Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- Çocukluk Çağında Kalpte “Masum Üfürüme” Dikkat
Üfürüm, çocukluk çağında yaygın bir şekilde ve çoğunlukla da kalp hastalığına bağlı olmadan gerçekleşiyor. “Masum üfürüm” ateşli hastalıklar sırasında veya hiç bir neden olmadan da ortaya çıkabiliyor. 2 ile 8 yaş arasındaki çocukların en az yüzde 50’si masum üfürüm sorunu yaşıyor ve ilk 6 ay içinde duyulan üfürümler genellikle masum olsa da mutlaka bir çocuk kardiyolojisi uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Üfürüm varlığı uzman tarafından değerlendirilmeli Üfürüm; kalpteki delikler, kalp kapaklarındaki ve ana damarlardaki darlıklar ile yetersizliklerin yol açtığı, kanın normal akımındaki bozulmaya bağlı oluşan ses titreşimlerinin göğüs duvarına yansımasıdır. Muayene esnasında duyulmaktadır. Masum üfürümlerin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Üfürüm ancak doktor muayenesinde stetoskopla duyulabildiği için aileler kendiliğinden üfürüm olup olmadığını anlayamaz. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak gelişebilir Göğüs duvarının muayenesi sırasında normal kalp seslerine ek olarak duyulan uğultu yani üfürümün pek çok çeşidi vardır. Genellikle iki şekilde ortaya çıkar. Bunlar; kalp ve damar hastalıklarına bağlı gelişen “patolojik” olarak adlandırılan üfürümler ve sağlıklı çocuklarda da duyulabilen “masum” üfürümlerdir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı gelişen patolojik üfürümler, altta yatan kalp hastalığı nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ancak bazı kalp hastalıklarında üfürüm duyulmayabilir. En sık 3-4 yaşlarında duyuluyor Üfürümler her yaşta duyulabilir. Kalp delik ve darlıklarına bağlı üfürümler yenidoğan döneminden itibaren altta yatan hastalık tedavi edilmediği sürece devam eder. Masum üfürümler de her yaşta duyulabilse de, en sık duyulma yaşı 3-4 yaş civarıdır. Sağlıklı çocukların %80’inde hayatının bir döneminde üfürüm duyulabilir. Masum üfürümlerin şiddeti; ateş, tiroit bezinin fazla çalışması, kansızlık gibi kalp hızında artışa sebep olan durumlarda artabilir. Masum üfürüm çocuğun spor yapmasına engel değil Masum üfürümler için herhangi bir tedavi gerekmez. Patolojik üfürümlerde altta yatan kalp hastalığı tedavi edilir. Masum üfürümlü çocukların aktivitelerinin kısıtlanmasına gerek yoktur. Masum üfürüm tanısı alan hastaların kalp yönünden izlenmesi gerekmez. Bu hastalar her tür sporu yapabilir. Patolojik üfürümü olan çocuklar altta yatan kalp hastalığına göre değerlendirilir. Üfürüm bir kalp hastalığına bağlı ise bu hastalık yönünden hastanın izlenmesi şarttır. Hangi üfürüm olduğunun tespit edilmesi gerekiyor Bazen altta yatan kalp hastalığı olan çocuklar, masum üfürüm olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle kesin tanı için hastanın çocuk kalp doktoru tarafından değerlendirilmesi gerekir. Çekilen EKG ve ekokardiyografi ile kesin tanıya ulaşılır. Üfürümü organik ya da patolojik olan çocuklara gereken durumlarda anjiyo kardiyografi de uygulanır.
- Çocuklarda diyabet sıklığı son zamanlarda artış gösteriyor
Çocuklarda diyabet sıklığı son zamanlarda artış gösteriyor. Bunun en önemli nedeni hem beslenme düzenimizin değişmesi, hem çevre koşulları ve yaşamımızın daha pasif olması. Özellikle obezite önemli bir etken. Çocuklarda diyabet sıklığı son zamanlarda artış gösteriyor. Bunun en önemli nedeni hem beslenme düzenimizin değişmesi, hem çevre koşulları ve yaşamımızın daha pasif olması. Özellikle obezite önemli bir etken. Bizim çocuklarda gördüğümüz Tip 1 diyabet. Nadir de olsa obez çocuklarda Tip 2 diyabet de gelişiyor. Her ikisi de riskli. Beslenme koşullarını ayarlayarak, obeziteyi engelleyerek, iyi beslenerek, spor yaparak TİP 2’yi önleyebiliriz. Ama Tip 1’i baştan önleme şansımız yok. Geçmiş yıllarda, çocuklarda diyabetin en sık, okula başlama yaşı ve ergenlik çağında görülüyor, ama şimdi 5 yaşın altında da diyabet görmeye başladık. Her yaşta görülür hale geldi. Bunda hem beslenme şeklinin değişmesi hem stres faktörünün artması hem çevre koşullarının olumsuz şekle dönüşmesi etken. Bunun yanında, D vitamini de gündeme geldi. D vitamini eksikliğinin diyabet çıkışını kolaylaştırdığına dair yayınlar var. Bu da önemli. Bu da beslenmenin sonucu olan faktörler. Onun için dengeli beslenme ve aktif yaşam diyabetin önlenmesinde çok önemli. Çocuklar, ailelerin beslenmesine paralel beslenir. Bunun için yeni doğandan itibaren ilk 6 ay anne sütünü kesmeyeceğiz. D vitamini takviyelerini unutmayacağız. Ek gıdalara geçtiğimiz zaman da çok yağlı, şekerli olmayan gıdalara ağırlık vereceğiz. Ailelerin beslenme şekilleri ile çocukların beslenmesi paralel gidiyor. O yüzden, ailelerin yaşam koşullarını değiştirmek çok önemli. Tabi ekonomik yönden fakir ailelerde beslenmeyi istediğiniz gibi düzenlemek elinizde değil. Bulduğunu yiyen çocuğa nasıl bir beslenme yapacaksınız. O da zor. Yapılabildiği kadarı ile yapmaya çalışmak önemli. Aktif yaşam çok önemli. Çocuklar asansörle evine giriyor, sonra bilgisayarın başında. Aktif yaşam koşulları yok. Büyük dezavantaj diye düşünüyorum. Onu nasıl aza indirebiliriz, bunları düşünmeliyiz. Fast food türü, yağlı, unlu, şekerli gıdaları mümkünse az alacak ya da almayacak. Okullarda kantinlerde yine gazlı içecekler (ki bunlar yasaklandı) onların yerine ayran gibi ürünler tüketilmeli. Süt tüketimi çok az. çocukların süt, yoğurt, ayran, sebze, meyve tüketimini artırmalıyız. Et tüketimi de protein anlamında önemli. Güneşli günlerde güneş göstermeliyiz.
