Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- Oopsie Ekmeği(Unsuz Ekmek)
Oopsie ekmeği, diyet yaparken sağlıklı protein almak isteyenler için hem lezzetli hem sağlıklı seçeneklerden biridir. Ketojenik diyet de yapıyor olsanız normal öğünlerinizi çeşitlendirmek istiyor da olsanız yeni bir tat arıyorsanız sadece 2 ana malzeme ile hazırlayacağınız bu tarif kurtarıcınız olacak. Malzemeler: 2 yumurta, 100 gram labne peyniri, 1 tutam tuz, 1 tatlı kaşığı kabartma tozu. Yapılışı: Yumurtaların sarısını ve beyazını ayırın. Beyazına tuz ekleyip ters çevirince kabından düşmeyecek şekle gelene kadar çırpın.Ayrı bir kapta sarılar ile labne peynirini karıştırın daha sonra yumurta beyazları ile bu karışımı birleştirin.En son kabartma tozunu da ekleyerek kıvamı yoğun bir karışım elde edin. Tepsiye serdiğiniz yağlı kağıt üzerine kaşık yardımı ile parçalara bölerek yerleştirin. 180 derece fırında yirmi beş, otuz dakika pişirin.
- Çağın Trendi : Beslenme ve Diyet
Televizyonda, sosyal medyada, radyoda ya da gazetede sağlıklı beslenme ile ilgili bir bilgi görmediğiniz bir gününüz var mı ? Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Sağlıklı beslenme ve diyet birçok sağlık probleminin çözümü iken büyük çapta bilgi kirliliği ve kişilerin ticaret tutkusu yüzünden aynı zamanda bu alanın en büyük problemi haline geldi. Dünyada her beş ölümden birinin sebebi kötü beslenme iken ve koruyucu sağlık hizmetlerinde diyetetik alanının önemi ortadayken obezitede Avrupa birincisi, genç kalp krizinde dünya üçüncüsü olmamız ülkemizde beslenmeye dayalı sağlık sorunlarının ne yazık ki en büyük kanıtı. Peki sağlığımızı korumak ve bilinçli beslenmek için bireysel olarak yapmamız gereken neler? Her gün karşımıza çıkan ketojenik diyet, intermittent fasting, sayısız bitki çayı, zayıflama kürleri ve daha birçok formülün hangisi doğru hangisi yanlış?Bir haftada beş kilo verdiren mucizevi diyet nedir? Eğer kilo vermek istiyorsanız ve nerelerde yanlış yaptığınızı biliyorsanız aslında işiniz çok kolay. Örneğin kalori alımınız fazlaysa ve birden bire yediklerinizi azaltamıyorsanız ilk olarak fiziksel aktivitenizi artırmakta fayda var. Tabi bu bütün gün yemek yerim ve spor yaparsam kilo almam anlamı taşımıyor! Sağlıklı ev yemekleri ile besleniyorsanız, paketli gıda ve fast food tüketmiyorsanız, akşamın ilerleyen saatlerinde besin tüketiminiz yoksa dengeli bir diyetin temelini atmak çok kolay. Ancak sürekli abur cubur tüketip gazlı içecek ve fast food çeşitleri ile öğünlerinizi doldurmuşsanız her zaman aklınız yemekte ise ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız ilk yapmanız gereken bir beslenme uzmanından yardım almaktır. Diyetisyenin Diyetteki Rolü Nedir? Diyetisyen denince özellikle sosyal medyanın da etkisi ile ilk akla gelen kibrit kutusu büyüklüğünde besinler, her öğün eksik olmayan avokado ve kinoalar, küçücük yemek porsiyonları akla gelmekte bireyin diyete olan yaklaşımını zorlaştırmaktadır. Ancak esasında diyetisyen sizin yaşantınıza ve sosyoekonomik durumunuza, güncel boy ve kilonuza, günlük rutinize göre bir beslenme programı mottosunu benimsemiş. kilo verme yolundaki en büyük destekçinizdir. Diyetiniz de tıpkı parmak iziniz gibi size özel ve günlük yaşamınıza uygun olmalıdır. Sizin yapmanız gereken tek şey diyetisyeninize karşı dürüst olmak, kendinize gerçekçi hedefler koymak ve bu yola kendiniz için çıktığınızı unutmamaktır.
- Sağlıklı Bir Beden İçin
Sağlıklı ve formda bir vücuda sahip olmak hepimizin istediği bir şey. Aynaya baktığımız zaman kendimizi memnun ve mutlu hissetmek hangimizin özgüvenini zirveye çıkarmaz ki? Zinde bir bedenin anahtarı ise hiç kuşkusuz yeterli ve dengeli beslenme ile hareketli bir yaşamdan geçiyor. Siz de beslenmenize ve bir düzen vermek, fazla kilolarınızla vedalaşmak istiyor ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız önerilerime göz atabilirsiniz. Erken kalkın: Güne ne kadar erken başlarsanız metabolizmanız o kadar erken çalışmaya başlar unutmayın. Ayrıca güneş ışıklarından ne kadar çok faydalanırsanız o kadar çok D vitamini alırsınız ve kendinizi enerjik hissedersiniz. Kahvaltı yapın: Kahvaltıyı atlayıp aç kalarak az kalori aldığınızı ve bunun yardımıyla zayıflamayı en az bir kere düşünmüş çok danışanım oldu. Ancak kahvaltıyı atlamak sizi gün içerisinde diğer öğünlerde fazla besin tüketmenize ve metabolizmanızı yavaşlatmanıza sebep olmaktan başka bir sonuca ulaştırmaz. Kahvaltı yapmak hem güne enerjik başlamanızı hem metabolizmanızı canlandırmanın ilk basamağını gerçekleştirmenizi sağlar. Uyku Düzeni: Sağlıklı beslenmekten bahsederken uyku da nereden çıktı? Unutmayalım ki bütün gün çalışan, düşünen enerji harcayan bedenimizin dinlenmesi, yenilenmesi ve yeni güne kendini hazırlaması için uyku şart. . Yapılan araştırmalara göre günde yedi saat uyuyanlar beş saat uyuyanlara göre daha kolay kilo veriyor. Öğün Atlamayın: Günlük enerji ihtiyacımızı karşılarken en çok dikkat etmemiz gereken kurallardan biri tek bir öğüne aşırı yüklenmemektir. Yediklerimizi öğünlere düzenli olarak paylaştırırsak hem vücudumuz daha hızlı çalışır hem sindirim sistemimize büyük yardımda bulunmuş oluruz. Sağlıklı Besinler Tüketin: Yeterli ve dengeli beslenmek sadece kalori hesaplayarak o kaloriyi tutturarak yemek yemek değildir. Bünyenizin ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineralleri sağlıklı seçim yaparak karşılamak demektir. Beslenmenizde çeşitliliğe yer verip paket gıdalardan uzak durarak her zaman en doğal olan yiyecekleri tercih etmeyi unutmayın. Sebze ve meyveler, tam tahıl ürünleri, süt ve ürünleri, kuru baklagiller her zaman tabaklarınızın baş tacı olmalı. Su İçin: Hemen her gün duyduğunuz bu cümle çok önemli ve çok da doğru. Hem metabolizmanızı hızlandırmak, hem vücudunuzu arındırmak hem de organlarınızın düzenli ve rahat çalışması için günde en az iki buçuk litre su için. Spor Yapın : Düzenli yapılan sporun bedenimize kazandıracakları listesi o kadar uzun ki… Kan dolaşımınızı hızlandırır, kemiklerinizin ve eklemlerinizin güçlenmesini sağlar, duruş bozukluklarının önüne geçer, mutluluk hormonu seviyenizi artırır ve de tabi ki diyetle beraber sıkılaşmanızı sağlar. Mucize İksirler Aramayın :Benim ve etik değerlerine sadık ve önceliği insan sağlığı olan tüm meslektaşlarımın temel kuralıdır. Kesinlikle mucizevi besin yoktur. Hiçbir besin sizi zayıflatmaz veya size kilo aldırmaz. Yıllarca sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam sonucu vücudunuzda biriken kilolarınızı kaybetmek isterken denediğiniz bitki çayları, kürler, zayıflama hapları size sadece sağlığınızı kaybettirir. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmeden deneyeceğiniz tüm yollar size eksileriyle dönecektir. Ara Öğün Yapın :Vücudumuzu uyarıp sistemlerimizi çalıştıracak en garanti yol çok sevdiğimiz bir aktivite olan yemek yemektir. İki üç saat aralıkla azar azar yediğimiz yiyecekler hem kan şekerimizi dengeleyecek hem de bedenimizin çalışmak için ihtiyaç duyduğu enerjiyi kazanmasını sağlayacaktır. Ara öğün yaparken dikkat etmemiz gereken iki şey besin seçimi ve porsiyon miktarıdır. İşlenmiş gıdalar, fastfood, gazlı içecekler, hazır meyve suları gibi yiyecekler hem yüksek kalori içerdiği hem de doyurucu olmadığı için tercih edilmemelidir. Ayrıca kaliteli ve doyurucu besinler de yüksek miktarda tüketilmemelidir. Öğünlerinizi Çeşitlendirin: Porsiyon kontrolü, diyet listesi, diyetisyen takibi derken kendinizi sıkılmış ve enerjisiz hissettiğiniz zamanlar olacaktır. Diyetinizi ve hayatınızı renklendirmek her zaman için sizin elinizde unutmayın. Diyetisyeninizin önerdiği seçenekleri dönüşüm içinde menülerinizde uygulayarak sunumlarınızı, masalarınızı ve tabaklarınızı şenlendirebilirsiniz. Gerek salatalarınızda gerek yemeklerinizde mümkün olduğunca her renkten besine yer vermeye çalışın. Hem algınız hem sağığınız güzelleşecek unutmayın. Pişirme Yöntemine Dikkat: Hayat kurtaran baş tacı tavsiyelerimden bir diğeri de pişirme yöntemi. Yağ içerisinde yaptığımız kızartmalar ya da çok sağlıklı diyerek kaşık kaşık kullandığımız zeytin yağı bize ekstra kilo olarak dönecektir. Yemeklerimizi bitkisel yağlarla ve gereken ölçüde, haşlama veya ızgara yöntemiyle pişirdiğimiz zaman alacağımız enerji miktarını çok çok azaltmış oluruz. Bu sağlıklı ve lezzetli yöntemleri mutfağınızdan eksik etmeyin derim. Baharatları Unutmayın : Baharatlar hem sağlığa olan sayısız faydaları hem verdikleri lezzet açısından vazgeçilmezdir. Midenizde hissedeceğiniz doygunluk yemeğin sadece miktarıyla değil tadıyla da doğrudan ilgilidir. Yemeklerinizde baharatlara yer açarak harika tatlara ulaşabilir aynı zamanda da tuz kullanımınızı azaltabilirsiniz. Ezbere Diyet Yapmayın : En önemli kuralı en sona sakladım. Evet diyet listesi size yol gösterecektir fakat sizin beslenme öykünüzü bilen yaşantınıza ve sağlığınıza göre size bir beslenme programı hazırlamış bir beslenme uzmanı yardımıyla. Gazetede, televizyonda gördüğünüz ya da komşunuza yazılmış bir diyet programı sizin gereksiniminize uygun değildir. Diyetiniz de adeta parmak iziniz kadar kişiseldir. Sağlıklı yaşam tek bir sihirli değnekle size verilmez ancak sağlığınızı kaybetmemek sizin elinizde. Siz de kaliteli bir yaşam sürmek istiyor ancak nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız bir beslenme uzmanından destek alabilirsiniz. Umarım verdiğim ipuçları sizin için yol gösterici olmuştur. Herkese mutlu ve sağlıklı günler dilerim.
- Başarılı Bir Diyet İçin Yapmanız Gerekenler
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve yaşam kalitemizi arttırmanın en önemli kuralı yeterli ve dengeli beslenmekle başlar. Zinde bir beden bireye mutluluk, kendine saygı ve en önemlisi özgüven sağlar. Sağlıklı beslenme, zayıflama, kaslı ya da sıkı bir vücuda sahip olma, mucizevi olduğu söylenen besinler artık günümüzde en çok konuşulan ve ilgi gören konuların başında geliyor. Gerek sosyal medyada gerekse şahsen tanıdığımız arkadaşlarımız arasında herkes beslenme konusunda bilgi verecek kadar uzman görüyor kendini… Peki madem herkes bu kadar bilgili sağlıklı beslenmeyi çok iyi biliyor neden ülkemiz obezitede Avrupa birincisi genç kalp krizinde dünya üçüncüsü olacak hale geldi! Ne yazık ki işin uzmanlarına değil de sayılamayacak kadar bilgi kirliliği bulunan internete ve ticari kazanç uğruna insan sağlığını hiçe sayan insanların sözüne kulak verdiğimiz için bu noktadayız. Bir diyetisyen olarak sizlere başarılı bir diyet düzeni kurabilmek için hayatınızda yapmanız gerekenler konusunda önerilerde bulunacağım umarım hata yaptığınız noktaları görür ve düzeltme çabasına girersiniz.
