Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- Hemanjiom
Hemanjiom (çocuklarda gül lekeleri) diğer adıyla damar beni tüm organları tutabilen, büyüklüğü 1 mm’den bir bacağı veya yüzün tüm bölgesini saracak kadar büyüyebilen bir çeşit tümördür. Genellikle kol, bacak ve yüz bölgelerinde dudak kenarında, göz ve dilde görülebilir. Süngerimsi yapıda damar yumağı şeklindedir. Damardan çok zengindir ve çok kanlanır. Son zamanlarda giderek ameliyatsız tedaviler yaygınlaşmıştır. Yenidoğan döneminde en yaygın görülen tümörlerdir. Hemanjiomlar genelde doğumda küçük kırmızı bir leke şeklinde görülür. Doğumda hiç olmayan ya da çok küçük olan lezyonlar ilk 8-18 ay boyunca büyüyerek iyice belirginleşir. Sonraki 5-10 yıl boyunca gerileme fazına girerler. Halk arasında doğum lekesi olarak bilinen bu lezyonlar düşük doğum ağırlıklı veya prematürelerde daha sık görülür. Lezyonlar, pembe, kırmızı, mor değişik renk ve büyüklükte, sert, lastik kıvamında, basmakla solmayan yapıdadırlar. İçi kan dolu damarların yumaklaşarak gelişmesi ile oluşan bir sorundur. Örnek yüz bölgesinde ortaya çıkan damar beni büyüyerek gözleri kaplayıp, körlüğe olabilir. Ciltte kabarık beşten fazla hemanjiom varsa iç organlarda da hemanjiom bulunma olasılığı yüksektir ve büyük olasılıkla karaciğerde, ikinci sırada merkezi sinir sisteminde hemanjiom bulunabilir. Böyle durumda MR ile sistemlerin taranması önemlidir. Hemanjiomlar, yerleşimlerine göre; yüzeyel (%50-60), derin (%15) ve hem cilt hem derin dokuyu tutanlar karma olarak adlandırılabilir. Hemanjiomlar her yıl %10 gerler. Bu hesapala %50’si 5 yaşına kadar gerileyecektir. Vücudun Neresinde Görülür? Bir çeşit damar hastalığı olup ve insan vücudunda damar olan her yerde görülebilir. Yüz bölgesinde daha sık olarak görülür. Hatta insanın iç organlarında özellikle karaciğer, damar yönünden daha zengin olduğu için karaciğer hemanjiomu olarak ortaya çıkmaktadır. Damar Benleri Nasıl Takip Edilir? Damar benini ilk gördüğünüz anda onu ölçelim. 20-30 gün sonra tekrar ölçüp yeniden fotoğrafını çekiyoruz. Bir önceki ölçüm ile karşılaştırmak gerekir. Boyut aynı ise sorun yoktur. Fakat bir önceki ölçümden büyük bir rakam çıkarsa bu sorunun büyüme eğilimine girdiğini göstermektedir. Fakat her ölçümde boyut aynı kalıyorsa tedaviye gerek yoktur. Ancak estetik yönden kötü görünüme neden oluyorsa büyüme olmasa da tedavi edilmelidir. Damar Beni ( Hemanjiom/Çocuklarda Gül lekeleri ) Tedavisi Hemanjiom tedavisinde hastalığın düzeyi, yaygınlığı ve tipine göre farklı yöntem ve teknolojiler kullanılır. Doğuştan bir hastalık olan hemanjiom baloncuklar halinde üzüm salkımı şeklinde oluşumlardır. Vücudun her yerinde olabildiği gibi iç organlarda da olabilmektedir. İyi huylu (benign) karakterdedir. Ancak bazen öldürücü kanamalara sebebiyet verebilir. Ameliyatla tedavi Cilt kesilerek damar yumağının olduğu alana ulaşılır ve doku kesilerek çıkarılır. Ancak çok kanamalı ameliyatlardır. Ciddi kan stoku ile ameliyata başlamak gerekir. Ameliyat sonrasında kan kaybı oldukça fazla olabilir. Hasta kaybına sebebiyet verebilir. Lazerle Hemanjiom Tedavisi Daha çok yüzeysel olanlar için kullanılır. Aynı şekilde hemanjiom tedavisi içinde Lazer tercih edilir. Vücuttan kabarık olmayan vakalarda tek çözüm yolu lazer olup, aylık seanslar halinde uygulanır. 3-4 seansta düzelebileceği gibi 20 seansta sürebilir. Karaciğer Hemanjiomu Karaciğerde görülen, kanserli olmayan (iyi huylu) kitledir. Kavernöz karaciğer hemanjiomu olarakta adlandırılır. Bir karaciğer hemanjiomu, kan damarlarının adeta bir yumak haline gelmesiyle oluşur. Karaciğer hemanjiomu, çoğu insanda, belirti ve bulgu vermediği gibi, tedavisi de gerekmez.
- (Vulvar) Genital Varis
Varis olarak genital bölgede kendini gösteren bir toplardamar (venöz sistem) hastalığıdır. Hastalarda yürüme sırasında rahatsızlık, vulvar bölgede basınç ve şişkinlik hissedilmesi, ağrı, kaşıntı ve venlerin (toplardamarın) genişlemesine bağlı ele gelen kitle ve cinsel birleşme sırasında ağrı olabilir. Genişlemiş olan bu variköz venlerin kendi kendine kanamaları gözlenebilir. İç iliak toplardamar, büyük safen ven, pelvik, ovaryan venöz sistemdeki dallarda ortaya çıkan toplardamarlardaki kaçağa bağlı olarak gelişir. Vulvar (genital) varis, bir venöz yetmezlik türüdür. Her on kadından birisinde görülebilmekle birlikte gebelerde daha sıklıkla gözlenmektedir. Klinik, Pelvik ultrasonografi, bacakların Venöz Renkli Doppler USG, Venografi, BT Anjiografi vulvar genital varis teşhisinde uygulanan yöntemlerdir. Tedavide ovaryan toplardamarda saptanan yetmezlikte, coil embolizasyonu veya skleroterapik enjeksiyon hastalığın nedenini de ortadan kaldıracaktır.
- KALP KAPAK HASTALIĞI
Kalp Kapağı Hastalığı Nedir ? Kalbin içinde 4 adet odacık vardır ve odacıklar arasında kanın geçişini sağlayan 4 adet kapak vardır. Bu kapaklar Mitral, Aort, Trikuspit ve Pulmoner kapak adlarını alırlar. Ülkemizde en sık hastalanan kapak Mitral ve Aort kapak hastalığı olup, nadiren Trikuspit ve pulmoner kapak hastalığı karşımıza çıkar. Bu kapaklardan Mitral kapak sol karıncık ile sol kulakçık arasındaki kan geçişini kontrol ederken, aort kapak sol karıncık ile kanın vücuda yayıldığı aort damarı arasındaki kan geçişini kontrol eder. Tricuspit kapak ise sağ kalp kapağıdır ve sağ karıncık ile sağ kulakçık arasındaki kan geçişini kontrol eder. Kalp Kapağı Neden ve Nasıl Hastalanır? Ülkemizde kalp kapak hastalığının en sık sebebi Romatizmal Kalp Hastalığıdır. Bu hastalık ilk önce çocukluk çağında boğaz enfeksiyonu ile başlayarak 2-3 hafta sonra önce eklem sonrada kalp kapağına sıçraması sonucu gelişir. Son 20 yılda çocukluk çağda ciddi antibiyotik kullanımı ve yakın takiplerden dolayı hastalıkta önemli ölçüde azalma mevcuttur. Kapak hastalığının diğer nedenleri doğumsal nedenli bozukluk, ileri yaşa bağlı dejenerasyon, kal kapağının direkt enfeksiyonu, tavma vb. gibi nedenlerden oluşur. Kalp kapağındaki bozulma ciddi darlık, ciddi yetmezlik yada hem darlık hemde yetmezlik şeklinde görülebilir. Bu bozulmadan dolayı hastada nefes dalığı, çarpıntı, vücuuta ödem, halsizlik, sırt üstü yatamama gibi şikayetler gelişir. Kalp Kapak Ameliyatı Nasıl Olur? Kalp kapak ameliyatı hasta kalp akciğer makineesine bağlandıktan sonra kalbi durdurarak yapılır. Bu ameliyatta kalp kapağı ya değiştirilir yada tamir edilir. Kalp kapağı değişiminde ya metal kapak yada biyolojik kapak kullanılır. Her iki kapağın kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Metal kapak uzun ömürlüdür, dayanıklıdır. Ancak pıhtı yapmasın diye coumadin (kanı sulandırıcı) denilen ve kanın sulanma derecesinin yakın takip edilmesi gereken ilacı kullanırlar. Bu ilaç kullanan genç bayanların gebelik durumları yüksek riskli olabilir. Metal kapak takılan hastalar nadiren de olsa kapak seslerinin açılıp kapandığını duyabilirler. Biyolojik kapaklar ise kısa ömürlü olduklarından dolayı sıklıkla yaşlı hastalarda tercih edilir. Çünkü 7-15 yılda dejenere olabilir ve yeni bir kalp ameliyatına gereksinim duyulabilir. Bunun yanında kapakta pıhtılaşma riski çok düşük olduğundan coumadin gibi kan sulandırıcı ilaç kullanmak gerekmez. Bu nedenle doğurgan yaşta olan genç bayanlarda bu kapak tercih edilebilir.