- Çocuk Endokrinolojisi Nedir?
Hormonlar değişik salgı bezlerinden dolaşıma salınan, vücudumuzun düzenli çalışmasında çok önemli olan ve genelde protein ve glukoprotein yapısındaki maddelerdir. Hormonlar organizmanın birçok fonkksiyonunun doğru çalışması ve gelişmesi için çok önemlidir. Örneğin bir çocuğun normal büyümesi direkt olarak hormonlarla yakın ilişkilidir. Hormonlar değişik salgı bezlerinden dolaşıma salınan, vücudumuzun düzenli çalışmasında çok önemli olan ve genelde protein ve glukoprotein yapısındaki maddelerdir. Hormonlar organizmanın birçok fonkksiyonunun doğru çalışması ve gelişmesi için çok önemlidir. Örneğin bir çocuğun normal büyümesi direkt olarak hormonlarla yakın ilişkilidir. Endokrinoloji Bilimi vücudumuzun hormonlar ve bunları salgılayan salgı bezleri ile ilgili sorunları ve hastalıkları ile uğraşan tıp bilimin dalıdır. Çocuk Endokrinolojisi veya tıp diliyle Pediatrik Endokrinoloji ise yenidoğan döneminden 18 yaşına kadar olan bebek, çocuk ve ergenlerde görülen; Büyüme Gerilikleri Boy Kısalıkları Erken Ergenlik, Gecikmiş Ergenlik Şeker Hastalığı (Diyabet) Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Şişmanlık (Obezite) Guatr Ve Tiroid Bezi Hastalıkları (Hipotiroidi-Hipertiroidi) Cinsel Gelişim Bozuklukları Penis Sorunları Böbrek Üstü Bezi Hastalıkları Adet Düzensizlikleri Aşırı Tüylenme Hipofiz Bezi Hastalıkları Turner Sendromu D Vitamini Ile Ilgili Hastalıklar Kalsiyum Ve Fosfor Metabolizması Ile Ilgili Bozukluklar Başta Raşitizm Olmak Üzere Değişik Kemik Hastalıkları gibi endokrinolojik sorunların tanı, tedavi ve izlemleri ile ilgilenir. Çocuk Endokrin Uzmanları tıp fakültesini ve 5 yıllık Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimlerini tamamladıktan sonra, en az 3 yıl çocuk endokrinolojisi dalında eğitim alırlar ve gerekli sınavları geçtikten sonra Çocuk Endokrin Uzmanı olmaya hak kazanırlar. Çocuklar sürekli büyüme ve gelişme trendi içinde olduklarından küçük erişkinler olarak kabul edilemezler. Birçok fizyolojik ve psikolojik özellikleri erişkinlerden farklıdır. Çocuklardaki erken dönemlerde görülebilecek endokrin sorunlar erken tedavi edilmezlerse daha sonraki yaşamlarında ciddi olumsuzluklara neden olabilir. Çocukların endokrin bozuklukları ve hormonal problemleri mutlaka bir Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı tarafından takip ve tedavi edilmelidir.
- Hormonlu gıda erken ergenlik nedeni
Ergenlik başlama bulgusu, kız çocukları için meme tomurcuklanmasının başlaması, erkek çocuklarda testislerde büyümesi şeklinde görülür. Kız çocuklarındaki gelişim kolay fark edilir ancak şişman çocuklarda yağ dokusu ile karıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Testis büyümesi ise doktor tarafından tespit edilebilir. Ergenlik Nedir Birçok aile, çocuklarının erken ergenliğe girdiği yönünde kaygı yaşayabilir. Ergenlik bulgusu kızlarda 8-13, erkeklerde 9-14 yaş arasında başlamalıdır. Kızlarda 13 yaşına gelmesine rağmen erkeklerde de 14 yaşında olmasına rağmen ergenlik bulgusunun gelişmemesinde de gecikmiş ergenlik söz konusu olabilir, bunun da mutlaka araştırılması gereklidir. Ergenlik başlama bulgusu, kız çocukları için meme tomurcuklanmasının başlaması, erkek çocuklarda testislerde büyümesi şeklinde görülür. Kız çocuklarındaki gelişim kolay fark edilir ancak şişman çocuklarda yağ dokusu ile karıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Testis büyümesi ise doktor tarafından tespit edilebilir. Şişmanlık, Erken Ergenlik Nedeni Bulguların kız çocukta 8, erkek çocukta 9 yaşından önce görülmesi erken ergenlik olarak ifade edilir. Bu bulgulardan sonra genital bölgede, koltuk altında kıllanma gözlenir. Bazı çocuklarda kıllanma artışları ergenliğin ilk bulgusu olarak gözlenebilir. Genellikle patolojik bir durum değildir, ancak bu çocukların da doktorlarca değerlendirilmesi gereklidir. Kızlarda ilk adet kanaması ergenliğin bitiminde ortaya çıkan bir bulgudur. Fakat ailelerce ergenliğin ilk bulgusu olarak değerlendirilebilir. Ergenlik bulgularının başlaması ile ergenlik bitimine kadar geçen süre 3-4 yıldır. Kızlarda ergenlik bitimi ilk adet kanamasının olması, erkeklerde sperm üretiminin başlamasıdır. Ergenliğin başlamasında ve süresinde genetik, ailesel özellikler, iklim şartları, ısı artışı, beslenme özellikle şişmanlık, çevresel uyaranlar etkilidir. Kızların ilk adet yaşının annelerinkine benzer olduğu gösterilmiştir. Şişmanlığın kız çocuklarında erken ergenliğe neden olduğu bilinmektedir. Çocukların şişman olmamaları için sağlıklı beslenmelerine, spor yapmalarına, aktif olmalarına dikkat edilmelidir. Endokrin Bozucular İçeren Domates, Çilek, Fındık, Elmaya Dikkat Bugün için erken ergenliğin “endokrin bozucular” olarak isimlendirilen ve hormonal dengeleri bozarak insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen, dışarıdan alınan maddelerle ilişkili olabileceğini gösteren bilimsel yayınlar giderek artmaktadır. Örneğin, doğal yollarla üretilmediği için endokrin bozucular içeren domates, çilek, fındık, salatalık, elma, portakal ve benzeri birçok sebze-meyve, hormonla büyütülen hayvanların etleri ve yumurtaların tüketilmesi ve endüstride