top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • Glutatyon Nedir? Faydaları Nedir?

    🤔 Glutatyon Nedir? 👨‍⚕️Glutatyon, reaktif oksijen moleküllerini ve serbest radikalleri yok ederek vücudu koruyan çok güçlü bir antioksidan. ☀️Doğal olarak tüm vücutta üretilir. 😎Karaciğerde ve beyin hücrelerinde daha yoğun etki gösterir. 😬 Yaşla birlikte, Kötü besleme, alkol, ilaçlar , radyasyon,stres , ağır Metaller, kozmetikler ve toksik maddelerden dolayı miktarı azalır. . 🌈 Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, bunama (demans), karaciğer yağlanması, diyabet, MS , sigaranın zararlarını azaltmada , otizm , inflamatuar ve romatizmal hastalıklar , erkek kısırlığı ve birçok kronik/dejeneratif hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde öneme sahiptir. 👨‍⚕️ Sistein, glisin ve glutamin aminoasitlerinden oluşur. 😎Glutatyona “ana anti-oksidan” denilmesinin nedeni, onun serbest radikalleri yakalayarak dolduktan sonra karaciğerde kendisini yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir. . 😌 Serbest radikaller normal hücre metabolik yan ürünleri ve toksik atıklarıdır. 😬Serbest Radikaller Anti-oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmediklerinde otoimmün hastalıklara, kanser, kalp damar hastalıkları ,romatizmal ve inflamatuar hastalıklar , erken yaşlanma vs gibi kronik hastalıklara yol açabilirler. 😎 👨‍⚕️Sağlıklı kalmak, performansınızı artırmak, hastalıkları önlemek ve yaşlanmanın etkilerinden korunmak, bağışıklık işlevi ve kronik enflamasyonun kontrol altına alınması glutatyon düzeylerinin yüksek tutulmasıyla ilişkilidir. kas hasarını azaltır, kas kuvveti ve dayanma gücünü artırır ve metabolizmayı yağ depolamadan kas yapımına kaydırır.

  • Tiroid İlacınızı Almayı Unuttunuz.

    🦋 Hastalarım hem de takipçilerim tarafından çok sık sorulan bir soruya açıklık getirelim. 💊 Tiroid ilaçlarını almayı unutursak ne yapmalıyım. 💊 Normalde tiroid ilaçları aç karnına alınır ve ilaç alındıktan sonra en az 30 -45 dakika sonra kahvaltı yapılması önerilmektedir. 💊 Eğer bir doz ilacı almayı unutursak takip eden ilk öğünden 30 dakika önce alabiliriz. Yani sabah unuttuk ise öğle yemeğinden 30 dakika önce; ya da öğlen de unuttuk ise akşam yemeğinden 30 dakika önce alabiliriz. ⚡️Diyelim ki 1 gün tiroid ilacı almayı unuttuk ya da bir yolculuğa çıktık ve yanımıza almayı unuttuk...... ........ ❌ ❌❌❌ Böyle bir durumda ertesi gün 2 tane almak gibi bir yola başvurmayalım. Maalesef bu sık yapılan bir hata🆘........... Bu nokta çok önemli zira Bu ilaçların etkisi zaten 3-4 hafta sonra başlıyor ve tiroid dokusunda biriktikleri için plazma yarı ömürleri kısa da olsa etkileri uzun sürelidir. ....... .....,,,, 🕖 Ayrıca unutunca "nasıl olsa yarın alırım" şeklinde bir alışkanlık oluşması halinde uzun vadede ilacın düzenli kullanımıyla ilgili de problem teşkil edebilir... #tiroid#tiroidilacı#hipotiroidi#hasimato#hashmato

  • İlaçla zayıflama (obezitenin medikal tedavisi)

