top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • Ameliyatsız Lazerle Vajinal Daraltma, Beyazlatma

    Laser ile vajinal sıkılaştırma ve gençleştirme, beyazlatma işlemleri için ayrıntılı jinekolojik muayeneniz sonrası işlemler, maliyetler ile ilgili size özel bilgiler alabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için yazıyı okuduktan sonra yazının sonundaki linkten arayınız. Vajinada Gevşeme Neden oluyor? Kendiliğinden yapısal ya da genetik olarak, normal yaşlanma sürecine bağlı olarak, gebeliklerde ve doğumlarda, menopozda… vajinal duvar dokusunu destekleyen elastik kollajen bağlarda zayıflama ve hasar oluşur. Bu duruma bağlı olarak vajinal kollajen liflerin hasarı, azalması ve zayıflaması ile elastikiyet ve sıkılık kaybına uğrar. Bu durum yine cinsel haz ve tatmin duygusunu etkiler, çiftlerin cinsel hayatlarında olumsuz bir baskı oluşturur. Bazı kadınlarda ya da ileri hallerinde idrar kaçırma şikayeti de ilave bir bulgu olarak ortaya çıkar. Lazerle (Fraksiyonel Karbondioksit Lazer.. MonaLisa Touch) ya da Radyofrekansla vajinal daraltma ve sıkılaştırmada (Laser vajinal Remodelling LVR) ameliyata gerek kalmadan çok kısa sürede fevkalade sonuçlar alınır ; Vajinal Sıkılaştırma, Anti-aging Hangi Durumlarda uygulanır? Cinsel ilişkiden zevk alamama durumu ya da alınan zevki, hissiyatı artırmak için, Eşlerden birinin ya da ikisinin birden hissiyatının az olduğunu, bolluk ya da genişlik nedeni ile zevk alamadığını belirtmesi, İdrar kaçırma şikayetinin olması, ( SUI ) Vajinal kuruluk şikayetinde, Estetik görünümü bozan dokuların düzeltilmesi… Vajinal Gençleştirme (rejüvenasyon)’nin Avantajları Nelerdir? İşlem sonrası iyileşme çok hızlıdır, her seanstan 3-4 gün sonra cinsel hayata normal şekilde devam edilebilir. Uygulama kısa sürer, ofis şartlarında bile uygulanabilir, seans bittikten sonra normal günlük işlerinize dönebilirsiniz. Ağrısız, rahat, kısa süreli, günlük hayatınızı etkilemeyen bir işlemdir. Spiral kullanan, emziren kadınlarda da uygulanabilir. Yeni doğum yapan kadınlarda doğum sonrası doğal toparlanma için yaklaşık 2 ay bekledikten sonra uygulanabilir. Vajinal Gençleştirme Uygulaması Nasıl Yapılır? Fraksiyonel Karbondioksit-CO2 Lazer, vajina mukoza dokusuna etki ederek kollajen üretimini sitimüle eder ve kan akışını hızlandırır. CO2 Lazer uygulaması sonrası cilt altı kollajen liflerinde ani olarak 30% oranında kısalma ve ciltte gerilme meydana gelir. Sonuçta, uygulama bölgesinde hem mevcut kollajen dokusu hızla yenilenir, hem de yeni kollajen lifleri oluşur. Fraksiyonel Karbondioksit Lazerler ameliyatsız vajina gençleştirmede altın standart olarak kabul edilmektedir. Uygulama sonrası vajinanın iç ve dış çapı azalır, genital bölgenin dış görünümü yeniden normal anatomik şeklini alır. Vajinal atrofi, özellikle menopozdaki (doğal ya da dış etmenli) ya da doğum yapan kadınlarda oldukça yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Vulvovajinal bölge, östrojen hormonundaki düşmeye karşı epeyce hassas olup kadınların yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili bir dizi sonucu beraberinde getirmektedir: vajinal mukozanın zayıflaması ve gevşek olması, kaşıntı ve yanma, kuruluk, cinsel ilişki sırasında acı hissetme (disparoni). Menopoz sırasında mukozada, fibroblastların aksine, yeterli bir glikoprotein matrisi için gerekli olan kollajen, hiyalüronik asit ve diğer molekülleri etkin bir biçimde üretme yeteneği olmayan metabolik yönden pasif fibrositlerin neden olduğu belli bir bozulma ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda, nem kaybından ve iyi beslenemediğinden dolayı mukozanın kuruması, diğer birifadeyle enfeksiyonlara karşı daha güçsüz olması gibi bir durum söz konusudur. Laser ile vaginal sıkılaştırmada ise benzer formu yüz gençleştirmede de kullanılan cihaz probunun etkisi ile tüm vajina hattı boyunca yapılabilen uygulamada bazı kadınlarda tek seans yeterli olabileceği gibi 3-4 hafta aralıkla genellikle 2 seans uygulama yapılır. Vaginal dokunun yapısı, yaş faktörü ve bolluğun derecesine göre 3-4 seansa kadar da uzatılabilmektedir: Femilift, MonaLisa Touch… Seans süreleri genellikle 10 dakikada biter. Sadece hastaya özel kullanılan kılıf ya da problar nedeni ile hijyenik ve steril bir işlemdir. Sonuçları kişiden kişiye değişmekle birlikte etkisini uzun süre sürdürmektedir, genellikle vajinal bollaşma tekrar hissedilmeğe başladığında ya da idrar kaçırma olduğunda sorunsuz olarak tekrar edilebilmektedir. Lazer ile Vajinal Beyazlatma ( Bleaching) Uygulaması Nasıl Yapılır? Laser cihazı kullanarak yapılan bu uygulama formunda ise vaginal bölgenin koyuluk derecesine bağlı olarak 1-4 seanslık bir uygulama gerekir. Uygulamalar Kimler için uygun değildir? Pratik olarak hemen herkes için uygulanabilmesinde bir engel olmasa da öncelikle Kadın Doğum uzmanının muayenesi çok önemlidir. Öncelikle hem maliyeti hem de etkinliği açısından size özgü en uygun yöntem seçilir. Yöntemin etkisi konusunda bilgilendirme dışında genellikle uygulamanın geçici olarak ertelenmesi gereken bazı hastalıklar, akıntı ve enfeksiyonların önceden tedavisi gerekir. Gebelik olmadığından ve pap smear kanser testlerinin normal olduğundan emin olmak gerekir. Ameliyat gerekir mi? Ancak doktorunuzun muayenesinden sonra karar verilebilecek ağır bozukluk ya da deformasyonlarda, bazen cerrahi en iyi, tek ve uzun vadeli seçenektir. Bununla birlikte hem cerrahi hem de bu yöntemin birlikte uygulandığı kombinasyon tedavileri de fevkalade sonuçlar vermektedir. Ayrıca bakınız: Cinsel estetik ameliyatlar CO2 Karbondioksit pixel Laser ile Jinekoloji ve Cilt Uygulamaları Listesi ve fiyatlar Lazerde jinekolojik uygulamalarda seans ve tedavi süreleri SUI –idrar kaçırma ; Tavsiye edilen ilk seans sonrası 4 veya 6. Haftada hastanın kontrole çağırılıp gerekirse 2. Seans uygulanması olup daha uzun etkili olacaktır. Hasta da diyabet, aşırı sigara kullanımı veya ilaç/uyuşturucu kullanımı gibi faktörler yoksa tek seans yeterli olacaktır. Diyabetik hastalarda 3. Seans gerekebilir. Vajinal Gençleştirme ( SUI de olduğu gibi aynı protokol geçerlidir. ) Vajinal Atrofi ( Tek Seans. ) Liken Sklerozis ( Tek Seans. ) Servikal Erozyon ( Tek Seans. ) Vajinal Drynes (kuruluk) ( Tek Seans. ) Labia Majora Beyazlatma (Tek Seans. Emla Krem ile. Bu uygulamayı Emla krem veya %2 lidokain lokal anestezi yapılabilir. Labia Minora Beyazlatma ( Tek Seans. ) Labia Majora Sıkılaştırma ( Tek Seans.) Genital Siğil, Condyloma ( Tek Seans. Emla Krem ile ) Gebelik Çatlakları ; Gebelik çatlakları dirençli bir yapı olduğundan, oluşum süresine ve kişiye göre farklılık gösterir. Genellikle paket şeklinde planlanıp 3 ile 6 seans gerekli olabilir. Seanslar sonunda %80’e kadar iyileşme söz konusudur. Scar Tedavisi Sezeryan İzleri gibi… Gebelik çatlakları ile aynı şekilde seans paketi olarak planlanır. Labioplasti Lokal Anestezi ile muayenehane ortamında da uygulanabilmektedir. Lokal anestezi olarak %2 lidokain yeterlidir. Genellikle burada ayrıca sütür atmaya gerek olmayacaktır. Cihaz uygulama sırasında koagülasyon (kanama durdurucu) özelliğine de sahiptir. Bütün bu işlemlerde kullandığımız en gelişmiş teknoloji olan fraksiyonel karbondioksit laserde fiyatlar yapılan işleme, hastanın muayenedeki durumuna, taleplerine ve dokunun özelliklerine göre değişmektedir. Yaklaşık ortalama uygulama fiyatları 900-3000 TL arası değişiklik göstermektedir. En doğru uygulama ve cevabı doktorunuz jinekolojik ve cilt muayenesi yaptıktan sonra verecektir. Ayrıca Lazer ile Cilt Estetiği İşlemleri Cilt Gençleştirme Kırışık Tedavisi Leke Tedavisi Scar Akne Skarları Cilt Uygulamaları Ayrıntılı bilgi için Tıklayınız Başka ameliyat dışı yöntemler var mı; … Radyofrekans uygulaması ile yapılan vajinal sıkılaştırma Radyofrekans işleminde genellikle tek veya iki seanstan oluşan 30 dakikaya yakın süren rahatsızlık vermeyen bir işlemle genellikle bir veya iki seferde sonuç alınmaktadır; Viveve. Bu yöntem vajinanın fonksiyonel olan ilk giriş bölgesinde daha etkili kullanılmakta ve bu bölgede daha derine nufuz edip kollajen bağların uyarılmasını gerçekleştirebilmektedir. Laserde ise vaginanın hemen her tarafına etkili olabilmek mümkün olduğu gibi Laserin doktorların kullanabildiği ilave fonksiyonları da mevcuttur; operasyonlara yardım, düzeltme ve beyazlatma işlemleri gibi… Her iki yöntemde de kollagen bağların uyarılarak dokunun gençleşmesi ve sıkılaşması, kişiye göre değişmekle birlikte, yaklaşık 30-90 günlük sürede optimum seviyeye ulaşmaktadır.