kullanılan kimyasallarla temas edilmesi erken ergenlik nedenleri arasında sıralanabilmektedir. Endokrin çevre bozucular, çocuklarımızı ve gelecek nesilleri etkilemektedir. Bu konuda ciddi önlemler almak durumundayız. Erken Ergenlik, Psikolojik Sorun Yaratabiliyor Erken ergenlik, ciddiye alınması gereken önemli bir sorundur. Erken ergenlik başlayan çocukta yaşıtlarından farklı bir vücut yapısı oluşuyor, bu da psikolojik olarak sorun yaratabiliyor. Erken ergenlik ile birlikte çocuğun boyu yaşıtlarından daha uzun oluyor, büyümesi artıyor ancak ergenlik hormonlarının kemiklerdeki büyüme plaklarının olgunlaşmasını hızlandırması sonucu büyüme hatları erken kapanacağından bu çocukların erişkin boyları genetik potansiyellerinden kısa kalıyor. Bu iki olumsuz sonuç, erken ergenliğin zamanında tanınmasını ve tedavi edilmesini gerektiriyor. Bazen de genetik ve çevresel faktörler dışında özellikle erkek çocuklarda çok daha önemli bulgular, erken ergenlik nedeni olabiliyor. Bu nedenle, bu dönemdeki çocukların ergenlik açısından doktor tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalarda, 19. ve erken 20. yüzyıldan itibaren ergenlik yaşının daha düşük yaşlara indiği, ancak son otuz yıldır önemli bir değişiklik olmadığı belirtiliyor. Türkiye’de yapılan çalışmalarda da önceki yıllara göre ergenlik yaşında belirgin farklılık olmadığı gösteriliyor.
- Çocuklarda Kabızlık (Konstipasyon)
Toplumumuzda kabızlık olarak adlandırılan hastalığın tıbbi adı konstipasyondur. Konstipasyon erişkinlerde %25, çocuklarda yaklaşık %10 sıklıkta bulunmaktadır. Yani her 10 çocuktan birinde kabızlık sorunu bulunmaktadır. Toplumumuzda kabızlık olarak adlandırılan hastalığın tıbbi adı konstipasyondur. Konstipasyon erişkinlerde %25, çocuklarda yaklaşık %10 sıklıkta bulunmaktadır. Yani her 10 çocuktan birinde kabızlık sorunu bulunmaktadır. Yalnız değilsiniz.. Üzerinde fırtınalar koparılan şeker (diabet) hastalığı toplumda %5 sıklıkta görülmektedir. Kabızlık aslında bu kadar sık görülmesi nedeniyle ciddi bir toplum sağlığı sorunudur. Kabızlığı herkesin anlayacağı gibi tanımlamak gerekirse, düzenli kaka yapamama, kaka yaparken zorlanma ve bunun belli bir süreden uzun olması şeklinde tanımlanabilir. Çocuğunuz 2 günde birden daha uzun sürede kaka yapıyorsa, yaparken ağrı ve zorlanma yaşıyorsa ve bu süreç bir aydan uzun sürdüyse çocuğunuzda tedavi edilmesi gereken kabızlık sorunu bulunuyor demektir. Peki tedavi edilmese ne olur ki diye içinizden geçiriyor olabilirsiniz. Aslında bu yazıyı okuyorsanız bunu sormayacak kadar bu konu hakkında sorun yaşıyorsunuz demektir. Kabızlık, çocukların ve bazen ailelerinin yaşam kalitesinde bozulma, psikolojik sorunlar ve en sonunda iştahsızlık, gelişme geriliği gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bunun gibi sağlık sorunlarının yanı sıra ciddi maddi sonuçlara da yol açabilmektedir. ABD'de çocuk kabızlığının yıllık maliyeti yaklaşık 5 milyar dolardır. Yani kabızlık, maddi, manevi ciddi sorunlara yol açabilen hem bireysel hem de toplumsal bir sorundur. Uzun süreli tedavi edilmemiş kabızlığı olan çocuklarda buna ek olarak kaka kaçırma şikayetleri de eklenebilmekte ve zaten kötü olan klinik tablo daha da ağırlaşabilmektedir. Tedavisinde ne yapmalı? Aslında bu soru için herkese uyabilecek sihirli bir reçete bulunmamaktadır. Son yıllarda giderek daha sık dillendirdiğimiz gibi hastalık yoktur, hasta vardır. Sadece internetten alınan hap bilgilerle yapılan tedavi maalesef çoğunlukla yüz güldürücü sonuçlar vermemektedir. Her hasta ayrıntılı olarak değerlendirilmeli ve tedavi planı hasta özelinde hazırlanmalıdır. Ancak iyi bir haber vermek gerekirse, eğer iyi bir tedavi ve takip programı hazırlanabilirse çocukların büyük çoğunluğu başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Tedavinin uzun soluklu olacağı aile ve çocukla konuşulmalı, olası tedavi süreci ayrıntılı şekilde anlatılmalıdır. Tedavi başarısızlığındaki en önemli neden tüm hastalara aynı ilaçların benzer dozlarda ve sonuçları takip edilmeden kullanılmasıdır. Yani her çocukta aynı ilaç aynı dozda etkili olmamaktadır. Başlanan ilacın etkileri ilk günler ve haftalarda yakından takip edilmeli ve ilaç dozu dinamik şekilde düzenlenmelidir. Bir diğer başarısızlık nedeni ciddi kabızlığa bağlı bağırsakları kaka ile dolu bir çocukta yalnızca ilaç tedavisi uygulanmasıdır. Bu hastalarda bağırsaklar gerekirse lavmanlarla ile boşaltılmalı, bağırsak boşaltımının sağlandığından emin olunduktan sonra ilaç tedavi başlanmalıdır. Bu sayede daha etkin tedavi sonuçları elde edilebilmektedir. Sorun aslında zaman kısıtlılığıdır. Yazı boyunca anlatmaya çalıştığım tedavi planının uygulanabilmesi için hasta ve aile ile ciddi zaman harcanması gerekmektedir. Maalesef ülkemiz sağlık sistemi içinde hastalarla yeterli zaman ayrılamadığı için genellikle ilaç yazılıp 1 ay sonra kontrole çağrılmaktadır. Bu yüzden hastalar tedavi edilememekte ve doktor doktor dolaşmaktadır. Etkin tedavinin sağlanılması için bir ekip çalışması gerekmektedir. Kabızlığın ciddi sorunlar doğurabilecek önemli bir sağlık sorunu olduğu akılda tutularak etkin tedavinin sağlanılması çok büyük önem arz etmektedir.