- Aort Anevrizması
AORT ANEVRİZMASI (BALONLAŞMASI) Aort anevrizması hastalığı hayati ciddi tehdit eden oldukça önemli bir hastalıktır. Aortun normal çapından 1.5 (birbuçuk) kat fazla genişlemesine Aort Anevrizması denilir. Aortun bu aşırı genişlemeden dolayı yırtılması söz konusu olabilir. Bu durumda hastalığın ciddiyeti 5 kat daha artmıştır. Aort damarı kalpten çıkan ve tüm vücuda temiz kanı götüren ana atardamardır. Aortun nomal bireylerde çapı 2.2 cm ile 2,6 cm arasında değişmektedir. Bu çap kişinin vücut kitle indeksi ve cinsiyetine göre değişmektedir. Aort vücudumuzda kabaca 1. Kalpten çıkarken (Asendan aort- kalp ve boyun bölgesinde), 2. Aşağı inerken (Desendan aort-sol göğüs kafesi boşluğunda), 3.Karın bölgesinde (Abdominal aort) olmak üzere 3 bölgede bulunur. ÇIKAN AORT ANEVRİZMASI Aort kalpten çıktıktan hemen sonra anevrizma (balonlaşma) olur. Genelde 5 cm e kadar takip edilir. 5-5,5 cm arası ameliyat gerektirebilir. 5 cm ve üzeri hastalarda ameliyat kararı kişinin özelliklerine, şikayetlerine ve risk faktörlerine göre değerlendirilir. Ameliyat tekniği; açık kalp ameliyatı ile kalp akciğer makinesine bağlandıktan sonra kalp durdurularak yapılır. Hastalıklı aort kısmı suni damarla değiştirilir. İNEN AORT ANEVRİZMASI İnen aort göğüs kafesi içerisinde sol kol atardamarını geçtikten sonra başlar ve sol göğüs boşluğunda ilerleyerek diafragmaya kadar devam eder. İnen aort için cerrahi müdahale aort çapı 5,5-6 cm den sonra başlar. Müdahale zamanını belirleyen kriterler kişinin özelliklerine, şikayetlerine ve risk faktörlerine göre değerlendirilir. Ameliyat tekniği; çoğunlukla anjio tekniği ile kasık damarından girilerek büyük çaplı kaplı stentlerin yerleştirilmesi ile olur. Hastalıklı aort kısmı damar içerisinden konulan stentle kapatılır. Ve genişleyen aortun rüptüre (yırtılma veya patlama) olma riski ortadan kaldırılır. Stente uygun olmayan vakalarda ise cerrahi olarak sol göğüs kafesinden girilerek suni damarla değiştirilir. Anjio tekniği ile konulan stent (kapalı teknik) konulan vakalar lokal anestezi altında yapılır. Hasta ertesi gün taburcu olabilir. İyileşme süreci ve normal yaşama dönme bu teknikte oldukça hızlıdır. ABDOMİNAL AORT (KARIN DAMARI) ANEVRİZMASI Karın damarı anevrizması en sık görülen anevrizmalardandır. Bu hastalıktada damar çapı 5 cm i geçtikten sonra müdahale etmek gerekir. Aksi halde rüptür (yırtılma veya patlama) riski yüksektir ve hayati öneme haizdir. Ameliyat tekniği; çoğunlukla anjio tekniği ile kasık damarından girilerek büyük çaplı kaplı stentlerin yerleştirilmesi ile olur. Hastalıklı aort kısmı damar içerisinden konulan stentle kapatılır. Ve genişleyen aortun rüptüre (yırtılma veya patlama) olma riski ortadan kaldırılır. Stente uygun olmayan vakalarda ise cerrahi olarak karın bmlgesinden girilerek suni damarla değiştirilir. Anjio tekniği ile konulan stent (kapalı teknik) konulan vakalar çoğunlukla lokal anestezi altında yapılır. Hasta ertesi gün taburcu olabilir. İyileşme süreci ve normal yaşama dönme bu teknikte oldukça hızlıdır.
