olur ki bu değişiklikler kalp ameliyatları sonrası kanama, akciğer sorunu, böbrek yetmezliği, enfeksiyon gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Mini Baypas olarak tanımlayabileceğimiz teknikte ise kanın yabancı yüzey ile olan teması asgariye indirilmekte ve dolayısıyla kan üzerindeki travma azaltılmaktadır. Bu şekilde ameliyat sonrası komplikasyonlar da azalma sağlanmaktadır. Atan Kalpte Baypas: Bu teknikte kalbe takılacak olan yeni damarlar, kalp durdurulmadan ve açık kalp pompası adı verilen makineye bağlanmadan kalbe bağlanır. Bu yöntem her hasta için uygun bir teknik değildir. Bazı hasta gruplarında avantaj sağlayabilir. Anjiyografi sonucunuza göre ameliyatınızı gerçekleştirecek olan cerrah sizin için en uygun yöntemi size önerecektir. Minimal İnvaziv Baypas: Bu yöntemde göğüsten alınan ve "internal mamaryan" arter adını verdiğimiz damar "Robot" yardımı ile veya endoskopik teknik ile göğüs kemiği ortadan kesilmeden çıkarılır ve sonra göğüsün yan tarafından veya meme altından yapılan ufak bir kesi ile kalbin ön yüzünde seyreden ve "LAD" adını alan koroner artere dikilir. Bu yöntem sadece tek damarı tıkalı olan hastalarda uygulanabilir, diğer damar da tıkanıklık var ise stent yöntemi ile damarlarda açıklık sağlanmaya çalışılır. Bu yöntem de her hasta için uygun bir yöntem değildir. Belirli hasta gruplarında uygulanabilir. Ameliyat Sonrası Dönem Koroner Baypas ameliyatı tüm dünyada en sık yapılan kalp ameliyatıdır. Büyük bir ameliyatdır ve hastalar ameliyat sonrası 1 yada 2 gün yoğun bakım ünitesinde takip edilir. Bu dönemde hastaların kan basınçları ve kalp ritimleri kontrol altında tutulur. Akciğerlerin tam kapasite ile çalışması için tedaviler uygulanır. Hastalar stabil hale geldikten sonra servise alınırlar ve burada da 4-5 gün takip edildikten sonra taburculukları planlanır. Hastaların tam olarak normal hayatlarına dönmeleri ise yaklaşık bir aylık bir süreçtir. Ameliyat olmanız hastalığın tekrarlamıyacağı anlamına gelmemektedir. Hastalığa neden olan risk faktörleri ortadan kaldırılmaz ise kalbe yeni takılan damarların tekrardan tıkanma şansı yüksektir. Bu neden le ameliyat olan hastaların: Sigara içmemeleri Şeker hastası iseler kan şeker düzeylerini sıkı kontrol altında tutmaları Yüksek tansiyon hastası iseler düzenli ilaç kullanmaları ve tansiyonlarını kontrol altında tutmaları Kan yağlarını kontrol altında tutmaları Düzenli egzersiz yapmaları Kendilerine verilen ilaçları ve özellikle kan sulandırıcı ilaçlarını düzenli kullanmaları gerekmektedir. Koroner baypas ameliyatı olan hastaların yukarıda belirttiğimiz konulara dikkat etmeleri durumunda sorun yaşama ihtimalleri düşüktür. İyi bir koroner baypas ameliyatında özellikle göğüsten alınan damarların açık kalma oranları 20 yılda %90 düzeyindedir.
- Mitral Kapak Hastalıklarının Tedavisi Nasıl Yapılır?