  • Rahim Ağzı Yarası ve Tedavisi- Servikal Erozyon

    Rahim ağzı yarası (Servikal erozyon) nedir? Rahim ağzı yarası olarak bilinen durum, salgı üreten hücrelerin vajinal hücrelerin üzerini kaplaması ya da mukoza hasarı sonucu oluşur, kızarık bir alandır, Rahim ağzı yarası sebepleri nelerdir? Rahim ağzı yarası geçirilmiş iltihaplı durumlar, bunların ve problemli akıntıların vaktinde tedavi edilmemesi, kürtaj, doğum gibi nedenlerle gelişebilir. Vajinal tamponlar ve sık partner değiştirmek ve zorlu ilişkiler de olası diğer sebeplerdir. Rahim ağzı yarası ne belirtiler verebilir? Rahim ağzı yarası bazen belirti vermez, muayene esnasında tanı konur. Ya da sürekli bir akıntı, cinsel ilişki sırasında kanama, yanma , lekelenme zaman zaman pembe renkli akıntılar ilerlemiş hallerinde kasık bel ağrıları görülebilir. Rahim ağzı yarası ne sıklıkta izlenir? Rahim ağzı yarası doğurgan çağ kadınlarda çok sık karşılaşılan bir durumdur, bu nedenle tanı konduğunda hemen telaşlanmamalıdır. Rahim ağzı yarası saptanırsa ne yapılır? Rahim ağzı yarası spekulum muayenesinde saptanır, mutlaka pap smear testi yapılarak, altta yatabilecek kanser araştırması yapılmalıdır. Yara görüntüsü şüpheli ise kolposkopi ve biyopsi önerilir. iletişim için tıklayınız. Pap smear testi ( Rahim ağzı yayma testi ) Ayrıca bkz.kanser tarama ve pap smear Pap Smear testi uzun yıllardan beri rahim ağzı kanseri öncesi durumların saptanması için kullanılan bir testtir. Smear testi sayesinde rahim ağzı kanserinin görülme sıklığında ciddi azalma sağlanmıştır. Düzenli olarak pap smear testi yapılan bir kadında takip eden bir yıllık periyoda ciddi bir rahatsızlık ihtimali çok düşüktür. Smear testi, jinekolog muayenesi esnasında küçük bir fırça kullanılarak rahim ağzı çevresinden hücrelerin toplanması işlemi olup tamamen ağrısız, rahatsızlık vermeyen yöntemle alınan testtir. Alınan bu örnek daha sonra bir mikroskop lamı üzerine yayılır , alkol ile tespit edilerek incelemeye gönderilir.Patolog tarafından incelenen yayma da anormal hücrelerin varlığı araştırılır. Smear testi, genellikle 21 yaş üstünde ve cinsel ilişki başladıktan sonra olarak kadınlarda yapılmaya başlanır, bu yaşlardan itibaren yıllık olarak yapılması önerilir. Ardarda 2-3 kez yapılan incelemelerde hiç anormal sonuç alınmamışsa, ya da HPV testi ile birlikte yapıldığında problem yok ise bu sıklık doktorunuzun önerisi ile azaltılabilir. Düzenli smear ve gerekirse HPV testi sayesinde hastalık erken yakalanabilecektir. Smear testi, sigara içenlerde, ilk cinsel ilişkisini 18 yaşın altında yapmış olanlarda, birden çok erkek ile cinsel ilişkisi olanlarda, HPV testlerinde pozitif olup rahim ağzı kanseri riskleri bulunanlarda düzenli olarak daha sıklıkla yapılabilir. Smear testi sonuçlarında anormal hücreler saptanırsa, hafif olgularda 3-6 aylık takip, daha ciddi olgularda smear tekrarı ve hatta kolposkopik inceleme önerilir. Bu yöntemle mikroskop ile rahim ağzı değerlendirilir, gerekli görülürse parça alınarak patolojiye yollanır. Bazen kanser etkeni olabilecek papilloma viruslerin olup olmadığına dair inceleme de yapılabilir. İnceleme sonucuna göre dondurma (kriyoterapi), yakma (koter), laser veya o kısımın cerrahi olarak çıkarılması planlanır. Rahim ağzı yarası kanser ilişkisi nedir? Rahim ağzı kanseri uzun yıllar içinde gelişen bir hastalıktır. Yara olan bu dokulardan atipik gelişme, yani kanser öncüsü durumun ortaya çıkmasından kanser oluşumuna kadar geçen süre 10 yıl veya daha fazla sürebilir. Kanser öncüsü lezyon aşamasında yakalanabilirse hastalığın şifa ile sonuçlanma olasılığı, bazen cerrahi bir işlem de gerektirmeden oldukça yüksektir. Bu nedenle erken tanı ve etkili bir tedavi çok önemlidir. Rahim ağzı yarası tedavisi nasıl yapılır? Kriyoterapi, LEEP, Lazer Rahim ağzı yarası tedavisinde gerekli incelemeler tamamlandıktan sonra ve hastalığın seviyesine bağlı olarak uluslararası bazı standartlar ve doktor tarafından karar verilecek yaranın yakılması (koterizasyon), dondurulması (kriyoterapi) ve lazer, LEEP ile konizasyon gibi yöntemler ve gerekirse operasyon kullanılır. Elektrokoterde elektrik kullanılarak hasarlı doku yakılır, işlem genellikle ağrısızdır, iyileşme süreci 2-3 ay sürebilir. Rahim ağzı yarasında Kriyo (dondurma) ile tedavi yönteminde yara nitröz oksit gazı ile bölge dondurulur, kriyoterapi işlemi ağrısızdır, iyileşme süreci 2-3 ay sürebilir. Bazı durumlarda etkisi, rahatlığı, hasta konforu ve ulaşılabilen bölge açısından daha çok tercih edilmektedir. Lazer de işlem ağrısız ancak pahalıdır, işlem başarısı ise diğerleri gibidir. Rahim ağzı yarası tekrarlar mı? Rahim ağzı yarası tekrarlayabilir, bahsettiğimiz gerekçeler devam ederse yara tekrarlayacaktır, ileri safhada kötüye gidiş olmaması için yıllık pap smear testleri ihmal edilmemelidir. Rahim ağzı kanseri ne gibi belirtiler verir? Tanı nasıl konur? Tedavisi? Rahim ağzı kanseri başlangıçta her zaman belirti vermez , düzensiz , leke tarzında kokulu vajinal kanama görülebilir. Vajinal muayenede tümoral yapı varsa tanıdan şüphelenilir, biyopsi alınır. Radyolojik olarak tümörün boyutu , önde idrar kesesi, arkada ise makat ile ilişkisi, ve tümörün rahim boynu yanlarına yayılımı MR ile değerlendirilir.Rahim ağzı kanseri saptamada erken tanı için rutin smear takipleri gerekir, smear sonucu şüpheli gelen kadınlarda kolposkopi ve biyopsi gerekir. HPV etken olarak düşünüldüğünden, HPV DNA tayini de yapılabilir. 2007 yılından beri rahim ağzı kanseri ve kanser öncesi lezyonlarını önlemek amacı ile Rahim ağzı kanser aşısı uygulanmaya Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde başlanmıştır. Genel olarak erken evre rahim ağzı kanseri cerrahi ile tedavi edilir. Kanser rahim boynunun yanlarına yayıldığında ise cerrahi yerine radyoterapi ilk tedavi seçeneği olur. İletişim için tıklayınız #Rahim ağzı yarası, servikal erozyon, rahim ağzı kanseri, HPV aşısı