- ÇOCUKLARINIZ İÇİN SAĞLIKLI ATIŞTIRMALIKLAR
Sade yoğurdun içerisine küçük küçük doğranmış elma, armut, şeftali vb. ilave edin. Yoğurdunuzu evde kendiniz yapın. · · Kavun topları hazırlayın. · · Kuru uzum, kuru incir, kuru kayısı, ceviz, fındık, kavrulmamış çiğ tuzsuz badem, iç Antep fıstığı, iç ay çekirdeği, tuzsuz kabak çekirdeği içi. Bunlardan bir kaçını karıştırarak her gün azar azar verebilirsiniz. · · Az yağlı sütle ve içerisine yumurtada ilave ederek evde yapılmış sütlaç · · Kepekli krakerlere incecik humus veya fıstık ezmesi sürebilirsiniz. · · Sert peynirler ve kepekli krakerler · · Soyulmuş elma dilimleri ve peynir · · Muzu soyun ve yoğurta daldırın ve sonra da naylon torbada ezilmiş mısır gevreği veya yenmeye hazır kahvaltılık tahıllara bulayın ve dondurun. ( Tepside tek kat olarak ) sonra naylon torbaya koyun. Derin dondurucuda kalsın, ihtiyaç oldukça alın, oda ısısına getirin, çocuğunuza yedirin. · · Kerevizin uzun saplarını yıkayın, kurulayın ve elle tutulur şekilde kısa kısa kesin ve fıstık ezmesine bulayın, çocuğunuza verin yesin. · · Karnabahar, brokoli, havuçları minicik kesin, çiğ çiğ yesin. Dilerseniz fıstık ezmesine, yoğurda daldırsın. · · Evde her zaman kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir, fındık, fıstık, ceviz bulundurun ve her gün az az ara öğün olarak verin. ( Küçük küçük doğranmış meyvelerle birlikte ) · · Kerevizin uzun saplarını yıkayın, kurulayın ve elle tutulur şekilde kısa kısa kesin yağı düşük krem peynire bulayın, üstüne kuru üzüm koyun. · · Havucu soyun, yıkayın, kurulayın, uzun uzun tutacağı şekilde kesin öylece veya fıstık ezmesine veya humusa bulayın verin. · · Kuru meyvelerle şeker miktarı çok düşük kahvaltılık tahılları, fıstık, fındık vs karıştırın. Naylon torbaya koyun, sokağa çıkarken çocuğunuza vermek için mutlaka yanınızda bulundurun. · · Yıkanmış, kurulanmış küçük bir patatesi çatalla delin ve mikrodalgada pişirin. Üstüne peynir koyun. · · Çöp şişlere peynir küpleri ve taze meyve küpleri dizin ve meyveli peynirli kebaplar yapın. · · % 100 kepekli unla pankek yapın ve üstüne az yağlı yoğurt, dilimlenmiş yumuşak meyveler vs koyun. · · Elma dilimleyin. Üstlerine fıstık ezmesi sürün. Her yaş için idealdir. · · Az yağlı süt, donmuş çilek veya benzeri meyve parçaları, muzu 30 saniye gibi blender da çevirin. Çocuğunuza verin içsin. · · Yulaf ezmesine kuru üzüm, ceviz kırıntıları ekleyin. · · 1 kap domates veya gerçek sebze çorbası ısıtın, yanında kepekli krakerle verin. · · Waffle veya pankeklere, az yağlı yoğurt, pekmez akıtın. Küçük küçük kesilmiş meyvelerle birlikte çocuğunuza verin. · · Evde kendi patlattığınız mısırları verin. · · Küçük kesilmiş havuç ve kerevizlere zeytinyağı akıtın verin. · · Pide veya kepekli krakerleri humusa daldırın verin. Humusun her türlüsü tüm çocuklar için harika besindir. · Çilek veya elma dilimlerini yoğurta daldırıp verin. · · Kepekli krakeri evde yapılmış şekersiz, tarçınlı elma sosuna veya evde yapılmış gerçek pudinge daldırıp verin. · · Ekmek veya pankeklerin üstüne, kenarına domates sosu koyun. · · Evde yapılmış gerçek tahıllı ( % 100 kepekli ) ekmekleri ilginç şekillerde kesin ve sandviçler yapın. · · Vanilyalı yoğurt, mandalina, portakallı, çilekli vs meyvelerle kat kat döşeyerek, bardakta vs parfe hazırlayın. · · Yiyeceklere ilginç, çılgın, onların yaş gruplarına göre sevdikleri kahramanlara vs benzer isimler verin, temalar yaratın.
- POSA VE POSALI BESLENMEK NEDİR, NELERDE POSA VARDIR? NEDEN ÇOK ÖNEMLİ, NE İŞE YARAR?
Sağlıklı olmak, kabız, hemoroit, obesite, kanser, divertikülis, diyabet olmamak /önlemek/iyileştirmek, kolesterolü düşürmek, kilo vermek, kan şekerini dengelemek için, diyabetse şekerini kontrol altına almak, bağırsak kanserini önlemek için posaya ihtiyacımız vardır. Bir çok insanın günlük posa miktarlarına ulaşabilmesi için, yemek yeme alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekebilir. Tam tahıllı besinler, meyveler, sebzeler ve tüm kuru taneliler posa içermektedir. Posa ile birlikte su miktarı da arttırılmalıdır. Günde her gün 2 litre = 8 su bardağı su içmelisiniz. Posalar suyla şişer ve bağırsaklarınızı süpürür, boşaltır. Bağırsakların, sağlığınızın belediye başkanı posadır! En çok da çocuklarda obesiteyi, kolesterolü, diyabeti engellemek için ülke çapında sağlıklı dengeli beslenme programları şarttır. Türkiye' de konu artık sadece yetişkinler değil, tüm çocukları da ilgilendirmektedir. Gören gözlerle çocuklarınıza bakın. Obesiteyı önlemek bilgiyle olur. Dengeli, akıllı, seçici beslenmeyi öğretmekle, uygulatmakla olur. Okullara ders olarak da eklenmelidir. Posa 2 çeşittir. Çözülen posa ve çözülmeyen atılan posa ki bu da bağırsakları süpürür. Posalar su tutukları için dışkımızı yumuşatır ve kabızlığı önler. Tabii mutlaka her gün en az 2 litre su içmek şartıyla, kabızlığı önler. Özellikle çözülmeyen erimeyen posalar bağırsaklardan dışkıların hızla atılmasını sağlayarak, bağırsak kanserini önlerler. Her gün sağlıkla dışkı yapmak şarttır. Çünkü bu kansere sebep olan maddelerin bağırsakta günlerce beklemesini engeller, toparlar, süpürür atar, dışkılarız. Her gün dışkılayan, normal sağlıklı dışkı yapan insanlar şanslıdırlar. Çünkü sağlıklı beslendikleri bilinir. Kanserojen zararlı maddeler, atıklar bağırsaklarımızda ne kadar uzun kalır ve bağırsak içi hücreleri ile ne kadar çok temas ederlerse, kanser olma riskimiz de o kadar artar. Posalar işte burada da imdada yetişirler! Ayrıca posa tokluk hissini arttırır, kalorilerini arttırmadan yiyeceklerimize tokluk, hacim ekler ve bu yüzden de obesiteyi, diyabeti de önler. Yüksek posalı beslenmek bağırsaklarda cepleri - divertikülü önler. Bağırsak içindeki basıncı düşürerek, kabızlıktan ıkınmanızı