- Varis Tedavi Yöntemleri
RF (Radyofrekans) Tedavisi Varis hastalığında temel problem bacak yüzeyel toplardamarının içindeki kapakların hasarlanmasından dolayı kasık bölgesinden dize doğru (aşağıya) kan akımının geri kaçmasıdır. Özelliğini yitirmiş bu damara diz veya dizaltı bölgesinden lokal anestezi altında kateter yerleştirilir. Bu kateter kasığa kadar ilerletilir ve kateter ucundaki özel tellerden radyofrekans enerjisi verilir. Damar içinden verilen bu enerji ile ısı oluşturularak damarın içeriden büzülmesi ve kapanması sağlanır. Böylece özelliğini yitirmiş damar kapatılarak kanın geri kaçması engellenir. Varis ortadan kalkar. Bu işlem lokal anestezi ile olur ve hasta aynı gün evine gidebilir. Girişimin hasta üzerindeki etkileri (ağrı, yara iyileşmesi, çabuk ayağa kalkma) klasik cerrahiye göre avantajlıdır. Bunun yanında çoğunlukla kasıktaki kaçağa dizaltı bölgesinde yoğun varis pakeleri (yumakları) eşlik edebilir. Bu pakelerde lokal anestezi altında küçük cerrahi kesilerle çıkartılır. LASER TEDAVİSİ Laser tedaviside uygulama tekniği olarak radyofrekans tedavisine benzerdir. Bu tekniktede özelliğini yitirmiş kasıktan kanı geri kaçıran yüzeyel toplardamara diz veya dizaltı bölgesinden lokal anestezi altında kateter yerleştirilir. Bu kateter kasığa kadar ilerletilir ve kateter ucundaki özel tellerden Laser enerjisi verilir. Damar içinden verilen bu enerji ile ısı oluşturularak damarın içeriden büzülmesi ve kapanması sağlanır. Böylece özelliğini yitirmiş damar kapatılarak kanın geri kaçması engellenir. Varis ortadan kalkar. Bu işlem lokal anestezi ile olur ve hasta aynı gün evine gidebilir. Girişimin hasta üzerindeki etkileri (ağrı, yara iyileşmesi, çabuk ayağa kalkma) klasik cerrahiye göre avantajlıdır. Bunun yanında çoğunlukla kasıktaki kaçağa dizaltı bölgesinde yoğun varis pakeleri (yumakları) eşlik edebilir. Bu pakelerde lokal anestezi altında küçük cerrahi kesilerle çıkartılır. Klasik Cerrahi Bu yöntem modern tedaviler arasında ki en son yöntemdir. Radyofrekans ve Laser tedavilerine üstün tarafları vardır. Girişime bağlı ağrı bulgusu çok çok düşüktür. Bu yöntem de teknik olarak LASER ve RF uygulamasına benzer. Bu tekniktede özelliğini yitirmiş kasıktan kanı geri kaçıran yüzeyel toplardamara diz veya dizaltı bölgesinden lokal anestezi altında kateter yerleştirilir. Bu kateter kasığa kadar ilerletilir ve kateter ucundan verilen özel içerikli ve vücutla uyumlu kimyasal yapıştırıcı tüm damar içine kademeli olarak verilir. Damarın kapanması sağlanır. Böylece özelliğini yitirmiş damar kapatılarak kanın geri kaçması engellenir. Varis ortadan kalkar. Bu işlem lokal anestezi ile olur ve hasta aynı gün evine gidebilir. Girişimin hasta üzerindeki etkileri (ağrı, yara iyileşmesi, çabuk ayağa kalkma) hem LASER, RF hemde klasik cerrahiye göre daha avantajlıdır. Bunun yanında çoğunlukla kasıktaki kaçağa dizaltı bölgesinde yoğun varis pakeleri (yumakları) eşlik edebilir. Bu pakelerde lokal anestezi altında küçük cerrahi kesilerle çıkartılır. Yapıştırma (Sealing) Tedavisi Bu yöntem modern tedaviler arasında ki en son yöntemdir. Radyofrekans ve Laser tedavilerine üstün tarafları vardır. Girişime bağlı ağrı bulgusu çok çok düşüktür. Bu yöntem de teknik olarak LASER ve RF uygulamasına benzer. Bu tekniktede özelliğini yitirmiş kasıktan kanı geri kaçıran yüzeyel toplardamara diz veya dizaltı bölgesinden lokal anestezi altında kateter yerleştirilir. Bu kateter kasığa kadar ilerletilir ve kateter ucundan verilen özel içerikli ve vücutla uyumlu kimyasal yapıştırıcı tüm damar içine kademeli olarak verilir. Damarın kapanması sağlanır. Böylece özelliğini yitirmiş damar kapatılarak kanın geri kaçması engellenir. Varis ortadan kalkar. Bu işlem lokal anestezi ile olur ve hasta aynı gün evine gidebilir. Girişimin hasta üzerindeki etkileri (ağrı, yara iyileşmesi, çabuk ayağa kalkma) hem LASER, RF hemde klasik cerrahiye göre daha avantajlıdır. Köpük Tedavisi Köpük tedavisi Polidocanol denilen ilacın köpük haline getirilerek varis li damar içine iğne yada kateter ile verilmesi işlemidir. Bu yöntemde damar içinde kimyasal travma ile damarın kapatılması sağlanır ve damar söner. Ciltte görülen ince kılcallardan cilt altındaki büyük damarlara kadar uygulama sahası geniştir. Uygulama süresi 5 il2 20 dk arasında sürer. Uygulamadan sonra sıklıkla elastik bandaj uygulanır. İlacın cilt altına kaçmaması önemlidir. Hassas ciltlerde cilt nekrozu gelişebilir. Tedaviden sonra cilt yapısına göre birçok hastada memnuniyet yüksekken hassas ciltlerde koyu kahve lekelenme ve gölgelenme görülebilir. Çok nadiren ilaca bağlı allerjik reaksiyon görülebilir.
- Kalp ve damar sağlığı
Kalp ömür boyu sürekli çalışan ve kasılan adale yapısına sahiptir. Normal kişilerde dakikada 70-80 civarında kasılır, bu da kalbin saatte yaklaşık 5000 kez; ortalama bir ömürde de 2-3 milyar kez atması demektir. Kalp 1 dakikada vücuda 5,5 litre kan pompalar, bu da 1 günde 8 ton, 80 yılda 240 bin ton demektir. Kalpten çıkan atardamar, toplardamar ve vücudumuzu ağ gibi saran kılcal damarların toplam uzunluğunun 100 bin km olduğu hesaplanmaktadır ve bu da dünya çevresinin 2,5 katına eşittir. Dünyada ve ülkemizde ölümlerin en büyük nedeni dolaşım sistemi yani kalp ve damar hastalıklarıdır. Dünyada ve ülkemizdeki ölüm nedenlerinin üçte biri kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak görülmektedir. Ülkemizde 2019 yılı verilerine göre görülen ölümlerin %36,8’i kalp ve damar hastalıklarına bağlıdır; bu ölümlerinde %39,1’i kalp krizine, %22,2’si beyin damar tıkanıklığı yani inme ve felçlere, %25,7’si ise diğer kalp hastalıklarına bağlıdır. Hayatın kaynağı, serçeşmesi kalbimizi ve hayat dağıtan dallarını yani damarlarımızı korumak, kollamaya çalışmak elimizdedir. Kalbimizi besleyen koroner atardamarları ve organlarımızı besleyen atardamarlarımızı tıkayan ateroskleroz dediğimiz damar sertliği olmasaydı insanlar belki de en az 150 yıl sağlıklı olarak yaşayabilirdi. Kalp ve damar hastalıklarından dolayı olan ölümlerin %60’ı koroner damarların tıkanmasına bağlı kalp krizi ile beyin damarlarının tıkanmasına bağlı inme yani felçler nedeniyle görülmektedir. 19. yüzyılın sonunda ünlü tıp adamı William Osler “insanlar atardamarları kadar yaşlıdır” demiş. Bu söz boşuna söylenmemiştir, damarlarında erken tıkanıklık ve damar sertliği başlayanlar akranlarına göre daha yaşlı görünür ve hayat yarışını daha erken tamamlarlar. Kalp hastalıklarından en çok görülen ve bilineni koroner arter hastalığına bağlı kalp krizi, damar hastalıklarından en önemlisi ve bilineni beyin atardamar tıkanıklığına bağlı inme, felç; ayrıca bacak atardamar tıkanıklığına bağlı gelişen kangren ile ayak kesilmesidir. Bu çok görülen ve ölüme kadar giden sonuçlara neden olan hastalıkların temeli ateroskleroz yani damar sertliği gelişmesini sağlayan, kolaylaştıran risk faktörleri; sigara, diyabet (şeker hastalığı), LDL kolesterol yüksekliği, HDL kolesterol düşüklüğü, yüksek tansiyon, bedensel hareket azlığı, obezite, aşırı alkol kullanımı ve stresli yaşamdır. Bu saydığımız risk faktörleri tedavi edilebilir veya bir ölçüde değiştirilebilir özelliktedir. Bir de değiştirilemeyen elimizde olmayan riskler vardır. Bunlarda yaş, cinsiyet ve genetik ailesel faktörlerdir. Damar sertliği özellikle 40 yaşından sonra, erkeklerde biraz daha fazla ve ailesinde kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı hikayesi olanlarda daha yüksek olasılıkla görülmektedir. Sonuç olarak kişiler düzenli egzersiz, spor en azından yürüyüş yapar, sigara içmez veya sigarayı bırakır, alkolü azaltır veya bırakır, fazla kilolular kilo verir, normal olanlar kilo almaz, diyabeti olanlar diyetlerine uyar, ilaçlarını düzenli kullanır, kan şekerleri düzenli olursa, yüksek tansiyonu olanlar diyetlerinde tuzu kısıtlar, ilaçlarını düzenli kullanıp tansiyonları stabil giderse, LDL kolesterolü yüksek olanlar katı ve hayvani yağlardan uzak durur, ilaçlarını düzenli kullanıp LDL düzeylerinin düşük olması sağlanabilirse ve biraz da stresten uzak kalabilirlerse sağlıklı ve daha uzun bir yaşam sürebilirler. Bizleri de uzun ve zahmetli kalp ve damar by-pass ameliyatları ile girişimlerinden biraz uzak tutmuş olurlar.