  • Kürtaj

    Kürtaj Nedir, Nasıl Yapılır, Kürtaj Sonrası Kürtaj ve Gebelik Kararı: Kadınların önemli bir korkusu da beklenmedik bir anda istenmeyen gebelik ile karşılaşmak ve gebeliği sonlandırmak için kürtaj kararı vermek ile ilgilidir. (Bkz:Cinsel ilişki ve hamilelik riski) Bu nun nedeni genellikle gebelikten koruyucu önlemlerin yeterli olarak alınmaması ya da alındığının zannedilmesi sonucu bir istenmeyen gebelik durumunda gebelik sonlandırma / çocuk aldırma ve kürtaj sonrası ile ilgili ne yapılacağını bilmemektir. Öğrenip karar verdikten sonra ÇÖZÜMÜ OLAN sorunlardan korkmayın ve verdiğiniz kararın GİZLİ kalacağından da emin olun. İstenmeyen gebelik, korunmadan ya da korunduğunu sanarak olan ilişki sonrası gebe kalarak, kadının doğum yapmak istememesi, doğum yapmanın sağlık açısından zararlı olması veya yaşayan çocuk sayısı istenenden fazla olan durumlarda görülen gebelik durumlardır. İstenmeyen gebelik olmaması için doktorunuzun önerdiği size uygun doğum kontrol yöntemlerini kullanmalısınız. Gebelik olduğu durumlarda ise aşağıda açıklayacağımız yöntemlerle sorun çözülebilir. Gebelik Tanısı nasıl konur? Gebelik Testi Özellikle doğurgan çağdaki kadınlarda adet gecikmesi veya beklenen adetin çok az gelmesi gibi olan her durumda gebelikten şüphelenilmelidir. Gebelik tanısı gebeliğe bağlı bulantı, aş erme, göğüslerde hassasiyet gibi özel yakınmalarla şüphelenseniz de bunlar hiç olmayabilir; en doğrusu kendiniz (idrarda bakarak) ya da yetkili bir merkezde (idrarda ya da daha güvenlisi kanda bakarak) gebelik testi yaptırılarak konulabilir. Gebelik testleri kanda veya idrarda gebeliğe özgü hormonlara bakılarak yapılır. Günümüzde bu tip testler oldukça hassas olup çoğu zaman adet gecikmesinin ilk günlerinde sonuç verirler. Burada anımsatmamız gereken bir konu ilk testi kendiniz idrarda yaparak baksanız bile…bu testlerin güvenli olabilmesi için doktorunuzda veya yetkili bir laboratuvarda kandan yaptırmanız gerektiğidir. Ülkemiz koşullarında son zamanlarda sağlık kabinlerinde veya eczanelerde yapılan testlerin güvenilirliği maalesef azdır; bu testleri evde kendiniz yaptığınızda bile testin son kullanım tarihinden ve talimatları tam uyguladığınızdan emin olun. Emin olmadığınız durumlarda sadece gebelik testi kiti bedeli gibi cüz’i bir fiyat karşılığında doktorunuzda yaptırabilirsiniz. Gebelik testi sonucunun “negatif” olması -eğer vaktinde ve doğru yapılmış ise- gebeliğin olmadığı anlamına gelir. Bu durumda adet gecikmesinin nedeninin araştırılması için doktorunuza danışmanız gereklidir. Test sonucu “pozitif” ise gebelik var demektir. Bu durumda da netleştirmek ve yapılacakları konuşmak üzere doktorunuzu arayın. Kürtaj Yasal mı? Gebeliğin devamı ya da sonlandırılması-Kürtaj için karar vermek Bu durumda öncelikle kendi tercihiniz olmak üzere eşinizle ya da partnerinizle öncelikle görüşüp gebeliğin geleceği konusunda kesin bir karara varmalısınız. Gebeliğin devamına karar verirseniz gebelik takibi için doktorunuza başvurmalısınız. Bu gebeliği istenmeyen gebelik olarak kabul edip sonlandırılmasını isteyebilirsiniz; 10 haftaya kadar gebeliklerin sonlandırılması istediğiniz takdirde yasaldır; yapılacaklar için aşağıdaki bilgileri okumaya devam edin. Kürtaj ile gebeliğin sonlandırılması kararını almışsanız: İstenen ya da istenmeyen gebelik nedeniyle doktorunuza başvurduğunuzda ilk olarak ultrason dahil olmak üzere muayene olacaksınız. Bu muayene sonucunda gebeliğin sorunlu olup olmadığı ve kaç haftalık olduğu anlaşılacaktır. Türkiye’de yasa ile 10 haftaya kadar istenmeyen gebeliklerin yetkili sağlık personeli tarafından sonlandırılmasına izin verilmiştir. Bu şekilde uygun görülen gebeliklerin sonlanmasında en güvenilir ve sağlığa uygun yöntem kürtajdır. Kürtaj gebelik materyalinin cerrahi bir müdahale ile ve vakumla rahim dışına alınmasıdır. Bu yöntemin uygun yapıldığı takdirde kalıcı bir sorun ortaya çıkarması olasılığı çok azdır. Kürtaj dışındaki diğer yöntemler uygun mu? Türkiye’de piyasada bulunan hiçbir ilaç gebelik sonlandırılmasında kullanılamaz. İlaçla düşük olması bir takım sakıncalar içeren, sıkıntılı bir durumdur. İlaçla veya kabul edemeyeceğimiz yöntemlerle düşük yaptırılması özellikle kırsal kesimde yaygın olup bu tip düşük yapılması aşırı kanama ve iltihap nedeni ile çok tehlikelidir. Gebelik testiniz ister pozitif ister negatif olsun, sebebin ne olduğu belli olmadan “söktürücü iğne” gibi yöntemlere kendi kendinize başvurmayın. Bu ilaçların gebelik olduktan önceki ve sonraki durumlarında işe yaramaları tıbben mümkün değildir. Geride parça kalması nedeni ile sonuçta hangi yöntemle düşük olursa olsun yine kürtaj gerekecektir. Son yıllarda önce Avrupa’da sonra ABD’de kullanılan RU486 adlı ilaç güvenilir olarak düşük yaptırılmasında kullanılmaktadır. Fakat bu ilacın kullanımı bu ülkelerde çok dikkatli biçimde sağlık kuruluşları kontrolü altında eğer çok erken dönemde ise yapılmaktadır. Bu ülkelerde hastalar da çok bilinçli olarak denilenlere uymaktadır. Türkiye’de bu ilacın kullanılması özel koşullar ve yan etkileri nedeniyle tartışılmalıdır ve bulunmamaktadır. Gebelik haftanızı doğru hesaplayın ! Kürtaj işleminde en önemli ve hassas konu şayet gebeliğin istenmediği kararı verilmiş ise gereken müdahale için artık beklememek gerekir, çok gecikerek ilerletilen her gebelik günü işlem risklerinin ve işlem esnasında kullanılacak tahliye kanüllerinin çaplarının büyümesine, işlem süresinin uzamasına neden olacaktır. Ayrıca hanımlar gebelik haftalarını hesaplarken genellikle yanlış hesaplamalar yapmaktadır. Bir gebelik haftası hesaplanırken gebeliğin muhtemel oluşma anı yani ilişkinin olduğu gün gebelik haftası hesaplamasında baz alınmaz, gebelik haftası hesaplamasında en son gördüğünüz normal adetin ilk gününden itibaren bu güne kadar geçen süre hesaplanarak gebelik haftası belirlenir. Yani 28 günde ( 4 hafta ) bir adet görüyorsanız ve adet vaktiniz geldiği halde bile 14 gündür ( 2 hafta ) adet görmemişseniz son adetinizin ilk gününden itibaren hesaplandığında 6 haftalık gebelik (4 hafta + 2 hafta = 6 hafta) söz konusudur. Ayrıca gördüğünüz son adet beklenenden çok daha az gelmişse yine gebelikten şüphelenmeniz ve test yaptırmanız gerekebilir (gebelik üstüne adet görme durumu). Beklenen adet günleri sürekli değişen ve geciken kişilerin de eğer gebelik olabileceğinden şüpheli ilişkileri varsa tedbirli olmaları gerekir. Kürtaj Nasıl Yapılır? Tesbit edilen istenmeyen gebeliklerde kürtaj işlemi ile ilgili tahliyeler hem lokal anestezi(bölgesel uyuşturma), hem de genel anestezi (tamamiyle uyuşturma-uyutma) altında uygulanabilir. Genel Anestezi (bkz:anestezi almak tehlikeli mi) işlemin tümüyle ağrısız seyretmesi açısından çağdaş ve etkili bir yöntemdir. Kürtaj için kısa süreli uygulanacak genel anestezide işlem öncesi yaklaşık 6 saat tam açlık gerekir sigara ve su içilmesine de izin verilmez. Genel anestezi her ne kadar maliyeti biraz artırsa da, işlemin tümüyle ağrısız seyretmesi açısından çağdaş ve etkili bir yöntemdir. Hastaya acı vereceği düşünülen müdahaleler söz konusu ise genel anestezi kullanılmalıdır. Bu tip kısa süreli genel anestezide genellikle büyük ameliyatlarda kullanılan ilaçların hepsi kullanılmaz ve böylece problem çıkması ihtimali çok nadirdir. Daha önce doğum yapmış kadınlarda bazen lokal anestezi yeterli olabilir. İlk kez kürtaj işlemi yaptıran ve normal doğum ile doğum yapmamış hanımlarda genel anestezi ile kürtaj işlemini yaptırmalarını öneririz, normal doğum yapmış ve daha önceden kürtaj deneyimi olan hanımlar eğer isterlerse lokal anestezi ile de kürtaj yaptırabilirler. Kürtaj Tekniği Gebelik haftası ultrasonla belirlendikten sonra dikkatli bir jinekolojik muayene yapılır. Genel anestezi uygulanan hastalar bundan sonraki prosedürü başından itibaren hiç hissetmezler ve görmezler. Daha önce doğum yapmamış veya sezaryen ile doğum yapmış hastalarda genel anestezi tercih edilir. Fakat genel olarak kürtajın etkileri düşünüldüğünde uzmanlar genel anestezi önermektedirler. Genel anestezi kürtaj işlemi kısa olduğu için 3-5 dakika sürer. Uyanma süresi kişiye göre değişmekle birlikte ortalama 5-15 dakikadır. İşlem sonrası bir süre dinlenmenin ardından anestezi etkisi geçtiği için hasta evine gidebilmektedir ve normal yaşantısına kesintisiz devam edebilmektedir. Lokal anestezide vajina ve rahim ağzı bakterilerden arındırılmak amacıyla dezenfekte edildikten sonra, rahim ağzını sabitlemek için plastik bir speculum vajinadan yerleştirilir ve lokal anestezi ilacı uygun olarak rahim ağzı kenarına enjekte edilir. Lokal anestezi ile rahim ağzının her iki yanına anestezik ilaç enjekte edildiği halde bazı hastalar rahatsızlık hissi ve vakum esnasında ağrı duyulabilir. Bu ağrı adet sancısına benzer. Günümüzde genellikle vakum aspirasyon yöntemi ile küretaj yapılmaktadır; çok ince özel plastik kanüller rahim ağzından rahim içine ittirilir. Bazen rahim ağzı sert olabilir ya da gebelik 6. haftanın üzerinde olması nedeniyle daha geniş çaplı plastik kanüller kullanılması gerekebilir. Bu durumda rahim ağzını genişletmek için (ilişki olan vaginayı değil!!