top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • Gebeliğin zorlukları egzersizle aşılabilir

    Dolaşım ve sindirim işlevlerini düzenler, anne adayının kilo kontrolünü sağlar, dayanıklılık ve kuvvetin artırılmasına yardımcı olur, doğum için gereken kas aktivitesini destekler.Egzersiz, sosyal etkileşimin sağlanması, sosyal ve psikolojik açıdan iyilik hissinin artırılmasına katkıda bulunur, doğum sırasındaki olası sorunların azaltılmasını sağlar, doğumu kısaltmaya yönelik potansiyelin geliştirilmesine yardımcı olur, gebelik diyabeti (şeker) olasılığının önlenmesinde önemlidir, doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır. Egzersize başlamadan önce fizyoterapistinize ve doktorunuza danışın. Haftanın belirli günlerinde, 30 dakika veya daha uzun süreyle egzersiz yapın. Temas sporlarına, düşme ve abdominal travma (karın travması) riski yüksek olan aktivitelere son verin. Su altı sporları yapmayın. Vücut iç ısısının 38 derece altında seyretmesini hedefleyerek egzersiz süresini ve şiddetini fizyoterapistinizin önerileri doğrultusunda bu düzeyden ileriye götürmeyin. Düşük şiddetteki egzersizleri tercih edin. Kas iskelet sistemine binen stresi azaltmak için ayağınızı destekleyen uygun ayakkabılar giyin. Su kaybını önlemek için uygun miktarda sıvı alın, sıcak ve nemli ortamlarda ya da ateşiniz varken egzersiz yapmayın. Isınma ve soğuma için en az 5 dakika vakit ayırın. İlerleyici germe egzersizlerini kullanmayın. Özel egzersizlerde profesyonel yardım alın. Denge gerektiren egzersizlerden, fazla çömelmekten, çaprazlayarak adım atmaktan ve hızlı yön değiştirmekten kaçının. Aortokaval kompresyondan (bebeği besleyen damar üzerine baskıdan) sakınmak için 16 haftalık gestasyondan (gebelik haftası) sonra sırtüstü pozisyonda uzun süreli egzersiz yapmayın. Enerji (kalori) sınırlamasını ihtiyacınıza göre bir diyetisyen rehberliğinde belirleyin. DÜZENLİ EGZERSİZ YAPMAYANLARA ÖNERİLER 13 haftalık gebelik sonuna ulaşıncaya kadar egzersiz programına başlamamalı, su içi gebelik egzersizleri gibi, vücut ağırlığı binmeksizin yapılabilen egzersizlerle çalışmalara başlamalı ve fizyoterapist gözetiminde, basit ve temel egzersizlerle başlayıp egzersiz toleransını yavaş yavaş artırmalıdır. Karın ve kasık ile sırt ağrılarında, vajinal kanamada, nefes darlığı, baş dönmesi, baygınlık, çarpıntı veya aksi takdirde, yürüme güçlüğünde de egzersizin bırakılmalıdır.

  • Bel Sağlığını Koruyucu Egzersizler

    Bel Fıtığı Olmak İstemiyorsanız Bu Yazıyı Dikkatlice Okuyup Uygulamaya Çalışınız!! Burada anlatacağım egzersizler bel fıtığı olmadan önce belinizi korumaya yöneliktir (koruyucu fizyoterapi) ve bazı egzersizler bel fıtığı olduktan sonrada kullanılabilir ama fıtık hastalarının bu hareketleri rastgele yapmaması tavsiye edilir. Çünkü; her fıtığa aynı egzersiz verilmesi doğru değildir, ayrıntılı değerlendirilip hasta durumuna göre egzersiz programı yapmak gereklidir. Neden aynı egzersizler verilmez derseniz tek bir fıtık türü yoktur 4 tür fıtık vardır , diskin bombe yapıp sadece sinire bası yapmasında ayrı egzersiz verilir ve diskin dış katmanı yırtılıp jelimsi iç kısmı omurilik kanalına doğru hareket etmiş ve omuriliği daraltmışsa ayrı egzersiz verilir. Fıtıkların klinik durumları aynı değildir onun için mutlaka bir uzmana sorun. Bana her zaman mail yolu ile ulaşabilirsiniz her türlü yardıma hazırım.. Burada göstereceğim egzersizler tüm bel egzersizlerini içermemektedir temel egzersizleri içermektedir. Sağlıklı insanın bunları yapması yeterlidir hasta insanın ise hastalığını değerlendirip ona göre egzersiz programı çizilmesi uygundur... Burada anlatılan egzersizleri dikkatlice okuyunuz ve anlamaya çalışınız uygulamada yanlış yapmamanız için görsellerle desteklemeye çalışacağım . Yapacağınız bu basit hareketler sizin bel sağlığınızı koruyacaktır ama tek başına yeterli değildir bir önceki yazımızdaki önerilerle birlikte kullanır ve dikkat ederseniz kesinlikle fıtık olmazsınız . !!Uyarı : Egzersizler esnasında kendinizi kesinlikle zorlamayın ve ağrı yapan hareketlerden kaçının eğer gösterilen egzersiz sizde ağrı yaparsa size uygun değildir, hareketleri ağrı sınırında yapınız , egzersiz esnasında ağrı olursa egzersizi bırakınız!!! !!Egzersizleri sert bir zeminde yapınız . Başlamadan önce tüm egzersizler görseldedir iyice inceleyiniz. Bu egzersizleri 20-30 tekrar günde 3-5 kere yapabilirsiniz. Burada belirleyici olan sizin dayanıklılığınızdır tolere edebildiğiniz kadar kendinizi aşırı yormadan yapabilirsiniz. Önerilen kendinizi zorlamadan yavaş yavaş egzersiz tekrarını ve sıklığını arttırmanızdır.

