top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • Çocuklarda Kasık Fıtığı ne zaman acil ameliyat edilmelidir?

    Kasık fıtığı nedir? Anne karnında erken dönemlerde testisler (yumurtalıklar) böbreklerle aynı seviyededir. Çocuk, anne karnında büyüdükçe testisler de aşağı normal yerlerine inmeye başlarlar. Altıncı ayda karın dışına çıkarlar, son ayda ise kasık kanalından geçerek skrotuma (yumurtalıkların bulunduğu torbaya) inerler. Testislerin inişi tamamlandıktan sonra kasık kanalı kapanır. Eğer kasık kanalı kapanmaz ve buradan bağırsak, kızlarda yumurtalıklar gibi karın içi organlar kasık kanalına ve skrotuma inerse kasık fıtığı (inguinal herni) ortaya çıkar. Hangi çocuklarda kasık fıtığı görülür? Kasık kanalı normal popülasyonda %20 oranında açıktır. Fakat bu insanların hepsinde kasık fıtığı olmaz, yalnızca %15’inde kasık fıtığı meydana gelir. Kasık fıtığı zamanında doğuş bebeklerin %1-4’ünde görülür. Erken doğan çocuklarda kasık kanalının kapanması için zaman yeterli olamayacağından kasık fıtığı görülme sıklığı daha yüksektir. Prematüre bebeklerde % 15-40 oranında görülmektedir. Kasık fıtığının belirtileri nelerdir? Karın içi organlar, ıkınma, öksürme, ağlama ve yüksekten atlama gibi karın içi basıncı artıran durumlarda açık olan kasık kanalından aşağı inerler. Kasıkta şişlik ortaya çıkar. Şişlik zamanla kasıktan skrotuma doğru artarak ilerler. Kasık fıtığında neden şişlik olur? Kasık fıtığında erkeklerde bağırsaklar, omentum (bağırsakların üzerini örten yağ tabaka), apendiks ve mesane duvarı kasık kanalından aşağı inerken, kız çocuklarında ise daha çok over (yumurtalık) kasık kanalından aşağı iner. Bu organların fıtık kesesi içinde belirmesi şişliğe neden olur. Bu şişlik bebek ağladığında, öksürdüğünde veya karın içi basıncı artıran diğer durumlarda daha belirgin olur. Şişlik genellikle karın içi organların normal yerlerine dönmesi ile kendiliğinden kaybolur. Zamanla bu şişlikler daha sık ortaya çıkar ve daha uzun süre kalırlar. Kasık fıtığının sıkışması nedir? Kasık fıtığı olan çocukların % 10’unda fıtık kesesi içine girmiş olan organlar burada sıkışır ve karın içine dönemezler. Bu duruma fıtık boğulması (inkarserasyon) denir. Kasıkta şiddetli ağrı ve morarma olur. Bulantı, yeşil renkli kusma ve karında şişkinlik ortaya çıkar. Kasıkta sıkışan organ elle usulüne uygun olarak bastırılarak karın içine geri döndürülmelidir (fıtık redüksiyonu). Eğer sıkışan organ geri döndürülemez ise kan dolaşımı bozulur ve gangren olabilir (strangülasyon). Strangülasyon tedavi edilmez ise ölüme sebep olabilecek acil bir durumdur. Acil olarak ameliyata alınmalıdır. Çocuk ne kadar küçükse fıtık boğulma riski de o kadar artar. Yani fıtık zamanında önlem alınamazsa hayati tehdit edebilecek kadar ciddi sonuçlara sebep olabilir. Bebek ve çocuklarda kasık fıtığının tanısı nasıl konulur? Genelde