- İnmemiş Testis
Çocuklarda inmemiş testis Testisler, gebeliğin sekizinci haftasında, çocuğun karnının içinde, henüz gelişmekte olan böbreklerin hemen altında oluşurlar. Gelişim sırasında böbrekler yukarı doğru (olmaları gereken yer) çıkarken testisler de aşağı doğru kasık kanalının girişine dek göç ederler Testisler, gebeliğin sekizinci haftasında, çocuğun karnının içinde, henüz gelişmekte olan böbreklerin hemen altında oluşurlar. Gelişim sırasında böbrekler yukarı doğru (olmaları gereken yer) çıkarken testisler de aşağı doğru kasık kanalının girişine dek göç ederler. Gebeliğin yedinci ayına dek burada kalan testisler salgılanan hormon ve bazı faktörlerin etkisiyle yeniden harekete geçerek kasık kanalından içeri doğru girer ve doğumdan hemen önce skrotum içine yerleşmiş olur. Testislerin bu göç yolu üzerinde herhangi bir yerde duraklaması “inmemiş testis” olarak tanımlanır. Bu inişin gerçekleşmesi için anneden ve çocuktan salgılanan bazı hormon ve faktörlerin yetersiz düzeyde salgılanması testislerin inişlerini tamamlayamamasında en önemli etkenlerden biridir. Zamanında doğmuş erkek bebeklerin %3-5 inde inmemiş testise rastlanmaktadır. Bu oran, erken doğum nedeniyle testislerin inişi tamamlanmadığından, prematüre bebeklerde %30 civarındadır. Testislerin inişi bebek doğduktan sonra kısa bir süre daha devam eder ve inmemiş testis görülme sıklığı 1 yaşında % 1 ’e kadar düşer. İnmemiş testis 2/3 oranında tek taraflı, 1/3 oranında ise iki taraflı görülmektedir. Tek taraflı inmemiş testislere daha çok sağda rastlanmaktadır. Testis genellikle normal iniş yolu yani kasık kanalı içinde bazen de kanalın dışında bir yerde veya karnın içerisinde kalabilir. Testislerin görevlerini normal bir şekilde yapabilmeleri için, vücut ısısından 3-4 derece daha düşük bir ortamda bulunmaları gerekir. Torbalar (skrotum) testis için gereken bu koşulları sağlar. Çünkü bu bölgede ısı 33 dereceyken; kasık kanalında 35, karın içinde 37 derece civarındadır. Testisin torba dışında daha sıcak bir ortamda kalması sperm yapısında bozulmaya ve ileride kısırlık sorunlarına neden olabilir. İnmemiş testis, kolay yaralanma ve kanlanma bozuklukları nedeniyle ciddi hasara uğrayabilir. İnmemiş testis, kısırlık, psikolojik ve kozmetik gibi sorunların yanı sıra hayatı tehdit edici sorunlara da zemin hazırlar. Torbada bulunmayan bir yumurtadan ileri yaşlarda kanser gelişme riski fazladır. İndirilmeyen testislerde de kanserin teşhis ve tedavisi zorlaşmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü çocuklarda inmemiş testis mutlaka tedavi edilmesi gereken cerrahi bir sorundur. İnmemiş testis tanısı, çocuk cerrahisi ve çocuk ürolojisi uzmanının elle yapacağı fizik muayene ile konulur. Utangaç (retraktil) testis nedir? Utangaç ya da “retraktil testis” zaman zaman skrotumda görülen ancak muayeneler sırasında yukarıya kaçabilen testis demektir. İnmemiş testisten farklıdır ve çok büyük olasılıkla tedaviye gerek yoktur. Bu testisler kendiliklerinden skrotuma inmişlerdir ancak testisi yukarıya çeken kasların muayene sırasında uyarılmaları nedeniyle geriye doğru kaçabilirler. Soğuk ortamda, çocuk ağlarken veya testisler ellenirken refleks ortaya çıkıp testislerin yukarıya kasık kanalına doğru çıkmasına neden olabilir. Çocuk uyurken, ateşli iken, banyoda iken veya uygun teknikle yapılan muayenede testislerin torbada oldukları kolayca gözlemlenebilir. Bu çocukların doğumda zaten testislerinin yerinde olduğu saptanmıştır. Retraktil testis bir hastalık sayılmaz. Bu nedenle tedavi de gerektirmez. Sorun inmemiş testis ile karıştırılması ve yanlış tanı almasıdır. Şüpheli durumlarda, bu konuda eğitimli cerrahlar tarafından muayenesi ve belli aralıklarla kontrolü gerekir. İnmemiş testis tedavisi İnmemiş testis sorununun düzeltilmesinde bazı istisnalar dışında hormon tedavisi önerilmemektedir. Testislerin ilk 6 ayda kendiliğinden inme şansı bulunduğu için bu süre içinde genellikle beklenilir. Ancak 1 yaşına kadar inmeyen testisler cerrahi girişim ile torbada olması gereken yere indirilir. Cerrahi işlemde; kasıktan iki santimetrelik kesi ile girilerek, testisin inmediği taraftaki yumurta bulunur ve torba içine, yani olması gereken yere indirilir. Testisin karın içerisinde olduğu durumlarda ise laparoskopik yani kapalı yöntemle karın içerisine bakılır ve testis torbaya indirilir. Testisin hiç olmadığı vakalarda veya alınmak zorunda kalındığı durumlarda ise; hastalarda psikolojik travmayı azaltmak ve kozmetik görünümü normalleştirmek için testis benzeri silikon protezler torbaya yerleştirilir. İnmemiş testis ameliyatı sırasındaki ağrı tedavisi, çocuğun ameliyat sonrası dönemi rahat geçirmesine yardımı olur. Hasta ameliyat sonrası aynı gün taburcu olabilir. Taburculuk sonrası hastanın evinde birkaç gün dinlenmesi önerilir. Ev içinde hareket etmesinde ve yürümesinde hiçbir sakınca yoktur. Torbada ve kasıkta hafif bir şişlik ve ağrı olması doğaldır. Torbada şişlik ve sertlik birkaç hafta, hatta bazen daha uzun süre devam edebilir. Sonra kendiliğinden geçer. Ameliyattan 3-4 gün sonra ilk kontrolüne gelen hastanın pansumanı çıkarılır. İçeriden atılan dikiş emilebilir ve estetik olduğu için ameliyattan sonra ayrıca dikiş almaya gerek yoktur. Hasta, pansumanı açıldığı gün banyo yapabilir. Yarada kızarıklık ve şişlik fazlaysa, yaradan kan geliyorsa, hastada ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı varsa mutlaka doktora başvurmalıdır.