  • Yüz felci nedenleri, belirtileri ve tedavisi

    Yüz felci hemen hemen hepimizin karşılaşabileceği bir hastalıktır. Yüze gelen sinir liflerinin (Fasial sinir) zedelenmesi ya da basıya uğraması sonucu yüzün mimik kaslarındaki hareket kaybına neden olan yüz felci, hemen hemen her yaşta görülebilir. Sinir hasarı yüzde hareket (mimik) kayıplarına neden olmakla birlikte yüzde ağrı, baş ağrısı ve baş dönmesi, kulak ağrısı, kulak çınlaması, sese karşı hassasiyet, konuşma zorluğu, salyayı tutamama gibi sorunlara da neden olmaktadır. Yüze gelen fasial sinir izlediği yol boyunca herhangi bir yerde sıkışabilir ya da baskıya uğrayabilir . 2 tür yüz felci vardır ; Santral Fasial Paralizi ( yüz felci ) ve Periferik Fasial Paralizi (Bell’s Palsy)’dir. Santral yüz felcinde, sinir santralde yani merkezde zedelenmiş ya da basıya uğramıştır, beyinde ki rahatsızlıklar buna sebep olabilmekte ( tümör gibi). Periferik yüz felci ise, santralin (beyin) dışında sinirin yüze kadar giden liflerinin herhangi bir yerinde basıya uğraması ya da zedelenmesi sonucu ortaya çıkar. Peki bu iki türü nasıl ayıracağız. Perifer fasial paralizi ayrımında fasial sinir sol ve sağa ayrı ayrı dallar halinde uzandığı için problemi durumunda etkilenen taraf (yüzün solu ya da sağı) yüz kısmının tamamında mimik kaslarında güç kaybı , atrofi oluşabilir hatta yüzde tamamen hareket kaybı olabilir, yüz bir tarafa doğru kaymış görünebilir. Fasial sinir beyinde tek dal halinde seyrederken, beyinden sonraki perifer kısmında 2 ye ayrılır sol ve sağ yüzü inerve eder dolayısıyla merkezde olan problemde her iki yüz etkilenir . Klinik olarak hasta değerlendirirken santral fasial paralizinde hareket kaybı her iki yüzün üst kısmında yada alt kısmında görülür. Yüz felci olduğumuzu nasıl anlarız? Hastalar genellikle sabah kalktıklarında su içerken ağzının bir tarafından su dökülmesi olduğunu ve kontrol edemediğini söyler . Bir kısım hasta ise aynaya baktığında yüzünün bir tarafa kaymış olduğunu görüp hemen doktora başvurduğunuz söyler. Yüz felci olduğumuzu şu basit yöntemle anlayabiliriz; Ayna karşısına geçiniz Kaşlarınızı kaldırmaya çalışınız Kaşlarınızı çatmaya çalışınız Gözlerinizi kapatmaya çalışınız Burnunuzu kırıştırmaya çalışınız Üflemeye çalışınız Dişler birleşik dudağınızı açmaya çalışınız Gülümseyiniz Çene kasınızı yukarı doğru kaldırınız ( Erkeklerin traş olurken çenesini yukarı doğru kaldırdığı hareket) Yukarıdaki her bir hareketi yapınız herhangi bir harekette ya da tamamında yüz simetrisinde bozulma var ve yüz bir tarafa kayıyorsa, hareket kaybı yada zayıflaması varsa vakit kaybetmeden hastaneye başvurunuz. Yüz Felci Nedenleri Yüz felcinin en bilinen nedeni enfeksiyonlar (Bell’s palsi) olmasına rağmen, yüz felcine sebep olabilecek birçok farklı sebep vardır. Sebebe göre hastalığın ilerleyişi, tedavisi ve rehabilitasyonu farklıdır. -Cerrahi sebepler -Orta kulak iltihabı -Viral enfeksiyonlar (Bell’s palsi ve Ramsey Hunt Sendromu) -Lyme hastalığı -Kafatası ve yüz kemiği kırıkları -Travma -Nörolojik hastalıklar (Multiple skleroz, Gullian Barre vb.) -Doğum travmaları -Doğum öncesi fasiyal sinirde meydana gelen gelişim anomalileri -İnme (Genelde santral fasial paralizi) -Genetik sendromlar (Charge sendromu vb.) -Kanserler Yüz Felci Olmamak İçin Nelere Dikkat Edilmeli? Yüz felci genellikle soğukta açığa çıkar. Bundan dolayı kışın dışarı çıkarken yüzü koruyucu giysiler tercih edilmeli . Yazın ise genelde halk tabiriyle cereyan denilen hava akımına maruz kalınca yüz felci gerçekleşebilmekte bu yüzden yatarken hava akımının olmadığı yerler tercih edilmeli. Yazın yüz felcinin diğer bir sebebi ise soğuk hava akımı yapan klimadır, korunmak için klimaların direk vücudunuza gelen yerlerden kaçınılmalıdır. Diğer bir sebep ise seyahat ederken açılan camdır , korunmak için direk rüzgarın yüzümüze geleceği şekilde cam açılmamalıdır. Yüz Felci Hastaları Nasıl Etkiler? Yüz felci geçiren hasta kozmetik olarak görüntüsü bozuk olacaktır bu da hastanın hem psikolojik hem fizyolojik hem de sosyal yaşantısını olumsuz etkiler bunların yanı sıra göz açık kaldığı için göz problemleri, uyumada zorluk, günlük yaşamda problemler olur. Dolayısıyla hastanın yaşam kalitesi düşer. etkileyerek yaşam kalitesini düşürebilmektedir. Yüz felci nasıl tedavi edilir? Yapılan çalışmalarda Periferik Yüz Felci’ nin (Bell’s Palsy) %85 inin iyileştiği gözlemlenmiştir. Sinir hasarının engellenmesi amacıyla tedaviye erkenden başlanması önerilir; fasial paralizi geliştikten sonra 5 gün içinde tedaviye başlanmalıdır. Kalıcı hasarın önlenmesi ve kasların tekrar işlev görebilmesi için fizik tedavi mutlaka alınmalıdır. Hastaların çoğunun herhangi bir tedavi uygulanmadan da iyileşeceği göz önünde tutularak, seçilecek tedavi yönteminin yan etkilerini minimumda tutmaya dikkat edilmelidir. Tedavi yöntemleri arasında genel önlemler, fizik tedavi, steroid tedavisi, antiviral tedavi ve cerrahi dekompresyon yer alır. Göz koruma: Göz yaşı salgısının azalması ve göz kırpma refleksinin kaybolması nedeni ile oluşan göz kuruluğu hastayı oldukça rahatsız eder. Korneal yaralanma ile enfeksiyon gelişme riskini önlemek için tüm hastalarda göz korunmalıdır. Bunun için suni göz yaşı damlaları, antibiotikli ve nemlendiricili göz pomadları kullanılır ve geceleri açık kalmaması için göz rondel ile kapatılır; gün içinde göz nemlenmesi ise saydam koruyucu kapakların kullanılması ile sağlanır. Psikoterapi: Hastanın kozmetik görüntüsü bozulduğundan dolayı hastaların çoğunda endişe ve karamsarlık ortaya çıkar. Tedaviyi üstlenen hekim yada fizyoterapist hastanın fiziksel ve kozmetik problemlerinin yanı sıra, hastalığın emosyonel ve psikolojik boyutlarına yönelik olarak da sorumlu olmalıdır. Bu yüzden hastaya uygun şekilde hastalık anlatılmalı hastalığın sürecinin yaklaşık 2-3 haftalık süre de %85 iyileşme olduğunu anlatmalı ve motive etmelidir. Yüz felcinde fizik tedavi İnfraruj : İnfraruj ışını problemli tarafa gözü koruyarak uygulanır. Burada amaç dolaşımı arttırmak ve iyileymeyi hızlandırmaktır. Elektroterapi: Fizyoterapistler tarafından mimik kaslarının motor noktalarına yapılan elektrik uyarımıdır (stimulasyonu). Bu sayede kaslarda atrofi önlenmiş olur ve yüz egzersizleri için zemin oluşturur. Yüz masajı : Mimik kaslarının atrofiye uğramasını engellemek ve dolaşımı arttırarak iyileşmeyi hızlandırmak amaçlı kullanılır. Masaj uygulaması diğer fizik tedavi uygulamaları ile birlikte yapılmalıdır. PNF ( Proprioseptif Nöromusküler Fasilitasyon): Bu daha çok kas ve sinirin birlikte uyum içinde çalışmayı öğretmek için yapılan bir tekniktir. Sağlam taraftaki harekete direnç verilerek hasta tarafta hareket açığa çıkarma temeline dayanmaktadır. Akapunktur: Son zamanlarda kas kontraksiyonu sağlamak için sık tercih edilen bir yöntemdir. Yüz Felci İçin Egzersizler: Tedavini en kilit noktasıdır. Kaslarda atrofiyi (kas hacminin azalması) önlemek ve kaybedilen hareketi yeniden kazanmak için hayati önem taşımaktadır. Egzersizler temelde şöyle yapılır; (Tüm Hareketler Ayna Karşısında Yapılır) Kaşlar yukarı kaldırılır problemli taraf istemli olarak yapmaya zorlanır yapılamayan kısım diğer kaşla simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Kaşlar çatılır problemli taraf istemli yapmaya zorlanır yapılamayan kısım diğer kaşla simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Gözler kapatılır , problemli taraf aktif olarak yapmaya çalışılır yapamadığı göz kapağını eliyle kapatır. Burun kırıştırılır problemli taraf istemli olarak yapmaya zorlanır yapılamayan kısım diğer burun tarafıyla simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Dişler kapalı şekilde dudaklar açılmaya çalışılır( Dişleri gösterme ) problemli kısım aktif yapılmaya çalışılır, yapılamayan kısım elle simetrik olacak şekilde tamamlanır. Üflemeye çalışılır, problemli kısım aktif olarak yapılmaya çalışılır, yapılamayan kadarı ise simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Gülümsemeye çalışılır , problemli taraf aktif olarak yapılmaya çalışılır, yapılamayan kısım simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Çene kası kırıştırılır, problemli taraf aktif olarak yapılmaya çalışılır , yapılamayan kadarı simetrik olacak şekilde elle tamamlanır. Tüm bu egzersizler 8-10 tekrar günde 3-4 kez yapılabilir. Diğer Öneriler: Yüz felcinde daha kısa sürede kurtulmak için gün içinde bol bol sakız çiğneyip balon şişirilerek kasların gelişmesine yardımcı olunabilir. Gaziantep ve İstanbul da Yüz felciyle ilgili yönlendirme yapabilirim bilgi ve sorularınız için iletişim sekmesine tıklayıp bize yazabilirsiniz.