    😊 Obezite günümüzde yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi sonucu çok ciddi oranda artmış olup diyabet, hipertansiyon, kolesterol, kalp-damar hastalıkları,kanser, uyku apnesi, inme, ortopedik hastalıklar vs. Birçok hastalığa neden olmaktadır. ... ... 🧐 Ülkemizde obezitede kullanılan ruhsatlı ilaçlar BKİ >30 kg/m2 olup diyet ve egzersiz ile kilo kontrolü yapılamayan Kişiler ve BKİ 27-29,9 kg/m2 olup eşlik eden hastalık veya hastalıkları(diyabet, koroner arter hastalığı vs) olan kişilere hastanın eşlik eden hastalıkları gözönüne alınıp doktor tarafından verilebilmektedir. ... ... ✍️ Türkiye’de bu konuda kullanılan ilaçlardan biri Orlistat olup kullanımı sırasında gastrointestinal yan etkiler olabilmektedir. Egzersiz ve diyet eşliğinde kullanan hastalar anlamlı kilo vermiştir. Takipte vitamin takviyesi ihtiyacı olabilmektedir. Türkiye’de kullanılan diğer ilaç ise enjeksiyon şeklinde yapılan Liraglutide olup 0,6 mg dozdan başlanarak doz artışı doktor kontrolünde yapılmaktadır. Kullanan hastaların bir kısmında bulantı ve kusma şikayetleri olmakta ancak genellikle ilaç iyi tolere edilmekte çok büyük sorun olmamaktadır. Yapılan çalışmalar ve kullanan hastalarda kilo kaybı anlamlı olarak gözlenmiştir. ... ... 👨‍⚕️👩🏻‍⚕️ Bu ilaçların kullanımı ve takibinin mutlaka bir doktor kontrolünde yapılması önerilmektedir.

  • İdrarda Kanama, Kanlı İdrar Yapma (Hematüri)