ve ıkınarak hemoroit olmanızı engeller. Günde ortalama en az 30 gram posa herkese yetişkinlere şarttır. Hangi besinlerde ne kadar posa vardır? En çok elma, portakal, nohut, tüm mercimekler, özellikle de siyah ve kırmızı kuru fasulyelerin ve kuru bezelyelerin tümü, humus, bulgur, tarçın, katkısız fıstık ezmezi, kereviz, kereviz sapları, kabuğu ile pişmiş patates yapılan salata, kabukları soyulmamış domates, yeşil-koyu yeşil her şeyler, buharda-suda haşlama karnabahar, lahana, marullar, ıspanak, patlıcan, çilek, keten tohumu, salatalık, kuru kayısı ve benzerleri, greyfurt, çavdar, yulaf tüm her renk her cins kuru taneliler mercimekler, havuç renkli patates, ABD de "all bran" "oat bran" diye hazır kutuda satılan tahılların dış kabukları, arpa, bulgur, kuskus, kahverengi pirinçler, yabani pirinç, gerçek tahıllı ekmekler, doğal- rafine edilmemiş tam tahıl olan her şey, evde yapılmış patlamış mısır, elma, portakal, tüm narenciye meyveleri, kuru incir, kuru erik, kuru kayısı, hurma, kuru üzümler, frambuaz, armut, ıspanak, mango, enginar, kabaklar, bal kabağı, bezelye, brokoli, kabuğu ile elma, muz, pişmiş mercimek, kuru bezelyeler, tüm sebzeler, tüm kuru ve taze meyveler, tam gerçek, işlenmemiş-rafine edilmemiş tüm tahıllar ve ürünleri, buğday, bulgur, kuskus, kahverengi pirinç, mısır, tam tahıllı mısır unu, evde patlamış mısır, yulaf, kabukları alınmış çavdar, bütün çavdar ve ürünleri, yabani pirinç. Ama rekor enginar ve nohutta, humusta, kuru fasulye, mercimeklerde. Türkiye' de bir çok insanın sürekli yaptığı önemli hatalar ve önerilerim; domatesleri salata yaparken ve yemeklere doğrarken asla kabuklarını soymayın. Haşlanmış nohudun kabuklarını soymayın. Patatesleri iyice fırçalayıp yıkayın ve kabukları ile pişirin. Sebze ve meyveleri mümkün olabildiğince kabukları ile tüketin. Sebzeleri minimum sürede ve sağlıklı tekniklerle pişirin. Türk mutfağında, yağlı, çok yağlı - şekerli, çok şekerli ve tuzlu, çok tuzlu beslenme alışkanlıkları olduğu için, posanın, posalı yiyeceklerin değeri de bu alışkanlıklardan dolayı sıfırlanmaktadır. Yağı minimuma çekin, şekeri ve tuzu azaltın ve zamanla minimuma düşürün, hiç kullanmayın. Sağlıklı beslenme kurallarını öğrenin; bir yemeğin tek lezzet etkeni şeker, tuz, yağ asla değildir. Bunun yerine yemeklerinizi 1001 çeşit baharat ve otlarla, soğan, sarımsakla vb. ile tatlandırabilirsiniz. Taze meyve ve kuru meyveleri ölçüler çerçevesinde tatlı yerine tüketin. Gerçek meyve suyu sıkılmış olsa bile, siz meyve suyu yerine meyvenin kendisini yiyin, yedirin. Çocuklarınız için de elma, portakal muhteşemdir. Meyveleri çok iyi yıkayın, meyveleri ve sebzeleri soymadan yiyin. Her fırsatta sebzeleri çiğ çiğ yiyin. Sık sık "gerçek tahıl olduğuna emin olduğunuz bulguru" yiyin. Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, özellikle de mercimekli bulgur pilavı yiyin. GI açısından da bu tavsiye önemlidir. Posayı arttırınca günlük su miktarınızı da arttırın; herkes her gün en az 8 su bardağı = en az 2 litre su içmelidir; yazın bu miktar daha da aratacaktır. Humus yaparken eski alaylı usulle sakın, asla haşlanmış nohutların kabuklarını soymayın. Her sabah kahvaltıda en çok da mutlaka elma yiyin; çilek, muz gibi bir adet meyve de yiyin. Yemek için yanınızda, çantanızda mutlaka en az 2 elma bulunsun. Çok daha sık ve fazla kuru fasulyeler, mercimekler, nohut, en çok da kırmızı kuru fasulye yiyin. Bu gurup ucuz, posa ve protein kaynaklarıdır. Beyaz pirinç, beyaz makarna yemeyin. Çikolata, cipsler, krakerler yerine çiğ sebzeler yiyin. Haftada en az 3-4 defa et yerine yemeklerinizde kuru baklagilleri tahıllarla karıştırarak yiyin. Böylelikle ucuz, kaliteli proteinde almış olursunuz. Haftada 5-6-7 gün haşlanmış buğday, arpa, yulafla pişmiş sıcak, doğranmış meyve ile karışmış tam tahıllı kahvaltılar yapın. Tahılla yapılan salatalar, kepekli makarna, kepekli pirinçleri, kepekli unları, kepekli unlarla yapılmış şeyleri daha çok tüketin. Özellikle beslenmesinde posa tüketimi az ise ve hem de günde en az 2 litre su içilmiyorsa kabızlık ve öteki hastalıklar görülür. Posa bağırsaklarda jöle gibi bir madde oluşturur ve dışkıdaki suyu çoğaltır. Narenciye meyveleri, kuru taneliler, arpa, yulaf, bulgur, idealdir. Üstelik kolesterolü de düşürür. Çözülen posalar ve pre diyabetik ve diyabetiklerde de yemeklerden sonra kanda şekerin düşük olmasını sağlar. Posalı beslenmek kolesterolü düşürür ve kalp hastalıklarını da önler. Çocukların günlük tüketmeleri gereken posa miktarı yaş + 5 gramdır. Mesela 4 yaşındaki bir çocuk her gün 4+5 = 9 gram posa tüketmelidir. Bu da mesela 1/2 kap = 125 ml humus yani nohut ezmesi = 6 gram posa ve 1 dilim tam kepekli ekmek= 1.9 gram ve 1/2 kap da pişmiş bulgur olsa = 2.9 gr posa, yani toplam 11 gram posa oldu bile işte! Sebzeleri yiyecekleri karışık seçin. Günde en az toplam 5 porsiyon meyve ve karışık sebze yemeye dikkat edin. En az 3 servis tam tahıllı şeyler tüketin. Mesela 1 dilim gerçekten de en az % 50 si kepekli ekmek, 1/2 kap ( 125 gram )bulgur veya kahverengi pirinçle, 1/2 kap sütle pişmiş yulafla veya buğdayla doğranmış 1 adet elma /meyve ile sabah kahvaltısı yapın. Kabızlığa laksatif ilaçlar vs asla kullanmayın; beslenmenizi düzeltin, posalı beslenin ve su için. Günde 50 gramdan fazla posa da gereksiz ve sağlıksızdır. Posa doğal besinlerle, sebze, meyve, tahıllarla, kurularla vs alınmalıdır; ek posa içerek ilaç, ot vs. ile değil. Olmanız gereken normal kiloda kalmaya dikkat edin. Yağlar, doymuş hayvani kırmızı etler ve tereyağları vs den, kolesterollü yiyeceklerden uzak kalın, vedalaşın. İçinde posası çok olan karışık akıllı yiyecekleri tercih edin. Şekerden uzak durun. Şeker, şekerli besinler, şekerli içeceklerin tümünü diyetinizden çıkarın. Tuzdan - sodyumdan uzak durun, azaltın, kullanmayın. Hangi yiyecekte kaç gr posa var? Humus posanın kraliçesidir. Mesela 1/2 kap pişmiş kuru fasulyede ortalama 9.5 gr posa vardır. 