anneler kasık bölgesinde tekrarlayan şişlik olduğunu belirtirler. Bu şişlik ağladığında belirginleşir ve sıkışmamışsa sustuğunda azalır ya da kaybolur. Kasıktaki şişlik elle yukarı ve dışa doğru bastırınca kayboluyorsa fıtık tanısı konur. Bazen doktor bu şişlik muayene esnasında belirginleşmeyebilir. Bu durumda ailenin şişliğin belirgin olduğu zaman fotoğraf çekmesi istenir. Genellikle başka bir tetkike gerek yoktur. Kasık fıtığının tedavisi nedir? ÇOCUKLARDA KASIK FITIĞI ŞARTLARIN UYGUN OLDUĞU EN KISA ZAMANDA AMELİYAT EDİLMELİDİR. Çocuk ve bebeklerde kasık fıtığının tedavisi Genel Anestezi altında ameliyattır. Kesinlikle kasık bağı ile veya ilaçla tedavisi yoktur. Beklemekle kendiliğinden düzelmez. Normal kasık fıtığı acil bir ameliyat değildir, ancak acele bir ameliyattır. Bu aceleden kasıt haftalar en geç ay içerisinde sorunun çözüme kavuşturulmasıdır. Genel anesteziyi engelleyecek solunum yolu enfeksiyonu varsa, hastanın genel durumu kötüyse ameliyat klinik durum düzelinceye kadar ertelenebilir. Prematüre bebekler yakın takip edilmek şartı ile miyada gelinceye kadar beklenebilirler. Kasık fıtığı ne zaman acil ameliyat edilmelidir? Karın içi organlar kasık kanalında sıkışmış ve geri dönmüyor ise buna boğulmuş kasık fıtığı veya inkarserasyon denir. Boğulmuş kasık fıtığında kasıktaki karın içi organların kan dolaşımı bozulur ve gangren (strangülasyon) ortaya çıkabilir. Ayrıca kasık kanalı içinde sıkışmış bu organlar basınç etkisi ile testis damarlarına, sinirlerine, sperm taşıyan kanala ve testisin kendisine zarar verebilirler. Ölüme yol açabilirler. Bu yüzden boğulmuş kasık fıtığı redükte edilemiyorsa (kasık kanalındaki organlar karın içine itilemiyorsa) acil ameliyat edilmesi gerekebilir. Kasık fıtığının ameliyatı nasıldır, kolay mıdır? Kasıktan yapılan 1- 1,5 cm lik bir kesi ile girilerek fıtık kesesi bulunur ve kese bağlanır. İleri yaşlardaki insanlarda yapılan ameliyatlardan farklı olarak çocuklarda karın kasları dikilmez veya yama konulmaz. Çocuk Cerrahisi uygulamalarında en sık yapılan ameliyatlardan biridir ve diğer ameliyatlarla karılaştırıldığında nispeten kolay bir ameliyattır. Ameliyattan sonra nelere dikkat etmeliyiz? Ameliyattan sonra uygun ağrı kesicileri uygun dozda, uygun yolla çocuğa verilir. Ameliyatta yara yeri pansumanla kapatılır, ertesi gün pansuman açılır ve genelde bir daha pansuman yapılmaz. Beşinci gün banyo yapabilir. Ameliyattan hemen sonra çocuğun hareketleri tamamen serbest bırakılır. Çocuk genelde birinci haftanın sonunda tamamen normal hayatına döner. Bu ameliyattan sonra yaklaşık %0,1-1 oranında istenmeyen durumlar gelişebilir. Bunlar: kesi yerinde enfeksiyon, kanama, hidrosel, testisin yukarı çıkması, testis atrofisi (testisin erimesi; özellikle sıkışmış fıtık ameliyatlarından sonra), sperm taşıyan kanalın zedelenmesi, tekrar fıtık olması (Nüks).