    İdrarda gözle veya mikroskop altında kan ve kan hücreleri görülmesine “hematüri” veya ‘’kanlı idrar’’ adı verilir. Bu gözle görülür(gros) veya yapılan idrar tetkikinde(mikroskopik) ortaya çıkabilir. Her iki durumda da kanamanın nedenini belirlemek önemlidir.İdrarda kan görülmesi endişe verici bir durumdur ve çoğu durumda neden zararsız olsa da idrardaki kan (hematüri) ciddi bir bozukluğa işaret edebilir. İdrar çok az miktarda kan karıştığında kan miktarına göre pembeden koyu kırmızıya kadar değişen renklerde gözle görülebilir. İdrardaki kanama genellikle ağrısızdır, eğer idrarda kan pıhtıları varsa tıkanmaya bağlı veya enfeksiyon eşlik ediyorsa ağrı ortaya çıkabilir. Hiç bir bulgu semptom vermeden bile mikroskobik de olsa hematüri olabilir, hasta farkına varmadan yıllarca sürebilir. Bir çok ciddi hastalık belirtisi olan idrarda kan görülmesi durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır. Bazı kabızlık giderici ve idrarı kırmızıya boyayan azo gibi boya içeren ilaçlar ve bazı besinler(pancar, çilek, ahududu, böğürtlen vs) idrarda kan olmaksızın idrarı kırmızıya boyayabilir. Yine ağır egzersizlerden(özellikle uzun mesafe koşucularda) sonrada idrarda kan görülebilir, birkaç gün içinde idrar normale gelir. Hematürinin diğer risk faktörleri arasında yaş ve bazı kalıtsal hastalıklar sayılabilir. Hematüri Nedenleri İdrarda mikroskopla bakıldığında normalde maksimum görülen kan hücrelerinin(eritrosit) sayısı erkeklerde 1-2, kadınlarda 3-4 civarındadır. İdrarda kanama böbreklerden, idrar kanalları(üreterler), mesane, prostat ve idrarın dış ortam atıldığı idrar yoluna(üretra) kadar herhangi bir alandan kaynaklı olabilmektedir. Böbrek ve idrar yolları taşları, enfeksiyonları ve kanserleri idrarda kanamanın en sık görülen ciddi nedenleridir ve 40 yaş altında daha çok idrar yolu enfeksiyonları ve taş hastalığı, 40 yaş üzerinde ise hematüri idrar yolu enfeksiyonları, prostat büyümesi, prostat kanseri, böbrek ve mesane kanseri habercisi olabilir. 1-Böbrek ve İdrar yolları enfeksiyonları: böbreklerin ve idrar yollarının mikrobik enfeksiyonları(sistit, piyelonefrit üretrit vs) durumunda idrarda kanama olabilir, ancak kanamaya genellikle idrar yaparken zorlanma, yanma, ağrılı ve sık idrara çıkma ihtiyacı eşlik eder. Bunlar dışında acil işeme ihtiyacı, kötü kokulu idrar şikayeti görülebilir. Enfeksiyon böbrekte ise ek olarak ateş ve yan ağrısı eşlik edebilir. Prostata ait enfeksiyonlarda kanama dışında idrar zorluğu ve sık idrara çıkma ihtiyacı ön plana çıkmaktadır. 2-İdrar yolları taş hastalığı: İdrar kanallarında tıkanıklık yapmayan böbrek ve idrar yolları taşları sadece idrarda kanama ile belirti verebilir, eğer tıkanıklık yapıyorsa kanama ile birlikte kolik şiddetli ağrısı eşlik eder. Buna bir de enfeksiyon eşlik ediyorsa tablo iyice kompleks hale gelir. 3-Prostat büyümesi: Daha çok 40 yaş üzeri erkeklerde görülen prostat büyümesinde hastanın temel şikayeti yanında idrarda kanama saptanabilmektedir.çıkar ve idrarda kanamaya neden olabilir. 