- Çocuklarda Uykuda Yatak Islatma
Beş yaşın üzerindeki çocuklarda, uykuda altını ıslatma, Enürezis ya da Enürezis Nokturna olarak adlandırılır. Gündüz idrar şikayetleri (idrar bekletme, ani sıkışma, sıkışıp kaçırma, zor ya da ıkınarak idrar yapma vb) veya kabızlık gibi eşlik eden sorunlar söz konusu ise; Beş yaşın üzerindeki çocuklarda, uykuda altını ıslatma, Enürezis ya da Enürezis Nokturna olarak adlandırılır. Gündüz idrar şikayetleri (idrar bekletme, ani sıkışma, sıkışıp kaçırma, zor ya da ıkınarak idrar yapma vb) veya kabızlık gibi eşlik eden sorunlar söz konusu ise; idrar yolları enfeksiyonları ve böbrek hastalıkları için risk oluşturdukları için, öncelikle bunlar için gerekli tedavi planlanmalıdır. Klasik olarak 5 yaşından sonra yatak ıslatmaya devam etme oranı %20 olup, bu oran daha sonraki her sene %20’lik bir azalma gösterir ve 15 yaşına gelmiş bir kişide %1-2’lere iner. Genelde erkek çocuklarda 2 kat daha fazla görülür. Yatak ıslatma ile ilgili olan bir diğer ilginç nokta ailesel birliktelik göstermesidir. Çocukken, hem anne hem babası altını ıslatan çocuklarda görülme sıklığı %77 iken, anne ya da babadan birisi yatak ıslatmış ise oran %45’ler civarına iner. Ayrıca anne ya da babadaki düzelme yaşı da çocuktaki düzelme yaşı ile paralellik gösterir. Uzun yıllar boyunca yatak ıslatmanın psikolojik nedenlerden kaynaklandığı düşünülmüş ve bu çocuklar psikiyatri uzmanlarınca tedavi edilmişlerdir. Günümüzde biliyoruz ki yatak ıslatmada psikolojik faktörlerin yeri yok denecek kadar azdır. Hatta çoğu zaman var olan psikolojik sorunlar, yatak ıslatmanın, çocuk ve aile üzerinde yarattığı stres neticesinde ortaya çıkmakta ve başarılı tedavi sonrasında bu psikolojik sıkıntılar da ortadan kalkabilmektedir. Yatak ıslatan çocuklar doktora başvurduklarında, öncelikle yatak ıslatma ile birlikte olabilecek idrar yolu enfeksiyonu ya da gündüz idrar şikayetleri veya kabızlık gibi sorunlar mutlaka araştırılmalıdır. Çocuğun işeme, dışkılama alışkanlıkları, sıvı alımı, uyku özellikleri, piskolojik durum, ve iyi bir muayene ile çoğunlukla tanı koyulur. Ayrıca, idrar tetkiki ve işeme testi de tanı koymak için oldukça faydalıdır. Tedavi: Tedavi için en önemli 2 nokta; çocuğun 5 yaş ve üzerinde olması ve kuru kalmak için istekli olmasıdır. Aileye özellikle bu durumun her yıl -20 oranında kendiliğinden düzeleceği söylenerek güven verilmeli ve motivasyon sağlanmalıdır. Özellikle önceden kuru olup, daha sonra tekrar yatak ıslatmaya başlayan çocuklarda, psikolojik faktörlerin (boşanma, yeni kardeş, okul sorunları vb) önemli rol oynayabileceği unutulmamalıdır. Genel yaklaşım: Önce aile ve çocuk bu sorunun kendi kendine düzelebileceği konusunda bilgilendirilmeli ve gerekli açıklamalar yapılmalıdır. Aile ve çocuk cesaretlendirilmelidir. Yaşam biçimi önerileri olarak günlük sıvı alımının düzenlenmesi çok önemlidir. İçilen su ve sıvının 2/3’si gündüz saatlerinde alınmalı, sıvı gıdalar akşam saatlerinde giderek azaltılmalı ve yatmadan 1.5-2 saat kadar önce mümkünse kesilmelidir. Mesaneyi rahatsız edebilecek, kafeinli ve limon ve portakal suları gibi içecekler akşam saatlerinde, alınmamalıdır. Çocuğun uyuduktan 1.5 saat kadar sonra uyandırılarak kaldırılması ve çişe tutulması gece ıslatmalarını belirgin olarak azaltabilmektedir. Ancak çocuk kesinlikle gecede bir defadan fazla uyandırılmamalıdır. Tüm bu uygulamalar rağmen sorunu düzelmeyen çocuklarda, doktor kontrolünde ilaç (veya alarm) tedavisine başlanmalıdır. Son yıllarda, yatak ıslatan çocuklar için özellikle üretilmiş, dilde eriyebilen ve son derece düşük yan etki riski olan ilaçlar ile 3 aylık tedavi sonrasında %60-70 başarı elde etmek mümkün olmaktadır. Bu ilaçların kesinlikle kısırlık gibi bir yan etkisi de yoktur.
- Sünnet Hakkında Bilmek İstedikleriniz?