- Varis Çorabı Kullanımı Dışında Öneriler
Bu tetkik ile derin ve yüzeysel toplardamarlarda var olabilecek eski veya yeni pıhtı ile tıkanıklık, darlık, venöz kapakçıklardaki yetersizlikler, kanın geriye kaçış hızı, basıncı ve damar çapları ölçülebilir. İlgili uzman hekim de bu bilgiler ışığında hasta için en doğru kararı vermeye çalışır. Derin ve yüzeysel damarları normal olan, toplardamarlar içi kapakçıklardan kaçak olmayan kılcal varisli (telenjiektazi) hastalara scleroterapi (iğne ile tedavi), köpük scleroterapi, cilt lazeri, radyofrekans ile thermokoagulasyon yöntemleri bazen tek tek, bazen de ikisi bir arada uygulanabilir. Deriden hafif kabarık 24 milimetre çapındaki mavimsi, yeşilimsi görünen retiküler varisleri olan hastaların yine damar ultrasonları normal ise scleroterapi, köpük scleroterapi ile tedavi edilmeleri uygundur. Scleroterapi de genellikle polidocanol içeren bir kimyasal ajan, damar çapına göre değişik konsantrasyonlarda çok ince uçlu insülin iğneleri veya kelebek setlerle varisli damar içine verilir ve damar gözle görülür şekilde scleroze olup kaybolur. Bu sıvı kimyasal ajanı hava ile karıştırıp köpürtüp kullanırsak işlemin adı köpük scleroterapi olur. Bu safhadaki hastalara düzenli varis çorabı kullanmaları dışında; sıcaktan, hamamda sıcak banyolardan, denizde kum banyosu ve fazla güneşlenmeden kaçınmalarını, dar giysi, topuklu ayakkabı giymemelerini, uzun yolculuklarda sık mola vermeleri, veremiyorlarsa ayak bileklerini sürekli hareket ettirmeleri önerilebilir. Bu önerilere uyduğu halde şikayetleri olanlara venotonik bir takım ilaçlar da önerilebilinir. Bu hastalar kontrolde tutulduğu zaman ve düzenli aralıklarla (6 ay 1 yıl gibi) damar ultrasonu ile ölçülebilir patolojilerinde artış olduğu zaman diğer tedaviler gündeme gelebilir. Lazerli işlemde katater ucunda lazer enerjisi yayan bir bölge, radyofrekanslı işlemde katater ucunda radyo dalgası yayan bir bölge olmakta ve kataterler ana cihazlara bağlanmaktadır. Bu cihazlarla damar içine verilecek olan Lazer veya RF enerjisi yüksek ısı üreteceği için çevre dokulara zarar verilmesin diye kataterize edilmiş damar çevresine 200300 cc kadar soğuk ilaçlı serum ile tumescent anestezi uygulanır ve katater ucundan ısı enerjisi yaya yaya yavaşça veya otomatik olarak geri çekilir. İşlem sonrasında bir anlamda yakılan, dağlanan, iç duvarı kontrollü olarak tahrip edilen bu damar içinde kan akımı durdurulmuş, damar yerinde bırakılarak iptal edilmiş olur. Yapıştırma yönteminde ise damara yerleştirilen katater içi delik ve kenarları delikli bir kataterdir. Kimyasal adı Nmetil siyanoakrilat olan ve yıllardır insan vücudunda değişik tedavilerde kullanılmış, vücuda uyumlu, bir anlamda Japon yapıştırıcı gibi kuvvetli bir yapıştırıcı olan bu sıvı madde, katater arkasına bağlanmış bir tabanca gibi tetikleyici bir aparat yardımı ile katater yavaş yavaş geri çekilirken damar içine verilir ve verilmeyi takiben 3 saniye içinde baskı uygulandığında, damar içi birbirine yapışmış olur ve içindeki kan dolaşımı durmuş olur. Böylece bu 3 yöntemle de içinde ters akım olup, basıncı yüksek, varislere neden olan bu toplardamar iptal edilmiş olur ve bu damardan köken alıp dallanmış ve genişlemiş varisler yok olur. Katater yerleştirilecek damarın çok kıvrımlı olması, çok yaygın varislerin olması veya safen ven çapının çok geniş olduğu durumlarda klasik ameliyatlı yöntemin uygulanması gerekir. Kasık bölgesine yapılan 2 santimetrelik bir kesiyle bulunan safen venin derin venle birleşme yarine yakın dalları bağlanır, kesilir, safen ven içine stripper denilen bir tel sokularak diz altı bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile bu tel damar içinden dışarı alınır. Alt ve üst bağlantıları kesilip bağlanır, tel çekilerek damarla birlikte dışarı alınır. İşaretlenmiş varisli damarlar da yapılan mini kesilerden dışarı çekilerek çıkartılır.
- LAZERLE VAJİNA DARALTMA
Ameliyatsız, lazer ve radyofrekans ile vajina daraltma : Günümüzde lazerle vajina daraltma ameliyatları oldukça sık olarak yapılmaktadır. Ayrıca özellikle son yıllarda radyofrekans ile vajina daraltma da yapılmaya başlanmıştır. Her iki teknoloji de ameliyatsız şekilde vajinanın daraltılmasına - gençleştirilmesine olanak sağlar. VAJİNA DARALTMA : Vajina estetiği ve kozmetik jinekoloji kapsamında ele alınmaktadır. Genişlemiş, bollaşmış vajinanın yeniden eski haline ve eski sıkılığa kavuşması için yapılan ameliyatlara ‘vajina daraltma ameliyatları’ denir. Vajina daraltma - vajinoplasti; vajina dokularının gevşemesi, esnekliğinin azalması, genişlemesi şikâyetleri olan kadınlara vajinanın yeniden sıkılaştırılması, daraltılması, toparlanması için yapılan estetik ve işlevsel amaçlı bir genital estetik operasyondur. Vajina daraltıcı ameliyatlar aslında estetik bir operasyondan öte, işlevsel amaçlıdır. Nitekim vajinanın genişlemesi, bollaşması, girişin açılanması kadın ve erkekte cinsel ilişki sırasında cinsel hazda azalma, his kayıpları ve orgazm olma sorunlarını de beraberinde getirmektedir. Vajinoplasti (vaginoplasti) nedir? Vajinoplasti tanımı : Vajina daraltma ameliyatları ‘Vajinoplasti’ veya ‘Vaginoplasti’ olarak tanımlanmaktadır. Aslında vajina daraltma ameliyatları vajinoplasti operasyonlarının yalnızca bir kısmını oluşturur. Doğuştan vajina yokluğu veya vajina kısalığı (müllerian agenezi),kadından erkeğe cinsiyet değişimi gibi nedenlerle ‘yeni bir vajina oluşturmak’ veya olan vajinayı estetik, fonksiyonel açılardan düzeltmek, daraltmak, sıkılaştırmak için yapılan operasyonların tamamına ‘vajinoplasti’ veya ‘vaginoplasti’ adı verilmektedir. Vajina daraltma ameliyatı nedir? Vajen daraltma ameliyatları, genital estetik ve kozmetik jinekoloji kapsamında ele alınmaktadır. Genişlemiş, bollaşmış vajinanın yeniden eski haline ve eski sıkılığa kavuşması için yapılan ameliyatlara ‘vajina daraltma ameliyatları’ denir. Vajina daraltma ameliyatlarına ‘vajen daraltıcı ameliyat’, ‘vajinal rekonstruksiyon’ (vajinal yeniden yapılandırma) veya ‘vajina daraltıcı operasyon’ gibi farklı isimler de verilmektedir. Vajina daraltma ameliyatları sırasında genelde perine düzeltme (Perineoplasti, perine estetiği) de yapılmaktadır. Vajina neden genişler? Vajina en sık olarak normal doğumlar sonrası genişlemektedir. Ayrıca doğumun oldukça zor