4-Böbrek hastalıkları: Böbreğin mikrobik olmayan ve filtrasyon yapan ünitelerin glomerulonefrit gibi bazı tıbbi hastalıklarında hematüri gözlenebilir, bunlar transplanta(böbrek nakli) kadar götürecek kadar böbrek yetmezliğinin bir belirtisi olabilir. Böbreğin filtre sisteminde meydana gelen ve nefrit adı verilen hastalıklarda da idrarda kanama ortaya çıkar.Yine diyabet (şeker hastalığı)gibi bazı sistemik hastalıklarda da ek bulgu olarak idrarda kan görülebilir. 5-Ürolojik Kanserler: İdrarda pıhtılı-pıhtısız, gözle görülebilir veya mikroskopik kan görülmesinin en önemli ve ciddi nedeni ürolojik kanserler olabilir. Başta mesane ve böbrek kanseri olmak üzere prostat ve diğer ürolojik kanserin en önemli belirtilerinden biri idrarda kanama görülmesidir. Hatta klasik olarak 40 yaşını geçmiş, sigara içen, idrarda ağrısız pıhtılı kanaması olan erkekler aksi ispat edilinceye kadar mesane kanseri kabul edilmektedir. Kanamaya eşlik eden ortak payda sigaradır. Mesane kanserinde ilk ve uzun dönemde sürekli idrarda kanama gözükürken, prostat ve böbrek kanserinde ilerlemiş evrelerde daha çok karşımıza çıkmaktadır. 6-Diğer nedenler: Orak hücreli anemi ve Alport sendromu gibi kalıtsal genetik hastalıklarda, böbrek ve idrar yolları travmalarında, bazı kullanılan ilaçlarda idrarda kanama görülebilir. Siklofosfamid gibi antikanser ilaçlar, radyoterapi, kanı sulandırıcı ilaçlar ve penisilin türü antibiyotikler idrarda ciddi kanamalara neden olabilmektedir. TEŞHİS 1- Öykü ve fizik muayene hematürinin araştırılmasında ilk basamaktır. 2-Basit idrar testi: Gözle görülebilen bir kanama olsa bile ek bulgu olup olmadığını saptamak için basit bir idrar testi gereklidir.Yine şeffaf bir kaba alınan idrar gözle incelenmelidir. Enfeksiyon düşündürecek bulgu ve belirti varsa idrar kültürü alınır. 3-Temel rutin kan analizleri hematüri şikayeti olan hastadan mutlaka istenmelidir. 4-Görüntüleme testleri:Başta kolay ulaşılır ve yapılabilir olan ultrasonografik görüntüleme idrarda kanaması olan hastalarda temel inceleme yöntemidir. Bununn yanında gerektiğnde bilgisayarlı tomografi(CT) ve magnetik rezonans(MR) görüntüleme istenebilir 5-Sistoskopi:Diğer yöntemlerle bir sonuç alınamazsa sistoskopik(endoskopik) inceleme gerekebilir. Sistoskopi, başta mesane kanseri olmak üzere diğer bazı klinik durumlar (Taş,tümör, prostat vs) için kullanılan, sistoskop adı verilen ışıklı-kameralı endoskop kullanılarak mesanenin ve idrar kanalının(üretra) incelenmesine imkan sağlayan temel tanı/teşhis yöntemidir. 6- Bazen idrarda kanamanın nedeni bulunamaz. Bu durumda, özellikle sigara içme, çevresel toksinlere maruz kalma veya radyasyon tedavisi öyküsü gibi mesane kanseri için risk faktörleri söz konusu ise , düzenli aralıklarla takip önerebilir. TEDAVİ İdrarda kan görülmesinin tedavisi, kanamaya neden olan asıl etmenin ortadan kaldırılması ile mümkündür. Kanama bir hastalık değil mevcut bir hastalığın belirtisidir, kanamaya neden olan hastalık tedavi edildiğinde hematüri de tedavi edilmiş olur.