1 orta boy pişmiş havuç, kabukları ile pişmiş renkli patateste, 5 gr; 1/2 kap pişmiş bezelyede 4.4 gr; kabuğu ile 1 armutta 4 gram; 30 gramcık bademde 3.3.gr; 1/2 kap yani 125 ml kuru üzümde 3 gr; kabukları ile 1 elmada 3.3 gr; orta portakalda 2.5-3 gr; orta muz 3 gr; 2/3 kap şekersiz pişmiş elma sosunda 3.6 gr; 1 bütün kuru kayısıda 1.7 gr; 1 büyük pişmiş enginar 4.5 gr; 1/4 kap yani 60 ml avokado kup küp 1.7 gr; 1 kap yani 250 ml pişmiş az sulu kuru fasulyede 16 gr; 1 kap pişmiş siyah kuru fasulyede 19.4 gr; 1 kap pişmiş nohutta 12 gr, konserve ise 6 gr; 3/4 kap pişmiş pembe kuru barbunyada 15 gr; 1/2 kap doğranmış çiğ brokolide 4 gr; pişmişse 7 gr; 1/2 kap çiğ lahanada salata vs 1.5 gr, pişmişse 3 gr; 1/2 kap pişmiş havuçta 3.4 gr; 1 bütün haşlama mısırda 5 gr; 6 cm karelik bir mısır ekmeğinde 3.4 gr; 3 kuru incirde 10.5 gr; kabukları soyulmamış domatesle pişmiş patlıcanda 2 uzunlamasına kalın dilimde 4 gr;1 kap pişmiş kahverengi mercimekte 5.5 gr;1 kap kırmızı pişmiş mercimekte 6.4 gr; 1 kap pişmiş kepekli makarnada 5.7 gr; orta 160 gr gibi kabukları ile fırında pişmiş yenen patateste 4-5 gr; kaynamışsa 3.5 gr; sütle ezilmişse püresi 1/2 kap 3 gr; 2/3 kap pişmiş yulaf ezmesinde 3 gr; 1 dilim beyaz ekmekte 0.7 gr; 1 dilim tam kepekli ekmekte 1.5 gr; 1 yemek kaşığı kuru üzümde 1 gr; 1/2 kap 125 ml beyaz çiğ pirinç de 2 gr; çiğ kahverengi pirinçte 5.5 gr; 1/2 kap pişmiş ıspanak 7 gr, çiğse 1 kapta 3.5 gr; 1/2 kap pişmiş veya çiğ yeşil kabakta 3 gr; 1 kap şekersiz çilek 3 gr; 160 gram havuç renkli patates-yam - sweet potatoe ise kabuğu ile pişmiş 6.8 gr; 1/2 kap pişmiş havuçta 2.8 gr; 30 gram patates cipslerinde 0.6 gr; 2 yemek kaşığı katkısız fıstık ezmesinde 2.4 gr; bilgi vermek için yazılmıştır. Posa özetle sağlıktır, beden sağlığıdır. Obesiteyı önler, kalp sağlığıdır, bağırsak sağlığıdır, her gün muntazam dışkı yapmaktır, kolesterolü düşürür, kanda şeker seviyelerini düşürür, kilo kaybına yardımcıdır, bağırsak kanserlerini önleyebilir.
- Beslenme Piramidi
Harvard Tıp Fakültesi tarafından geliştirilen yeni beslenme piramidi, günlük beslenme alışanlıklarımızda dikkat etmemiz gereken temel özellikleri ortaya koyuyor. Yeni beslenme piramidinin başlıca önerileri: kırmızı et, patates, rafine hububat ürünleri ve alkolün son derece kısıtlı hale getirilmesi; Süt ürünlerini günde 1-2 porsiyona indirmesi; Doymuş yağların (margarin gibi) tamamen kaldırılması; Rafine edilmemiş hububat ürünlerinin, meyve ve sebzelerin bol miktarda tüketilmesi; Her gün hazır vitamin alınması. 1. Yediklerinizde ve içtiklerinizde ne kadar kalori bulunduğunu bilin ve düzenli egzersiz yapın. Vücudunuzun tüm fazla kalorileri yağa çevirerek depoladığını unutmayın; bu nedenle yediklerinizi değiştirdiğinizde kalorilerini daima kontrol altında tutun. Egzersiz bir çok kronik hastalıktan korunmanıza yardımcı olur ve vücudunuzdaki kas miktarını arttırarak daha fazla kalori yakmanızı sağlar. 2. Diyetinizden sağlıksız olan doymuş yağları çıkarın; onların yerine doymamış bitkisel sıvı yağlar kullanın. Kırmızı et, tereyağı ve birçok süt ürününde bulunan doymuş yağlardan uzak durun. Kanola, ayçiçek ve mısır özü yağı gibi sıvı yağlar kullanın. 3. Rafine hububat ürünlerinin ve patatesin yerine rafine edilmemiş hububatlarla yapılan gıdalar tüketin.Özellikle sabah kahvaltılarında sıcak veya soğuk olarak rafine edilmemiş tahıl ürünleri kullanın. Pasta, börek gibi hamur işlerinin yapımında beyaz un yerine kepekli un kullanın. Beyaz pirinç yerine kahverengi pirinç kullanın. Kepekli ekmek tüketin ve patatesi azaltın. Bazıları tarafından hor görülen bulgur, bu beslenme piramidi ile tüm dünyaya öneriliyor. 4. Mümkün olduğu kadar çok çeşitli sebze ve meyve tüketin. Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin; sabah kahvaltısına meyve ile başlayın. Koyu renkli sebze ve meyveleri tercih edin. Besin içeriği açısından en değerli sebzeler genelde koyu yeşil ve bol yapraklıdırlar. Sarı, portakal renginde ve kırmızı meyveler, baklagiller ve limongillere ait meyveler tüketin. Sebze ve meyveleri mutlaka sevilecek ve iştahı getirecek şekilde hazırlayınız. Domatesi pişirilmiş olarak tüketin; bunu yapamıyorsanız domates sosu, domates suyu gibi işlenmiş domates ürünlerini tüketin. Bunun da yapamıyorsanız yetişme mevsiminde taze olarak tüketin. Çünkü domateste bulunan likopene (lycopene) adı verilen kansere karşı koruyucu madde, eğer domates pişirilmiş olarak alınırsa kana daha çabuk geçer. Kendiniz domatesi dondurarak ileride tüketebilirsiniz. 5. Yeterince protein alın. Protein kaynaklarının çeşitli olmasına dikkat edin. Kümes hayvanları, balık ve yumurta kırmızı etten daha sağlıklıdır. Baklagiller, kuruyemiş, soya ürünleri bir çok besin maddesi içermektedir ve bir çok yönüyle etin yerini alabilir, ancak etteki proteinin biyoyararlanımı daha fazladır. Bu besinlerdeki yağ da kırmızı etteki yağa göre daha sağlıklıdır. 6. Kırık ve kemik erimesi gibi rahatsızlıkları önlemek için bol kalsiyum alın. Her gün 1-2 porsiyon az yağlı süt ürünü almak bir çok yetişkin için yeterli kalsiyum sağlar. Baklagiller, tahıl ürünleri, yapraklı sebzeler iyi birer kalsiyum kaynağıdırlar. Düzenli egzersiz ve yeterince D vitamini alımı kırıkları engellemede en etkili önlemlerdendir. 7. Alkol kullanıyorsanız mümkün olduğunca azaltın. Alkolün bir çok insan için zararlı olduğunu, aşırısının ise herkes için zararlı olduğunu unutmayın. Alkol kadınlar için daha zararlıdır ve bayanlar daha az tüketmelidirler.
- Limonlu Su Zayıflamaya Yardımcı Olur Mu?