ve travmatik oluşu genişlemeyi arttırmaktadır. Diğer taraftan doğuştan veya sigara, kötü beslenme, alkol tüketimine bağlı olarak bağ dokusunun zayıflığı da vajinanın özellikle ilerleyen yaşlarda genişlemesine ve sarkmasına yol açmaktadır. Yalnızca gebelik süreci de kendi başına vajinada genişleme yapmaktadır. Yani gebelik süreci sezaryen ile sonlanmış olsa bile vajina genişlemesi olmaktadır. Vajina genişlemesine sebep olan diğer nedenler arasında sık cinsel ilişkiler, kürtaj gibi jinekolojik müdahale ve muayeneler bulunmaktadır. Kızlık zarı dikimi ile birlikte vajina daraltma: Kızlık zarı dikimi (himenoplasti) sırasında aynı seansta vajina daraltma ameliyatları da yapılabilmektedir. Labioplasti ile birlikte vajinoplasti : İç dudak estetiği (labioplasti) ile birlikte aynı seansta vajinoplasti ameliyatları da yapılabilmektedir. Hatta labioplasti, klitoral hudoplasti, vajinoplasti ve perineoplasti operasyonlarının hepsi aynı seansta yapılabilmektedir. Böylelikle hem vajina hem de dış genital bölge estetiği eş zamanlı olarak düzeltilebilmektedir. Vajina organının anatomik yapısı açısından kan dolaşımı oldukça iyidir. Bu nedenle o bölgenin iyileşme süreci de son derece hızlı olmaktadır. Vajina daraltma neden yapılmaktadır? Vajina daraltma ameliyatı birçok nedenle yapılmaktadır. En sık yapılma nedenleri: Cinsel ilişkide zevk alma: Vajina dokusu gevşeyip bollaştıkça, cinsel ilişkiden zevk alamama sorunu da beraberinde başlayabilmektedir. Vajinoplasti-Perineoplasti ameliyatı olan kişilerde gevşek ve genişlemiş vajinayı yeniden sıkılaştırmakta, vajina daha sıkı hale geldikçe, hem kadın ve hem de erkek eş cinsel ilişkide daha fazla zevk alabilmektedir. Cinsel ilişkide vajinadan gelen sesler: Gevşemiş ve bollaşmış vajinada cinsel ilişkide hoş olmayan seslerin gelmesi konsantrasyonu bozarak rahatsızlık verici olabilmektedir. Vajina daraltma ameliyatı sonrasında vajinadan gelen bu sesler kaybolmakta veya en aza inmektedir. İdrar torbası ve barsak sarkması düzeltme: Vajina daraltma ameliyatı sırasında hastada idrar torbası sarkması, idrar kaçırma problemi ve barsak sarkması (rektosel) sorunları da eş zamanlı düzeltilebilmektedir. Genital organ sarkmaları (POP) kadınlarda öz güven problemlerine yol açar. Böylelikle cinsel uyarılma, libido (cinsel istek) ve orgazm problemlerine neden olmaktadır. Özgüvende artış ve orgazm: Vajinadaki genişlik orgazmı zorlaştırabilmektedir. Vajina ağzının geniş görünmesi, hatta bazen vajina içinin dışardan görünmesi (‘vajginal gaping’) cinsel özgüveni bozabilmektedir. Aynı şekilde dar vajina ile erkek eşler de daha fazla haz almaktadır. Sık vajinal enfeksiyonlar: Geniş vajina yapısında sahip, perine bölgesi doğum sonrası yırtılmış kadınlarda enfeksiyon sıklığı artmaktadır. Vajina daraltma ameliyatlarını kim yapar? Vajina daraltma ameliyatlarını bu konuda eğitim almış olan jinekolog hekimler yapmaktadır. Vajinoplasti tamamen jinekolojik, rekonstruktif bir operasyondur. Ancak ameliyatı yapan jinekolog hekimin bilgi ve tecrübesi son derece önemlidir. Vajina daraltma ameliyatları nasıl yapılır? Vajina daraltma ameliyatı genellikle sedasyon (hafif uyku anestezisi) eşliğinde lokal anestezi desteği ile yapılmaktadır. Operasyon ortalama olarak 45 dakika- 1 saat kadar sürer. En iyi sonucun elde edilmesi için girişten başlayarak ortalama 6-7 cm kadar vajina içine ilerlemeyi gerektirir. Böylelikle fazla dokular çıkartılarak ve vajina içi özel ipliklerle dikilerek dokular birleştirilmektedir. Heraklinik olarak kendi tecrübemizde vajinoplasti ameliyatlarında vajinanın tamamına yakın bir bölümünü daraltmaktayız. Girişten 2-3 cm içeriye kadar yapılan daraltmalar çiftler açısından yeterli gelmemektedir. Rektosel (barsağın son kısmında sarkma) sorunu da varsa kas yaklaştırması yapılarak bu sorun da halledilmektedir (Levator dikişi). Vajina daraltma ameliyatları vajina estetiği konusunda uzmanlaşmış ve deneyimli jinekolog hekimler tarafından yapıldığında son derece iyi sonuçlar alınmakta ve hasta memnuniyeti önemli ölçüde artmaktadır. Vajina yeniden genişler mi? Ameliyat kalıcı mı? Vajina daraltma ameliyatının en önemli özelliği kalıcı bir sıkılığın sağlanabilmesidir. Yani ameliyattan sonra yeniden bir normal doğum olmadığı sürece yeniden bir genişleme olmayacaktır. Vajina daraltma operasyonunun ne gibi riskleri vardır? Vajina daraltma ameliyatları, deneyimli jinekologlar tarafından yapıldığında her ameliyatta görülebilen kanama ve enfeksiyon gibi riskler dahi çok az görülmektedir. Ancak cerrahın deneyim azlığında yaşanabilecek en önemli sorun, vajinanın normalden fazla daraltılması ve buna bağlı cinsel ilişkide ağrı oluşabilmesidir. Bir diğer problem ise; vajina daraltma ameliyatında gerektiği kadar daraltma yapılmadığında vajina genişliğinin devam edebilmesidir. Vajina Daraltma doğum yapmamış kadınlarda uygulanabilir mi? Evet. Doğum yapmamış kadınlarda da vajinanın yapısına bağlı olarak vajina genişleyebilmektedir. Zaman içinde cinsel ilişkinin sıklığına da bağlı olarak, ya da kürtaj gibi müdahaleler sonrasında da vajen bollaşması görülebilir. Bu durum eşlerde haz alma sorununa yol açabilmektedir. Vajinoplasti uygun şekilde yapılmazsa… Vajinoplasti ameliyatı sırasında yeterince daraltma yapılmadığı takdirde ameliyat başarısız olmuş demektir. Tekrar ikinci bir ameliyat (daraltma revizyon operasyonu) ile yeniden daraltma, sıkılaştırma yapılabilir. Vajina daraltma özellikle vajina girişi fazla yükseltilerek yapılırsa hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girememe veya cinsel ilişkide ağrı (disparoni) sorunları ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda ise vajina daraltma sonrasında gelişen kaygı nedeniyle vajinismus problemine benzer kasılmalar görülebilir. Basit egzersizlerle bu tür kaygılar giderilebilmektedir. Vajina daraltma ameliyatlarının fiyatları nasıldır? Vajina daraltma ameliyatlarında fiyatlar, ücretlendirmeler; ameliyatı yapacak olan hekime, hastane veya sağlık merkezine ve anestezi şekline göre değişmektedir. Maliyetleri hekiminiz ile görüşmenizde fayda olacaktır. Ancak ameliyat olmayı düşünen hastaların tek kriter olarak ücret tarifesini baz almamalarını, yapılacak ameliyatın başarısında hekimin bilgi ve tecrübesinin çok önemli olduğunu da belirtmekte fayda olacaktır.