Sünnet nasıl ve nerede yapılır? Doğru Sünnet ameliyathane koşullarında, deneyimli uzman bir hekim tarafından, cerrahi koşul ve prensiplere uyularak yapılmalıdır. Evde yapılan sünnetler son dönemlerde azalma göstermiştir, fakat kırsal kesimlerde bu uygulama hala devam etmektedir... Sünnet nasıl ve nerede yapılır? Doğru Sünnet ameliyathane koşullarında, deneyimli uzman bir hekim tarafından, cerrahi koşul ve prensiplere uyularak yapılmalıdır. Evde yapılan sünnetler son dönemlerde azalma göstermiştir, fakat kırsal kesimlerde bu uygulama hala devam etmektedir. Toplu Sünnetlerde de gerekli fiziki koşulları sağlanmadığı için önemli sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Doğru bir şekilde Sünnet, Cerrahi asepsi ve antisepsi kurallarına uyulmak şartı ile, deneyimli ve eğitimli uzman kişiler tarafından yapılması gerekmektedir Bebekler doğumdan bir gün sonra sünnet edilebilir. Ancak bebekte doğuştan bir Penis anomalisi var ise daha sonra sünnet derisi onarımında kullanılacağı için yeni doğan sünneti uygulanmaz. Sünnetin hangi yaşta yapılmasına gelirsek, yukarıda da anlattığımız gibi ”Sünnet, yaparken ameliyathane koşulları, deneyimli bir uzman ve cerrahi şartlara uyarak yapılır ve sonrası yara bakımı uygun bir şekilde yine kurallar çerçevesinde yapılır ise Sünnet her yaşta yapılabilir. Bebekler en erken ne zaman sünnet edilebilmektedir? Bebekler doğduktan sonra en uygun olduğu zamanda Sünnet yapılabilir. Fakat ideal olan doğumu takip eden gün sonrası yapılması genelde hekimlerin kişisel ortak görüşüdür. Çocuklarda Sünnet Sünnet ülkemizde geleneksel olarak uygulanan cerrahi bir işlemdir. Sünnet derisinin darlığı (fimozis) ve sık idrar yolları enfeksiyonu geçirme dışında sünnet isteğe balı olarak yapılmaktadır. Cerrahi Sünnet Kliniğimizde klasik cerrahi dikişli sünnet yöntemi uygulanmaktadır. Lokal anestezi uygulandıktan sonra Sünnet derisi bisturi(ameliyat bıçağı) ile kesilir. Kanamalar cerrahi iplik ile bağlanarak veya bipolar koter yardımıyla durdurulur. Cilt ile mukoza ağızlaştırılarak dikilir. Bu dikişler emilebilir olduğundan alınmasına gerek kalmaz ve bir ay içinde kendiliğinden eriyerek düşerler. Tüm dünyada yüzyıllardır kullanılan en güvenli yöntemdir. Sünnet ne zaman yapılmalıdır? Sünnetin yapılma yaşı ile ilgili olarak belirlenmiş bir fikir birliği yoktur. Ancak sıklıkla sünnet Yeni doğan dönemini geçiren bir ayını geçen ve 1 yaşına kadar ve sonrasında ise 7 yaşından sonra yapılmasını tavsiye edilmesine rağmen ülkemizde hemen hemen her yaşta Sünnet yapılabilmektedir . Yeni doğan sünneti yapılmalı mı ? Yeni doğan sünneti çocuk cerrahisi tarafından önerilmemektedir. Bebek 1 ayını geçtikten sonra sünnet yapılmasında sakınca yoktur . Bir yaşına kadar sünnet yaptıralım mı? 1 aydan, 1 yaşına kadar bebekler ve çocuklar sünnet yaptırılmasında sakınca yoktur. Sünnet kim tarafından yapılmalıdır Sünnet eğitimli uzman bir Çocuk Cerrahisi Uzmanı tarafından yapılması gereklidir. Fıtık ve inmemiş testis ile birlikte sünnet yapılmalı mı? Kesinlikle evet Çocuğunuzun anestezi alması sırasında ek bir cerrahi işlem olan sünnet de beraberinde yapılması, yaşama ihtimali olan travmayı engelleyecektir. Sünnet yapılırken uygulanan anestezi yöntemleri Lokal anestezi dediğimiz Pipinin bölgesel olarak uyuşturulması işlemidir. Özellikle yeni doğan sonrası 1 yaş çocuklarda bu yöntem tercih edilmektedir. Aynın şekilde bizlerde bu yöntem ile Sünnet yapmayı tercih etmekteyiz. Genel anestezi yönteminde ise sünnet olacak çocuk Anestezi Uzmanı Dr. Tarafından yaklaşık 15 dakika sürecek bir anestezi ile Sünnet çocuğu uyutmaktadır. Bu yöntem Sünnet öncesi ayrıntılı bir hazırlık gerekmektedir. Sünnet sonrası karşılaşılan sorunlar nelerdir ? Sünnette en sık karşılaşılan sorun KANAMA dır. Sonrasında ehil olmayan ellerde yapılan yanlış Sünnet Enfeksiyon iyileşme sonrası yapışıklıklar oluşmaktadır. Sünnet öncesinde Anne ve Babaların dikkat etmesi gereken durumlar nedir? Bebekler bir ayını geçmişler ise sünnet olabilme ayına girmiş demektir ek bir rahatsızlık ve gereklilik yok ise mutlaka konusunda, özellikle sünnet konusunda eğitimli tecrübeli ve başarılı olan bir Çocuk Cerrahı Uzmanını mutlaka tercih etmeleri gerekmektedir. Sünnet yaptırmadan önce mutlaka uzmana götürüp bir ön muayene yapılması ve bilgi alınması gerekmektedir. Bu şekilde bilinçli bir şekilde olan yaklaşım gelecekteki muhtemel sorun ve rahatsızlıkların önüne geçecektir.
- Çocuklarda Kabızlık
Kabızlık her yaşta görülen, hayat kalitesini bozan ciddi bir problemdir. Birçok farklı şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Kabızlık her yaşta görülen, hayat kalitesini bozan ciddi bir problemdir. Birçok farklı şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Yani kabızlığın aslında tek bir tanımı yoktur. Özellikle çocuklarda kış aylarında sıklığı artan solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle kabızlık da daha sık görülmeye başlanabilir. Bunun nedeni ağzından soluk alıp vermeye başlayan çocuk ister istemez çok fazla hava yutar. Hem hastalığın yarattığı rahatsızlık hem de kullanılan ilaçlara bağlı olarak iştahı da azalan çocukta gaz çıkaramama ve kaka yapamama ve dolayısıyla karın ağrısı şikayeti ile meydana gelir. Kabızlık süresi uzadıkça hasta bir kısır döngüye girer. Kalın bağırsakta uzun süre kalan dışkının içerisindeki su daha da emilerek kaka katılaşır hatta taşlaşabilir. Tuvaletini yapmaya çalışan ve üstelik oldukça sert bir kaka çıkarmaya çalışan çocuğun poposunda çatlak meydana gelebilir. Bu çatlak da eklenince kaka yapma çok ağrılı bir hal aldığından zaten uzayan süreç çocuğun popom acıyacak korkusu ve buna bağlı kakasını tutma eğilimi nedeniyle içinden çıkılmaz bir hal alır. Böyle durumlarda kabızlık birkaç açıdan ele alınmalı ve hekim-aile uyumu mutlaka sağlanmalıdır. Tedavi sıklıkla uzun soluklu olmalı, çocuğun şikayetleri geriledikçe hekime olan güveni de artacağından sorun kökünden çözülmüş olmaktadır.