Limonlu su taze sıkılmış limon ile sıcak veya soğuk suyun karıştırılması ile elde edilen bir içecek. Limonlu suyun sindirimi iyileştirmek ve rahatlatmak, odaklanmayı sağlamak ve enerji seviyesini arttırmaya yardımcı olmak gibi sağlık üzerine olumlu etkileri olduğu iddia edilmekte. Tabi en ilgi çekici yanı ise popüler diyetlerin büyük bir parçası haline gelmesini sağlayan zayıflatmaya yardımcı etkisinin olduğunun söylenmesi Gelin birkaç başlık altında limonlu suyu inceleyelim Limonlu Suyun Kalorisi Düşüktür. Limonlu su yapım şekline göre düşük kalorilidir diyebiliriz. Yarım limon sıkılarak hazırlanmış 1 bardak limonlu su sadece 6 kaloridir. Bu nedenle portakal suyu veya meyveli soda gibi yüksek kalorili içecekler yerine limonlu suyu tercih ederseniz bu sizin zayıflamanıza yardımcı olmak açısından iyi bir değişiklik olabilir. Örneğin 1 su bardağı portakal suyu 90 kalori, 1 şişe meyveli soda ise yaklaşık 70 kalori içerir. Bu içeceklerden günde 2 tanesini limonlu su ile değiştirseniz günlük kalori alımınızı 140-180 kalori civarında azaltmış olursunuz. Aynı zamanda bazı çalışmalar yemeklerle birlikte düşük kalorili içecek tüketiminin yemekte tüketilen toplam kalori miktarını azaltabileceğini göstermiş. Vücut Sıvınızı Korumanızda Yardımcı Olabilir. Besin maddelerinin hücrelere taşınmasında rol alması, metabolik atıkların vücuttan atılmasına yardımcı olması gibi pek çok özelliği nedeniyle vücut sıvı dengemizi korumak sağlıklı olmanın kritik bir bileşenidir. Vücut sıcaklığının düzenlenmesinden fiziksel performansın geliştirilmesine kadar her alanda yeterli hidrasyonun sağlanması esastır. Yeterli su tüketimi, şişkinlik, ödem ve kilo alma gibi belirtilere neden olabilecek su tutma oranını azaltmaya yardımcı olabilir Limon suyunun büyük bir çoğunluğu sudan oluştuğu için gün içinde ulaşmamız gereken sıvı miktarına ulaşmamızda yardımcı olabilir. Limonlu Su İçmek Metabolizmanızı Hızlandırabilir. Bazı araştırmalar, yeterli miktarsa su içmenin potansiyel olarak metabolizmanızı hızlandırdığını gösteriyor. Araştırmacılar, iyi bir vücut sıvı oranına sahip olmanın, hücrenin enerji santrali olan mitokondri organelinin işlevini arttırdığını ileri sürüyorlar. Buda metabolizma hızında bir artışa neden oluyor ve kilo kaybını destekliyor. Ayrıca su içmenin kalori yakımının olduğu metabolik bir süreç olan termogenezisi de arttırarak metabolizmayı hızlandırdığı gösterilmiştir. Bir çalışmada, yarım litre su içen 14 katılımcının 30-40 dk boyunca metabolik hızlarının %30 arttığı tespit edilmiştir. Limonlu su ile yapılan araştırmalar kısıtlı olsa da büyük bir çoğunluğu sudan oluştuğu için büyük ihtimalle suyla benzer metabolizma arttırıcı etkilere sahiptir. Limonlu Su Tok Kalmanızı Sağlayabilir. Su içmek genellikle zayıflamak isteyen her kişinin dikkat ettiği bir ritüeldir. Bunun nedenlerinden bir tanesi kalori içermemesine rağmen tokluk hissi oluşturmasıdır. 2008 yılında 24 fazla kilolu katılımcı üzerinde suyun kalori alımına etkileri incelendi. Çalışma kahvaltı öncesi yarım litre su içmenin kahvaltı sırasında tüketilen enerjiyi %13 düşürdüğünü ortaya koydu. Limonlu su kalori bakımından çok düşük olduğu için su gibi düzenli olarak tüketildiğinde kalori alımını azaltmada etkili bir yol olabilir. Kilo kaybının Arttırılmasında Yardımcı Olabilir. Metabolizma, tokluk ve hidrasyon üzerindeki potansiyel yararlı etkileri nedeniyle, bazı kanıtlar suyun (limonlu suda dahil) kilo kaybını arttırdığını ortaya koymaktadır. Bir çalışmada 48 yetişkine benzer kalorilerde kilo kaybını destekleyecek diyet verilmiş ve grubun yarısından yemek öncesi yarım litre su içmesi istenmiştir. 12 hafta süren çalışmanın sonunda yemek öncesi su tüketen katılımcılar, su tüketmeyenlerden %44 daha fazla ağırlık kaybetmiştir. Diğer araştırmalar artan su alımının diyet ve egzersizden bağımsız olarak zayıflamaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. 2009 yılında yapılan bir çalışmada 173 aşırır kilolu kadının su alım düzeyleri ölçülmüştür ve diyetleri ve fiziksel aktiviteleri ne olursa olsun daha fazla su alımı daha fazla ağırlık ve kilo kaybı ile ilişkili bulunmuştur. Yukarıda bahsettiğim gibi bu çalışmalar su tüketimine odaklansa da aynı sonuçlar büyük olasılıkla limonlu su içinde geçerli. Peki Limonlu Su Normal Sudan Daha Mı İyi? Limonlu su hidrasyonu arttırmasından tokluk hissini arttırmaya kadar birçok potansiyel olumlu faydaya sahiptir. Fakat bu faydaların hepsinin ana bileşen olan sudan geldiğini unutmamakta fayda var. Limonlu su, c vitamini ve antioksidanlar gibi limondan gelen bazı ilave besin öğeleri içerirler. Fakat bunların ağırlığınız üzerinde aşırı olumlu etkilerinin olması pek muhtemel değildir. Ayrıca limonlu suyun popüler olan suyu alkali yapma etkisinin de yine ağırlık kaybı üzerine net bit etkisi yoktur. Peki Nasıl Tüketelim? Kişisel zevklerinize göre limonla çok farklı içecekler hazırlayabilirsiniz. Genel tarif 1 bardak su üzerine yarım limon sıkılması şeklindedir. Daha fazla lezzetlendirmek içinse içine daha farklı şeyler ekleyebiliriz. Birkaç taze nane yaprağı ve zerdeçal eklenebilir. Çoğu kişi güne ferahlatıcı 1 bardak limonlu su ile başlamayı tercih etse de günün her saatinde tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca çay gibi sıcak veya birkaç buz küpü eklenerek soğuk da tüketilebilir. Limonlu suyun belirli sıcaklıklarda tüketildiğinde daha fazla fayda sağladığı iddialarına rağmen, bunu destekleyen çok az kanıt vardır.