- Vajinismus Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Vajinismus, cinsel ilişki anında vajina girişindeki kasların istem dışı kasılarak genellikle cinsel ilişkinin hiçbir şekilde gerçekleşememesi ya da son derece acılı, ağrılı olmasıdır. Kadınlarda ‘cinsel ilişkiye girememe’ ve ‘cinsel ilişkide kasılma’ problemidir. ‘İlk gece korkusu’ olarak da bilinir. Çoğu vajinismus kadını aylarca, hatta yıllarca süren evliliklerine rağmen halen bakiredir. Güncel bir vajinismus tarifine göre: Yatan kadının kendi arzusuna rağmen vajina içine eşinin penisi yanısıra fitil, parmak, tampon alamaması ve jinekolojik muayene olamamasıdır. Vajinismus, ülkemizde en sık görülen, ancak en fazla gizlenen cinsel sorunlardan birisidir. Vajinismus nedir? Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2013 yılında yapılan DSM 5 sınıflandırmasına göre vajinismus ve disparoni (ağrılı cinsel ilişki) problemleri aynı kategoride; ‘Genitopelvik Ağrı ve Penetrasyon Bozuklukları’ içinde yer almaktadır. Yani ilişki sırasında yaşanan pelvik ağrı ve birleşme bozukluğu grubunda yer alır. Vajinismus bir kaygı bozukluğudur! Vajinismus cinsel ilişki ile ilgili kadının yaşadığı bir kaygı, ‘derin korku’ problemidir. Hastaların cinsel birleşme sırasındaki panik atak benzeri reaksiyonları buna işarettir. Vajinismus hastalarında gerçek anlamda bir ağrıdan çok; cinsel ilişkide ağrı, acı olma korkusu tipiktir. Vajinismusta ana neden vajinayı çevreleyen ‘pelvik taban kaslarının’ istemsiz kasılmasıdır. Leğen kemiği içinde yer alan bu pelvik kaslar içinde en çok bilinenleri PC (pubokoksigeus) kası, bulbospongioz, iskiokavernöz ve transvers perineal kaslardır. Pelvik taban kasları doğumda, idrar ve gaitanın tutulmasında, cinsel ilişkide ve leğen kemiği içinde yer alan organların tutulmasında son derece önemlidir. Vajinismuslu kadınlardaki istemdışı kasılmalar cinsel ilişki düşüncesinde dahi ortaya çıkabilmektedir. sorunun ağırlık derecesine göre kasılmaların ve vücutsal tepkilerin şiddeti değişmektedir. Vajinismus ne demektir? Öğrenilmiş çaresizlik durumu Vajinismusta bir ‘ilişki- korku- ağrı’ kısır döngüsü vardır. Penis vajinaya temas ettiğinde kadının vajina girişinde oluşan ağrısı kasılmayı arttırır ve artan kasılma da acıyı arttırır. Birleşme anında gerçekleşen kuruluk acıyı daha da arttırmaktadır. En sonunda penis vajinaya dokunmadan bile ağrı olacak duygusu ve tepkisi zihne iyice yerleşir, böylelikle kadın eşini hiçbir şekilde kendisine yaklaştırmamayı öğrenir. Bu duruma ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ adını vermekteyiz. PC (Pubococcigeus) Kası Vajinismusta en önemli pelvik kas grubu Pubococcigeus (‘pubokoksigeus’ olarak okunur) kaslarıdır. Pubococcigeus, PC kası olarak kısaltılmaktadır. Vajina girişinde bulunan bu kas grubu vajinismus hastalarında cinsel ilişki sırasında kontrolden çıkmakta adeta ‘kendi başına buyruk’ kasılıp gevşemekte ve kontrol edilememektedir. Böylelikle eş, penisin içeriye girme denemelerinde ‘duvara çarpma’ hissi ile karşılaşmaktadır. Halbuki idrar ve gaita tutma nasıl kontrol altına alınabiliyorsa, cinsel ilişkide isteğe bağlı olarak gevşetme de mümkündür. PC kası pelvik taban kasları içerisinde en önemlilerindendir. Pek çok fonksiyonda rol oynar. Hem üreme sisteminin, hem de üriner sistemin çalışmasında anahtar bir rol oynar. Bu kaslar, idrar yapmaktan doğuma kadar birçok işlevlerde fonksiyon görmekte ve idrar kanalının olduğu üretradan, kalın bağırsak çıkışı olan anüse kadar bir hat çizerek geçerek kemik iskelete bağlanmaktadır. PC kası kadının idrarını ve büyük abdestini tutup bırakabilmesinde, cinsel ilişkide orgazmın yaşanmasında ve pelvik organların yerlerinde sabit kalabilmelerinde önemlidir. Ayrıca doğumda da önemli rol oynar. Vajinismus tedavisindeki esas amaçlardan biri de PC kaslarını tanımak, yerini, fonksiyonunu anlamak ve onları doğru şekilde kontrol etmeyi öğrenmektir. Vajinismus ve cinsel isteksizlik farklı kavramlardır. Vajinismusu olan kadınlar eşini sever, ön sevişmede kadında ıslaklık olur, hatta dıştan klitorise mekanik baskıyla orgazm dahi gerçekleşebilir. Ancak cinsel birleşme denemesine gelindiğinde ve ilerleyen dönemlerde yaşanan ağrı, acı ve cinsel başarısızlıklar nedeni ile bu istek aniden azalır. Hatta yalnızca cinsel ilişkiye girme düşüncesi bile korku ve beraberinde kasılmaları getirebilir. Vajinismus ve cinsel isteksizlik Vajinismusta cinsel isteksizlik sorunu yoktur, ancak bu durum zamanla gelişebilir. Cinsel isteksizliğin en büyük nedeni acı ve ağrı duyma korkusudur. Vajinismus tedavi edildiğinde genelde kendiliğinden artmaktadır. Vajinismusun görülme sıklığı HERA Vajinismus Tedavi Eğitim ve Araştırma Derneği bünyesindeki kendi çalışma ve gözlemlerimize göre; Türkiye’de vajinismusun görülme sıklığı Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan yaklaşık 20 ile 30 kat daha fazladır. Diğer bir deyiş ile ülkemizde ortalama her 10 kadından birinde vajinismus sorunu görülmektedir. Vajinismus hastaları neler hisseder? Vajinismus hastasının üzüldüğü temel konu vajinismusun neden kendisinin başına geldiğidir. Çoğu hasta sanki dünyada tek kendisi vajinismus sorunu yaşıyormuş gibi içine kapanır, kendi haline acır ve depresyona girer. ‘Diğer kadınların bu kadar rahat yaptıkları bir şeyi ben neden yapamıyorum’ diye düşünür. ‘Neden ben, neden bu sorun benim başıma geldi’ gibi sorular hayatının tüm enerjisini almaktadır. Hâlbuki önemli olan bu sorunun neden ortaya çıktığından çok, en uygun çözüm yolunun bir an önce bulunması olmalıdır. Vajinismus tedavisi nedir? Vajinismus tamamen tedavi edilebilen bir cinsel sorundur. Bilimsel yöntemlerle çok kısa bir süre içinde kalıcı olarak tedavi edilmesi mümkündür. Vajinismus tedavisi için farklı yöntemler uygulanmaktadır. Genellikle psikolog ve psikiyatrlar tarafından önerilen parmak egzersizleri zor, zahmetli bir tedavidir ve bu şekildeki vajinismus tedavileri aylarca sürebilir. Hastalar açısından parmak egzersizlerini yapmak, sıkıcı ve itici gelmektedir. Bu nedenle tarafımızca tercih edilen bir tedavi şekli değildir. Tarafımızdan vajinismus tedavi yöntemleri Tarafımızca uygulanan bilişsel ve davranışsal tedavi metodunda parmak egzersizi yoktur. Hücum terapisi ile 3 gün gibi çok kısa sürede kalıcı iyileşmenin sağlanması amaçlanır. Günümüzde, hastalar için kolaylaştırılmış yöntemler sayesinde ağrı ve acı olmadan oldukça kısa sürede sonuca ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Tedavilerimizde