  • İnmemiş testis nedir?

    Testis dokusu gelişim aşamasında bebek anne karnında iken öncelikle böbreklerinin hemen altında belirir. Testis dokusu gelişim aşamasında bebek anne karnında iken öncelikle böbreklerinin hemen altında belirir. Bebek geliştikçe bir yandan testisler gelişip büyürlerken diğer yandan böbrek komşuluğundan ayrılarak kasık kanalı iç halkasına ardından kasık kanalından testislerin yerleşeceği torbaya doğru hareket ederler. Bu hareket tüm gebelik boyunca devam eder ve doğumdan kısa bir süre önce her iki testis torbaya yerleşir. Tek veya her iki testisin bu inişi tamamlayamamasına bir başka deyişle torbaya yerleşememesine inmemiş testis denir. Zamanından önce doğan bebeklerde %30 oranında görülen inmemiş testis oranı 3 ay içinde %3’e 6 ay içinde de %1’e düşer. Utangaç Testis (Retraktil Testis) Nedir? Testislerin özellikle soğuğun etkisiyle veya çocuğun alt taraflarının ellenmesi gibi durumlarda yukarıya, kasıklara doğru kaçarak ortadan kaybolmasına utangaç testis denir. Testisler sıcak ortamlarda, örneğin çocuğun ateşinin çıktığı durumlarda, banyo küvetinde sıcak suyun içinde otururlarken veya çocuk uyurken bakıldıklarında çoğunlukla torbada görülürler. Utangaç testis bir hastalık sayılmaz, çoğu zaman çocuğun ilerideki hayatında bir soruna yol açmaz ve herhangi bir tedavi ( ilaç veya ameliyat ) gerektirmez. Nadiren yaşın ilerlemesi ile testisin yukarda kaldığı durumlarda bildirilmiştir. Bu nedenle utangaç testislerin aralıklı muayene ile takibi daha uygundur. İnmemiş Testis Tedavisi Ne Zaman Yapılmalıdır? İnmemiş testis tedavisinin ideal yaşı 6-12 ay arasıdır. İdeal sperm sayısının korunması için 18 ay öncesi testisin torbaya indirilmesi gerekir. Daha büyük çocuklarda ise tespit edildikten hemen sonra ameliyat yapılması daha uygundur. İnmemiş testis kısırlık ve testis tümörü gibi önemli problemlere neden olduğundan dolayı ameliyat edilmelidir. Ameliyat uygun zamanda ve ehil ellerde yapılmalıdır İnmemiş Testis Tedavisi Nasıl Yapılır? İnmemiş testis ile doğan her bebek doğumdan sonra 6 ay boyunca takip edilmelidir. 6 ay içinde torbaya inmeyen testisin bu süreden sonra inmesi beklenmez. Torbada olmayan, inip çıkan, torbada ele gelmeyen testis tedavisinde en kesin ve hızlı tedavi ameliyattır. Ameliyat tekniği testisin yerine göre değişmektedir. Torbaya yakın yerleşimli testisler torba üzerinden yapılan 1 cm’ lik bir kesiden torbaya indirilebilir. Testisi torbaya uzak olan çocuklarda ise kasık üzerindeki 3 cm’lik bir kesiden testis torbaya indirilebilir. Çocuklar aynı gün evine taburcu edilir. Belirti vermese de inmemiş testisli hastaların % 65 kadarında ameliyatta fıtık da tespit edilir ve eş zamanlı tedavisi yapılır. Fizik muayenede torbada ya da kanalda tespit edilemeyen ultrasonda da görülemeyen testisler için üç durum olabilir. Bunlardan birincisi testis hiç oluşmaması, ikincisi oluştuktan sonra kendiliğinden eriyerek yok olması üçüncüsü ise karın içerisinde barsakların yanında kalmasıdır. Bu durumun netleştirilmesi için karın içerisine laparoskopi ile bakılmalıdır. Testis bulunursa aynı seansta aşağıya indirilmelidir. Eğer testis yeterince büyümemiş ve normal görünümde değilse aynı seansta çıkarılması gerekir. Karın içerisinde bulunamayan testislerde laparoskopi bitirilip aynı seansta kasık bölgesi ufak bir kesi ile açılıp erimiş testis aranmalı ve çıkarılmalıdır. Her iki testisin de torbada hissedilmemesi durumunda acilen bebeğin cinsiyetinin kromozomal olarak test edilmesi ve hormonlarının kontrol edilmesini gerektirir. Bu kontroller Çocuk Endokrinolojisi doktorları tarafından yapılır. İnmemiş Testis Ameliyat Olmazsa Neler Olur? İnmemiş testis kısırlığa, testis kanserine, testis travmasına yatkınlığa ve çocukta psikolojik bozulmalara neden olabilir. Aynı zamanda inmemiş testis karşı tarafta ki normal testis dokusunu da olumsuz etkiler. İnmemiş testis ilaç ile tedavi edilebilir mi? İlaç ile testisin indirilmeye çalışılması çoğu zaman sadece vakit kaybıdır. Çünkü çok sınırlı hastada uygulanabilen ilacın etkisi kaybolduğunda %80’in üzerindeki hastada testis tekrar yukarı kaçar. İnmemiş testis ameliyatı sonrası takip ve bakım nasıl olmalıdır? Yıllık aralıklarla testis muayenesi gereklidir. Çocuğun sperm hücrelerinin zarar görüp görmediği sadece çocuk sperm analizi verme yaşına geldiğinde anlaşılabilir. Genel prensip olarak tek taraflı inmemiş testis olan çocuklarda baba olamama problemi %10 civarı iken çift taraflı olanlarda bu oran %70’e kadar yükselebilmektedir. İnmemiş testisi olan çocuklarda özellikle genç yetişkin döneminde testis tümörü gelişim riski daha yüksektir. Bu nedenle hastaların muayenelerinin ve gerekirse kan testleri ve ultrason takiplerinin yapılması gereklidir.