  • Prostat Kanserinin Nedenleri ve Risk Faktörleri

    Prostat Kanseri, 40-45 yaş üzeri erkeklerde görülen ve yaş arttıkça sıklığı da belirgin oranda artan, prostat bezinin kötü huylu-habis bir tümörüdür. Prostat kanseri erkeklerde görülen ikinci en sık kanserdir, ve dünyada kansere bağlı ölümlerde beşinci sırayı almaktadır. Hayat boyu prostat kanserine yakalanma riski %6, ve bu hastalıktan hayatını kaybetme oranı ise yaklaşık %2.9 olarak bulunmuştur.. Prostat kanseri dışında ölen erkeklerde yapılan otopsi incelemelerinde özellikle 80 yaş ve üzeri erkeklerde mikroskobik prostat kanseri oranı %60-80 olarak bulunmuştur bu da bize yaş arttıkça prostat kanseri riski arttığını göstermektedir. Kabaca erkeklerde yaşam boyu prostat kanserlerinin sadece 1/5 inin tanısı konmakta kalan 4/5 i ise prostat kanseri dışında bir nedenden dolayı hayatını kaybetmektedir. Prostat kanseri tanısı konulup tedavi edilenlerin ise kabaca 1/5 ‘i prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Yani bu kadar yaygın görülmesine rağmen o derecede öldürücü bir kanser türü değildir. Bu bilgiler bizim hastaları klinik olarak önemli yada öldürücü prostat kanseri ve klinik olarak önemsiz yada tedavi edilmesine gerek olmayan prostat kanseri olarak iki gruba ayrılması gerektiğini göstermektedir. Tanı araçlarındaki gelişmeler ve beklenen yaşam süresinin artması tanı konulan prostat kanseri sayısını artırmaktadır. PSA’nın(Prostat spesifik antijen) tanı yaygın bir şekilde kullanılması ile prostat kanseri tanısı alan hasta sayısı iki kat artmıştır, ve bununla birlikte klinik olarak önemsiz ve belkide tedavi gerektirmeyen prostat kanseri sayısınıda artmaktadır. Bu yüzde belli yaştan sonra PSA kan testi kullanarak tarama yapmak daha erken ve daha çok prostat kanseri tanısı konulması bazı hastalarda tedavinin getirdiği olumsuz yan etkilere, -hayat kalitesinin bozulması ve fazladan cerrahi riski ve ekonomik bazı kayıplara- yol açmaktadır. Bundan da öte özellikle prostata sınırlı prostat kanserlerinde tedavi yöntemleri her hasta için standart değildir, tedavi alternatifleri hastanın yaşı, kanser evresi ve derecesi, cinsel aktif olup olmaması, hastanın sosyo-kültürel ve ekonomik koşullarına göre değişmektedir. Prostat kanseri için genetik olarak riskli insanlarda tarama yapılması daha mantıklı görünmektedir. Prostat kanseri için Kesin Risk Faktörleri: 1- Yaş: prostat kanserine yakalanma riski yaş arttıkça artmaktadır. Prostat kanserinin ortalama tanı konulma yaşı 69’dur. 40 yaşın altında prostat kanseri görülmesi nadirdir(1/10 000), 40-59 yaş grunda prostat kanseri riski 1/103 ve 60-79 yaş grubunda ise bu oran 1/8 dir. Bu da bize yaşın en önemli bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. 2-Ailesel ve genetik yatkınlık: Ailenin bir ferdinde görülen prostat kanseri, diğer erkek aile bireylerinde görülme riski normal insanlara göre 4-6 kat fazladır, örnek vermek gerekirse, 70 yaşında prostat kanserine yakalanan bir bireyin ailesindeki diğer bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riski 4 kat, bu oran hastalığa yakalanan birey 60 yaşında tanı almışsa 5 kat ve 50 yaşında bu tanıyı almışsa diğer aile bireylerinde prostat kanseri riski 7 kat fazla bulunmuştur. Buna göre prostat kanserine ikinci en önemli risk ailesinde bir prostat kanserli bir hastanın bulunmasıdır. Ailedeki prostat kanserli hasta sayısı arttıkça bu risk daha fazla artmaktadır. Bunun yanında bir ailede prostat kanserli varsa kadınlarında da meme kanseri riski ayrıca artmış bulunmuştur. Bütün prostat kanserleri %9’u ve 55 yaş altı prostat kanserilerin ise %45’i genetiktir ve bu genetik özellik taşıyan prostat kanserlerin prognozu yani gidişati daha kötüdür. 3-Irk: Prostat kanseri siyah ırkta, sarı(uzak doğu) ve beyaz ırka göre 3-4 kat daha fazla sıklıkta görülmekte ve diğer ırklara göre daha kötü seyretmektedir.Prostat kanserine bağlı ölüm oranları siyah ırkta daha fazla bulunmuştur. Siyah ırkta ortala serum androjen(erkeklik hormonu) oranları diğer ırklara göre yalklaşık %20 daha yüksek bulunmuştur, bu da bize ekeklik hormonu ile prostat kanseri arasında bir ilişki olduğunu göstermesi açısında önemli bulunasına rağmen, bu ilişki ispatlanamamıştır. Anti-androjenlerin temel tedavide kullanılmasına rağmen, androjenlerin prostat kanserindeki rolü muhtemel risk faktörleri arasında sayılmıştır. 4-Beslenme: Batı tipi yağlı, lifsiz,bitkisel kökenli besinlerden fakir beslenme, ve obezite(şişmanlık) prostat kanseri için muhtemel risk faktörleri arasında sayılmıştır. Zira uzak doğuda prostat kanseri görülme oranı Amerika toplumuna göre kat be kat daha az görülürken, amerikadaki göçmen uzakdoğulularda bu oran Amerikadaki mevcut oranlara yaklaşmaktadır. Bu beslenmenin klinik prostat kanseri yakalanma riskinde ne denli önemli olduğunu göstermektedir.Balık tüketiminin prostat kanserini azalttığı gösterilmiştir. Obezite ayrıca prostat kanserinin gidişatını olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir. Likopen,selenyum,omega-3 yağ asitleri(balık) ve E vitamini alımının riski azalttığı bunu yanında kalsiyum ve aşırı D-vitamini alımının ise riski artırdığı addia edilmiştir.