başarıyı arttırmak için Akupunktur Hipnoz, NLP gibi destekleyici yöntemler de uygulanabilmektedir. Vajinismus ne demek? Farklı tanımları, değişik tarifleri Vajinismus ABD’li Davranış Bilimci Helen Singer Kaplan tarafından cinsel ilişkide ‘fobik reaksiyon’ olarak tanımlanmıştır. Bir erteleme kaçınma hastalığı olarak da tarif edilir. Sorunu yaşayan pek çok çift aylarca, hatta yıllarca cinsel birleşme olmadan devam eden evliliklerindeki bu çok özel durumu kimseyle paylaşamamaktadırlar. Yaşadıkları durumdan utanmaktadırlar. Bu nedenle çözüm süreci uzamaktadır. Vajinismus ‘tamamlanmamış evlilik’ olarak da tarif edilir. ‘Karı koca olamama’ veya ‘Erteleme ve kaçınma hastalığı’ şeklinde farklı tanımları da vardır. Yine kendi istatistiklerimize göre (HERA); Vajinismus İstanbul, Ankara ve İzmir kliniklerine başvuran hastaların %90’ı hiçbir şekilde partnerleri ile ilişkiye giremediklerinden ötürü halen bakiredirler. %10’luk kısım bir veya birkaç ilişki sonrası bekaretini yitirmesine rağmen gerisi gelmemiştir. Vajinismus bir hastalık mıdır? Gerçekten bir hastalık olarak mı düşünülmelidir? Evet. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tanımına göre sağlık; kişinin fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halidir. Vajinismus sorunu kişinin ruhsal ve sosyal hayatını derinden etkilemektedir. Bu nedenle bir ‘hastalık’ durumundan söz edebiliriz. Hastalık tedavi etme yetkisi ülkemizde ve tüm dünyada yalnızca hekimlere aittir. O yüzden vajinismus, hekimler tarafından tedavi edilmelidir. Vajinismusu yaşayanların pek çoğu tedaviden sonra hayata adeta yeniden bağlanmakta, kendilerini gerçek anlamda karı- koca olarak hissedebilmektedirler. Özetmek gerekirse “Vajinismus nedir” sorusunun cevabı: Vajinismus bir cinsel problemdir ve mutlaka destek alınmasını gerektirir. Tedavi görmedikçe sorun bir çığ gibi büyümekte, farklı problemleri de beraberinde getirmektedir. Tedaviye başlamakta belki de en zor kısım, eşlerin vajinismusu bir hastalık olarak görmemeleri veya eşlerinin tedavi olacaklarına inanmamalarından ötürü tedaviye direnç göstermeleridir. Bu cinsel sorunu bir hastalık olarak görmek, önce kabul etmek, daha sonrasında da çare arayışında bulunmak en önemli adımlar olacaktır.
- GENİTAL ESTETİK
Genital estetik iç ve dış genital bölgeye öncelikle estetik yararlar açısından yapılan ameliyat ve harici bazı tıbbi operasyonları içerir. Estetik operasyon gibi görülse de işlevsel açılardan da oldukça faydalar sağlar. Ülkemizde ve tüm dünyada özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren genital estetik operasyonları son derece önem kazanmaya başlamıştır. Kadınlar kendi bedenlerine özen göstermeye ve cinsel organlarının önemini fark etmeye başladıktan sonra genital estetik ameliyat ve uygulamaları daha hızlı bir ivme ile artmaya başlamıştır. Genital estetik nedir? Genital estetik iç ve dış genital bölgeye öncelikle estetik yararlar açısından yapılan ameliyat ve ameliyat harici bazı tıbbi operasyonları içerir. Aslında estetik operasyon gibi görülse de işlevsel açılardan da oldukça faydalar sağlamaktadır. Genital estetik ameliyatlarının kadınlarda psikolojik, hijyenik, seksüel (cinsel) ve sosyal yararları vardır. ‘Vajina estetiği’, ‘Cinsel bölge estetiği’ ve ‘Cinsel organ estetiği’ olarak da bilinmektedir. Genital estetik operasyonları nelerdir? Genital bölge estetiği ile ilgili cerrahi ve cerrahi dışı operasyonlar şu şekildedir: Labioplasti (Genital bölgedeki iç ve dış dudak estetiği) Vajinoplasti (Vajina daraltma ameliyatı) Perineoplasti (Vajina ile anüs arasında kalan ‘perine’ bölgesinin estetiği) Klitoral hudoplasti (Klitoris üzeri cilt katlantılarının düzeltilmesi) Puboplasti (Pubis tepesinin estetiği) Labia majora büyütme (Büyük dudaklara yağ veya dolgu enjeksiyonu) Labia majora küçültme G noktası büyütme (G noktasına dolgu enjeksiyonu, G shot ©) Genital PRP uygulamaları (O shot©) Lazerle vajina daraltma (Lazer vajinal rejuvenasyon) Lazerle genital bölge renk açma (Laser bleaching therapy) Genital radyofrekans uygulamaları Genital estetik neden önemlidir ? Vajinada veya büyük-küçük dudaklarda, genital bölgede doğuştan, ergenlikte ya da yaşla artan bozulmalar meydana gelmektedir. Zamanla ortaya çıkan yapısal bozukluklar, estetik veya fonksiyonel rahatsızlıklar oluşturmaktadır. Bu durum kadınlarda özgüven eksikliği, psikolojik sorunlar ve cinsel tatminsizlik yapabilmektedir. Genital estetik ameliyatları ana amaçları; kadınlarda cinsel açıdan öz güvenin sağlanması, psikolojik ve sosyal açılardan daha rahat hissetme, zamanla yaşa veya geçirilen doğumlara bağlı deformasyonların düzeltilmesi, cinsel hazzın arttırılması ve orgazm fonksiyonunun kazandırılmasıdır. En sık talep edilen genital estetik ameliyatları nelerdir? En sık olarak tercih edilen genital estetik ameliyatlar: Labioplasti (iç dudak estetiği) ve Vajina Daraltma (vajinoplasti) ameliyatlarıdır. Labioplasti küçük dudakların (Labia minora) normalden büyük olması, sarkık, kırışık, koyu renkli veya asimetrik olması nedenleriyle tercih edilmektedir. Uzun ve sarkık dudaklar idrar yaparken zorlanma, ilişkide gerilmeye bağlı acı hissi, sürekli nemli kalmaya bağlı olarak koku ve sık vajinal enfeksiyon geçirme gibi şikayetler de üretir. Labioplasti operasyonunun psikolojik ve işlevsel yönden yararları bulunmaktadır. Klitoris üstünde yoğun kabarıklıklar, kırışıklıklar ve sarkmaların olması durumunda labioplasti operasyonuna klitoral hudoplasti ameliyatı da eklenmelidir. Ancak bu şekilde en ideal estetik görünümü elde etmek mümkün hale gelecektir. Vajina daraltma ameliyatları ise ilerleyen yaş, doğum, sık cinsel ilişki ve kürtajlar ile vajinada genişleme ve esnemelerin oluşması nedeniyle yapılır. Vajinal genişleme kadın ve erkek eşte ilişki sırasında cinsel hazzın azalmasına, hissizlik problemine yol açabilir. Aynı seansta idrar kesesi sarkması (sistosel),rektum sarkması (rektosel) ve idrar tutamama (inkontinens) şikayetleri varsa bunlar da düzeltilir. Tüm bu durumlar, kadınlarda hem kozmetik hem de fonksiyonel açılardan şikayet sebebidir. Genital Estetik ve genital bölgede şikâyeti olan kişilere yapılan estetik operasyonlar, kadınlara özgüven kazandırmakta ve cinsel tatmini arttırmaktadır. Ülkemizde ve tüm dünyada özellikle son yıllarda internet kullanımı ve sosyal medyanın yaygınlaşması, kadınların genital bölgelerine daha fazla özen göstermelerine ve buna bağlı olarak genital estetik operasyonlarının artışına neden olmuştur.