- burası işlemden hiçbir zaman etkilenmez.) özel bujiler kullanılır. Lokal anestezi uygulanacak ise bu işlemden önce lokal anestezik ilaç yapılır. Daha önce doğum yapmış ve gebelik haftası küçük hamilelerde bu dilatasyon bazen gerekmemektedir. Lokal anestezi uygulanan kadınlarda bu kısım kürtaj işleminin asıl ağrılı dönemidir. Kanül yerleştirildikten sonra, kanüle bağlı özel bir vakumlu enjektörle gebelikle ilgili dokular alınır; enjektörde oluşan vakum yardımıyla rahmin içi vakumla boşaltılır. Gebelik küçük olduğundan bu işlem sorunsuz olarak yapılabilir, 10. haftaya yakın olan gebeliklerde bazen rahim içine metal aletler sokularak rahmin tümüyle boşaltıldığından emin olmak gerekebilir, ancak bu çok ender bir durumdur. Rahimin içi boşaltıldıktan sonra kanül çıkarılır, diğer tüm aletler çıkarılır ve hasta kaldırılmadan rahim içi ultrasonografi ile parça kalıp kalmadığını anlamak için kontrol edilir ve hastanın kısa bir süre istirahatı sağlanır. Daha sonra adet sancısına benzeyen ağrının da olmaması için kalçadan iğne ile veya makattan fitil ile ağrı kesici uygulanır ve bütün bu yukardaki işlemler sonrasında normal hayatına devam eder… Tüm bu işlemler hazırlıklar bitip işlem başladığı andan itibaren 6. gebelik haftasına kadar olan gebeliklerde 3-5 dakika, 7 ile 10 arası olan gebeliklerde 5-15 dakika sürer. Bu süre kadın-doğum uzmanının çalışma süresidir. Genel anestezi uygulandığında hastanın uyuması, işlemin yapılması ve hastanın kendine gelmesi ve ayağa kalkarak gidebilmesi için 20-40 dakika eklenmelidir. Hasta genel anestezi yapılmışsa yaklaşık 10-15 dakika içinde kendine gelir ve kendi başına yürüyecek halde kalkar. Lokal anestezi kullanıldığı durumlarda ise hasta kendini iyi hissettiği anda hemen ayağa kalkabilir. Hasta evde 8-12 saat dinlenmeli ve kontrole gelene kadar eşiyle birlikte olmamalıdır. Doktorunuz büyük olasılıkla sizi kontrole çağıracaktır, bu kontrolü kesinlikle aksatmayın, ayrıca diğer sorunlarınız ve size uygun korunma yöntemleri hakkında bilgi alacaksınız. Kürtaj Sonrası ve Kontrol Muayenesi Kürtajdan belli bir süre sonra (genellikle 7-10 gün sonra) kontrol randevusu önemlidir. Bu kontrol : -gebeliğin tümüyle sonlandırıldığından (genellikle kürtaj biterken USG kontrolü yapıldığından bu durum sorun teşkil etmez), -enfeksiyon oluşmadığından, -hastanın kendisine ait ya da gebeliğin özelliklerine bağlı beklenebilecek bazı sorunların oluşup oluşmadığının, -işlem esnasında spiral takılmışsa spiralin uygun konumda olduğunun belirlenmesi açısından ya da gebelikten korunmak için istenmişse spiral takılabileceğinden çok önemlidir. Bu kontrol ihmal edilmemelidir. Eğer kanama, parça düşürme, aşırı ağrı, ateş gibi durumlar ortaya çıkarsa kontrol günü beklenmeden önce doktorla irtibata geçilmesi gerekir. Kürtaj kime ve kim tarafından uygulanır? Kadının arzusuyla yasal olarak 10. gebelik haftasına kadar uygulanabilir. ”Yasal Tahliye ya da yasal kürtaj” adından da anlaşılacağı gibi ülkemizde reşit kadınlarımıza tanınmış tümüyle yasal ve çağdaş bir haktır. Evli olmayan ve 18 yaşın üzerinde olan reşit kadınlar kendi isteklerine göre hareket ederler. Kürtaj yalnızca ve ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanınca uygulanır. Yapılan işlem gizli kalır. “İlk hamilelikte uygulanan kürtaj sonrasında bir daha hamile kalınmaz!!” sözü hurafeden ibarettir. Dikkatli ve vakumla uygulanan vaktinde yapılan bir kürtajın kadının genital sistemine zarar vermesi beklenen bir durum değildir. Bununla birlikte kürtaj yerine doktorunuzun önerdiği gebelikten korunma yöntemlerini kullanıp istenmeyen gebelik olmaması en doğru ve sağlıklı karardır. Gebelikten uygun bir yöntemle korunmayıp sürekli ve sık sık kürtaj olmak uzun vadede sakıncalar içerebilir. Gebeliğin tıbben sakıncalı olması durumunda (anneyle ilgili gebeliğin riskli olduğu hastalıklar, bebeğin ileri derecede sakat olduğunun ya da öldüğünün belirlenmesi gibi) bu süre 10 haftayı aşabilir. Bu durumda kurul oluşturarak karar verilmesi gerekecektir. Ayrıca aşağıdaki konularda da ilgili linklerden ya da iletişim- telefonla bilgi alabilirsiniz: Aynı zamanda Bakire ve Hamile gebe olmak mümkün müdür? Kızlık zarı bozulmadan kürtaj mümkün müdür? Kürtaj Riskleri Yasal sınırlar içinde (10. gebelik haftasına kadar uygulanan kürtaj) oluşması muhtemel riskler büyük oranda işlemi uygulayan Kadın-Doğum uzmanının tecrübesine bağlı olup aşağıda anlatılan riskler günlük hayatta, örneğin caddede gezerken karşılaşılan risklerle mukayese edilebilir. Lokal anesteziyle yapılan uygulamalarda işlem esnasında en sık rastlanan sorunlar lokal anestezik ilaca karşı aşırı duyarlılık ve vazovagal senkoptur (uterusun sabitlenmesi amacıyla takılan alet nedeniyle bayılma oluşması). Bu, geçici ve selim bir durumdur. Yaklaşık %1 oranında görülür. İşlemden hemen sonra en sık görülen sorun bulantı ve kusmadır. Bazen bayılma hissi oluşabilir. Bu durum da yaklaşık %1-5 oranında gözlenir ve hayati tehlike yaratmayan geçici bir durumdur. Yapılan işlemleri başlangıçtan kürtaj bitişine kadar ultrason kontrolu altında yaptığımızdan bir problem olması ihtimali çok düşüktür ve bu yüzden de pratik olarak parça kalması mümkün değildir ve ayrıca kontrollerde gerekli tedbir de vaktinde alınır. Bazen rahim ağzı kanülün geçmesine izin vermeyecek şekilde sert olabilir ve işlem yarıda bırakılabilir (görülme oranı: yaklaşık 700′de 1). Tahliye bir hafta sonrasına ertelenir. Gebelik çok erken ise (<5.5 hafta) bazı durumlarda tahliye başarısız olabilir, yine tahliye bir haftaya kadar ertelenebilir. Tecrübeli bir Kadın-Doğum uzmanı çok erken safhada ultrasonda zor görünen bir gebeliği tahliye etme girişiminde bulunmak yerine belli bir süre (bir hafta kadar) bekledikten sonra tahliye etmeyi önerir. Özellikle gebelik büyükse işlem esnasında aşırı kanama olabilir. Yasal sınırlar içinde yapılan tahliyelerde oluşan kanamalar genellikle hayati tehlike yaratmaz. Çok ender durumlarda ve çoğunlukla yasal sınırı aşan (10. gebelik haftası sonrası uygulanan) tahliyelerde işlem esnasında rahim delinebilir. Erken gebelik haftalarında ve özellikle doğum yapmamışlarda uygulanan tahliyelerde işlemden birkaç saat veya gün sonra görülen nadir bir sorun da rahim içinde kan birikmesidir (görülme oranı %1-5). Hayati bir tehlike yaratmayan bir durumdur ve kontrol esnasında rahmin içindeki kan boşaltılarak ya da çok az ise kendiliğinden boşalması beklenerek tedavisi sağlanır. Kürtaj sonrası verilen antibiyotikleri düzenli olarak kullanmanız durumunda nadir görülen enfeksiyon oluşacaksa bu genellikle işlemden 5-7 gün sonra ortaya çıkar ve kendini ağrı, akıntı, aşırı kanama şeklinde belli eder, enfeksiyon ihtimali en çok o sırada hijyen durumu uygun olmayanlarda, işlemden sonra doktorun önerilerine uymayıp vaktinden önce cinsel ilişki olması durumunda artabilir. İçeride “parça kalması” durumunda genellikle ilk iki haftada adet esnasındaki kanamadan çok daha fazla kanama görülür ve bu kanama pıhtı şeklinde ve koyu renklidir. Kanamanın ağrılı olması kural değildir. Bazen parça düştüğü gözlenebilir. Geç dönemde görülen ancak ender bir sorun da işlem esnasında rahim iç tabakasının hasar görmesi sonucunda oluşan yapışıklıklardır (Asherman sendromu). Kendini kürtajdan 6 hafta ya da 45 gün geçmesine rağmen -tekrar gebe kalınmamış ise-adet kanamasının olmaması ve evvelden o kişinin adetleri sancılı ise yine yoğun sancılı olması ve ilaç tedavisiyle de kanama oluşturulamaması şeklinde gösterir. Her adet kanaması olmaması durumu Asherman değildir ve bunu doktorunuz değerlendirecektir. Çoğunlukla adet görülen kanalda ufak bir tıkanma olup kolaylıkla düzeltilebilir. Daha önce doğumu olmayan ve kanalı dar olanlarda olabilse de usulüne uygun yasal sınırlar içinde yapılan tahliyelerde ve özellikle de vakumla uygulanan işlemlerde ender olarak gözlenir. Kürtaj sonrası neler olabilir ve nelere dikkat edilmelidir? Antibiyotik, ağrı kesici ve gerekli görülürse kanama azaltıcı ilaçlar verilerek evine gönderilir. Lokal anestezi ile 15 dakika, genel anestezide 15 – 60 dakika sonra hasta eve gönderilir. Kürtajdan yaklaşık bir hafta sonra TEKRAR ultrasonografi ile rahim kontrol edilir. Kurtaj sonrası genelde 2-3 gün sonra adet tarzında fazla olmayan ve 10-15 gün devam eden kanama başlayabilir, bu normaldir. Telaşlanacak bir şey yoktur. Kanama olmaması da normaldir. Kanama ile birlikte genellikle az miktarda küçük kirli kahverengi (adet sonu gibi)pıhtılar düşebilir ve kanama ile birlikte 1-2 gün devam eden adet sancısına benzer ağrılar da olabilir. Bu belirtilerin hepsi normaldir. Kürtaj yapılan günü adetin ilk günü olarak kabul edip, küretaj sonrası 4-6 hafta içinde tekrar adetin görülmesi gerekir. İşlem sonrası 40-45 gün içinde adet görülmez ise doktorunuzu aramalısınız. Bu durumda en çok rastlanan sebep eğer korunulmamış ise, daha doğrusu etkili bir korunma yöntemi kullanılmamışsa yeniden gebe kalmış olma ihtimalidir. Kürtaj sonrası kişiye göre değişmekle birlikte yaklaşık 1 hafta havuz, deniz, jakuzi ve küvette banyo yasaktır. Ayakta ılık duş şeklinde banyo yapılabilir. Kürtaj sonrası yaklaşık 1- 2 hafta cinsel ilişki önerilmez. Lütfen sorunlarınız için doktorunuza danışınız veya randevu alınız Kürtaj sonrası doktorunuzu aramanız gereken durumlar Aşağıdaki durumlar nadiren gerçekleşse de olduğu takdirde lütfen doktorunuzu arayınız! Kürtaj sonrası evde fenalık hissi olursa Kürtaj sonrası kanama çok fazla olup gittikçe artıyor ise Kürtajdan 15-20 gün geçmesine rağmen kanamanız hala adet vasfında devam ediyor ise ve azalmıyorsa Şiddetli kanama ile birlikte olan kıvrandırır tarzda ağrılarınız olursa Hiç kanamanız olmayıp ağrılar çok şiddetli ve kramp tarzında ise Ateşiniz yükseliyor, kokulu akıntı, kanama ve kasık ağrılarınız var ise Gebelik belirtileri hala devam ediyor ise ve Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, huzursuz iseniz Düşük ilacı ya da düşük hapı ile gebelik sonlandırılabilir mi? Yurt dışında gebelik sonlandırmak isteyenlerin az bir kısmında bazı durumlarda hasta talep ederse bu yöntem de son yıllarda kullanılabilmektedir. Fakat bu ilaçların yurdumuzda serbest olarak satışı yasaklanmıştır. Çünkü rastgele ve kontrol dışı kullanımlarının çok tehlikeli ve hayati sonuçları mevcuttur. Ancak, özenle seçilmiş ve sağlıklı kimselerde; -kadın doğum uzmanı muayenesinde bu ilaca ait riskli bir durum saptanmamış, -gebeliği ancak erken safhada ise, –ilacın etkisini göstermesinin 1-2 haftaya kadar uzayabileceği, -bu sırada sürekli sancı ve kanama olabileceği, -kanama ve sancının beklenenden daha uzun ve daha çok olabileceği, -bu esnada sık sık doktor irtibatının olabildiği yakın bir merkezde olması gerektiği, –ilaca rağmen düşük olmama ihtimali olduğu ve bu durumda ya da parça kalırsa tekrar tıbbi tahliye ya da kürtaj olması gerektiği, bu hastalara anlatılıp onay alınmaktadır, ayrıca ilaçlarla birlikte yukarıda saydığımız sebeplerden bu yöntemin bedeli ya da ücreti daha da yüksek olacaktır. Bu yüzden yurtdışında da bu yöntem nadir olarak tercih edilmektedir. Kürtaj fiyatları ücreti ne kadar? İstanbul kürtaj fiyatları 2020, kürtaj yapan hastane, poliklinik ve tabip odası asgari ücret tarifesine göre değişiklik gösterirse de asıl kürtaj fiyatı belirlenmesi gebeliğin büyüklüğü, tercih edilen anestezi şekli (lokal veya uyutarak anestezi ile), daha önce kürtaj, doğum veya sezaryen olup olmadığı ve müdahaleyi uygulayan doktorun muayenesinin sonucunda bulduğu farklı bulgulara göre değişir. Bugün için kürtaj fiyatları yukarıda anlatılan başvuran hastanın muayene durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte 500-1000 TL civarından başlamaktadır. İletişim için tıklayınız.