  • "ASTIMLILAR" KIŞI RAHAT GEÇİRMEK İÇİN YAZIN BOL BOL DENİZE GİRİN

    "ASTIMLILAR" KIŞI RAHAT GEÇİRMEK İÇİN YAZIN BOL BOL DENİZE GİRİN Astımlılar sporcu astımı dışında spor yapmayı öneriyoruz.(Sporcu astımında da uygun tedavi vermek kaydıyla spor yapmayı öneriyoruz.) Spor solunum kaslarımızı güçlendiriyor.Akciğerin solunum kapasitesini arttırıyor. Vurdulu ,kırdılı sporlar yerine daha bireysel yapılan sporları öneriyoruz, Yüzme bunların en ideali.Yüzmede havuzda değilde ; denizde yüzme solunum yollarımız için ideal. Havuz da yüzmede bazı problemler var.Havuzda havuz kimyasallarının havuz yüzeyinde bir karışlık mesafede biriktiğini biliyoruz.Bu bir karışlık alan havuzda yüzerken soluk aldığımız mesafedir.Havuz kimyasalları tıpta irritan olarak geçer.Astım krizini ayni sigarada olduğu gibi tetikleyen faktörlerdendir.Bu nedene bağlı kapalı havuzlarda astımlılara yüzme önermiyoruz. Havuzlarda yapılan araştırmalarda işeme sık bulunmuştur.İdrardaki üre ile dezenfektan olarak kullanılan klor birleşek solunum yolları ve akciğer için oldukça zararlı bir gaza dönüşmektedir.Bu da astımlılara oldukça zarar vermektedir. Havuzlarla iligili kuşkular git gide artmaktadır. Amerika’da CDC (Hastalık önleme ve kontrol merkezi) 2017 mayıs ayında 22-28 mayısı Sağlıklı ve emniyetli yüzme haftası ve bir parazite dikkat çekmek için CRYPTOSPORİDİUMA yılı ilan etmiştir.Bu paraziti klor öldürmemektedir.Ayrıca Amerikada havuzların % 60 ında: “E.Coli Salmonella Camplobacter Norovirüsler Parazitler “. bulunmuştur. Düzenli klorla temizlenmesine rağmen bu havuzlarda bulunan zararlı mikroplar düşündürücüdür. Açık havuzlarda esintiye bağlı olarak havuz yüzeyinde kimyasal irritan gazların birikmediğini biliyoruz.Bu nedenle açık havuzlarda yüzmenin astımlılar açısından bir sakınca yok.Diğer bulaşıcı hastalıkları dikkate almazsak. İdeali denizde yüzmek solunum kaslarımız ve akciğer kapasitemizi arttırırken,deniz yüzeyinde biriken deniz suyu buharı hafif tuzlu,hafif iyotlu ve son yıllarda bulunan bir özellik mikrop öldürücü maddeler içermesi astımlılar için doğal bir ilaç gibi kabul edebiliriz. Deniz yosunu üstünde bulunan BACİLLUS LİCHENİFORMİS sinüzitte neden olan mikropların hepsini öldürdüğünü biliyoruz.Newcastle Üniversitesi bu basilden yeni burun damlası geliştirmeye çalışıyor. Yaz nihayet geldi,astımlılar bol bol denizde yüzün gelecek kışı çok daha rahat geçireceksiniz..

  • Akciğerden Su Alınması ( Torasentez )