Mitral kapak hastalıklarını daha iyi açıklayabilmek için öncelikle kalbin çalışması hakkında kısaca bilgi vermenin faydalı olacağını düşünüyorum. İnsan kalbi dört odacıktan oluşan bir pompadır. Mitral Kapak Hastalıkları Kalbimizin sol tarafında yer alan mitral kapakta kireçlenmeye bağlı darlık oluşmuş ise hastalık Mitral darlığı olarak adlandırılır. Aynı kapakta kireçlenme yok fakat kapak dokusu zayıflamış ve buna bağlı kan sol karıncıktan sol kulakçığa geri kaçıyor ise hastalık Mitral yetmezliği olarak isimlendirlir. Mitral kapak darlığı genellikle çocukluk çağında geçirilmiş olan “romatizmal ateş” adını verdiğimiz bir hastalığa bağlı olarak 20-30 yaşlar arasında ortaya çıkar. Hastalığın şiddetine göre ilerleyen yaşlarda ameliyat gerekebilir. Mitral kapak yetmezliği ise son yıllarda daha çok yapısal olarak kapak dokusunun bozuk olması neticesi karşımıza çıkmaktadır. Hastalar daha çok orta yaşlarda nefes darlığı ve ritim bozukluğu ile doktora başvurmaktadırlar. Bir diğer hasta grubu ise kalbimizi besleyen koroner damarlardaki tıkanıklık neticesi ortaya çıkan kalbin yeteri kadar kanlanmaması olarak adlandırdığımız “iskemik” mitral yetmezliğidir. Bellirtiler Nelerdir ? Nefes darlığı Yorgunluk Ayak bileklerinden başlayan ödem Kalp ritminde düzensizlikler Kalp üzerinde steteskopla dinleme de üfürüm duyulması Nasıl Tedavi Ederiz ? Kapak hastalıklarının tedavisinde en önemli kural kalp fonksiyonları bozulmadan cerrahi tedavinin yapılmasıdır. Kapaklardaki bozulmanın derecesi ve patolojinin şekline göre (kireçlenme veya dokudaki zayıflama) bu kapakların tamir edilmesi (plasti) veya değiştirilmesi (replasman) gereklidir. Kapak değiştirilmesi durumunda elimizde iki türlü protez kapak bulunmaktadır. Bunlar mekanik kapaklar ve biyolojik kapaklardır. Mekanik kapaklar daha uzun ömürlü olmalarına karşılık bu kapakların hastaya takılması durumunda hasta ömür boyu “kumadin” adı verilen bir ilaç kullanmak zorunluluğundadır. Buna karşılık biyolojik kapaklar da böyle bir zorunluluk yoktur fakat bu kapaklar, mekanik kapaklara göre çok daha kısa ömürlüdür. Hastanın yaşı ve patolojisi göz önünde bulundurularak en uygun kapak türüne karar verilir. Tedavi Olmazsam Nelerle Karşılaşırım ? Kalp yetmezliği Ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon) ve bunu bağlı oluşabilecek beyinde emboli Akciğerde yüksek basınç (pulmoner hipertansiyon) Kalbin sağ tarafındaki "triküspid" kapakta bozulma
- Aort Anevrizması (Genişlemesi) Nasıl Tedavi Edilir?