  • Hamilelik Dönemi Egzersizleri

    Egzersizin sadece hamilelik süreci içinde değil, genelde tüm hayatınız boyunca ve hamilelik sonrasında da yapılması gerekmektedir. Hamilelik döneminde yapılan egzersizin birçok yararı vardır. Kaslarınızı güçlendirerek vücudunuzu doğuma hazırlar ve doğumdan sonra vücudunuzun eski şeklini alması hamilelik döneminde yapılan egzersizlerle çok daha kolay olur. Hamilelik döneminde yapılan egzersizlerde önemli olan kendinizi zorlamamanızdır; vücudunuzu ve bebeğinizi incitecek egzersizlerden kaçınıp; ikiniz için de doğru olan egzersizi bulmalısınız. Hamilelik döneminde rahatlıkla uygulayabileceğiniz egzersizler: Nefes egzersizleri: Sırasıyla göğüs kısmına ,göğüsün yan kısmına ve kaburgaların bittiği noktaya (diyafram)burnunuzla alabildiğiniz kadar derin nefes alın içinizde bir kaç saniye tutup dudağınız büzük olacak şekilde ağzınızdan olabildiğince yavaş nefesinizi verin. Ayrı ayrı göğüs kısmında 10 tekrar,göğüsün yan kısmına 10 tekrar ve diyaframa 10 tekrar yapacak şekilde günde birkaç kez tekrarlayın. Yürüyüş: Yürüyüş, bedeni zorlamadan hamileliğin her döneminde uygulayıp formda kalmanızı sağlayacak bir egzersizdir. Genellikle spor salonlarından çok, imkan varsa, açık havada yapılan yürüyüşler tavsiye edilir. Deniz ya da göl kenarlarında ve ağaçlık mekanlarda yapılan uzun ve yorucu olmayan ritmik yürüyüşler daha faydalıdır. Hareket etmenin yanısıra, temiz hava almak ve doğa ile başbaşa kalmak gevşetici ve rahatlatıcıdır. Yürüyüş konusunda da dikkat edilmesi gereken konu, terleme ve su kaybıdır. Yürürken gerekli su tüketimi yapılmalı ve üstünüzde bulunan ıslak giyecekler yürüyüş sonrasında değiştirilmelidir. Koşu: Kalbinizi ve vücudunuzu çalıştıracak en hızlı ve en etkili egzersizdir. Vakit bulduğunuzda yarım saat, bulamadığınızda 15 dakika koşmanın yararlarını siz de hissedeceksiniz. Yüzme: Uzmanlar yüzmenin hamilelik döneminde yapılacak en güvenli ve en iyi egzersiz olduğunu söylüyor. Yüzme sayesinde vücudunuzun ağırlığını hissetmeden, vücudunuzdaki tüm kasları çalıştırabilirsiniz. Ağırlık çalışma: Düzenli olarak ağırlık çalışıyorsanız, hamilelikte bu alışkanlığınızdan vazgeçmenizi gerektirecek bir neden yok. Normal programınızdan daha hafif ağırlıklara çalışmaya dikkat edin ve sizi zorlayacak pozisyonlardan kaçının. Kegel Egzersizi: Bu doğumdan önce ve doğumdan sonra size en çok fayda sağlayacak egzersizdir. Apışarası kaslarını güçlendirir. Bir yere oturun ve hafifçe öne eğilin. Yavaşça apışarasını kasın. Bu kasları nasıl tanıyacaksınız? İdrarınızı yaparken bu isteğe karşı koyarak durun. İşte bunu yaparken apışarası kaslarını kullanırsınız. Bu hareketi hemen her yerde her zaman yapabilirsiniz. Hareketi yaparken güçlü kasın ve 5 saniye bu şekilde bekleyin. Günde iki üç defa 10ar kez yapabilirsiniz. Düşük tempolu aerobik:Özellikle bacaklardaki şişme ve varis problemlerine iyi gelirken, aynı zamanda bebek ve anne için gerekli olan kan dolaşımını hareketlendirerek oksijen kullanımını da artırır. Kalbi, ciğerleri, kasları ve eklemleri çalıştırarak bir annenin yorgunluk, halsizlik ve uykusuzluk problemlerine çözüm olmaktadır. Ortalama yarım saat civarı yapılan çalışmalar annenin dayanıklılığını artırır ve doğuma hazırlar. Bu tip egzersizlerde de yine aynı şekilde su kaybı karşılanmalı ve terli giysilerle dolaşılmamaya özen gösterilmelidir. Yüzme, yürüyüş ve aerobik dışında yapılan diğer sporlar, örneğin; dalma, tenis, dağcılık ve kayak gibi sporlar hamileliğin ilk ayında fazla zararlı olmasa da, fazla efor sarfetmeyi gerektiren sporlar olduğundan ileriki aylarda riske neden olabilirler. Basıncın ve oksijenin söz konusu olduğu dalma, dağcılık ve kayma sporları ile denge gerektiren tenis gibi sporların yapılmaması hem anne hem de bebek için faydalıdır. Egzersizleri Güvenli Yapmak İçin Hamilelik döneminde yapılan egzersizlerde önemli olan kendinizi zorlamamanızdır. Kaygan yüzeylerde yürüyüş yapmanın ya da yüzmeye gidilen yerlerde ıslak zeminlerin tehlikeli olduğu unutulmamalıdır. Egzersize başlamadan yarım saat önce hafif yiyecekler yenmesi gerekmektedir. Aç karna yapılan egzersizler anne ve bebek için zararlıdır. Egzersiz sırasında bol miktarda sıvı almalısınız Dışarıda ve içeride yapılan egzersizlere göre giyime özen göstermek gerekmektedir. Esnek ve pamuklu giyecekler sağlık açısından daha güvenlidir. Eğer kişi kendini yorgun ve bitkin hissediyorsa, aşırı ter ve kalp atışı oluyorsa egzersiz bırakılmalı ve dinlenmek için uygun bir yer bulunmalıdır. Ayrıca, nefes düzenli alıp verilmeli, hareketler ritmik olmalıdır.