    Akciğer su alınması işlemini başlamadan önce tam yerini belirlemek çok önemlidir. Bunun içinde uzman hekimler ultrason ve göğüs radyografisi uygulamaları yapar. Birçok hasta için öncelikli olarak sorunu belirlemek adına ultrason uygulaması yapılır. Uzman hekim yaptığı bu işlemle potansiyel olan komplikasyonların hepsini tanımlar. Hastada kanama bozukluğu mevcutsa ve kanın pıhtılaşması ile alakalı ilaçların kullanımını yapıyorsa kanama riskinin önüne geçmek adına ekstra bakım işlemleri gerekebilir. Bazı kişilerde ilaçların ve hastalıkların sebep olabileceği kan pıhtılaşması anormalliklerini ortadan tamamen kaldırmak adına işlemlerin öncesinde kan testleri yapılacaktır. Ultrason cihazları uygulamanın güvenliğini arttırmak adına kullanılır. Uygulama oldukça kısa zaman içinde gerçekleştirilir. Hastanede ya da gerekli cihazlar ve güvenlik ekipmanları varda uzman hekim ofisinde gerçekleştirilebilir. Torasentez yani akciğerden su alma işlemleri aşağıdaki basamakları içermektedir; Uzman hekimin suyu alması adına hasta gerekli olan pozisyona getirilir. Genelde uygulama esnasında dik oturulması istenecektir. İğne yerleştirilecek olan bölge antiseptik bir solüsyon yardımı ile temizlendikten sonra az miktarda uyuşturma ilacı yani lokal anestezi cilt boyunca ve iki kaburga arasında bulunan derin dokulara enjekte edilir. Lokal anestezi uygulaması işlem esnasında rahatsızlığı en az düzeye indirme konusunda yardımcı olur. Anestezik enjekte yapıldığı zaman şırıngaya tutturulan daha büyük bir iğne takılır. İğne kaburgaların arasından plevral boşluğa kadar geçer. İğne incecik bir plastik tüp değiştirilir. Kateter yerleştirilmesi yapıldıktan sonra iğne çıkarılır. Katater yolu ile şırınga içine sıvı çekilecektir. Efüzyondan kaynaklı olarak belli başlı semptomlar yaşanıyorsa akciğerin geniş kapsamlı bir şekilde genleşmesine izin verecek çok miktarda sıvı boşaltılması işlemi yapılır. Akciğerden su alınması işlemi kısa süre içinde tamamlanır. Torasentez Komplikasyonları Akciğerden su alma işlemleri çoğu zaman komplikasyonsuz bir şekilde tamamlanır. Potansiyel şekilde oluşabilecek olan komplikasyonlar arasında; Ağrı, iğne takıldığı zaman rahatsızlık meydana gelebilir. Ağrılar iğne çıkartıldıktan sonra ortadan kaybolmaya başlar. Lokal anestezi uygulaması oluşabilecek olan ağrıların önüne geçecektir. Zayıf hissetme, bazı hastalar uygulama esnasında ya da sonrasında baygın veya baş dönmesi sorunları yaşayabilir. Bu durum genelde birkaç dakika boyunca yattıktan sonra ortadan kalkar. Kanama, iğne cildin içine ve göğüs duvarının içine sokulduğu zaman kanama meydana gelebilir. Kanama sorunu çoğu az düzeyde meydana geldiğinden dolayı kendiliğinden durur. Kanamadan kaynaklı olarak bölgede çürük ve morarama meydana gelir. Nadir de olsa akciğerin içinde veya çevresinde kanama olabilir. Enfeksiyon, bakteri iğne delinmesinden kaynaklı olarak meydana gelirse enfeksiyon gelişebilir. Alanı temizlemek adına dezenfektan solüsyonu kullanmak ve prosedür esnasında steril teknikler kullanmak enfeksiyon risklerinin en düşük düzeye kadar inmesine olanak sağlar. Enfeksiyon oluşma riski oldukça nadirdir. Pnömotoraks veya sönen akciğer, bazı durumlarda sıvı numunelerini elde etmek için kullanılan iğne akciğerin delinmesine neden olabilir. İğne tarafından ortaya çıkan delik çoğu zaman kendi kendine kapanır. Aksi bir durum meydana gelirse havanın akciğerlerin çevresinde birikmesi oluşur ve akciğer sönmesine neden olabilir. Bu duruma pnömotoraks adı da verilir. Pnömotoraks ortaya çıktığı zaman plevral boşlukta bulunan havayı boşaltmak ve akciğerin yeniden genişlemesini sağlamak adına göğüs tüpü kullanılabilir. Pnömotoraks sorunu akciğerlerden su alma uygulamasının yaklaşık olarak yüzde 6’lık kısmında meydana gelir. Meydana gelen bu sorun genelde küçüktür. Hemen hemen 3/ 1’lik kısmı büyür, genişlemeye devam eder ve nefes darlığına neden olur. Karaciğer veya dalak deliği, çok nadirde olsa torasentez esnasında karaciğer veya dalak delinmesi yaşanabilir. Torasentez iğnesi yerleşiminde yönlendiren ultrasonografi uygulamasında bu komplikasyonun riski de azalır. Uygulama yapılan birçok hastada nadiren meydana gelir. Akciğer ödemi, torasentezden uygulamasından sonra nadirde olsa hasta akciğer ödemi ile alakalı sorun yaşayabilir. Bu sorun akciğer torasentezin yapıldığı göğüs bölgesinden akciğerde ani şekilde toplanır. Bazı kişiler nefes darlığı ya da öksürük sıkıntısı çekebilmektedir. Genelde bu semptomlarda kısa süre içinde kendiliğinden geçer. Akciğer ödemi terapötik bir torasentez esnasında büyük miktarda plevral sıvı alındığı zaman ortaya çıkma eğilimi göstermektedir.