  • Kadınlarda Mantar Hastalığı ve Akıntılar

    VAJİNAL MANTAR HASTALIĞI, Tekrarlayan Kronik Enfeksiyonlar ve Akıntılar Kadınlarda akıntıya sebep olan vajinitler arasında en sık rastlanan etkenlerden biri de vajinal mantardır. Her yıl milyonlarca kadın bu rahatsızlıktan etkilenmektedir. Yapılan çalışmalar sağlıklı kadınların hayatlarında %75’inin en az bir kez, %45’inin de birden fazla vajinal mantar enfeksiyonu geçirdiğini göstermektedir. Başka bir deyişle hastalık tekrarlama eğilimindedir. Ağrı ve şiddetli kaşıntı kızarıklık nedeniyle cinsellikten uzaklaşma, kullanılan tedavilerle sosyal yaşamı kısıtlama gibi sebeplerle yaşam kalitesini düşürebilen bir enfeksiyondur. Maalesef son yıllarda pek çok / multifaktöriyal sebeplerden ötürü bu tip mantar enfeksiyonlarının kadınlarda sık sık tekrarladığı, ilaçlara direnç gösterdiği ve hayat kalitesini kötü yönde etkilediğini ülkemizde ve bütün dünyada sıklıkla şahit oluyoruz. KADINLARDA AKINTILAR Sağlıklı erişkin bir kadında bir miktar vajinal akıntı doğaldır ve vajinanın nemliliğini sağlar. Vajinal akıntı florasında bulunan faydalı bakterilerden olan laktobasillerin de etkisi ile bu akıntı berraktır, kokusuzdur ya da kendine has rahatsız etmeyen bir kokusu vardır ve adet dönemi ile yumurtlama zamanı civarında yapısı bir miktar değişiklik gösterebilir. Fakat aşırı akıntı, yanma ve aşırı kaşıntı ve rahatsız eden koku(koku durumunda başka etkenlerde bakılmalıdır !), doktorun muayene etmesini gerektiren anormal sebeplerden kaynaklanabilir. Vajinal mantar hastalığı ise vajinada hastalığa sebep olan akıntılardan sadece biri olup en sık rastlanılanı olarak tabir etmek yanlış olmaz. Vajinal mantarlarda %85-90 etken, fırsatçı maya türü mantar olan Candida Albicans’tır. Son yıllarda ise tedaviye daha dirençli olan Candida Glabrata’nın giderek arttığını görüyoruz. Bu mantar türü normal olarak : ağızda, boğazda, kalın barsakta, ve vajinada hiçbir rahatsızlık yapmadan bulunabilir. Herhangi bir şikayeti olmayan kadınların da %20 sinden fazlasının vajinasında tespit edilmiştir. Bu durumda vajinal mantar hastalığını cinsel temasla bulaşan tehlikeli hastalık olarak düşünmemek gerekir. Masum olarak vajinada sıklıkla bulunan ve bekleyen Candida’nın mutlaka ilişki ile bulaşması gerekliliği olmayıp hastalık yapabilmesi için sistemik veya lokal değişikliklerin de olması gerekir. BAŞKA DEYİŞLE aşağıdaki sistemik ve lokal etkiler bir kişide DEVAM ediyorsa sadece mantar değil her türlü sık sık tekrarlayan veya düzelmeyen kronik enfeksiyonlar olur. SİSTEMİK: Gebelik , Şeker hastalığı , Bağışıklık sisteminin zayıflaması ( STRES ve diğer bazı metabolik hastalıklar; tiroid hormonu bozukluğu…) Şişmanlık İLAÇLAR: Antibiyotikler , Steroidler (Kortizon), İmmunosupresifler (bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar, kanser ilaçları), Doğum kontrol hapları, Östrojen tedavisi LOKAL: Hijyen koşullarına uyulmaması (ortak alanlar, başkasına ait enfekte nemli çamaşırların kullanılması) Sıcak ve nemli ortam (Dar sıkı ve sentetik giysiler, sentetik iç çamaşırları, külotlu çorap, ıslak mayo) Tahriş (Cinsel ilişki sıklığının artması-uzaması, tıraş ve/veya ağda tahrişleri, deodorant ve katkılı kremler, parfümlü pedler, kondom yağları, allerjenik etkili madde temasları, vajina içi tamponlar …) Korunmasız cinsel ilişki Kronik Servisit (Süreğen rahim ağzı yarası ve iltihabı) VAJİNAL MANTAR HASTALIĞI NASIL OLUŞUR? Vajina içinde normalde birçok mikroorganizma bulunmaktadır. Bunların çoğunluğu yararlı mikroplardır ve vücuda zararlı olabilecek organizmaları barındırmazlar. Vajinanın bu doğal dengesine dışarıdan yapılan gereksiz ve hatalı müdahaleler yararlı bakterileri uzaklaştırarak fırsat bekleyen zararlı mikropların artmasını sağlayacak ve hastalık oluşturacaklardır. Candida sıcak ve nemli ortamları sever. Yaz mevsiminin başlamasıyla havuz ve deniz sezonu da açılıyor, hijyen kurallarına uyulmaması bu mevsimde hastalığın oluşmasını kolaylaştıracaktır. Sıcak suda (yüzme havuzu) uzun süre beklemek,ıslak mayo ile saunada kalmak, zor kuruyan kumaşlardan yapılan mayoların üzerimizde kurumasını beklemek, havanın geçmesine izin vermeyen sentetik iç çamaşırlar, külotlu çoraplar, dar giysiler sıcaklık ve nemi tuttuğundan hastalığa davetiye çıkartmaktadır. Barsakta yaşayan candida, cinsel ilişkiyle, hijyen kurallarına uyulmamasıyla (tuvalette temizliğin yanlış olarak arkadan öne yapılması gibi) makattan vajinaya sürüklenir. Başkasından bulaşma ise cinsel ilişki ve tahrişin yanı sıra havlular, el teması, çamaşırlar ve banyo suları ile olabilir. Vajina, penis ve ağız salgılarıyla dışkıda mantar hücreleri bulunabilmektedir. Bu şekillerde vajinaya yerleşen candida bölgesel dirence bağlı olarak ya hemen 2-5 günlük çoğalma döneminden sonra hastalık yapar veya sinsi bir şekilde vajinada az sayıda normalde de bulunabilen etken, yukarıda yazılan olumsuz ortamların gelişmesini fırsatçı olarak bekler… MANTAR HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR? Vajinal mantar hastalığının en belirgin bulgusu şiddetli kaşıntıdır. Vajinadan genellikle koyu peynirimsi veya kesilmiş süt görünümünde beyaz akıntı olur, yanma hissi vardır. Ek olarak idrarda yanma hissi ve cinsel ilişkide ağrı olabilir. Bu belirtiler adet öncesi şiddetlenir. Kaşıntı sıcakla birlikte ve geceleri çok artar. Bunun üstüne başka enfeksiyon eklenmedikçe koku pek görülmez. Erkekte ise penis başında ve derisinde kaşıntı, sünnet derisinde ödem, yapışıklık ve cilt üstünde çatlaklar,hafif akıntı şikayeti olabilir. MANTAR HASTALIĞINDA TEDAVİ Böyle bir şüpheniz olduğunda vakit geçirmeden doktorunuza danışmalısınız. Doğru tanı tedavide en önemli etkendir. Zamanında tedavi edilmeyen vajinal mantar, zamanla başka mikropların eklenmesiyle daha karışık, daha rahatsız edici ve daha zor tedavi edilir şekle dönüşür. Günümüzde hem ağızdan hem de vajinadan kullanılan çok etkili ilaçlar vardır. Bununla birlikte direnç gelişmesi, çevresel ve sosyal faktörler, kişinin genetik yapısı, stres gibi pek çok faktör olayda etkili olduğundan tedavi düzenlemek giderek zorlaşabilmekte ve bu yardımcı faktörler tekrarladıkça fırsatçı olan bu enfeksiyonlar da tekrarlayabilmektedir. düzelmeyen kronik enfeksiyonlar Tekrarlaması halinde eşlerin de tedavi edilmesi de her zaman olmasa da fayda sağlayabilir. Menapozda, çocuklukta ve emzirenlerde görüldüğünde kan şekeri ölçülmelidir. Gebeliğin son aylarında görülürse tedavi edilmesi bebeğe geçmesini önler. Tedavi öncesi ve sonrası bir süre cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. AKINTI ve VAJİNİTİ ÖNLEMEK İÇİN BAZI İPUÇLARI – Eskiden kullandığınız ilacı veya arkadaşınızın ilacını kullanarak kendi kendinizi tedavi etmeye çalışmayın. Bu durum vajinanın doğal dengesini bozacak, vajinadaki faydalı ve koruyucu doğal bakteri florasını da öldürerek fırsatçı ve tehlikeli enfeksiyonlara davetiye çıkaracaktır. – Sentetik iç çamaşırları, külotlu çorap ve sıkı ve dar giysilerden kaçının. Cinsel organınızın civarını mümkün olduğunca kuru tutun. Pamuk,havanın geçmesine izin verdiğinden % 100 pamuklu iç çamaşırı giymek, bu bölgenin kuru kalmasına yardımcı olur. -İç çamaşırınızı sık sık değiştirin. -Tuvalet kağıdı kullanın : Tuvaletten sonra iç çamaşırınızda ıslaklık kalmamalı. -Zor kuruyan mayoları tercih etmeyin. Havuza veya denize iki mayoyla gidin sudan çıkar çıkmaz duş alıp kuru mayonuzu giyin. Mayonuzun üstünüzde kurumasına izin vermeyin. Saunada ıslak mayoyla oturmayın. -Vajinanızın iç kısmını yıkamayın. İç yıkama suyla yapılsa bile yararlı mikropların -laktobasillerin- azalmasına neden olacak, doğal savunma mekanizmasını bozacaktır. Dış kısmı yıkadığınızda da iyi kurulayın. -Parfümlü pedleri, deodorant spreyleri kullanmayın. -Vulvayı yıkarken önden arkaya doğru yıkayın. Tersini yaparsanız makattan bulaşmayı kolaylaştırırsınız. -Vajina içi kullanılan tamponları uzun süre vajende tutmayın. Akıntınız olduğunda bu tamponlardan kaçının. Mümkünse tamponları kullanmayın. -Eşinizin akıntısı veya penisinin üzerinde bir yara, pişik olmadığından emin olun. Eşinizin cinsel birleşmeden önce ve sonra penisini yıkaması enfeksiyon oluşma şansını azaltır. Genel kanaatin aksine yukarıdaki durumlar haricinde bu problemde eş tedavisi mutlaka şart değilse de bu duruma doktor ile birlikte karar verilecektir. -Bazı durumlarda mantar hastalığı tam olarak geçmez ya da sık sık tekrarlayabilir. Tekrarlayan Kronik vulvovajinal kandidiasis durumunun doktor kontrolunde uzun süreli ve farklı uygulamaları içeren tedavileri gerekebilir. Ayrıca bakınız: Tekrarlayan kronik düzelmeyen Vajinal akıntılar