- Çocuklarda Göbek Fıtığı
Göbek fıtığı (umbilikal herni) her yaşta görülebilen, cinsiyet ayırt etmeyen çoğunlukla bebeklerde görülen bir durumdur. Göbek fıtığı (umbilikal herni) her yaşta görülebilen, cinsiyet ayırt etmeyen çoğunlukla bebeklerde görülen bir durumdur. Göbek deliğinin olduğu bölgede sıklıkla ağlama, ıkınma ve öksürme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda fark edilir. Fıtık olan bölgeye karın içerisinden yağ dokusu ya da bağırsak girip çıkıyordur. Göbek fıtıklarının %90dan fazlası 4 yaşına kadar kendiliğinden düzelebildiğinden cerrahi müdahale genellikle tercih edilmez. Belirli aralıklarla hastanın kontrole getirilmesi yeterlidir. Kasık fıtıklarının aksine fıtığın içerisinde giren organın sıkışması çok nadirdir. Fıtık bölgesi üzerine kumaş sarmak ya da bir cisim koyarak kuşak yapmak sakıncalıdır ve yapılmamalıdır. Zira normalde sıkışmayacak olan fıtık kesesi içerisindeki doku maalesef dışarıdan müdahale sonucu sıkışabilir. Bu durum gereksiz cerrahi sonuçlar doğuracağından göbek fıtıklarına kesinlikle dışarıdan müdahale yapılmamalıdır. Dört yaşından büyük çocuklarda göbek deliği veya etrafında şişlik sebat ediyorsa artık kendiliğinden düzelme ihtimali düşüktür ve ameliyat gereklidir. Göbek fıtığı ameliyatı yetişkinlerden farklı olarak hastanın kendi dokusu kullanılarak onarıldığından görece basit ve problemsiz ameliyatlardır. Ameliyat süresi kısadır ve hastanın hastanede yatmasına operasyon öncesi ve sonrası genellikle ihtiyaç duyulmaz. Ameliyat sonrası tekrarlama riski oldukça düşüktür.
- Cerrahi Sünnet / Yenidoğan Sünneti Hakkında Merak Edilenler
Sünnet dünyadaki en eski ve en sık uygulanan cerrahi girişimlerden biridir Sünnet dünyadaki en eski ve en sık uygulanan cerrahi girişimlerden biridir. İlk sünnetin milattan önce 4000 yıllarında Mısır’da yapılmış olduğuna dair kanıtlar olsa da bazı antropologlar sünnetin milattan önce on binli yıllardan beri yapıldığını iddia etmektedir. Sıklıkla inanış ve toplum anenelerine dayalı olarak yapılmaktadır. Dini açıdan esas olarak İslam ve Musevilikte sünnet yapılmakla birlikte diğer inanışlarda da sünnet yapılmaya başlandığı bilinmektedir. Tevrat’ın Yaradılış bölümünde sünnetten bahsedilmekte ve hayatın ilk 8 gününde yapılması gerektiği bildirilmektedir. Müslüman toplum için ise bir yaş belirtilmemiştir. Bazı kaynaklarda sünnetin özellikle savaşlarda ölen kişinin ait olduğu grubun belirlenmesi için de yapıldığı belirtilmektedir. Her ne sebeple olursa olsun tüm dünyada sıklığı artmakta olan sünnetin çok önemli bir cerrahi işlem olduğu unutulmamalıdır. Sünnet İşleminde Anestezi/ Bölgesel Uyuşturma Esas olarak Çocuk Cerrahları lokal sünnetten ziyade diğer uygulanan cerrahi işlemlerden farksız olduğu için genel anestezi altında sünneti tercih etmektedir. Sünnet için bahsi geçen “genel anestezi” ile kasıt aslında hastanın derin uyutulmasıdır yani sedasyondur. Sedasyonda hasta ağrı hissetmez ancak sürekli olarak derin bir narkoz uygulamasına da maruz kalmaz. İşlem sırasında bilinç kapalıdır, hasta uyumaktadır ve ağrı hissetmemektedir. Bu hem cerrah için hem de hasta için en konforlu yöntemdir. Ancak ülkemizde eğitimsiz kişilerce sünnet uygulanması, hijyen açısından hiç uygun olmayan ortamlarda sünnet yapılmaya başlanması nedeniyle sorumluluk almak zorunda hisseden çocuk cerrahları olarak bizler toplumdaki yanlış eğilimlerin ve uygunsuz uygulamaların önüne geçmek adına bölgesel uyuşturma (lokal anestezi) yöntemi ile sünnet yapmaya başladık. Sünnet Teknikleri Sünnetin birden fazla yapılış tekniği bulunmakla birlikte herhangi bir tekniğin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Yani yara yeri iyileşmesi, enfeksiyon vb riskler açısından tüm teknikler benzer özellik göstermektedir. Bu nedenle en iyi yöntem cerrahın kendisini en rahat hissettiği yöntemdir. Halk arasında lazerle sünnet denilen kanama kontrolü sırasında kullanılan alettir. Sünnette dikiş yaranın daha hızlı ve daha kozmetik iyileşmesi için atılmaktadır. Doku yapıştırıcılarda iyileşme süreci uzamaktadır. Çocuğun Sünnet Hazırlanması Belki de sünnet ameliyatının en önemli kısmı çocuğun buna hazırlanmasıdır. Bu konuda cerrah kadar ailenin rolü çok büyüktür. Her konuda olduğu gibi sünnet konusunda da asla yalan söylemeyin. Çocuğunuzla yerli yersiz sünnet konusunu konuşmayın; uygun bir ortam hazırlayarak konuşun. Başkalarının da sürekli sünnetten bahsetmelerini ve çocuğunuzla korkutucu şeyler söylemelerini engelleyin. Çocuklar söylenen sözler kadar bunların nasıl söylendiğine de dikkat ederler. Bu nedenle sizin sünnet ile ilgili heyecan, endişe ve varsa korkularınızı çocuklar hareketlerinizden okuyacaklardır. Bu nedenle normal bir