  • Böbrek Kanserinde Korunma ve Sıkça Sorulan Sorular

    Çoğu kanserde olduğu gibi böbrek kanserinin de kesin nedeni bilinmemektedir. Genetik faktörler gibi bazı önlenemez durumlar dışında; böbrek kanserine yakalanma riskini azaltacak bir çok şey yapılabilir. Bunlardan; 1-Sigara böbrek kanserlerinin büyük kısmından sorumludur, bu nedenle sigarayı bırakmak böbrek kanserine yakalanma riskini azaltabilir. 2-Obezite-şişmanlık ile mücadele böbrek kanserine yakalanma riskini azaltabilir. Bu nedenle spor-egzersiz yaparak ve meyve-sebze oranı yüksek bir diyet seçerek sağlıklı bir kiloyu korumak da bu hastalığa yakalanma şansınızı azaltabilir. 3-Yüksek tansiyon da renal hücre kanseri için risk faktörleridir. Yine tansiyonu kontrol altında tutmak, sağlıklı beslenmek ve ideal kiloyu korumak böbrek kanserinden koruyucu önlemler arasında yer almaktadır. 4-İş yerinde zararlı uçucu gaz ve solventlere(trikloretilen gibi) maruziyetin önlenmesi böbrek kanseri riskini azaltabilir. Böbrek Kanseri Hakkında Sık Sorulan Sorular 1-Böbrek kanseri nedir? Böbrek kanseri böbrek içinde habis-kötü huylu hücre büyümesidir. Tıbbi ismi böbrek hücreli kanserdir. Böbrekteki tümör iyi huylu da olabilir. Böbrekte farklı tümör çeşitleri ve hastalığın farklı evreleri bulunur. Tümör böbrekte sınırlı ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde , tümör böbreği çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezine ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa metastatik hastalıktan bahsedilir. Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanseri riski daha fazladır. Böbrek kanseri en çok 60-70 yaşlarda görülmektedir. 2-Böbrek kanserinin belirtileri nelerdir? Çoğu böbrek kanseri hastası şikayetsizdir, yani hastalığı işaret eden özgün belirtiler bulunmaz. Çoğu böbrek kanseri rutin ultrason veya sırt ağrısı benzeri belirtiler için yapılan benzer görüntüleme işlemleri sırasında bulunur. Tümör büyüdükçe, etkilenen tarafta sürekli ağrı hissedebilirsiniz. Vücudunuzun kalça ile kaburga arasında kalan yan kısmında kitle hissedebilirsiniz veya idrarda kan görebilirsiniz. Karşılaşabileceğiniz diğer belirtiler: ● Yüksek Tansiyon ● Ateş ve gece terlemesi ● İştahsızlık ● Kilo kaybı ● Kansızlık 3-Böbrek kanserinin tanısı için hangi testler yapılır? Tanıya özgeçmiş ve soygeçmişi içeren kişisel hikaye ile başlanır. Böbrek kanserinin farklı türleri vardır ve tespit edebilmek için bazı testler yapılır. Ultrasongrafi, Tomografi ve MR taraması tümörün boyutunu, lokal venler ve lenf nodları tutulumunu, çevre organlara yayılıp yayılmadığını gösterecektir. Bu da ilerideki tedaviyi belirlemede önemlidir. Ayrıca fizik muayene, kan ve idrar testleri de yapılabilir. 4-Böbrek tümörü nasıl sınıflandırılır? Böbrek tümörleri evrelerine, alt tiplerine ve tümör hücrelerinin saldırganlık derecelerine göre sınıflandırılır. Alacağınız tedavi bu üç faktöre göre belirlenir. -Tümör evresi, tümörün ne kadar ilerlediğini ve uzak lenf nodları veya diğer organlara metastaz yapıp yapmadığını gösterir. Böbrek tümörü evrelendirmesi Tümör Nod Metastaz (TNM) sınıflandırmasına dayanır. Tümörün boyutu ve yayılımına (T) bakar ve ne kadar ilerlediğini 4 evrede tespit edilir. Lenf nodu tutulup tutulmadığını (N) veya kanser vücudun diğer kısımlarına sıçramış mı (M) kontrol edilir. -Böbrek tümörlerinin farklı alt tipleri vardır. Renal hücreli kanserler böbrek kanserlerinin büyük kısmını oluşturur (yaklaşık %80-85). Bunların da en sık alt tipi berrak hücreli renal hücreli karsinom (%80) olup, %10’unu papiller renal hücreli karsinom, %5’ini kromofob renal hücreli karsinom oluşturur. Geriye kalan %5’i toplayıcı kanal renal hücreli karsinomu ve yaygın olmayan ve ailesel olan çeşitleri oluşturur. -Tümör hücrelerinin ne kadar saldırgan olduklarını değerlendirecektir. Patoloji Uzmanı tümörü en iyiden en kötütye doğru 1’den 4’e kadar derecelendirilr.