  • Vulva ve Vajina Hastalıkları

    Vulva kadının dış genital organlarının tümünün adıdır ve mons pubis, clitoris, labiumlar (dudaklar) ve vajina girişini içine alan bölgedir. Vulvada görülen hastalıkların çoğu vulva cildinden kaynaklanır, bazen vulvada bulunan salgı yapan bezlerden de kaynaklanabilir. Vulva derisi hassastır ve kolaylıkla travmaya uğramaktadır. Vulva derisi kendine özgü hastalıklar içerebildiği gibi sistemik hastalıkların bulgusunu da barındırabilir. Vulva hastalıklarına maalesef doktordan kaçınma, utanma ve gelişi güzel ilaç kullanma gibi nedenlerden dolayı geç tanı konmaktadır. Vulvanın Neoplastik Olmayan Epitelyal Hastalıkları Skleroz gibi Squamöz hücre hiperplazisi Diğer dermatozlar (Seboreik dermatit, psöriasis, tinea, liken simpleks kronikus, liken planus) Skleroz gibi En sık görülen kronik vulva hastalığıdır. Ortalama 40 yaşında görülür ancak 1 yaşı ile 80 yaşına kadar her yaşta karşımıza çıkabilir. Vulva ve vajina hastalıkları Ana şikayet kaşıntıdır ve sık görülür. Kaşıntı çok şiddetli ve tolere edilemez düzeyde olabilir. Vulvanın görünümünde bozulma, küçülme ve daralmalara yol açabilir. Bunun sonucu olarak ise idrarda sızı, yanma ve cinsel ilişki sırasında ağrı olabilir. Bazen hastada bir şikayete yol açmaz ama yine de vulva yapısında bozulma olabilir. Nedeni bilinmemektedir. Çeşitli genetik, otomimmün, enfeksiyonlar ve lokal faktörler suçlanmaktadır. Genetik ve çevresel faktörlerin bir arada olan etkisiyle oluşması olasıdır, bazen enfeksiyonlarda etki edebilir. Sıklıkla diğer otoimmün hastalıklarla birliktedir. Ailesel olgular bildirilmiştir. Olguların %10-20 inde vücudun diğer bölgelerinde de lezyonlar görülebilir.Liken skleroz vajinayı tutmaz. Liken skleroz olgularında %4 oranında vulva kanseri gelişmektedir. Tanı. Biyopsi ile konmaktadır. Tedavi Hastaya vulva hijyeni konusunda eğitim verilmelidir. Vulvada tahrişe yol açacak maddelerden uzak durması sağlanır Yünlü ve hava akımı sağlayan iç çamaşırları önerilir İlaç tedavisi olarak güçlü etkili steroidler kullanılır. Fonksiyon bozukluğu olursa yani cinsel ilişki yaşayamaz ise cerrahi müdahale gerekebilir

  • Over Yumurtalık Kanseri

    Over Kanserine Karşı Koruyucu Durumlar Emzirme Doğum kontrol hapı kullanma Tüplerin bağlanması Doğum kontrol hapları Doğum kontrol haplarının kullanılması hiç kullanmayanlara göre %30-60 oranında over kanseri riskini azaltır. Birkaç ay bile kullanılsa riskin azaldığı bildirilmekle birlikte kullanım süresi uzadıkça risk daha fazla azalmaktadır. Hiç doğum yapmamış kadınlarda doğum yapmış kadınlara göre riskde daha büyük azalma görülür. Ovulasyon indüksiyon ilaçları Hepsi olmasa da bazı çalışmalar klomifen sitrat gibi ovulasyon indükleyici ilaçlar ile over kanseri arasında ilişki göstermişlerdir. Eski bir çalışmada fertilite ilaçlarını kullanmış olanlarda infertilite öyküsü olmayan kadınlara göre over kanser riskini 2.8 kat artırdığı gösterilmiştir. Borderline over tümörlerinde risk 4 bulunmuştur. En yüksek risk nullipar kadınlardadır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda ise infertilite ilaçları ile over kanseri riski arasında zayıf bir ilişki bulunmuştur. Tüplerin bağlanması Tüplerin bağlanması over kanseri riskini azaltmaktadır. Hormon replasman tedavisi HRT ile over kanseri riski arasında orta derecede bir ilişki iddia edilmektedir. Özellikle mevcut kullananlarda riskin artışı görülürken, geçmişte kullananlarda veya 5 yıldan az süreyle kullananlarda risk artışı görülmemiştir. HRTnin kanseri başlatmaktan ziyade var olan kanserin tanınmasını kolaylaştırmaktadır. Herediter (Kalıtsal) Over Kanseri Epitelyal over kanserlerinin yaklaşık %10’u genetik faktörlere bağlı bir geçiş gösteriri ve bunlarda çoğunlukla BRCA1 ya da BRCA2 genlerinde mutasyon vardır. BRCA1 mutasyonunda yaşam boyu over kanseri riski %40, BRCA2 mutasyonunda ise %20 olarak hesaplanmaktadır. BRCA mutasyonu ile ilişkili over kanseri olguları daha genç yaşta görülür ve tedaviye yanıtları ile yaşam süreleri diğer mutasyon olmayan over kanserli hastalardan daha iyidir. Doğum kontrol haplarının kullanılması, emzirme ve doğum da BRCA mutasyonu taşıyıcılarda koruyucu etkiye sahiptir. Ayrıca bu hastalarda 35 yaşından sonra doğum sayısını tamamlayan kadınlarda proflaktik olarak overlerin ve tüplerin alınması önerilmektedir. Overlerin ve tüplerin alınmasına rağmen bu olgularda peritoneal kanser gelişme riski de bulunmaktadır. Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser Sendromu (HNPCC) Bu sendromda kolorektal kanserler yanında over kanseri, endometrium kanseri hatta ince barsak ve safra kesesi kanserleri de görülmektedir. Hasarlanmış DNA onarımında rol alan genlerde mutasyon söz konusudur. HNPCC li kadınların yaklaşık %10’da over kanseri oluşmaktadır ve diğer over kanserli kişilerden daha genç yaşta ortaya çıkmaktadır. Over Kanserinin Tanısı ve Kliniği Over kanserlerli hastaların maalesef %75-85’inde hastalık karın içine yayıldığında tanı konmaktadır. Bu nedenle devam eden şişkinlik hissi, kasık veya karın ağrısı, yemek yemede güçlük ya da erken doyma veya idrar alışkanlıklarında değişme (sık ve acil işeme) olan kadınlarda dikkatli davranmak ve bu hastaları over kanseri açısından değerlendirmek gerekir. Ancak bu şikayetler birçok hastalıkta da olabilir. Eğer yeni başlamış veya daha şiddetli ve sık ise üzerinde durulması gerekir. Bunun dışında daha nadir olarak yorgunluk, hazımsızlık, sırt ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kabızlık, adet düzensizliği de olabilir. Over kanserinin erken tanısında (tümör halen karın içine yayılmamış, pelvisde sınırlı ise) rutin muayene sırasında kitle olarak ele gelebilir. Ancak menopozdan önce ele gelen bu kitlelerin büyük bir kısmı iyi huyludur. Bu kadınlarda overdaki büyümeler genellikle fonksiyonel kistler denen folikül ya da corpus luteum kistleridir. Bu kistlerin çoğu bir ya da üç adet siklusu sonrası gerilemektedir. Dolayısıyla adet öncesi kadınlarda 8 cm’den küçük kistler tekrarlayan muayeneler ve ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri ile 1-2 ay izlenir. Buna karşılık bir kitle henüz adeti başlamamış bir kız çocuğunda ya da menopozdan sonraki kadınlarda ise ve özellikle muayene ve ultrasonografiler ile kompleks bir yapıda ise kötü huylu olma riski fazladır ve bunlar cerrahi olarak değerlendirilmelidir. Overdaki kitlelerin değerlendirilmesinde en önemli görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Bilgisayarlı tomografi ya da MR görüntüleme ilk aşamada kullanılmaz. Ultrasonografide kilenin büyüklüğü, kenarlarının şekli, içinde solid alanların varlığına göre kanser riski taşıyıp taşımadığına karar verilir. Ultrasonografiye Doppler eklenip kitle içinde kan akımı olup olmadığı varsa bu akımların ölçümleri de yapılarak tanı koymamıza yardımcı olmaktadır. Bilgisayarlı tomografi ise bir over kanserinin karın içinde karaciğer, dalak gibi karnın üst kısmındaki organların metastazı açısından değerlendirilir.

  • Endometrium (Rahim İçi) Kanseri

    Endometrium (Rahim İçi) Kanseri Endometrium kanseri ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde kadın genital kanserleri içerisinde en sık görülen kanserdir. Endometrium kanserinin %90’ı menopozdan sonra görülmekle beraber nadir olarak 40 yaş altında da görülebilir. Endometrium kanseri belirtileri nelerdir? Anormal kanamalar en sık görülen belirtilerdir. Bu kanamalar uzun süren adet kanamaları ve ara kanamalar şeklindedir. Çoğu hasta ileri yaşta ve menopozda olduğu için bu dönemdeki kanamalar da anormaldir. Kanama dışında vajinal akıntılar, kasık ağrıları da olabilir. Bazı hastalarda şikayet olmayabilir. Endometrium kanseri için risk faktörleri: Nulliparite (hiç doğum yapmamış olmak) Menopoza geç girmek (52 yaş sonrası) Obezite Diyabetes mellitus (Şeker hastalığı) İlaç kullanımı (östrojen, tamoksifen) Aile öyküsü Endometrium kanseri olan kadınların çoğunda ailede endometrium kanseri öyküsü bulunmamaktadır. Ancak bazı ailelerde endometrium, kolon ve yumurtalık kanseri sık görülür. Ailesel geçiş gösteren kanserler daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Endometrium kanseri tanısı Endometrium kanserinin tanısı rahim içinden alınan biyopsi ile konmaktadır. Anormal kanaması olan ve rahim içi yaşına göre normalden daha kalın ise rahim içinden parça alınmalıdır. Endometrium kanseri evrelendirilmesi (yaygınlığının belirlenmesi) ve tedavisi. Cerrahi yani ameliyat bu kanserin ortadan kaldırılması ve yaygınlığının saptanması için yapılmalıdır. Ameliyat ile çıkarılan rahimin, tüplerin, overlerin, lenf nodlarının incelenmesi ile ever belirlendir. Bunun amacı ameliyat sonrası ek tedavilerin gerekip gerekmeyeceğinin saptanmasıdır. Laporoskopik cerrahi Endometrium kanserinde laparoskopik cerrahi tercih edilmelidir. Laparoskopik cerrahi ile özellikle şişman (obez) olgularda daha uygundur. Hızlı iyileşme, daha az ağrı, yara açılma sorunlarının olmaması ve günlük aktivitelerine daha hızlı dönemesi gibi önemli avantajları vardır. Cerrahi sonrası tedaviler (Kemoterapi ve/veya radyoterapi) Evre Ia endometrium kanseri dışındaki olgularda yardımcı tedavi olan tedaviler uygulanmaktadır. Bu tedavi radyoterapi şeklindedir. Daha ileri evrede olan olgularda radyoterapi ile birlikte kemoterapi de kullanılmaktadır.