- Hamilelikte nasıl beslenmeli?
Et, süt, tahıllar, meyve ve sebzeler her gün belli miktarlarda mutlaka alınmalıdır. Haftada 2 gün balık, 2 gün tavuk, 2 gün kırmızı et ve 1 gün de kuru baklagil şeklinde protein kaynağı ve et grubu besinlerden yararlanılabilir. Toplumda anne adayının gebelik boyunca iki kişilik yemesi gibi yanlış bir kanı vardır. Ancak gebelikte fazla beslenme de yetersiz beslenme kadar anne ve bebek sağlığına zararlıdır. Annenin yetersiz beslendiği ve kilo vermek amacı ile kalori kısıtlaması yaptığı gebeliklerde, düşük doğum ağırlıklı bebek, erken doğum, düşük ve anne karnında bebek ölümü riski artmaktadır. Benzer şekilde gebelik boyunca aşırı kilo alan gebelerde, gebelik şekeri, hipertansiyon, iri bebek ve zor doğum olasılığı artar. Bu bebeklerin ileriki hayatlarında metabolik sendrom olarak adlandırılan obezite, hipertansiyon, şeker, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskleri yüksektir. Ayrıca beyin gelişiminin 3'de 2'si anne karnında tamamlandığı için beslenme bozukluğu olan annelerin bebeklerinin zeka gelişimi de geri kalabilmektedir. Dolayısı ile anne adayları yeterli ve dengeli beslenmeleri ile bebeklerinin hayatı boyunca karşılaşacağı hastalıkları ve kaderini de etkilemiş olurlar. Gebelik sırasında gereksinim duyduğunuz kalori miktarında da bir miktar artış söz konusudur. Ancak bu artış hiçbir zaman aşırı yemenizi gerektirecek kadar değildir. Gebe olan ile olmayan kadınlar arasındaki kalori gereksinimi farkı sadece 300 kaloridir ve bu her öğünde 1-2 kaşık fazla yenilerek karşılanabilecek bir farktır. Gebelikte ilk üç ayda 0,5-1 kilogram, sonraki aylarda ise ortalama 1.5-2 kilogram, ağırlık kazanması uygundur. Eğer, dengeli ve yeterli beslenme alışkanlığı edinilirse zaten gebelikte alınması gereken kilolar düzenli olarak alınır. Haftada 2 gün balık, 2 gün tavuk, 2 gün kırmızı et ve 1 gün de kuru baklagil şeklinde protein kaynağı ve et grubu besinlerden yararlanılabilir. Dört temel besin grubu olan, et, süt, tahıllar, meyve ve sebzeler her gün belli miktarlarda mutlaka alınmalıdır. Şeker ve yağ miktarı aşırı yüksek ancak besin değerleri düşük olan gıdaların anne ve bebeğine yararları yoktur. Besinlerin taze ve hijyenik ortamda hazırlanılması, sebze ve meyvelerin tüketmeden önce çok iyi yıkanması ve mevsim dışı sebzelerin tüketilmemesi önemlidir. Tuz kısıtlaması gerektiren bir hastalık yoksa yemeklerin normal tuzlu yenmesi ve iyotlu tuz kullanılması önerilir. Uzun raf ömrü sağlanması için katkı maddeleri içeren market ürünleri, konserve ve paketlenmiş gıdalardan mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. Sigara dumanında bebeğe toksik maddeler bulunduğu için gebeler sigara içilen ortamlarda bulunmamalıdır. Gebelikte kahve ve çay tüketimi ise makul sınırlarda tutulmalıdır. Aşırı kahve tüketimi, annede kemik erimesi ve bebekte gelişme geriliği riskini artırır. Gebelikte dikkat edilmesi gereken ana faktörlerden biri ise yeterli sıvı alımıdır. Bu açıdan içecek olarak ayran, süt ve taze meyve suları tercih edilmelidir.
- Onu çöpe atmayın!
Kordon kanı günümüzde 80’dan fazla hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Bunlardan en bilineni kan hastalıkları, anemiler ve kanserlerdir. Yakın zamanda tüm hastalıkların kalıcı tedavisi ve organ yaşlanmasının engellenmesi mümkün olacak gibi görünüyor. Kordon kanı, tüm hastalıklara umut niteliğini taşıyor. Kök hücreler vücuttaki tüm organları onarabilme özelliğine sahip ana joker hücrelerdir. Normal veya sezaryen doğum olması fark etmez. Bebeğin göbek bağı kesilip anneden ayrıldıktan sonra geride kalan göbek bağından alınır. Doğum sürecini ve bebeği etkilemez, basit ve tehlikesiz bir işlemdir, anne veya bebeğe zararı yoktur. Özel kordon kanı bankalarında çok soğuk eksi 190 derece tanklarda sonsuza kadar saklanabilirler. Artık ülkemizde de bankalar sayesinde bu kan saklanabiliyor. Hatta kan ile birlikte bebeğin göbek kordonu da saklandığında başarı oldukça yüksek. Kordon kanı ve kök hücre ile ilgili buluşlar inanılmaz bir hızla ilerliyor. Günümüzde 80'den fazla hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Bunlardan en bilineni kan hastalıkları, anemiler ve kanserlerdir. Bunların dışında özellikle kazalar sonucu gelişen omurilik zedelenmelerinin tedavisi, hasar gören organların tamiri, alzheimer, parkinson, bunama gibi nörolojik hastalıklar, şeker hastalığının tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca kozmetik ve estetik amaçlı yara izlerinin giderilmesi, selülit tedavisi, cilt yaşlanmanın engellenmesi, plastik cerrahi müdahaleleri gibi güzellik amaçlı kullanımı mümkün. Daha heyecan verici bir gelişme ise kök hücreden yapay organ yani sentetik organ üretimi yapılabiliyor. Böylece kanserli organ yerine kişiye sağlam olanı yerleştirilebilmektedir. Yani artık teknoloji bu hızla ilerlerse yakın zamanda tüm hastalıkların kalıcı tedavisi ve organ yaşlanmasının engellenmesi mümkün olacak gibi görünüyor. Kordon kanını tüm hastalıklara umut niteliğinde düşünebiliriz.. Aile kordon kanı bankacılığı kök hücreleri çocuk ve özellikle kardeşler için saklar. Ancak halk kordon kanı bankaları tüm vatandaşların gerektiğinde kullanımına imkan sağlar. Böylece aileler sadece kendi çocuklarının değil, bağış yolu ile başka insanların da hayatını kurtarma şansına sahip oluyorlar. İleride oluşabilecek hastalıklar için bebeğinin kordon kanını saklatan aileler giderek artıyor. Özellikle bölgemizde yaygın olarak görülen ‘Akdeniz anemisi' hastalığının tedavisinde bu şekilde doğumda aldığımız göbek kordon kanı ile bizim de hasta ağabey ve ablalarına umut olan bebeklerimiz oldu. Kordon kanı çok değerli bir hazine ve bu hazine boş yere çöpe gitmesin
