  • Çocuklarda Kasık Fıtığı

    Zamanında müdahale edilmediğinde ölüme dahi neden olabilen bebek ve çocuklardaki kasık fıtığı rahatsızlığı... Zamanında müdahale edilmediğinde ölüme dahi neden olabilen bebek ve çocuklardaki kasık fıtığı rahatsızlığı, doğru teşhis ve tedaviyle tamamen ortadan kaldırılabilir. Kasık Fıtığı Nedir? Fıtık, karın içindeki (bağırsaklar gibi) bir organın, karın duvarından dışarı çıkmasıdır. Fıtığın bulunduğu yerde yumuşak bir kitle ele gelir. Kasık bölgesinde ortaya çıkan fıtığa kasık fıtığı denir. Anne rahmindeyken bebeklerin yumurtalıkları (erkekte testis, kızda over) karın içinde böbreklere yakın yerleşmektedir. Bebek gelişimiyle birlikte yumurtalıklar kasık bölgesine doğru iner. Erkek yumurtalığı torbaya inerken beraberinde periton denilen karın içini kaplayan zardan bir keseyi kasık kanalına doğru sürükler. Normal şartlarda testis inişini tamamladıktan sonra bu açıklık tamamen kapanır. Ancak periton bir şekilde kapanamaz ve içinden karın içi organlar geçebilecek boyutta kalırsa fıtık oluşumuna yol açar. Kızlarda ise aynı kanaldan rahim bağları geçer. Benzer mekanizmayla kasık kanalında zardan bir kese oluşur. Sonuçta; doğumda var olan bu kese çok ince olduğundan fark edilmeyebilir. Ancak içine bağırsaklar gibi bir organ girdiğinde aile ve doktor tarafından fark edilir. Bazen bu kese içine sadece su girer,bu duruma “Su Fıtığı” (hidrosel) adı verilir. Hangi Çocuklarda Daha Sık Görülür? Erkek çocuklarda, erken doğanlarda görülme oranı çok daha yüksektir. Her 100 çocuktan ortalama ikisinde kasık fıtığı görünmektedir. Kasık fıtığına %80-90 gibi bir oranda erkek çocuklarında rastlanmaktadır. Kasık fıtığı tek sağ ya da tek sol tarafta olabileceği gibi %10 gibi bir oranda her iki tarafta da saptanabilmektedir. Prematüre bebeklerde görülme sıklığı zamanında doğan bebeklere göre üç kat daha fazladır. Bu rahatsızlıkların üçte birinin tanısı ilk 6 ay içerisinde, %90’ının tanısı da ilk 2 yaş içerisinde konulmaktadır. Ancak tanının sonraki yaşlarda da konulması mümkündür. Çocuklarda görülen kasık fıtığının erişkinlerdeki gibi kendini zorlamayla ilgisi yoktur, genetik faktörler rol oynamaktadır. Kasık fıtığı, kasıkta ya da torbada çocuk ağlayıp kendini zorladığı sırada bir şişlikle kendini gösterir. Çocuklar sırt üstü yattığında bazen fıtık kesesi küçülüp kaybolur ve görünmez. Fakat aslında fıtık kesesi yine vardır. Ancak gözle tanı konulması mümkün değildir. Fıtık zaman zaman çocukta sıkışmaya bağlı ağrı yapabilmektedir. Boğulmuş Fıtık Nedir? Yumuşak bir baskıyla karın içine gönderilemeyen fıtığa boğulmuş fıtık denir. Bu durumda çocukta huzursuzluk, ağrı ve kusma ortaya çıkabilir. Bu haliyle devam ederse iştah kaybı, dışkı yapamama ve karın şişliği ortaya çıkabilir. Uzun süren fıtık boğulması nedeniyle bağırsakları besleyen damarlar sıkışıp bağırsak çürümesi (strangülasyon) denilen ve acil cerrahi gerektiren hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir. Kız çocuklarda yumurtalık dokusunun boğulması daha sıklıkla görülmektedir. Zamanında müdahale edilmezse yumurtalık dokusunun çürümesine neden olabilir. Boğulmuş kasık fıtığı sonrası tamamen çürümeye giden yumurtalık dokusu. Ne Zaman Ameliyat Edilmelidir? Kasık fıtığı, karın içi organlarının sıkışarak boğulması riskini engellemek için, mümkün olan en kısa sürede ameliyat ile onarılmalıdır. Prematüre bebeklerde anestezinin risk taşıma olasılığı nedeniyle bir iki ay beklenebilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Kasık bölgesinde çok küçük bir kesi yapılır, fıtık kesesi onarıldıktan sonra cilt kesisi eriyen dikişlerle kapatılır. Kesinin üstü küçük bir pansumanla kapatılır. İşlem sırasında ameliyat bölgesine uzun etkili uyuşturucular kullanıldığı için ameliyat sonrası ağrı kontrol altındadır.

  • Çocuklarda Apandisit

    Çocukluk çağı acil ameliyatlarının en sık nedeni apandisittir. Çocukluk çağı acil ameliyatlarının en sık nedeni apandisittir. Çocukluk çağında apandisit tanısı daha zor olduğundan % 20 apandisit vakasında tanı konduğunda perforasyon yani halk deyimi ile patlama gelişmiş olur. Apandisit nedenleri nelerdir? Apendiks çekum denen kalın bağırsağın başlangıç kısmına açılan kör uçla sonlanan bir bağırsak parçasıdır. Bu bağırsağın herhangi bir nedenle tıkanması sonucu apandisit olur. Apendiksin tıkanması sonucu apendiks içi basınç artmaya ve apendiks şişmeye başlar. Basınç kan basıncından fazla olmaya başlayınca önce venler sonra arterler tıkanmaya başlar. Apandiks duvarında ödem, ülser ve perforasyon gelişir. Apendiks içindeki iltihaplı muhteva karın içine yayılır. Apendiksin tıkanmasına en sık sertleşmiş kaka parçası olarak bilinen fekalomlar yol açar. Ayrıca viral ve bakteriyal enfeksiyonlar apendiks etrafındaki lenf bezlerini büyüterek lümenin tıkanmasına yol açabilirler. Kistik fibrozis, yabancı cisimler, karsinoid tümörler, immün yetmezlik te apandisite sebep olabilirler. Apandisitte ailesel yatkınlık olduğu da gözlenmiştir. Apandisitte şikâyetler nelerdir? Başlangıçta iştahsızlık, göbek etrafında başlayan ağrı, ateş ve kusma görülür. Apendiksteki iltihap dış duvara ulaşınca karın ağrısı göbek etrafından karnın sağ alt tarafına geçer. Bu arada karın ağrısı gittikçe artar. Apendiks patlayınca ağrı geçici olarak azalır. Fakat iltihap tüm karın içine yayılınca yaygın karın ağrısı ve hassasiyet ortaya çıkar. Bu duruma tahta karın denir. Bulantı, kusma ve ateş artar. İshal olabilir.