Aort Anevrizması (Genişlemesi) Anevrizma damar genişlemesi anlamına gelir. Aort anevrizması kalpten çıkan ana damar olan Aortanın çapındaki genişlemedir. Aort damarı, kalpten çıktığı noktadan itibaren önce göğüs boşluğu içerisinde sonrasında karın boşluğu içerisinde seyreder. Aortanın kalpten hemen çıktığı noktadan başlayıp beyine giden damarlar ayrılmadan biten anevrizmalar, çıkan aort anevrizmaları (asendan aort) olarak adlandırılır (A). Eğer anevrizma sadece beyin damarlarının çıktığı bölgede ise “arkus anevrizması”, göğüs boşluğu içerisinde ise “torasik” (B) karın bölgesinde ise “abdominal” (C) anevrizma adını alır. Anevrizma ile beraber veya bağımsız olarak aort duvarının yırtılması durumunda ise “diseksiyon” adı verilen tablo ortaya çıkar. Anevrizma ve diseksiyonların en önemli tehlikesi damarın yırtılması (rüptür) dır. Anevrizmalar sıklıkla sessiz seyrederler. Tanı çoğunlukla başka bir sebeb ile yapılan bir araştırma esnasında konur. Bu hastalarda bazen ilk belirti anevrizmanın yırtılması da olabilir. Asendan aort anevrizmaları sıklıkla 60-70 li yaşlarda ortaya çıkar. Bazı hastalıklarda ise daha genç yaşlarda bu anevrizmaları görmekteyiz. Bunlar sıklıkla doğumsal aort kapak hastalıkları (biküspid aort kapak- aort kapağının iki yaprakçıktan oluşması) veya aort dokusundaki yapısal bozukluklar ki bunlara konnektif doku hastalığı (Marfan Sendromu, Loeys-Dietz Sendromu, Ehlers-Danlos Sendromu) adı da verilir. Aort Anevrizması Kimlerde Daha Sık Görülür ? Ailesinde Aort Anevrizması olan kişilerde Beyin damarlarında Anevrizma olan kişilerde İleri yaş ( 70 yaş üstü ) Yüksek tansiyon "Hipertansiyon" hastaları Sigara Kullanılan kişilerde Aort kapağı doğumsal olarak iki yaprakçıktan oluşan kişiler Aort Anevrizması ne gibi sonuçlar doğurabilmektedir ? Hastalığın en önemli sonucu damarın belli bir çapa ulaştığında patlamasıdır. “Rüptür” adını verdiğimiz bu olayda ölüm şansı yüksektir. O nedenle hastalığın bu noktaya gelmeden tedavi edilmesi gerekmektedir. Genellikle bu oran damar çapı 5 cm ve üzerine çıktığında artmaktadır. Dolayısıyla bu anevrizmaların takibi ve müdahale sınırına geldiğinde ise tedavisi anevrizmanın beklenmedik bir şekilde yırtılmasının önüne geçmek açısından büyük önem taşımaktadır. Aort Anevrizmasının önlenmesi mümkün mü ? Aort anevrizması, daha çok sigara içen, yüksek tansiyonu olan ve ailesinde anevrizma hastalığı olan kişilerde görülmektedir. Kısaca kalp ve damar hastalıkları açısından genel risk faktörleri olarak tanımladığımız bu faktörlerden sigara ve yüksek tansiyon kontrol altına alınabilecek faktörlerdir. İnsanın genetik yapısı ise değiştirilemez. Öte yandan hastalığın ilaçla tedavisi mümkün değildir. Aort Anevrizmasının Tedavisi Nasıl Yapılır? Aort anevrizmasının tamiri, anevrizmanın bulunduğu bölgeye göre değişmektedir. Aort damarının kalpten çıktığı bölgede ve/veya beyine giden damarların yer aldığı bölgedeki anevrizmalarda açık tamir veya açık yöntemlerle kapalı yöntemlerin beraber kullanıldığı "hibrid" teknikler kullanılmaktadır.Sadece göğüs boşluğunda yer alan veya sadece karın boşluğunda yer alan beyine ve iç organlarımıza kan götüren damarlardan uzak olan anevrizmalarda ise kapalı yöntem olarak adlandırılan "endovasküler" tedavi yöntemleri kullanılmaktadır.