  • HPV

    Human papilloma virüs (HPV) hakkında bilinmesi gerekenler HPV nedir? Human papilloma virüs ya da kısa adıyla HPV, zarfsız bir DNA virüsüdür. 200’ün üzerinde tipi tanımlanmıştır ve yaklaşık 40 tanesi anogenital sistemde enfeksiyona yol açar. Bu enfeksiyon sonucu iyi huylu lezyonlar (genital siğiller-kondilomlar), anormal rahim ağzı lezyonları (ASC-US, LSIL, ASC-H, HSIL) veya kötü huylu (rahim ağzı kanseri, anüs kanseri) lezyonlar oluşabilir. Özellikle 16 ve 18 numaralı HPV DNA tipleri serviks kanserlerinin %70’inden sorumludur. 6 ve 11 numaralı tipler ise genital siğillerin %90’ından sorumludur. HPV nasıl bulaşır ve korunma yöntemleri nelerdir? Cinsel yolla bulaşan en sık hastalıktır ve ABD’de yılda yaklaşık 6 milyon kişi HPV ile enfekte olmaktadır. HPV birçok şekilde bulaşabilir. Ciltte gördüğümüz siğillere yol açan tipler kontamine yüzeylerden veya eşyalar aracılığıyla bulaşabilir. Ancak rahim ağzı lezyonlarına veya rahim ağzı kanserine yol açan tiplerin % 99’undan fazlası cinsel yolla bulaşmaktadır. HPV’nin en sık görülme yaşı 20-25 yaş civarıdır. Korunma yöntemleri bu hastalıkta kısıtlıdır. Partner sayısı arttıkça risk artmaktadır. Prezervatif (kondom) gibi barier kontrasepsiyon yöntemleri genital bölgeyi tamamen örtmediği için mutlak koruma sağlamaz ancak enfeksiyon riskini %60 oranında azaltır. Spermisidal jel kullanımı riski azaltabilir. HPV aşıları, virüsün bulaşma riskini %100’e yakın oranında azaltır. HPV tarama testi kimlere yapılmalıdır? 30 yaş üzerindeki tüm kadınlar veya smear testinde bozukluk olan kadınlara yapılmalıdır. HPV testinin negatif olması durumunda; takip eden beş yıl içerisinde servikal kanser olma ihtimali çok düşüktür. HPV enfeksiyonu tedavi edilebilir mi? HPV virüsünü tedavi edici bir ilaç şuan yok. Önemli olan HPV’nin oluşturduğu hastalıkları tedavi etmektir. İmmün sistemimizin güçlü olması bu virüsü yok etmede önemlidir. Sigara içmek, virüsün vücuttaki kalıcılığını arttıran olumsuz bir risk faktörüdür. Bundan dolayı sigara içmeyi bırakmak HPV’nin gerileme sürecini hızlandırır. HPV enfeksiyonlarının %70’i ilk 1 yıl içerisinde, %90’ı ise 2 yıl içerisinde kendiliğinden tamamen temizlenir. Geriye kalan %10’luk bölümde ise hastalık devam eder. Bu gruptaki hastalar kanser gelişimi açısından riskli gruptur. HPV’nin kansere yol açma riski %1 civarındadır. HPV virüsünün kanser oluşturma süreci ise yaklaşık 10-15 yıldır. HPV tespit edilen hastalar ne yapmalıdır? Hastalar öncelikle sakin olmalıdır ve bunun kesinlikle kanser anlamına gelmediğini bilmelidir. Eğer tespit edilen HPV tipi yüksek riskli ise kolposkopi dediğimiz kamera sistemi olan bir mikroskopla rahim ağzını incelemek gereklidir. Rahim ağzında gördüğümüz lezyon yüksek dereceli ise biyopsi alınır ve patolojik incelemesi yapılır. Rahim ağzında veya dış genital organdaki lezyonlar nasıl tedavi edilir? Rahim ağzında oluşan lezyonlar eğer düşük dereceli ise (CIN 1) tedavi gerektirmez ve hasta takibe alınır. Ancak yüksek dereceli (CIN 2-3) ise LEEP, konizasyon (rahim ağzını kısmi çıkarma), kriyoterapi (dondurularak) veya lazer ile tedavi edilebilir. Yüksek dereceli lezyonların ileride tekrarlama riski olduğu için sıkı takip gereklidir. Vulvada (dış kadın genital organı) oluşan kondilomlar (siğiller) koterize edilerek veya bazı kremlerle tedavi edilebilirler. HPV aşısının etkinliği nedir ve kimlere önerilir? HPV DNA aşıları Quadrivalan (dörtlü aşı:6,11,16 ve 18 tipler) ve bivalan (ikili aşı:16 ve 18) olmak üzere 2 çeşit olarak bulunmaktadır. Aşı üç doz(0,1veya2,6. ay) olarak kas içerisine yapılır. Aşı erkek ve kız çocukları başta olmak üzere herkese önerilir. İdeal aşılama yaşı kız ve erkek çocukları için ilk seksüel ilişkiden önce yani 11-12 yaştır. 11-12 yaşında aşılanmamış kişiler için 26 yaşına kadar “catch-up” aşılama yapılabilir. Ayrıca 45 yaşa kadar kadınlarda yapıldığında aynı etkinin var olduğu gösterilmiştir. Bu aşıların HPV 16 ve 18’e bağlı prekanseröz lezyonlara karşı koruyuculuğu %97-100, siğillere karşı etkinliği ise %99 olarak saptanmıştır.

  • Endometriyum (Rahim) kanseri

    Endometriyum (Rahim) kanseri Rahim (Endometriyum) Kanseri Nedir? Rahim kanseri, Dünyada ve Türkiye’de en sık görülen jinekolojik kanserdir. Kadın kanserleri sıralamasında ise dördüncü sıklıkta görülür. Rahim (uterus, endometriyum) kanseri, rahmin içini döşeyen tabakanın hücrelerinden kaynaklanır. Endometriyum kanserini tam olarak neyin tetiklediği bilinmemektedir. Fakat; yaş, obezite, hormonal bozukluklar ve genetik yatkınlık risk faktörleridir. Endometriyum kanseri taraması için özellikle yapılan bir işlem yoktur. Rahim (Endometrium) Kanseri Risk Faktörleri nelerdir? Obezite: Östrojen kaynağı, sadece overler değildir. Yağ dokusu da östrojen salgılar. Obezitede vücuttaki yağ oranının artması nedeniyle östrojen düzeyi de artıyor ve dolayısıyla kadınları endometrium kanseri için riskli gruba sokuyor. Obez kadınlarda endometrium kanseri riski 3 kat artıyor. Ancak zayıf kadınlarda da kanser görülebiliyor. Menstrüasyon görülen sürenin uzun olması: Eğer menstrüasyon erken yaşta başlar (12 yaşından önce) veya menopoz geç yaşta olursa endometrim kanseri riski artıyor. Kadın ne kadar çok period yaşarsa, endometrium o kadar fazla östrojene maruz kalıyor. Hiç gebe kalmamış olmak: Gebelik, endometrium kanseri riskini azaltır. Gebelikte daha fazla östrojen salınıyor ancak daha fazla da progesteron salgılanıyor. Artmış progesteron üretimi artmış östrojenin etkisini kompanse edebiliyor. Ovülasyon düzensizliği: Ovülasyon aylık olarak yumurtanın overden atılması demektir. Bu döngü östrojen tarafından düzenleniyor. Düzensiz ovülasyon veya ovulasyonun hiç olmaması, östrojene maruziyeti artırıyor. Ovülasyon düzensizliklerinin nedenleri arasında; obezite ve polikistik over sendromu (PCOS) sayılabilir. Obezite ve PCOS tedavisinde, aylık ovülasyon ve menstrüasyon tekrar düzenleniyor. Böylece, endometrium kanseri riskinin azaltılmasına çalışılıyor. Yağlı diyet: Bu tip diyet alışkanlığı, obeziteye yol açtığından endometrium kanseri riskini artırabilir veya yağlı besinler doğrudan östrojen metabolizmasını etkileyerek yine aynı sonuca yol açabilir. Diyabet: Endometrium kanserine diyabetli kadınlarda daha sık rastlanıyor, çünkü obezite ile diyabet sıklıkla birlikte görülüyor. Ancak diyabetli olan zayıf kadınlarda da kanser riski yüksektir. Östrojen replasman tedavisi: Östrojen endometrium büyümesini stimüle eder ve menopoz sonrası sadece östrojen tedavisi verilmesi kanser riskini artırır. Progesteron hormonu ile birlikte östrojenin kombine olarak verilmesi endometriumun incelme sine, dökülmesine ve endometrium kanseri riskinin azalmasına yol açar. Over tümörleri: Overin bazı tümörleri östrojen kaynağıdır ve östrojen düzeyini arttırmaktadır. İleri yaş: Endometrium kanserlerinin büyük bir kısmı 55 yaşından sonra görülüyor. Meme veya over kanseri hikâyesi olması. Tamoksifen kullanılması: Meme kanseri olup tamoksifen tedavisi alan her 500 kadından birinde endometrium kanseri görülüyor. Tamoksifenin endometrium üzerinde, östrojen benzeri etkisi vardır ve endometriumun kalınlaşmasına yol açıyor. Bu nedenle endometrium kanseri riskini artırdığından tamoksifen kullanan herkesin yıllık periodik pelvik muayenesinin yapılması gerekiyor. Herediter Nonpolipozis Colorektal Cancer (HNPCC): Bu kalıtsal hastalıkta önemli bir DNA tamir geninde bozukluk vardır. Bu kalıtsal hastalığı olanlarda kolon kanseri ve endometrium kanseri görülme riski fazladır. Bu risk faktörlerinin bulunması endometrium kanseri olunacak anlamına gelmiyor. Ancak bu faktörler nedeniyle risk altında olunduğu ve olası bulgu ve belirtilere karşı duyarlı olunması gerektiği unutulmamalı. Belirtiler Birçok kadında hastalığın erken döneminde şikayetler olur. Menopoz sonrası dönemde vajinal kanama olarak tanımlanan postmenopozal kanama rahim kanserinin en sık belirtisidir. Postmenopozal dönemdeki kanama herhangi bir miktarda olabilir. Kanama doğal menopoz sürecinin herhangi bir zamanında meydana gelebilir. Meydana geliş zamanından veya miktarından bağımsız olarak, postmenopozal kanama hiçbir zaman normal bir olay gibi düşünülmemelidir. Menopoz öncesi dönem içinde, düzensiz veya yoğun adet kanamaları çoğunlukla kanser dışı nedenlerle açıklanmasına rağmen endometriyum kanserinin bir belirtisi olabilir. Endometriyum kanserinin daha nadir bulguları pelvik ağrı, şişkinlik ve kramptır. Sonuçta, rahim kanseri birçok vakada erken dönemde tespit edilir ve kesin tedavi imkânı sunar. Tanı Yöntemleri nelerdir? Öncelikle hastanın hikâyesi alınıyor ve fizik/pelvik muayenesi yapılıyor ve transvajinal USG uygulanıyor. Burada endometrium kalınlığı ve yapısı değerlendiriliyor. Daha sonra kesin tanı için yapılması gereken biyopsi; endometrial biyopsi şeklinde, anestezi gerektirmeden, ofis şartlarında yapılabiliyor. Eğer yeterli doku alınamadıysa dilatasyon ve küretaj uygulanıyor. Ancak bu müdahale için ameliyathane şartları gerekebiliyor. Bu yöntemde; bütün endometrial tabakadan kazınarak örnek alınıyor ve patolojik incelemeye gönderiliyor. Kesin tanı, bu dokuların mikroskop altında incelenmesi sonrası konuyor. Kanser tanısı konan hastaların yönlendirildiği uzman, jinekolojik onkolog oluyor. Daha sonra gerekirse, hastalığın yayılımının değerlendirilmesi için ileri tetkikler istenebiliyor. Tedavi Seçenekleri Nelerdir? Endometriyum kanseri tedavi seçenekleri, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonal tedavi veya bunların kombinasyonlarını içerir. Kesin tedavi önerisi birçok faktöre bağlıdır. Bu önerilerden en önemlileri, kanserin evresi, kadının sağlığı, gelecekte çocuk isteyip istemediğidir. Cerrahi tedavi Cerrahi, endometriyum kanserinin en sık tedavi şeklidir. Cerrahi, hem rahim kanserini ortadan kaldırır hem de evreyi belirler. Hastalar laparoskopik (kapalı) yöntemle ameliyat olabilir. Laparoskopi ile tedavi edilen hastalar, daha çabuk iyileşebilir, cerrahi sonrasında daha az ağrı duyarlar ve açık cerrahi yapılan hastalara göre daha az yara yeri komplikasyonu gelişir. Son olarak rahim kanseri erken teşhis edilebilir ve erken teşhis hayat kurtarır.