  • Lazer Tedavi Süreçleri

    1.Adım İlk önce Tetkikler. Topografi tetkikleri ile ayrıntılı olarak gözün kornea tabakasının topografik haritası belirlenir. Pakimetre ile kornea kalınlığının ölçümü yapılır. Kornea kalınlığı, uygulanacak cerrahi yöntemin seçilmesinde göz numarası kadar önemli bir parametredir. 2. Adım: Muayene Yukarıda belirtilen üç aşamadaki tetkiklerden sonra bu veriler eşliğinde ayrıntılı göz muayenesi yapılır. Muayenede görme keskinliği, numaralar ve bağlayıcı ölçümler belirlenir. Biyomikroskobik muayene yapılır ve son olarak göz tansiyonu ölçülür. Yaş, şeker, guatr, yüksek tansiyon gibi sistemik hastalıkların varlığı ayrıntılı olarak sorgulanır. İhtiyaca göre Wavefront veya Topolazer ileri tetkikleri yapılır. 3. Adım: Damlalı göz muayenesi Göz bebeklerini genişleten bir damla damlatılıp yaklaşık 30 dakika bekletildikten sonra göz numaraları tekrar tespit edilir ve ayrıntılı olarak göz bebeğinden göz dibi muayenesi (retina damar ve sinir tabakası) yapılır. Retinada incelme, yırtık, delik gibi riskli alanlar varsa bu bölgeler argon lazer yöntemi ile korumaya alınır. Argon lazer uygulaması excimer lazer tedavisinin 3 hafta ertelenmesini gerektirebilir, ancak tedaviye engel değildir. Daha güvenli bir uygulama sağlar. Yaklaşık olarak 2-3 saat kadar süren tüm bu muayene ve analizler sonucu elde edilen veriler, refraktif cerrahlar tarafından değerlendirilerek en uygun tedavi yöntemine karar verilir. Damlalı muayene nedeniyle göz bebekleri büyüdüğünden ve normal haline dönmesi için bir süre beklenmesi gerektiğinden lazer tedavisi aynı gün yapılamayabilir. Ameliyat için en erken bir gün sonrasına randevu verilir 4 Adım: Ameliyat Karar Tetkik ve muayene sonuçlarının değerlendirilmesinin ardından, ameliyatınıza ve hangi teknik ile ameliyat olacağınıza uzmanlık alanı lazer olan doktorlarımız tarafından karar verilir. Lazer Olacak Hastaların Dikkatine! Tedavi öncesi Hastanın tedavi günü yemek yemesinde hiçbir sakınca yoktur. Hasta sadece; Göz makyajı yapmamalı, Parfüm kullanmamalı, Kan sulandırıcı ilaçlar içmemelidir. Tedavi sırası Hasta lazer odasına girdiğinde, lazer yatağına sırtüstü uzanması istenir. Gözüne steril bir örtü örtülür, ardından tedavi süresince gözlerini kırpmaması için özel üretilmiş bir aparatla göz kapakları aralanır. Lazer tedavisi her bir göz için yaklaşık 4-5 dakika kadar sürer, ağrı ve acı hissedilmez. Hastanın tedavi boyunca rahat olması ve doktorun talimatlarına uyması çok önemlidir. Hasta, tedavi bittikten sonra lazer odasından gözleri bandajlanmadan çıkar. Tedavi sonrası ilk 24 saat Lazer tedavisi tamamlanan hasta, yaklaşık yarım saat süre ile bekletilir ve kontrol muayenesine alınır. Hasta, bu kontrolden sonra hastanemizden ayrılabilir. İlk gün; bulanık görme ve gözlerde 3- 4 saat batma, yanma ve sulanma olması normaldir. İlaç kullanımına doktorun tavsiye ettiği şekilde dikkat edilmesi gerekmektedir. Lazer sonrası baş ağrısı hissedilmesi durumunda kan sulandırıcı özelliği olmayan bir ağrı kesici alınabilir. Ameliyat olunduğu gün araba kullanılmasını ve işe gidilmesini önermemekteyiz. Tozlu ortamda bulunmaktan kaçınılmalı, tedavi edilen göz ilk 24 saat süresince ovalanmamalı, kaşınmamalı, ellenmemeli, yüz yıkanmamalı ve banyo yapılmamalıdır. İlk günlerde göze sabun ve şampuan kaçmamasına dikkat edilmelidir. Operasyonun ertesi günü sosyal ve iş yaşantısını kısıtlayacak herhangi bir yan etki kalmaz. Ertesi gün yapılacak doktor kontrolünde gözün yüzeyindeki saydam bölgede kırışıklık tespit edilirse veya flap (kapakçık) altında bir reaksiyon söz konusu olursa flap altının yıkanması gerekebilir. Ameliyattan sonra yaklaşık 3 - 6 ay süre ile doktorun önereceği bir suni gözyaşı damlası kullanılmalıdır.