  • Manuel Terapi

    🌟Manuel terapi denilince aklınıza neler geliyor ?🤔 🌟Sadece eklemden ses getiren hareketler mi ?🤔 . 👉öyleyse biraz tanıtalım. Bu terapi modelinin 3 aşaması vardır. 1 Dinlemek 2 Değerlendirmek 3 Uygulamalar ✔️Dinleme kısmı, en önemli kısımdır. Hastanın korkularını, endişelerini, hastalığın başlangıcı ve seyrini dinleyerek yazıya aktarırız. ✔️Değerlendirme kısmı, bu kısım tıp bilimi çerçevesinde yapılan klinik muayenedir. Bunun içinde radyolojik görüntülemeler, refleks testler, duyu ve kuvvet testleri gibi bir çok değerlendirmeler yer almaktadır. ✔️Uygulama kısmında ise, değerlendirme ve dinleme sonucunda ayırıcı tanı ortaya çıkar. . 🌟Uzman Fizik Tedavi hekimimiz ile Manuel terapistlerimizin fikir birliğine vardığı hastalık sebepleri üzerine Manuel uygulamalar başlar. . 🌟Manuel terapinin etkinliği, ilk iki aşama ile birlikte fizyoterapistin mesleki deneyimi ve el yeteneklerine bağlıdır. . 🌟Manuel terapi ile ağrısız bir yaşam mümkün ve biz size bunu vaadediyoruz.💯

  • Ozon Terapisi Nedir? Ozon Terapisi Faydaları Nelerdir?

    Ozon terapisi son yıllarda sağlık alanının pek çok dalında kullanılmaktadır. Güzellik uygulamalarının yanı sıra ortopedi alanında da başvurulan ozon terapisi konforlu bir tedavi süreci sağlamakla birlikte oldukça etkili bir yöntemdir. Ozon Terapi Nedir Ozon terapi; enjeksiyon disiplinine dayanmaktadır ve 3 oksijen atomundan oluşan ozon gazı kullanılmaktadır. Uygun dozda ozon gazının kullanılması gereken ozon tedavisinde hasta seçimi de büyük önem taşımaktadır. Ozon terapisi farklı şekillerde uygulanabilmektedir. Bunlar; kas içi enjeksiyonlar, kan yolu ile vücuda verilmesi, açık yara uygulamaları ve rektal yolla yapılan uygulamalardır. Ozon Terapi Fiyatları Ozon terapisi fiyatları; uygulama şekli, hangi amaçla uygulandığı ve doktorun tecrübesine göre belirlenmektedir. Ankara ozon tedavisi alanında oldukça başarılı doktorların hizmet verdiği bir merkezdir. Pek çok konservatif tedavi yöntemine oranla daha etkili, cerrahi tedavi yöntemlerine göre ise daha konforlu bir tedavi yöntemi olan ozon terapi oldukça fazla hastalığın tedavisinde uygulanabilmektedir. Ozon Terapi Ankara Ozon terapisine başvurulan başlıca durumlar aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir; · Yatak yaralarının tedavisinde · Kanser tedavisine destek amacı ile (Kanser hücreleri) · Diyabetik ayak probleminin tedavisinde · Yanık tedavilerinde · Kronik yorgunluk durumunda · Bağışıklık sistemi düşüklüğünde · Chron hastalığının tedavisinde · Gut hastalığının tedavisinde · Romatoid artrit hastalığının tedavisinde · Fibromiyalji şikayetlerinin giderilmesinde · Serebral palsi probleminde Ozon terapisi Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropol şehirlerde sıklıkla uygulanmaktadır. Kolay uygulanabilmesi ve hızlı etki etmesi neden ile tercih edilmektedir. Ozon Terapi Faydaları Ozon terapi faydaları aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir; - Vücuttaki oksijen miktarını arttırarak hücre yenilenmesi sağlamaktadır. - Metabolizma hızlandırıcı etkisi bulunmaktadır. - Vücudun kendi kendini iyileştirmesine yardımcı olur. - Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi bulunmaktadır. - Hızlı etki eder. - Pratik ve konforlu bir tedavi imkanı sağlamaktadır. Ozon Terapi Nasıl Yapılır? Ozon terapisini uygulayacak olan doktorun bu alanda gerekli eğitimi almış ve tecrübe kazanmış olması gerekmektedir. Öyle ki ozon tedavisi uygulamalarında uygulama alanının belirlenmesi ve ozon gazı miktarının doğru dozda belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Ozon terapisinde uygulama öncesinde hastanın belirli bir muayene ve tanı sürecinden geçmesi, kesin tanının konulmuş olması ve bu süreçte nitelikli tedavi planlamasının gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Ozon tedavisi; uygun dozun uygulama alanında enjekte edilmesi ile yapılmaktadır. Bu süreçte ozon gazının açığa çıkmaması, hastan ve uygulama ekibi tarafından solunmaması gerekmektedir. Aksi taktirde akciğer problemlerine neden olabilmektedir. Ozon tedavisi için doktor ve klinik seçimi bu açıdan da büyük önem taşımaktadır. Ozon tedavisi yaptıranların kısa süre içerisinde etkisini gördüğü bilinen söz konusu tedavi sürecinin kişiye özel bir şekilde planlandığını ve uygulandığını unutmamak gerekmektedir. Ozon terapisinde tedavi süreci 6 ila 8 seans arasıdır. Kaç seansta uygulanması gerektiğine ve doz miktarına uygulamayı gerçekleştirecek olan doktor karar vermektedir. Ozon terapisi hakkında çok daha ayrıntılı bilgi ve Uzm. Dr. Kamuran Ay’dan randevu almak için; 0 312 231 31 85 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