- Kalp ve Damar Hastalıkları ve Bilmeniz Gerekenler
Kalp Nasıl Bir Organdır ? Kalbimiz vücudumuza kan pompalayan motor organdır. Aslında özel bir yapısı olan kastır. Kan ise vücudumuzun sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olan oksijen ve besinleri diğer organlarımıza taşımaktadır. Kalbimiz tüm hayatımız boyunca hiç durmadan bizim için çalışır. Kalp nasıl ki vücudumuzdaki diğer organların beslenmesi açısından önem taşıyorsa, kalbimizinde sağlıklı beslenmesi onun tüm hayatımız boyunca düzenli ve düzgün çalışması açısından önem taşımaktadır. Normal kilo ve boyda iseniz kalbiniz dakikada yaklaşık 5 litre kanı vücudunuza pompalar. Hareket halinde bu rakam çok daha artar. Kalpten çıkan ve vücudumuza kan dağıtan ana damar “Aort” damarı adını alır. Aort damarımızdan çıkan daha ufak çaplı atardamar ya da “arter”adını verdiğimiz damarlar ise kalpteki temiz kanı organlarımıza dağıtırlar. Organlarımızdaki kirli kanı kalbimize getiren damarlara ise toplardamar ya da “ven” adını veririz. Kalbimizi aslında mükemmel çalışan bir makina olarak düşünebilirsiniz. Kalbimiz dört boşluktan oluşur. Kalbimizde bu dört boşluk arasında ve de kalpten çıkan büyük damarlarımıza kan akışını düzenleyen kalp kapakçıkları adını verdiğimiz yapılar vardır. Gene her dakika kalbimizin içindeki bu akışın düzenli olması için uyarı ortaya çıkaran ve de bu uyarıları kalbin ilgili bölgelerine ileterek kalbin ritmik olarak kasılmasını ve de kan pompalamasını sağlayan bir nevi elektrik ağı olarak tanımlayabileceğimiz bir ileti sistemi vardır. İstirahat hali olarak tanımladığımız dönemde kalbimizde dakikada 60-100 arası uyarı ortaya çıkar ve bu uyarılar belirli bir düzen içerisinde kalbimizde seyreder. Kalp Damar Sistemi Hastalıkları Kalp damar sistemi hastalıkları dediğimiz zaman, hem kalbimizdeki yapısal hastalıkları hemde damar sistemi hastalıklarını anlamamız gerekir. Damar hastalıklarınıda iki ana gruba ayırırız. Birinci grupta Atardamar hastalıklar yer alırki bunlar kalbimizden çıkan ve temiz kanı taşıyan damarlardır, ikinci grupta ise Toplardamar hastalıkları yer alır ki bunlar kirli kanı kalbimize geri taşıyan damarlardır. Kalp damar sistemi hastalıları sıklıkla atardamarlarımızın içerisindeki daralmalara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu daralma sonucu başta kalbimiz olmak üzere beyin ve diğer organlarımıza kan akışı bozulmakta vede çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Atardamarlarımızdaki bu daralmalar sıklıkla genç yaşlarda oluşmaya başlar ve ilerleyen yıllarda ciddi boyutlara ulaşabilir. Bu olaya “ateroskleroz” yada damar sertliği adı verilir. Siz bu olayı sıklıla kalp krizi yada felç geçirdiğinizde öğrenebilirsiniz. Kalp Damar sistemi hastalılarının oluşması için tek bir neden yoktur. Çoğunlukla birden fazla neden aynı anda ortaya çıkabilir. Bu nedenlerin bazılarını değiştirme şansına sahip olabilirsiniz ama eğer genlerinizde yada başka bir deyimle ailenizde bu hastalık var ise bu hastalığa yakalanma şansınızı değiştiremezsiniz. Yaşlanmanın önüne geçemeyebilirisiniz. Bu durumda diğer değiştirme şansına sahip olduğunuz nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmalısınız. Peki nedir bu değiştirme şansına sahip olduğunuz nedenler; Kalp Hastalıklarından korunmak için dikkat edilmesi gerekenler Sigara İçmeyiniz, Eğer içiyorsanız hemen bırakma yoluna gidiniz. Yüksek kolesterolden (Kan Yağları) kaçınınız. Yüksek Kan Basıncından kaçınınız (Hipertansiyon) Şeker Hastalığınız var ise kontrol altında tutunuz. Düzenli egzersiz yapın. Aşırı kilodan kaçının (Obesite). Mutlu olmaya hayattan zevk almaya gayret edinin. Yanlızlık tan kaçının. Sağlıcakla Kalın...