  • Sünnet Neden Gerekli?

    Bugün ülkemizde pek bilinmemekle birlikte ABD de dahi yılda yaklaşık 1.1 milyon yenidoğan sünneti yapılmaktadır. YENİDOĞAN SÜNNETİ NEDEN GEREKLİ ? Bilindiği üzere sünnetin tarihi Müslümanlıktan çok öncelere eski Mısır yazıtlarına kadar uzanır ve o dönemde geleneksel olarak yapıla gelen bir cerrahi işlemdir.Bugün ülkemizde pek bilinmemekle birlikte ABD de dahi yılda yaklaşık 1.1 milyon yenidoğan sünneti yapılmaktadır.Yılda yaklaşık %6.8 oranında yenidoğan sünnetlerinde artış görülmektedir. Bir çok yayında belirtildiği üzere Sünnetin idrar yolu enfeksiyonları ve böbrek enfeksiyonlarında anlamlı oranda azalma sağladığı ayrıca penis kanseri ve cinsel yolla bulaşan HIV(AİDS) , HPV (PapilomaVirüs) gibi virüslerin enfeksiyonlarının bulaşması riskini azalttığı gösterilmiştir. Bu yayınlar ve bilimsel kaynaklara dayanılarak uluslar arası; Müslüman olmayan ülkelerde dahi usulüne uygun ehil ellerde ve steril koşullarda cerrahi sünnet yapılma oranları gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle bu yayınlarda da belirtildiği üzere yenidoğan sünnetinin üstünlükleri erken dönemde sık rastlanan idrar yolu enfeksiyonlarını engellemek,buna ikincil gelişebilen böbrek enfeksiyonları ve kalıcı böbrek hasarlanmalarının sıklığını azaltmak yönünde anlamlı farklılık olduğu yönündedir. Tüm bu veriler ışığında ve Yenidoğan sünnetine yönelik araştırmalarda özellikle doğum sonrası ilk 3 haftada kanama riskinin daha az olduğu ve bazı yayınlarda da ilk hafta içinde ağrı hissininde daha az olduğu gösterilmesi nedeniyle ideal zamanlamanın ilk hafta eğer bu mümkün olmazsa ilk 3 hafta içinde olduğu gösterilmiştir.

  • Bitik, Fimozis

    Halk arasında Bitik olarak adlandırılan ,Tıbbi olarakda Fimozis terimi kullanılan rahatsızlık Halk arasında Bitik olarak adlandırılan ,Tıbbi olarakda Fimozis terimi kullanılan rahatsızlık Erkek Bebek ve Çocuklarda sık gördüğümüz bir durumdur. Bitik olarak tanımlanan durumda çocukların sünnet derisinin uç kısmında darlık olması nedeniyle, sünnet derisinin hiç sıyrılamaması bazende çocuğun işemesini bile engelliyecek kadar ileri aşamada olmasıdır. Yeni Doğan döneminde ilk 1 aylık süreçte bitiklik işemede zorluk oluşturmuyorsa normal olarak kabul edilebilmekle birlikte ilerleyen dönemde devam etmesi hem sünnet derisi altında kir birikintilerine ,hem de ballanit diye adlandırılan ; o bölgenin enfeksiyonuna neden olmaktadır. Bitiğin sünnet öncesinde açılması işlemi dışında yapılması , yani açmaya çalışılarak zorlanması halinde o bölgede oluşabilecek ani ödem , kanama ve yırtıkların oluşturabileceği sorunlar nedeniyle acil sünnet gereksinimi gerekebilmektedir. Bitik mutlaka Çocuk Cerrahisi Uzmanları tarafından değerlendirilip ,gerekli tedavi seçeneklerinin düzenlemesinin yapılması gereken bir rahatsızlıktır.

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page