  • Koronavirüs ve çocuk

    Korona virüs salgını günlerinde evde çocuklarımıza karşı sorumluluklarımız : Korona virüs salgını sırasında çocuklarımızla evimizde aktiviteler yapmalı ve kaliteli zamanlar geçirmeliyiz * internet üzerinden tüm aile bireylerinin ortak katılabileceği egzersizler yapabilir * çocuklarımızla oyun( özellikle kutu oyunları, satranç, dama, twester oyunu vb ) , resim, müzik ve kitap okuma, evde sinema etkinlikleri yapılabilir. * çocuğunuz daha önceden gitar , müzik kursuna gidiyor ise öğretmeni ile on line eğitimine devam etmesi sağlanabilir.... *aile bireylerinin çocuklarla aktivite yaptığı zaman günde en az 30-45 dakika arasında olmalı, bu sırada aile bireylerinin hiçbirisi digital alet ile aile bireyleri ilgilenmemeli ve sadece çocuk ile vakit geçirmelidir * ergenler ve çocuklar medyayı çok kullanmaktadır, bu konuda aile bireyleri rol model olmalı, daha çok sosyalleşme evdeki Kişiler arasında olmalıdır. * evde geçirilecek keyifli zaman ve kaliteli zaman çocuk için önemlidir * aile bireylerinin birisi veya ger ikisi de işe gitmesi gerekiyorsa çocuğunuz sevdiği oyuncaklar ile oynamalıdır. Kendisinin yalnız ve evde bırakıldığı hissi uyandırılmamalı, gün içerisinde çocuk ile on line görüşme yapılmalıdır . Bu sürede sevdiği bir kişi yanında olmalı, bakıcının ulaşımını aile bireyi direk kendisi evden alıp götürme şeklinde sağlamalıdır . * #evdekaldığımız bu günlerde evde tamir işleri ve tadilat işleri ertelenmelidir. Gürültü bizim ve çocuğumuzun stresimizi arttırabilir, bağışıklık sistemimiz enfeksiyona eğilimli hale gelebilir. Ayrıca komşularımızda durumdan rahatsız olabilirler. * Aile bireyleri medya haberleri ve aile büyüklerinden alınan haberlerden olumsuz etkileniyor ise mutlaka stresini atarak çocuğa yaklaşmalıdır. Stres atma işlemi olaraksevdiğiniz yakınınız, arkadaşınız ile internet üzerinden görüşme, müzik, dans spor yapma şeklinde olabilir . * Çocuğunuza ve ergenlere öğüt yerine bilimsel verilerle onların seviyesine inerek gelişen olayları açıklamak önemlidir. Ergenlerin öğüt verilmekten hoşlanmayacağı unutulmamalıdır * çocuğumuzun yatma kalkma düzeni mümkün olduğunca tıpkı okul zamanı gibi olmalı geç yatma ve kalkma olmamalıdır . Kaliteli uyku alamadığımız zaman stresin tetiklenebileceği ve enfeksiyona eğilimin artabileceği unutulmamalıdır. *öğün atlama hiç bir zaman olmamalı, sağlıklı atıştırmalıklar çocuklarımıza hazırlanmalıdır . Yemeklerin hazırlanmasında omlarında fikri alınmalı ve yemek hazırlamaya onlarda ortak edilmelidir. * ev temizliği ve ev işlerinde çocukların/ ergenlerin yapabileceği işleri yapmalarına izin verilmelidir. * eğer aile bireylerinden birisi hastaneye yatmış ise , çocuğa mutlaka bilgilendirme yapılmalı ve telefon ile veya on line görüşme sağlanarak endişeleri, kaygıları giderilmelidir. * çocuğumuzun akrabaları, yakın arkadaşları ile internet üzerinden görüşmeleri sağlanmalıdır * çocuğumuzun okul eğitimine zamanında düzenli olarak on line katılması sağlanmalıdır. * çocuğumuzun dışarı çıkması gerektiği doktor kontrolü, aşı takvimindeki aşklarının yapılması gibi durumlarda diğer çocuklar ve insanlarla ile sosyal mesafe korunarak gidilip gelinebilir. *kronik hastalığı olan çocuk ve ergenlerimizin takibinin kendi doktoru ile telefon, what’s up , on line görüşme ile sağlanmalı, doktorunun görmesi gerekiyor ise doktor ziyareti sağlanmalıdır. Evden ayrılırken cerrahi maske takılmalı, dezenfektan peçete ve kolonya yanımıza alınarak evden çıkılmalı, el temizliğine dikkat edilmelidir. Tokalaşma, sarılma ve öpüşme olmamalıdır. Eller yüze gitmemelidir. * #evdekaldığımız şu şu günlerde evde , evin balkonunda dahi sigara içmemeliyiz. İçtiğimiz kıyafetler ile ve ortam havası ile çocuğumuzunda pasif içici olarak 14 kat daha fazla korona virüsü yakalanma riski olduğu unutulmamalıdır . *çocuğumuzun karanlık ortamda değil bizle vakit geçirmesini her zaman teşvik etmeliyiz . Saygı ve sevgilerimle

  • Çocuklarda Bulantı

    Çocuklarda Bulantı; vücudumuzun koruyucu mekanizmalarından birisidir. * bulantı hemen arkasından kusmanın eşlik ettiği rahatsız edici belirtidir, ancak bazen sadece tek başına bulantı şeklinde de karşımıza gelebilir. *bulantı vücudumuzu koruyan uyarıcı bir sinyaldir. *bulantıyı uyaran nedenler; çeşitli toksinler, sindirim sisteminde oluşan hastalıklar, , enfeksiyonlar, vücudumuzdaki organlarımızdan gelen ağrı ve uyarılar, çocuğumuzun almakta olduğu ilaçlar, geçmişte yaşadığımız bulantı vb olayların beyinde canlanması ( hatıralar ), aşırı hareketlilik, taşıt tutması, duygularımız veya psikolojik pek çok neden sayılabilir. Bazen migren, siklik kusma sendromu, postüral taşikardi sendromu ( oturur pozisyondan ayakta dik pozisyona geçtikten sonra kalp atımında azalma baş dönmesi , halsizlik, bayılma ve sersemlik ile kendini belli eden bir durum) *uzun süreli bulantısı olan çocuklarda migren ve gastroözefageal reflü hastalığının daha sık olarak görüldüğü unutulmamalıdır. Bulantısı olan çocukta ; beyin ile ilgili olaylar, endokrinolojik ( örneğin tiroid )problemler, ilaç alım öyküsü, sindirim sistemi hastalıkları ( reflü, gastrit ), idrar yollarını ilgilendiren hastalıklar araştırılmalıdır.

  • TER TESTİ

    Kistik fibrozis olgularının büyük kısmında tanı terde klor konsantrosyonun ölçümü ile konulmaktadır. Ter testi sırasında terde sodyum miktarı da ölçülebilmektedir. Ter testi standart metodlarla mutlaka deneyimli bir personel tarafından yapılmalıdır. Ter testi hastalara klinik olarak stabilken, iyi hidrate (sıvı kaybı yokken ) olmuşken, akut bir hastalığı yokken ve mineralokortikoid almazken uygulanmalıdır. Ter testi yapılırken ter toplanması Gibson Cooke yöntemi, Macroduct ve Nanoduct ter toplama yöntemi ile yapılmaktadır. Her 3 metodda da ön kola 5 mV’luk elektrolit akımı verilerek pilokarpin iyontoforez yöntemi ile terleme uyarılır. Kliniğimizde ter testi ‘’ Nanoduct yöntemi ‘’ ile yapılmaktadır. Ter testi sırasında ter salgılanmasının uyarılması baş, alın, gövde, inflame, kanlı veya seröz akıntısı olan bölgelerden yapılmamalıdır. Uyarılan ter, bir pedde ( Gibson Cooke yöntemi ) ya da konkav plastik disk şeklinde kapiller tüpte toplanmaktadır. Bu işlem süresince ter içerisindeki klor ve sodyum toplanır. Ter testi değerlendirilirken dikkatli olmak gerekir. Ter içerisindeki elektrolit miktarı ter için kullanılan yönteme, ter salgılanma hızına, hastanın tuz alımına, beslenme ve hidrasyon durumuna göre değişmektedir. Sağlıklı bir bebekte doğum sonrası ilk 24-48 saatte terdeki elektrolitler geçici olarak yükselebilir. Bunun için ter testi bu dönemde yüksek gelirse daha sonra ter testi tekrar edilmelidir. Ayrıca yaşamın ilk bir ayında prematüre bebeklerde ter toplanması zor olabilir. Yine 3 aylık bebeklerde 40 mmol/ L den yüksek değerlerin kistik fibrozisi kuvvetle düşündürür. Yanlış ter testi pozitifliği malnutrisyon, yoğun bakım desteği gören çocuklar Kliniğimizde yapılan ter testinde Ter klor konsantrasyonu; · 60 mMol/L üzerindeki değerler yüksek ve pozitif. · 30-59 mMol / L arası değerler şüpheli · 29 mMol/ L altındaki değerler negatif olarak değrlendirilmektedir. Unutulmamalıdır ki; Kistik fibrozis hastalarının %10 ‘unda ter testi sonucu normal gelebilmektedir. Terde klor konsantrasyonunu yükselten başka hastalıklarında olabileceği unutulmamalıdır.

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page