olaydan bahsediyormuş gibi davranın. Ses tonu ve yüz ifadenizi buna uygun bir şekilde kullanın. Çocuğunuzda tedirginlik ve korkuya yol açabilecek tabirlerden kaçının. "Kestirmek, kesilmek, kesmek" yerine "sünnet ettirmek, sünnet olmak" demeyi tercih etmeye özen gösterin. Neden sünnet olması gerektiğini, sünnetin asırlardır her müslüman erkek çocuğuna uygulandığını, hatta sağlıklı olduğu için dünyada birçok çocuğa sünnetin uygulanmaya başlandığını, artık kendisi için de sünnet zamanının geldiğini anlatın. Bilimsel anlamda doğru olan, her çocuğun sünnet hakkında doğru şekilde bilgilendirilmesi ve bu işlemi kabul edip etmeme hakkına sahip olmasıdır. Unutmayın ki sünnet işlemi size değil, çocuğunuza uygulanacaktır. Bu sebeple sünnet istemi ile başvuran aileler geldiğinde görüşme sırasında mutlaka çocukla konuşurum. Ona ne istediğini ne kadar istediğini sorarım. Tüm muayenelerden önce yaptığım gibi yaşı ister 3 ister 13 olsun hastamdan izin almadan muayeneye başlamam. Reşit olmasalar da hastalarımın birer birey olduğu ve kendi bedenleri üzerinde öncelikle onların söz hakkı olduğunu her zaman aklımda tutarım. Sünnet İşlemi ve Sonrası Sünnet ameliyatı ehil ellerde 15 dakikayı geçmemektedir. Sıklıkla bir pansumanla işlem sonlandırılmakta bahsi geçen pansuman da 2-3 gün içerisinde çıkarılmaktadır. Her cerrahın kendine ait stili olmakla birlikte yoğun lokal bakımlar, antibiyotik kullanımlarına gerek duyulmaz. Bir hafta içerisinde yaranın %90’ı iyileşmekte hasta normal hayatına dönmektedir. Sünnet Sonrası İstenmeyen Durumlar Sünnet sonrası en sık görülen şikayeti kanama ve yara yerinde iltihaplanmadır. Doktorun talimatlarına uyulduğu takdirde bu şikayetlerin görülme ihtimali de aslında oldukça düşüktür.
- YENİ DOĞAN SÜNNETİ
• Yeni doğan sünnetinin yararları nelerdir? Bebekte muhtemel gelişebilecek sarılık, kan pıhtılaşma faktörlerinin fonksiyonlarının gelişmesi ve kalbe ait problemlerin olmadığının net olarak ortaya konduğu, aynı zamanda çocuk doktoru tarafından yapılan genel muayene günü olan 7. gün yapılması olası komplikasyonları en aza indirecektir. Aynı zamanda bu dönemde anne sütü artmış olacak, bebek daha iyi emmeye başlayacağından cerrahi işlem sonrası bebeğin iyileşmesi de daha hızlı olacaktır. • Yeni doğan sünnetinin yararları nelerdir? Doğumun ilk yılı içinde idrar yolu enfeksiyonlarının sünnetsiz erkek çocuklarda sünnetlilere oranla 7-10 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz, lokal anestezi ile işlem yapılabilir. Kanama denetimi daha kolay olmaktadır. Yara yeri iyileşmesi bebeklerde daha hızlıdır. • İşlem nasıl yapılır? Sonrasında bebeği nasıl etkiler? Penis etrafına lokal anestezik etkisi olan krem uygulanmasından 1 saat sonra, penis kökü ve çevresine lokal anestezi enjeksiyonu uygulanma ve sünnet işlemi klasik cerrahi yöntemle yapılabileceği gibi, sünnet işlemi için üretilmiş çeşitli tıbbi aletler yardımıyla da yapılabilir. Cerrahi işlemin süresi 10-15 dakikadır. Sünnet güvenli bir işlem olmasına rağmen, kanama, enfeksiyon, eksik veya fazla deri kalması ve yara yerinin kötü iyileşmesi gibi durumlarla karşılaşılabilir. Uzman kişilerce yapılması durumunda bu riskler oldukça nadirdir. • Nelere dikkat etmeli? İşlem sonrası lokal anestezinin etkisi yaklaşık 4-6 saat sürmektedir, önerilen ağrı kesiciler ile sonrasında oluşacak ağrı kolayca kontrol altına alınabilir. Yara yeri özel pansumanlar ile kapatılır, birkaç gün içinde pansuman çıkarıldıktan sonra yara yerinin beze yapışmasını önlemek ve iyileşmeyi hızlandırmak için önerilen yağlı kremler kullanılabilir. Penis ucunda gelişen kızarıklık birkaç gün içinde yerini sarı renkli bir kabuğa bırakacaktır, bu normal iyileşmenin bir belirtisidir. İyileşme sürecinde sünnet derisi ile penis başı arasında istenmeyen yapışıklıklar olabilir, basit bir masajla bu durumun önüne geçilebilir. İlerleyen dönemde işeme deliğinde darlık gelişebilir, işeme akımının ara ara gözlemlenmesi gereklidir. • Erken doğan bebeklerde de sünnet yapılabilir mi? Erken doğan bebeklerin yenidoğan yoğum bakımda takip ve tedavisi sonuçlandırılıp taburcu edildikten sonra, çocuk doktorlarının onay vermesi halinde sünnet işlemi yapılabilir. • Hangi durumlarda, neden beklenmeli? Penisin doğumsal anomalilerinde düzeltici operasyon için bebeğin büyümesi, hayati tehlike içeren hastalıklarda bebeğin sağlığına tam olarak kavuşması, ailede kanama bozukluğu varsa bebekte de bu bozukluk olup olmadı net olarak ortaya konması beklenmelidir. • Hangi durumlarda acil müdahale sebepli yeni doğan sünneti yapılmalıdır? Normal işemeyi engelleyecek kadar ciddi fimozis (sünnet derisi darlığı) dışında acil sünnet işlemi için bir neden yoktur.
