  • Nöralterapi

    Nöralterapi otonom sinir sistemine etki ederek vücudun iç dengesine kavuşmasını sağlayan lokal bir enjeksiyon yöntemidir. Aynı zamanda vücudun tamir sistemlerini de harekete geçirerek bedenin kendi kendisini tedavi etmesine izin verir. Bu nedenle de etkileri kalıcıdır. Nöralterapi lokal anestezik madde kullanılarak yapılan regülasyon yani düzenleme tedavisidir. Nöralterapi vücudumuzda çok geniş bir elektriksel ağ yapısında olan otonom sinir sisteminin uyarılmasını ve regülasyonunu sağlar. İğnelerdeki kısa etkili lokal anestezik maddenin anestezik etkisinden değil, otonom sinir sistemi üzerinde oluşturduğu uyarıdan faydalanılır. İğne cilde yapılır yapılmaz bu uyarı sinir ağında yayılır ve eskiden kalmış sinir hasarlarının hepsi biyoelektriksel olarak düzeltilir. Nöralterapide özellikli yerlere uygulanan lokal anestezik enjeksiyonu ile vücutta 3 tane dolaşım düzenlenmiş olur; Kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinirsel ileti. Bir dokunun kan dolaşımı yani perfüzyonu artınca o doku beslenir; lenf dolaşım artınca doku metabolitlerinden arındırılır yani temizlenir ve sinir iletisi artan, düzenlenen doku ise daha düzenli çalışır. Dolasıyla, beslenen temizlenen ve düzenli komut alan dokunun kendini iyileştirme kapasitesi artar. Etki Mekanizması Nöralterapi iki temel mekanizma ile çalışmaktadır. Bunlardan birincisi segmental mekanizmadır. Burada rahatsızlığın uzandığı segmente yapılan anestezik enjeksiyonu ve bu segmentin spinal kord ile olan bağlantısı esastır. İkincisi ise rahatsızlık sahasının (bozucu alan) ortadan kaldırılmasıdır. Tedavi Edilen Hastalıklar Migren ve baş ağrılarının tedavisi Boyun, sırt ve bel ağrıları gibi kas kökenli ağrıların tedavisi Bel ve boyun fıtıklarında ağrının giderilmesi Eklem hastalıkları (menisküs yırtılması, eklem içindeki sıvının azaltılması, sporcu yaralanmaları) Sinir basısına bağlı oluşan ağrıların tedavisi Romatizmal hastalıkların tedavisi Adet düzensizlikleri ve şiddetli adet sancılarının tedavisi Kronik sinüzit tedavisi Fibromyalji (yaygın kas ağrıları), devamlı yorgunluk hissi ve halsizlik tedavisi Yüz felci tedavisi Trigeminal nevralji tedavisi Spor yaralanmaları tedavisi

  • Manuel Terapi Nedir?

    Elleri kullanarak hareket sistemini en üst düzeyde ağrısız hareket ettirmek ve postural dengeyi sağlamak için yapılan girişim ve manevraların kullanıldığı tedavi şekline manuel terapi denir. Manuel terapi insanlık tarihi kadar eskidir. Modern tıbbın babası sayılan Hipokrat manuel terapiyi ilk uygulayan hekimlerden olup özellikle omurganın çeşitli deformitelerinin düzeltilmesinde, traksiyon ve kaldıraç kolu tekniklerini kullanmıştır. Manuel terapi Türkiye de eğitimi olmayan kişiler tarafından uygulandığından toplumda bu tedavi yöntemine karşı bir güvensizlik oluşmuştur. İnsan anatomisini bilmeyen kişilerin, tedaviye kalkışması toplum tarafından etkinliği konusunda daima şüphe ile bakılmış bir tedavi yöntemi olmasına neden olmuştur. Manuel Terapi Nasıl Yapılır? Manipulasyona hazırlanmanın 3 safhası vardır. Öncelikle hastaya pozisyon verilir; hastanın klinik muayenesi sonucunda eklem veya eklemlerin ağrısız hareket sınırının tamamlayabildiği pozisyon elde edilir. Gevşeme elde etme ve mobilizasyon işleminden sonra manipulasyona geçilir. Manipulasyonda omurga rotasyonuna, ani fakat son derecede hafif nazik bir hareketle bir miktar daha rotasyon kazandırır. manuel-terapiBu ilave rotasyon derecesi ile beraber bir çatırtı sesi de alınır. Bu hareket kazandırma tamamen fizyolojik sınırlar içerisinde olup, anatomik sınırı aşmaz. Yanlış maniplasyon yapmaktansa hiç yapmamak daha uygundur. Manuel terapi aşağıdaki aşamalardan geçer. 1- Doğru teşhis,yani blokaj seviyesinin tespit edilmesi. 2-Kontrendikasyon analizi,varsa alternatif tedavi metodları düşünülür. 3-Kontrendikasyon yokluğunda deneme testi yapılır,şiddetli ağrı varsa tekrar analiz edilir. 4- Deneme testinde ağrı yokluğunda blokajı manipule edecek teknik seçilmelidir. Manuel terapi teknikleri, yumuşak doku tekniği, artikülasyon tekniği veya spesifik eklem mobilizasyonu olarak sınıflandırılabilir. Manipulasyon asla iki hareketin birbirine zıt yönde etkilemesi sonucu elde edilemez. Kuvvetlerden birisi stabilizasyon temin etmek için kullanılırken diğeri manipülatif hareketi başlatmalıdır. Manuel Terapinin Amacı Nedir? Manuel terapinin asıl amacı bozulmuş olan eklem ve adale kayması disfonksiyonları tespit etmek ve tespit edilen bu bozukluğu yapılan bazı manevralarla düzeltmektir. Manuel terapi omurga ve çevre dokulardaki kaslar, tendonlar, ligamanlar, eklem ve kapsullere, kemiklerine kıkırdağı çeşitli güçler uygulanarak, omurganın ve eklemlerin normal hareket yeteneğini kazanması, bozulmuş biyomekanik yapının düzelmesi ve buna bağlı ağrının geçmesi amacıyla yapılır. Hastanın pozisyonlanması, gevşeme sağlanması, mobilizasyon ve en son manüpulasyon işleminden sonra manuel terapi son bulur. Manuel Terapiyi Kimler Uygulayabilir? Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekimleri; hareket sistemi muayenesini ve hastalıkların teşhisini iyi değerlendirebilen, nöroloji ortopedi ve romatoloji konusunda eğitimli, kas kuvveti ve eklem hareket açıklığı değerlendirilmesinde uzman olduklarından manipulasyon uygulamalarının endikasyonlarına en iyi karar verecek kişilerdir. Manuel Terapi Öncesi Nelere Dikkat Edilmelidir? Manipulasyon tekniklerinde hastanın yaşı, genel fizik durumu ve herhangi bir kontrendikasyon olup olmadığı detaylı bir biçimde bilinmelidir. Bu nedenle hastanın detaylı anamnezi, fizik muayenesi segmental yapı muayenesi ve fonksiyonel teşhisi bilinmelidir. Genel bir hareket sistemi muayenesinde altta yatan kırık,disk hernisi,büyük ligaman kopmaları ve eklem hasarları dikkatlice aranmalıdır.Bu nedenle MR ,Tomografi gibi görüntüleme metodlarından yararlanılmalıdır.Böylece manipulasyona kontrendike bir durum olup olmadığı saptanmalıdır. Fizik Tedavi uzmanı detaylı omurga muayenesiyle manipule edilebilir, lezyonun yerini saptamalıdır.Bu değerlendirme dikkatlı bir gözlem,omurga hareketlerinin incelenmesi ve palpasyonla pasif segmental omurga hareketi muayenesi şeklinde olmalıdır. Omurga muayenesi sırasında ,kemik yapı asimetrisi ,üç planda hareket kısıtlılığı (flexıon ekstensiyon,lateral fleksiyon ve rotasyon ) ve doku yapı değişikliklerine bakılmalıdır. Manuel Terapi Özellikle Hangi Hastalıkları Tedavide Başarıyla Kullanılmaktadır? Özellikle omurgayı ilgilendiren rahatsızlıklarda başarılı bir tedavi yöntemidir. Bel fıtığı, Boyun fıtığı, Akut Tortikollis Boyun kökenli baş ağrıları, Skolyoza bağlı boyun, sırt, ve bel ağrılarında, Faset sendromunda Osteoartrite (kireçlenme) bağlı ağrılarda, Sakroiliak disfonksiyonda manuel terapi birincil tedavi yöntemidir. Hangi durumlarda manuel terapi uygulanmamalıdır? Stabil olmayan kırıklar, şiddetli osteoporoz, omurga tümörleri, osteomyelit Hamilelik, Paget hastalığı, Cauda equina sendromu, Hipermobil eklemler Konjenital kanama bozukluğu ve en önemlisi yetersiz ustalık manipulasyonlarda en önemli kontrendikasyondur.