  • SUBARAKNOİD KANAMA ve ANEVRİZMALAR

    SEMPTOMLAR Başağrısı (% 97) Uyarıcı (% 30-60) Kusma Ense ağrısı Görme bulanıklığı Çift görme Bilinç bozukluğu BULGULAR Bilinç bozukluğu (Stuppor-Koma) Ense sertliği Kranyal sinir felçleri Okular kanamalar

  • KAFA TRAVMALARI

    ÇOCUKLUK ÇAĞI KAFA TRAVMALARI Çocukluk çağı kafa travmaları bir çok açıdan yetişkinlerdekinden farklılık göstermez. Kafa travması geçirmiş bir çocukla karşılaşan hekimin, zaman zaman gündeme gelmekte olan, çocukların küçük erişkinler veya tam tersine tamamen farklı canlılar oldukları şeklindeki iki zıt görüşün de etkisinde kalmaması ve ortak yolu bulması gerekir. Yeni doğanlarda kafa vücuda oranla büyüktür. Bundan dolayı sadece politravmalar değil epidural gibi küçük kan kayıpları bile şoka yol açabilir Medulla spinalis ve medulla oblangatada distorsiyon, venöz epidural hematom, büyüyen kırıklar, ping-pong kırıkları, intrakranyal hiperemi, iskemi ve şişme, vakumlu doğuma bağlı ekstra ve intrakranyal kanamalar bu yaş grubunda sık görülür Süt çocuklarında da kafa vücuda oranla büyüktür ve kolay şoka girme riski devam etmektedir. Özellikle ağır kafa travmasında, travma anından merkeze tansport süresinde normal hemeostazın sağlanmasının ikincil hasarı önlediği bilinmektedir. Ayrıca ilk müdaheleyi yapan kişinin modifiye bir GKS değerlendirmesini gerçekleştirmesi önemli bir noktadır. FM’de skalp palpe edilerek harici lezyonlar belirlenir. Subgaleal hematomların bile küçük çocuklarda ciddi kan kayıplarına yol açabileceği unutulmamalıdır. 7-8 yaşından küçük çocuklarda GKS’yi değerlendirmek zordur ve bu nedenle bazı modifiye sistemler geliştirilmiştir Hastaneye yatış kriterleri Belirgin bilinç kaybı, kaide kırıkları Ciddi ve ısrarlı baş ağrısı Israrlı kusmalar veya nöbet Çocuk suistimali kuşkusu Uzamış posttravmatik amnezi Anormal BT bulguları Delici yaralanma Rinore veya otore BT temininin mümkün olmaması Hastanın evden geri getirilmesinin güç oluşu veya evde yeterli bakım ve gözetimin olmaması Kafa kemiği kırıkları Kafa kemiği kırıkları muhtemelen yetersiz kemikleşme nedeniyle özellikle küçük çocuklarda daha sıktır. Tanı için en yararlı yöntem direkt grafilerdir. Ancak BT zaman zaman lineer kırıkları (özellikle aksiyel kesitlere paralel) kaçırabilse de asıl önemli olan beyin parakim hasarı hakkında yeterli bilgiyi vermektedir. Lineer kırıklar Kırıkların 2/3’ünü oluşturur. Genelde 1 ay içerinde kendiliğinden iyileşir ve özel bir tedavi gerektirmez. Ancak ortada ciddi bir travma olduğunu ve nörolojik muayenesi normal çocuklarda bile, kırık saptanmasının, intrakraniyal kanama ihtimalini yüz kat arttırdığını bilmek gerekir. % 70’nde subgaleal veya subperiosteall (sefal) hematom görülebilir. Çökme kırıkları Kırıkların % 25’ini oluşturur ve genellikle düşmeler veya fokal darbeler sonucu ortaya çıktığından bilinç kaybı pek görülmez. YD’da ise çoğunlukla düşmelere bağlı olarak, ping-pong olarak adlandırılan, parankimin genellikle normal olduğu kırıklar sık görülür. Çökme kırıklarının geç epilepsiye neden olduğu iddia edilmişse de bugün artık mevcut beyin hasarının sonucu olduğu kabul edilmektedir. Cerrahi endikasyonlar 1-Bir tabula veya 1 cm den daha derine inen 2-Ciddi beyin basısına yol açan 3-Estetik kusur oluşturan 4-BOS ve parankim fistülü