- Varis oluşumunda tedaviyi ertelemeyin! Venöz ülserler gelişebilir!
Varis (venöz yetmezlik) özellikle bacaklarda cilt altındaki toplar damarların genişlemesi ve kıvrımlı şekil alması durumudur. Hastalığın gelişiminde sıklıkla kapakçık yetmezliği altta yatan neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğunlukla bacak derisi altında değişik çaplarda mavimsi kabarıklıklar şeklinde görülür. Diğer varis formları ise kılcal damar çatlamaları şeklinde görülebilmektedir. Daha ileri dönemde bacakta, ayak bileklerinde ve ayakta ciltte renk değişikliği ve venöz ülserler gelişebilir. Varis Dereceleri: Varis hastalığında sınıflandırma venlerin kalınlığına ve yetmezlik durumuna göre yapılmaktadır. 1. Büyük varisler: Çapları 5-14 mm arasında değişen deriden bariz çıkıntı yapan, varislerdir. Cilt üzerinden net bir şekilde çıplak gözle görülen pakeler ve damar genişlemesi büyük varis olarak adlandırılmaktadır. Büyük varisler hastaları genellikle yoğun şikayete maruz bırakırlar. 2. Orta boy varisler: Deriden hafif çıkıntı yapan, renkleri koyu yeşil olabilen, çapları 2-5 mm arasında değişen varislerdir. Asıl sorun yaratan kıvrımlı orta ve kalın damar genişlemeleridir. Bacağın her yerinde bulunsa da, genel olarak dizin arka bölgesinde oluşabilmektedir. 3. Kılcal varisler: Deriden çıkıntı yapmayan, çapları 1-2mm den küçük olan kırmızı-mor renkli varislerdir. Kişiler genellikle kozmetik bakımdan sorun yaşatmaktadır. Varis Belirtileri Ayakta şişlik: Özellikle ayak bileği bölgesindedir. Dizin yukarısında pek şişlik olmaz. Bir tek noktada şişlik olmaz. Ayakta genel bir şişlik oluşur. Varisli bacakta ağrı: En sık rastlanan yakınmadır. Genellikle dizlerin aşağısında tüm bacağı etkilen ağrı oluşturur. Ağrı bir tek noktada ise varise bağlı olma ihtimali azdır. Genellikle yürümek gibi bacak kaslarını çalıştıran egzersizlerle, ayağı yükseltmekle ya da varis çorabı giymekle azalır. Varisli ekstremitede yorgunluk: Çok uzun süre ayakta kalındığında normal insanlardan daha belirgin yorgunluk oluşur. Uyuşma hissi: Ayak parmaklarında sıklıkla görülür. Ayaklarda ağırlık hissi: Ayaklara ağırlık bağlanmış gibi bir his vardır. Yanma ya da sıcaklık hissi: Toplardamarlar sıcak havalarda daha belirginleştiği için yazın varisli ekstremitede yanma hissi daha fazladır. Bacaklarda kramp: Genellikle geceleri ve yatınca belirginleşir. Varisli ekstremitede kaşıntı: Varisli venlerin olduğu bölgelerde meydana gelir. Huzursuz bacak: Varis hastalarında daha az görülür. Variste Risk Faktörleri Yaş, cinsiyet, genetik yatkınlık, şişmanlık, gebelik ve uzun süre ayakta durarak çalışma bilinen risk faktörleridir. Bunun yanında doğum kontrol hapı kullanımı, venöz damar duvarında zayıflık, venöz sistemde basınç artması, genetik yatkınlık ve damar duvarının yapısını bozan birçok etken, kabızlık, uzun süre ayakta pasif duruşlar, sıkı kıyafetler, şişmanlık, gebelik, sigara, yaşlılık gibi faktörlerin bir araya gelmesi varis oluşumunda etkilidir.
