  • GECE TUVALET EĞİTİMİ NASIL VERİLİR?

    Çocuğunuzun mesanesi beş yaşına kadar olgunlaşmaya devam eder. Gece tuvalet eğitiminin gündüz tuvalet eğitiminden daha uzun sürmesi beklenir. Çocuğun gün içerisinde bebek bezinden kurtulup tuvalet alışkanlığını kazanmış olması geceleri de aynı anda kuru kalacağını göstermez. Her çocuk farklıdır, aynı yaştaki başka çocuklarla karşılaştırma yapmaktan kaçınmaya çalışın. Gece eğitimine başlamaya hazır olduklarına dair işaretler şunlardır: Sabahları ıslak bebek bezleri yerine arka arkaya 3-4 gece kuru veya sadece nemli bezler bırakması. Çocuğunuz gece yatmadan önce bebek bezi giymeyi istemeyebilir. Tuvaleti kullanmak için gece bile uyanmaya başlayabilir ya da gitmelerine yardımcı olmak için sizi uyandırabilirler. Geceleri kuru kalmak zordur Çocuğunuz gece kuru kalmakta zorlanıyorsa, bu önerilerden bazıları size yardımcı olabilir: Çocuğunuzun gece kuru kalma konusunda tam bir şekilde ustalaşmasının yıllar alabileceğini unutmayın. Bu konuda stres yapmayın. Ya da çocuğunuzun çabalarını, görünüşte kuru olan diğer çocuklarla karşılaştırmayın. Çocuğunuz karanlıktan korkuyorsa, gece tuvalete gitmek onun için çok zor olacaktır. Koridorda gece lambaları kullanmayı düşünebilirsiniz. Kolay erişim için kapılarını açık bırakabilirsiniz. Tuvalete kadar yürümenin hala korkutucu olduğunu hissediyorlarsa, yatak odalarına bir lazımlık koyabilirsiniz. Çocuğunuzun, tuvalete gitmesi gerektiğinde sizi uyandırmanın uygun olmadığını düşündüğünden emin olun. Çocuğunuz endişeleniyorsa veya sinirleniyorsa, baskıyı kaldırın. Bir süre gece tuvalet eğitimi almayı unutun.

  • Sinir Sıkışmalarında Yaklaşım

    Hayır. Nöropatik Ağrının GÜNCEL tanımına göre bu ifadeyi kullanabilmek için sinirin kendi yapısında bir hasarın olması gerekmektedir. Sinir dokusu hasar görmemiş olsa da mekanik hassasiyet geliştirebilir. Sinirin yapısal bütünlüğünü sağlayan yumuşak dokular ve bu dokularda yerleşik ağrı reseptörlerinin uyarımı sinirde mekanik hassasiyet olarak izlenir. Böyle bir ağrı tanım olarak nöropatik değil nosiseptif ağrıdır.Ve nosiseptif ağrı ile başetmenin en doğal ve doğru sayılabilecek yol.Yumuşak doku ve yapıların fonksiyonel adaptasyonlarının sağlanması gerektiği aktif harekete karşı oluşan engelleyici ve hareket fobisinin üstesinden gelinmesi.

  • MANUEL TERAPİ NEDİR?

    Manipülatif terapi olarak da bilinen manuel terapi, tipik olarak geleneksel fizik tedavi teknikleriyle birlikte kullanılan fiziksel bir tedavidir. Fizyoterapistiniz , bir makine veya cihaz kullanmak yerine, kas dokusuna baskı uygulamak veya vücudun eklemlerinin açısını ve hareketliliğini değiştirmek için ellerini kullanacaktır. Manuel terapi hem akut hem de kronik ağrının tedavisinde oldukça etkilidir. Manuel terapi tekniklerinin amacı, ağrıyı azaltmak ve hareket aralığını iyileştirmek için gergin kasları ve sınırlı eklemleri gevşetmektir. Genel olarak, manuel terapi teknikleri, fizyoterapistler tarafından gerçekleştirilen ve üç tür hareketin kullanımını içerir: 1.Yumuşak doku mobilizasyonu (tetik nokta tedavisi, derin doku masajı vb.) Kasları, bağları ve tendonları içeren vücudun yumuşak dokularına basınç uygular. Bu basınç, kasları gevşetmeye, skar dokusu yapışkanlıklarını kırmaya, dolaşımı arttırmaya ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur. 2.Eklem Hareketliliğini Sağlamak(Mobilizasyon) Etkilenen eklemlere uygulanan kalıcı bir basınç veya ritmik bir salınım olabilir. Ağrıyı azaltmaya ve eklem fonksiyonunu ve hareketliliği iyileştirmeye yardımcı olur. 3.Eklem Manipülasyonları Belirli bir eklem yerine uygulanan yüksek hızlı, düşük genlikli bir itme içerir. Eklem mobilizasyonu artık etkili olmadığında kullanılır. Ağrıyı azaltmaya ve eklem fonksiyonunu ve hareketliliği iyileştirmeye yardımcı olur.Çoğunlukla, eklem boşluğundan hava kabarcığı ortaya çıkar, bir klik sesi veya bir patlama sesi oluşur.Tok bir sestir ve etkii bir manuplasyonda ortaya bu sesin çıkması gereklidir. Ağrı Kontrolünde Manuel Terapi Manuel terapi, kısıtlı olan ve yeterli hareketlilik ve hareket açıklığı olmayan eklem ve kaslar için etkili bir tedavi yöntemidir. Bu kısıtlamalar rahatsızlık, ağrı, değişmiş işlev ve duruş ve hareketliliğin azalmasına neden olabilir. Manuel terapi , eklem sertliğini hafifletmek ve kas gerginliğini azaltmak ve böylece hastanın daha doğal bir hareket düzenini sürdürmesine yardımcı olmak için bu sınırlı eklemlere hareketliliği yeniden sağlamaya yardımcı olur. Manuel tedaviyi kullanarak normal mobiliteyi restore etmek, akut ve akut ağrı koşullarında semptomların hafifletilmesine yardımcı olur. Örneğin, elle tedavi, kas gerilmeleri ve burkulmalar da dahil olmak üzere yumuşak doku yaralanmalarından kaynaklanan akut sırt ağrısı çeken hastalar ve ayrıca faset eklem kısıtlaması gibi eklem sorunları içeren kronik ağrılı bireyler için ağrı hafifletme sağlamaya yardımcı olabilir. Manuel Terapi ile Düzeltilebilecek Durumlar Boyun ağrısı (kas spazmı, disk hernisi, vb.) Bel ağrısı (disk hernisi, faset eklem kısıtlaması, spinal stenoz, vb.) Torasik omurga ağrısı (disk herniasyonu, kaburga kısıtlaması vb.) Migren / başağrıları Fibromiyalji Temporo mandibular eklem (TME) disfonksiyonu(Çene eklemi) Omuz ağrısı (sıkışma sendromu, donmuş omuz, rotator manşet yaralanması vb.) Kalça ağrısı (kalça bursiti, ameliyat sonrası kalça protezi, miyofasiyal kalça ağrısı, kalça sıkışması vb.) Diz ağrısı (iliotibial band sendromu, patellofemoral disfonksiyon, cerrahi sonrası diz protezi, vb.) Ayak bileği ağrısı (ayak bileği burkulmaları, artrit, vb.) Sonuç Akut veya kronik ağrı çekiyorsanız ve rahatlamaya çalışıyorsanız, Primer Fizyoterapi& Manuel Terapi fizyoterapistlerden birine başvurun. İyileşmenizin sağlanması için manuel tedaviyi tedavi planlarına dahil edeceklerdir.