- Kış Aylarında Beslenme Tüyoları
Kış aylarında beslenme bazılarımız için büyük bir sorun haline gelebiliyor. Soğuk ve yağmurlu bir havada televizyonun karşısında otururken sağlıklı beslenmeyi düşünmek ikinci plana atılabiliyor. Hava şartları dışarıda kötü olsa da beslenmeniz öyle olmak zorunda değil. İyi beslenerek ve egzersiz yaparak bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir ve kış hastalıklarına yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. İşte kış dönemi boyunca uygulayabileceğiniz 9 tavsiye 1. Bol meyve ve sebze tüketin: Eğer bağışıklık sisteminizi güçlendirmek istiyorsanız antioksidan içeriği yüksek meyve ve sebze tüketimini de arttırmalısınız. Özellikle turunçgiller, elma, nar, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, bal kabağı, kereviz gibi mevsiminde taze bulunan meyve ve sebzeleri tercih etmeniz daha doğru olur. 2. Probiyotik alın: Sağlıklı bakteriyel floraya sahip olmamız enfeksiyonlara yakalanma riskimizi azaltır. Kefir, yoğurt gibi fermente süt ürünleri tüketebiliriz ama bunlarında ekstradan kalori, şeker ve tuz içerebileceklerini unutmayın. Özellikle antibiyotik kullanımı sonrası probiyotik takviyesi almayı unutmayın. 3. Çorba pişirin: Çorba yapımı kolay yemeklerden birisi. Birçok farklı sebze, kurubaklagiller ve bir miktar etin bir araya geldiği çorba bağışıklık sisteminizin güçlü olmasını sağlar. 4. Güveç pişirin: Kısık ateşte kırmızı eti uzun süre pişirdiğimiz bir pişirme yöntemi. Demir ve çinko gibi iki minerallerce zengin olan kırmızı et bağışıklık sistemimizi güçlendirmemizde bize yardımcı olur. İçine koyulan kurubaklagiller iyi bir bitkisel protein, ve lif kaynağıdır, düşük yağlıdır ve glisemik indeksi düşüktür. Kış sebzeleri ile birlikte de harika bir lezzetti vardır. 5. Bol su için: Dışarıda hava sıcaklığı düşmüş olsa da yine de bol su içerek su tüketimimize dikkat etmemiz gerekir. Günde minimum 6-8 bardak tüketilmesinde fayda var. İçimizi ısıtacak bitki çayları da sıvı tüketimine yardımcı olabilir ama fazla tüketerek tükettiğiniz su miktarını azaltmasına izin vermeyin. 6. Porsiyonlara dikkat edin: Eğer bütün günü evde geçirecekseniz masum olduğunu düşündüğünüz atıştırmalıklar bile çok fazla kalori almanıza neden olabilir. Öğünlerinizde de porsiyon kontrolü sağlamayı unutmayın. Küçük tabaklar tercih edin. Tabağınıza daha fazla sebze alın. Yemek yerken televizyon seyretmek gibi dikkatinizi dağıtacak başka şeylerle ilgilenmeyin. 7. Sarımsak tüketin: Özellikle çiğ sarımsak tüketmek bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Yoğurda karıştırarak her öğününüze koymaya çalışın. 8. D vitaminine dikkat edin: D vitamini bağışıklık sisteminiz destekler. Kışın güneşlenme süresinin azalması ve güneş ışınlarını eğik açıyla gelmesi yeterli D vitamini alamamamıza neden olur. Yağ içeriği yüksek balıkların tüketimini arttırabilirsiniz ve eksiklik durumunda takviye edilmesi düşünülebilir. 9. Kış döneminde genelde kendimizi hareketsiz bir yaşamın içinde buluruz. Yapacağımız ev içi egzersizler ya da güneşli günlerdeki küçük yürüyüşler daha aktif kalmamıza yardımcı olur. Merdivenleri tercih etmek, kısa mesafelerde toplu taşıma ya da araba yerine yürümeyi tercih etmek, alışverişe çıkmak yada arkadaşlarla buluşmak da aktif kalmamız için yapabileceğimiz değişiklikler.
- YENİ YILA YENİ BESLENME ALIŞKANLIKLARIYLA GİRİN, YENİLENİN
Sizlerde klasik diyetlerden sıkıldınız değil mi? Hatta birçok diyet uygulaması denediniz ha gayret bu sefer oldu dediniz fakat hepsinin çoğu hüsranla sonuçlandı. Bu yıl kendinize bir iyilik yapın ve klasik diyetçiliği bırakın. Diyet sadece zayıflamak demek değil aslında diyet kelime anlamı olarak yediklerimizin örüntüsüdür. Her öğün sağlıklı beslenerek, kalori hesabı yaparak, hergün detoks suları tüketerek bir ömür geçiremeyiz sonuçta. Önemli olan herşeyden yemek ve istediğin zaman yiyebileceğinin bilincinde olmak. Fakat aşırıya kaçmadan, abartmadan. Bir çok insan sürekli diyet yapıyorum bilincinde ve yanlışlarla dolu özellikle uzun süre aç kalma, kalori enerji açığını yüksek tutma gibi uygulamalar yapmakta. Ya sonra? Yine büyük bir patlama, yine bir yıkım süreci, yine bozdum bir kere deyip kendini koyuverme ve başa dönüş. İşte bu sene kendiniz için bir iyilik yapın ve önceden yaşadığınız bütün tecrübelerinizi unutun. Daha genel düşünmeye başlayın. Sağlıklı beslenmeye özen gösterin, egzersizinizi yapın evet ama sürekli diyet psikolojisinde olmayın. Diyet programınız bir kere bozulduğu zaman yine kaldığınız yerden devam edin. Battı balık yan gider psikolojisinden çıkın. 1 öğün salata yiyerek nasıl zayıflamıyorsak yine 1 öğün kaçamak yaptığımızda da kilo almıyoruz. Önemli olan istikrarlı olmak ve kendinize güvenmek bu noktada. Örneğin canınız döner yemek istiyorsa o öğün kendinizi taze fasulyeyle tatmin etmeye çalışmayın. Bu sizde daha çok yoksunluk etkisi yaratacaktır. Uygun porsiyon ve kompozisyonla dönerinizi tüketin. Ve sonra diyetinize kaldığınız yerden devam edin. Daha mutlu ve enerjik hissedeceksiniz. Zayıflamak ve formda kalmak istiyorsanız önemli olan süreklilik bunu unutmayın. Sonuçta belirli bir süre diyet yapıp ideal kilonuza ulaşıp sonra yine beslenme düzeninizi değiştirmeden eski halinize dönerseniz verdiğiniz tüm kilolar size artı olarak geri dönecektir. Bunun için en başında söylediğim gibi genel düşünmenizi öneririm. Örneğin en geç sabah saat 09:00 da kahvaltınızı yapmış olun. Gün içerisinde uzun süreli 5-6 saat gibi açlıklar yaşamayın. Ara öğün yapıp yapmamanız size kalmış. En geç akşam 7 de akşam yemeğinizi yemiş olun. Akşam 21:00 dan itibaren birşeyler tüketmemeye çalışın. Her öğününüzde mutlaka bütün besin gruplarından bulundurun. Ve en önemlisi mutlaka günder 2,5-3 lt su tüketin. Hergün 1-2 fincan yeşil ya da beyaz çay tüketmeye çalışın. Keyfi de olsa yürüyüş yapın. Mutlaka haftanın 200 dakikası hareketli olmaya çalışın. Yeni yıla kendinizi severek, bedeninize saygı duyarak, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirerek girin değişimi göreceksiniz. Sağlık, mutluluk ve aşk dolu bir yıl geçirmenizi dilerim…
- FEMALE ile 10 Soru 10 Cevap!