  • ANDULASYON TERAPİ

    Andulasyon Nedir ? Andulasyon, biyofiziksel prensiplere dayanan yeni jenerasyon tedavi yöntemlerinden biridir. Andulasyon, mekanik osilasyon ile kızıl ötesi derin ısının kombi-nasyonundan oluşmaktadır. Andulasyon teknolojisi, bilim insanları, üniversite klinikleri ve doktorlar arasındaki yakın işbirliğiyle birlikte geliştirilmiştir. Andulasyon terapisi yalnızca belirli bir organ veya bir organ sistemi üzerinde etki göstermek yerine, organizmanın önemli fonksiyonlarının üzerinde bütüncül olarak pozitif bir etki sağlamaktadır. Bu açıdan Andulasyon, sağlığımızı yeniden kazanmamızın ve sürdürmemizin temelini oluşturmaktadır. ANDUBALANCE®, ürün kataloğumuza eklenen en yeni ürünümüz. Bu yeni ürün, biyofizik alanındaki önemli gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan Andulasyon teknolojisi kullanılarak tasarlandı ve geliştirildi. ANDUBALANCE® ,özellikle hücre metabolizmasını ve rejenerasyon süreçlerini stimüle etmek üzere kalibre edilmiş ve düzenlenmiş Andulasyon titreşimlerini kullanan yeni jenerasyon ürünleri temsil etmektedir. Bu durum, uygun bir beslenme programı ve yeterli miktarda egzersiz ile birleştirildiğinde vücutta tutulan suyun/ödemin getirdiği rahatsızlıkların ortadan kaldırmasına ve su kaybıyla birlikte ağırlığın etkin bir biçimde kontrol edilmesine yardımcı olmaktadır. ANDUMEDIC® Ağrı giderimi. Performans ve toparlanma. İyi görünme ve iyi hissetme Amacınız ister ağrınızı dindirmek, isterse sağlıklı hissetmek veya iyi görünmek olsun, konu fiziksel iyiliğimiz ve bütünsel sağlığımızı korumak ve geliştirmek olduğunda hepimizin farklı ihtiyaçları bulunmaktadır. ANDUMEDIC® 1. Hareketlilik/mobilite ve ağrı dindirimi ile ilgilenenlere Vücudun hareketliliği bağlamında kronik boyun ve sırt ağrısının, osteoporoz/kemik erimesinin ve fibromiyaljinin doğrudan etkileri bulunmaktadır. Bu rahatsızlıklardan herhangi birine sahipseniz, hızlı bir ağrı dindirimi sağlayacak yolları aramak, sizin için gündelik bir uğraştır. Gün içinde hareketliliğinizi artıracak yollar arayıp olabildiğince normal bir hayat sürmeye çalışırsınız. ANDUMEDIC® 3 aşağıda belirtilen şekillerde yardımcı olabilir: Yoğun sırt ve boyun zorlamalarından, fibromiyaljiden, artritten, fıtıktan ve diğer uzun süreli rahatsızlıklardan ileri gelen kronik ağrıların azaltılması (Oberbillig et al. 2007, Bucka & Reich 2008, DGA 2009, DGA 2012). Hareket açıklığınızın artırılması ve genel olarak hareketliliğinizin iyileştirilmesi (Stutz & Gebel 2004, Klein, 2005). Kas geriliminin azaltılması (Stutz/Gebel 2003, Ehlen S. 2014). Önleyici ve koruyucu kullanım yoluyla ağrının sınırlandırılması. ANDUMEDIC® azaltılmasında yardımcı olmak üzere iki çeşit Andulasyon prensibi uygular: Kapı-Kontrol İlkesi Omuriliğin, Andulasyonun oluşturduğu hoş/keyif verici uyaranların geçişine öncelik vermesi ve ağrılı uyaranlara kapıyı kapatması, yani etkili bir şekilde engellemesi olarak açıklanan “Kapı-Kontrolü prensibi” ile kısa süreli ağrı dindirimi elde edilir. (Melzack R., Wall P. D., 1965, Albrecht PJ. et al., 2013). Endorfin salınımı Andulasyon sırasında vücuda verilen titreşimlerin amplitüdleri ve frekansları her beş saniyede bir değiştiğinden, vücut bu titreşimlere alışkanlık geliştirememektedir. Bu durum da endorfin (vücudun otojen, doğal morfin hormonları) salınımına neden olur ve “Kapı-kontrolü” mekanizmasından bile daha etkili olacak şekilde güvenli ve tamamen doğal, uzun süreli, kalıcı bir ağrı dindirimi sağlar. 2. Sporda ve yoğun fiziksel aktivitelerde performansını artırmak isteyenler için Aktif bir şekilde spor yapanlarda daima, performansı çeşitli yollardan artırmaya yönelik bir istek bulunmaktadır. Aradığınız şey gücünüzün, konsantrasyonunuzun artması ve daha yüksek direnç seviyelerine ulaşmaksa, ya da basitçe daha hızlı ve etkili bir toparlanma, rejenerasyon dönemi geçirmekse, ANDUMEDIC 3 size yardımcı olabilir: Egzersizden ya da yoğun fiziksel aktiviteden önce ısınma sürecinin geliştirilmesi Sahadaki performansınızın geliştirilmesi ve dayanıklılığınızın artırılması Hızlandırılmış bir rejenerasyon dönemi “Andulasyonu her maçtan sonra kullanıyorum. Onsuz yapamam çünkü daha hızlı toparlanmama yardımcı oluyor”. David Ferrer (profesyonel tenis oyuncusu) Söz konusu hızlandırılmış bir toparlanma sürecine kavuşmada ANDUMEDIC 3’ün üç önemli karakteristiği bulunmaktadır: Yenilenmiş enerjinin hücrelerinize ulaştırılması* Andulasyon seansları sırasında deneyimlenen mekanik titreşimler, elektriksel mikro-akımlar üretir. Bu akımlar ATP (Adenozin Trifosfat) üretimini uyararak hücrelerde bulunan enerji miktarının artmasını sağlarlar. Bu biyolojik enerji hücre metabolizmasını hızlandırır, doğal fiziksel fonksiyonları