1. Emine Hanım merhabalar. Sorularımıza sizi tanıyarak başlamak istiyoruz. Bizlere kısaca kendinizden bahseder misiniz? Merhabalar.1991 antalya doğumluyum. Doğu Akdeniz üni. Beslenme ve diyetetik lisans mezunuyum. Evliyim ve İlbey adında bir oğlum var. 2. Beslenme ve Diyet uzmanlığına nasıl başladınız? Bu süreç nasıl şekillendi? Lise dönemlerimden beri bu alana ilgim vardı. Sağlıklı beslenme ve spor her zaman hayatımda olan bir ikiliydi. Bu nedenle üniversite tercihlerim diyetisyenlikten yana oldu. Mesleğe ilk olarak Akdeniz üniversitesinde başladım. Daha sonra eşim ve ailemin desteğiyle hep hayalimde olan ofis projemi gerçekleştirdim. 3. Sağlıklı beslenmek için nelere dikkat etmeliyiz? Konusunda uzman bir isim olarak bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Sevdiğimiz şeylerden vazgeçmeden her şeyden ölçülü ve doğru zamanda tüketirsek bu konuda ilk adımı atmış oluruz. 4. Günümüzde en çok yapılan beslenme hataları ve doğru bilinen yanlışlar nelerdir? Diyet ürünleri bilinçsizce ve yardım almadan çok fazla tüketiliyor.. Karbonhidrattan kısıtlı yağdan kısıtlı proteinden kısıtlı diyetler çok popüler olmaya başladı fakat insan sağlığını çok büyük riske sokan diyetler. 5. Alanında profesyonel bir isim olarak gözlemlerinize göre genç nesil beslenme konusunda bilinçli mi? Hem bilinçli hem bilinçsiz diyebiliriz. Fast food tüketenleri de görüyorum yeşil çayını suyunu detox unu eksik etmeyeni de görüyorum.Bu nedenle net bir cevap vermek mümkün değil 6. Diyet denildiğinde ‘aç kalacağım’ ya da ‘hep meyve, sebze, yeşillik tüketeceğim’’ algısı oluşuyor bununla ilgili ne söylemek istersiniz? Benim için danışanımın ne yediğinin bir önemi yok. Sadece bunları ölçülü ve zamanında tüketmek önemli. Hazırlanan listeye uyum sağlanırsa aç kalmak mümkün değil zaten. 7. Özellikle günümüzde çalışan nüfusun artması ile birlikte ofiste diyet nasıl olmalı konusu merak ediliyor. Ofis çalışanlarının beslenme sorunları için pratik çözümler ve önerilerin var mı? Ofiste diyet tamamen kişinin kendi düzenini kurmasıyla alakalı. Bazen yanımızda yemek taşımak istemiyoruz zorlanıyoruz gibi cümleler duysamda en güzeli en sağlıklısı evde hazırlanan kendi pişirdiğimiz yiyeceklerdir. Ya da menü de ne varsa diyet listesinde ona göre değişiklikler yapılabilir. 8. Yalnızca doğru beslenme ile kilo verilir mi? Bunun yanı sıra neler uygulamalı, hayatımızda neleri değiştirmeliyiz Elbette verilir. Ama spor ve diyet kombinasyonuyla daha çabuk ve daha kalıcı sonuçlar elde edebiliriz. Ben hareketsizliği sevmiyorum ve danışanlarıma her zaman daha hareketli daha aktif bir yaşam öneriyorum. 9. Peki, bir beslenme uzmanı olarak sizin karşı koyamadığınız bir guiltypleasure’ınız var mı? Waffle sanırım 10. İlerleyen günler için kişisel ve kurumsal hedefleriniz arasında neler var? Öncelikle çocukluğumdan beri ailem tarafından bana öğretilen insanlara ve memleketime faydalı birisi olmak daimi hedefim. Bunun yanında tabiî ki kendimi geliştirmek daha çok şey öğrenmek danışanlarıma en güzel şekilde hizmet vermek onları her zaman motive etmek her zaman daha iyi yerlerde olmak hedeflerim arasında.
- METABOLİZMA İLE İLGİLİ EFSANELER VE GERÇEKLER
Neden çevremizdeki bazı kişiler çok fazla miktarlarda yedikleri halde 1 gram bile almazken bazıları ise ‘Su içsem yarıyor’ şeklinde şikâyette bulunur? Bu durum tamamen metabolizma hızı, sahip olduğumuz kas kütlesi ve fiziksel aktivite düzeylerimiz gibi bireysel farklılıklarımızdan kaynaklanır. Metabolizma; tükettiğimiz şeylerin, vücudumuz tarafından yaşamsal fonksiyonlarımız için gerekli olan ‘enerji’ ye dönüştürülmesi sürecidir. Göz kırpma, nefes alıp-verme dâhil vücuttaki tüm olaylar enerji gerektirir. Hızlı bir metabolizma; yüksek miktarda sıcaklık veren bir ocak gibidir ve yakıtı yani kaloriyi hızlı bir şekilde harcar. Yavaş bir metabolizma ise vücudun çalışması için daha az yakıta yani enerjiye gereksinim duyar. İddia: Metabolizma hızımız asla değişemez! Doğrusu: Metabolizma hızımızı büyük oranda genetik faktörler belirlese de vücudumuzda kas kütlesini arttırarak metabolizma hızımızı arttırmamız mümkündür. Kas kütlesi yağ kütlesi ile karşılaştırıldığında, kaslar daha fazla enerji harcar (yani daha fazla kalori yakar). Dolayısıyla yağ kütlesi düşük, kaslı bireyler; yağ oranı yüksek bireylere göre daha fazla enerjiye (kaloriye) ihtiyaç duyarlar. NOT: Yaşlandıkça kas kütlemiz azalır bu durumda metabolizma hızımızın azalmasına neden olur. Fakat ağırlık çalışarak bu olumsuz süreci durdurmamız mümkündür. İddia: Yeşil çay ve acı kırmızıbiber metabolizma hızını arttırır! Doğrusu: Metabolizma düzeylerinizi bariz bir şekilde arttıracak sihirli bir besin yoktur. Bazı araştırmalar yeşil çay ve acı kırmızıbiberin metabolizma hızını bir miktar arttırdığını göstermektedir. Fakat bu artış aşırı tüketim ile aldığınız kalorileri yakacak ya da vücudunuz bu kalorileri harcamasını sağlayacak düzeyde değildir. Doğru şekilde kilo vermenin yolu besin değeri yüksek gıdaları içeren yeterli ve dengeli beslenme ve porsiyon kontrolüdür! Acı kırmızıbiberden zengin bir diyet değil! İddia: Akşam 8’ den sonra yemek metabolizmayı yavaşlatır. Doğrusu: Sadece ve sadece akşam 8’ den sonra bir şeyler tükettiğiniz için kilo almazsınız! Bu durum ekstra aldığınız kalorilerden kaynaklanabilir. Zaten akşam 8’ den sonra tüketim yapmanın kilo artışına neden olacağı ile ilgili yeterli düzeyde kanıt yoktur. Bununla birlikte akşamları televizyon karşısında şuursuzca tüketilen atıştırmalıklar ve atıştırmalıklardaki ekstra kaloriler kilo alımına neden olabilir. İddia: Çok düşük kalorili diyetler ve öğün atlamak hızlı bir şekilde kilo vermemizi sağlar. Doğrusu: Ağırlık kaybı (kilo verme); enerji oluşumu ve enerji harcaması olayıdır. Yani vücudumuzun günlük olarak harcadığından daha az kaloriyi tüketmesidir. Fakat yüksek miktarda enerji eksikliği (kalori kısıtlaması) olumsuz sonuç verebilir. Vücutlarımız oldukça zekidir ve hayatta kalma üzerine programlanmıştır. Kalori kısıtlaması, vücudunuzun bu durumu kıtlık olarak algılamasına neden olur. Böylece vücudumuz, hayatta kalabilmek için daha az kalori ile çalışma sürecine adapte olur. Yani daha az kalori ile daha çok iş halletmeye çalışır. J Bedenimiz bu duruma kolayca adapte olur ve aynı işleri yapmak için daha az kalori harcar.
