destekler ve rejenerasyon süreçlerinin uzun süreli/kalıcı olarak uyarılmasını sağlar. Buna bağlı olarak Andulasyon, fiziksel aktiviteler için gerekli olan ısınma aşamasının süresini kısaltır ve ilgili aktivitenin ilk aşamasından itibaren daha yüksek bir güce ve artırılmış bir performansa sahip olmanızı sağlar. Bu durum, yumuşak doku ve genel sakatlık riskini azaltmaktadır. (*Lie­vens et al. 2015) Kan dolaşımı ve lenf akışının iyileştirilmesi* Andulasyon’un yaydığı titreşimler, vücuda derinlemesine nüfuz eden kızılötesi ışık ile birleştirilerek kan damarlarının genişlemesine yardımcı olan ve aynı zamanda hoşa giden/keyif veren yoğun bir ısı üretmektedirler. Bu durum kan dolaşımını hızlandırır ve bütün hücresel dokulara gerekli olan besinlerin ulaştırılma işlemlerini uyararak lenfatik akışı iyileştirir, dolayısıyla da vücudumuzda bulunan atık ürünlerin atılmasını hızlandırır ve kaslardaki laktik asit birikimini azaltır. Kas geriliminin azaltılması* ve rejenerasyon süreçlerinin hızlandırılması** Andulasyonun keyif veren titreşimleri, duyusal sinirlerlerimiz üzerine anında rahatlatıcı ve stres giderici bir etkiye yol açan bir uyarı oluştururlar. Tüm kaslardaki – özellikle de kalp kasındaki – baskıyı azaltarak, daha çok rahatlamamızı ve daha kolay bir şekilde toparlanmamızı sağlarlar. Vücutta tutulan suyu azaltmak ve vücut ağırlıklarını kontrol etmek isteyenler için Sağlıklı olmak, aynı zamanda sağlıklı görünmek anlamına da gelebilir. İnce ve sıkı bir vücudun tadını çıkarmak, veya selülitten kurtulmak için yapılması gereken temel şey, vücutta tutulan suyun atılmasını sağlamaktır. Ancak bizi sürekli meşgul kılan yaşam tarzlarımız ve modern yaşamın baskıları yüzünden bu hedeflere ulaşmak, pek de kolay olmamaktadır. Bu konuda ANDUMEDIC® 3 size yardımcı olabilir: Çevresel su tutulmasının ve buna bağlı olarak bacaklarda, bileklerde, ellerde, ayaklarda ve karın bölgesinde meydana gelen istenmeyen şişkinliklerin azaltılması Su kaybı aracılığı ile vücut ağırlığının kontrol altına alınması Diyeti kestiğinizde veya diyetinizi katı bir şekilde uygulamayı bıraktığınızda meydana gelen “yoyo etkisinden” kaçınılması Selülitin azaltılması Yaşlanma belirtilerinin azaltılması ANDUMEDIC® 3 invaziv olmayan terapi teknolojilerine öncülük etmektedir ve gündelik konforunuzu artırmanıza aşağıdakileri gerçekleştirerek yardımcı olabilir: Vücutta tutulan suyun azaltılması Andulasyon sırasında tüm vücuda verilen titreşimler, lenfatik sistemi önemli ölçüde uyararak lenf akışını* iyileştirip atık ürünlerin emilimini kolaylaştırırlar. ANDUMEDIC 3’ün vücudun fazla sıvılarını idrar söktürücü ilaçlar kullanmadan doğal bir yolla atmasını sağlaması yolundaki faydası, lenfatik sistemin fazla sıvıları uzaklaştırmasına destek olan düşük basınçlı bir masajın sağladığı faydalara benzetilebilir. Vücut ağırlığının kontrol edilmesi Andulasyon, metabolizmayı birbirinden ayrı iki mekanizma aracılığı ile hızlandırır. İlk olarak, vücudun farklı dokularına fazladan besin gönderilmesini sağlayacak şekilde kan dolaşımını uyararak (3 numaralı prensip www.hhp-international.com/andullation/wirkprinzipien), kişinin zindeliğini artırması, ikinci olarak ise, lenf akışının uyarılmasıyla (5 numaralı prensip), atık ürünlerin daha iyi bir şekilde emilmesini sağlayarak, kilo kaybına yardımcı olmasıdır. Düzenli Andulasyon seansları, diyeti bıraktığınızda da fazla karbonhidrat yakımını sürdürdüğünden, önceden kaybedilmiş kiloları geri alma riskini ortadan kaldırır. Selülitle mücadele ve yaşlanma belirtilerinin azaltılması Mekanik titreşimlerin ve kızılötesi ışının cilt üzerinde meydana getirdiği kombine etkisi, kolajen üretimini uyarır ve iyileştirir. Bunun gibi, Andulasyon da, ciltteki çizgilerin ve kırışıklıkların azalmasına yardımcı olabilir ve cildi daha sıkı ve pürüzsüz bir yapıya kavuşturabilir. (Cheng N., Van Hoof H., Bockx E. ve diğ. 1982; Fukada E., Yasuda I. 1964; Minary-Jolandan M, Yu MF 2009) Andulasyon hücre içi enerji üretimini artırırken (1 numaralı prensip) kolajen üretimini de stimüle eder* (5 numaralı prensip). Kaslara giden kan miktarını artırarak ** (3 numaralı prensip) metabolizmayı hızlandırır, hücrelere gönderilen besinlerin artırılmasının yanısıra metabolik atık ürünlerin vücuttan atılmasına da yardımcı olur. Bu durum ciltteki hücre yenilenme işleminin lehinedir. Aynı zamanda kas gerilimleri de giderilir*** (4 numaralı prensip) ve bu yolla kasların dinlendirilmesi, kırışıklıkların hafifletilmesi sağlanmış olur. Kelimenin tam anlamıyla cildi “felce” uğratan bir botoks tedavisi ile karşılaştırıldığında Andulasyon, cildi tamamen doğal yollarla rahatlatan ve koruyan bir işlemdir.

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page