  • Ameliyatsız Yüz ve Vücut Germe

    Hıfu Nedir? Hıfu non-invazif ve gelişmiş ameliyatsız toparlama teknolojisidir; Hıfu diğer lazerler gibi ışık kullanmaz, odaklı ses dalgalarıyla çalışan bir metoddur. Doublo ile ameliyatsız yüz ve vücut germe işleminde ses dalgaları kullanılarak tek seansta cildin alt katmanlarındaki kolajen üretiminin tetiklenmesi, ciltte sıkılaşma ve lifting sağlanır. Endikasyonları nelerdir? - Doğal yüz liftingi - Kaş kaldırmada patentli - Alın kırışıklıklarını azaltma - Gıdı ve boyun toparlama - Kırışıklık tedavisi - Sarkan kol içleri - Dış bacak ve iç bacak düşüşleri - Karın bölgesi gevşekliği - Nazolabial çizgi derinliğinde azalma - Yanak toparlama - Yüz ovalinde hat belirler Kimlere doublo terapi uygulanır? İnsan yaşlandığında cilt ve cilt dokuları da yaşlanır. Ciltteki fibroblast ve kolajenli beraber cildin bir çok fonksiyonu azalır. Bu süreçte cilt elastikiyetini kaybeder ve volum kaybı yaşar. Fakat günümüz şartları artık yaşlanmayı beklemeden çözüm yolları üremekte ve son teknoloji kullanılmaktadır. Dolayısıyla yaş sınırı olmaksızın doğru tedavi teşhisi konduğu takdirde her yaşa uygulanabilir. Doublo ile cilt gençleştirme ve germe hangi bölgelere uygulanır? Yüz ovalitesinde kaybı olan, çene çizgisinde (jawline) bozulma ve sarkma olan hastalarda, yanaklara, gıdı bölgesindeki sarkmayı düzeltmek amacı ile boynuna, kaş kaldırmak amacı ile kaş-alın bölgesine, göz dışı ve alt kısımdaki kırışıklıkları azaltmak amacı ile göz çevresine, kol içi sarkmalara, iç bacak - dış bacak bölgesindeki düşüşlere ve karın bölgesindeki gevşek dokunun toparlanmasında endikedir. Uygulama ne kadar zaman alır? Ultrasound ile cilt germe süresi uygulama yapılan bölgeye göre 30-75 Dk. arasında değişmektedir. Doublo ile cilt germe tek seanslık bir uygulamadır. Kişi eğer tekrar yaptırmak ister ise en erken 6 ay en geç 2 yıl içerisinde tekrarlanabilmektedir. Doublo ile cilt gençleştirme güvenli bir yöntem midir? Ultrasound enerjisi tıpta 50 yılı aşkın süredir güvenle kullanılmaktadır. Türkiye'de bin üstü klinik vak'a yapılmış tek sistem doublo terapisidir. Uygulama ağrılı mıdır? Uygulama esnasında hastalar hissettikleri acıyı genellikle 'sıcak iğne batması' olarak ya da hafif ısı hassasiyeti olarak tanımlamaktadır. Odaklı ultrasound tekniği olduğu için üst dokuda hiç bir sızı hissedilmediğinden anesteziye ihtiyaç duyulmamaktadır. Hatta kişinin sosyal yaşamını etkilemeyeceğinden günlük yaşantısına dönebileceği güvenli bir tedavi yöntemidir. Ciltte yanık, leke vb. ciddi yan etki oluşturmaz. Doublo ile cilt gençleştirmenin sonuçları ne zaman sonra çıkmaktadır? Uygulamadan hemen sonra akut bir iyileşme gözlemlenebilir. Etki her geçen gün daha belirginleşir. Yara iyileşme mekanizmasını göz önünde bulundurursak üç ayın sonunda maksimum etki ortaya çıkar. Doublo hifu odaklı yüksek frekanslı ultrasound işlemi kolajen üretimini uyardığı için sonuçlar uzun süre kalıcılık taşımaktadır. Ultrasound nedir? İnsan 16-20 khz aralığındaki ses dalgalarını duyabilir. 20 khz ve üzeri ses dalgaları yüksek frekanslı ultrasounddur. Oluşturulan ultrasound enerjisi maksimum odaklanma noktasında termal enerjiye dönüşerek cildin üst tabakasına zarar vermeden istenilen doku derinliğine yani smas fascai tabakasına odaklanmakta ve üzerinde termal koagülatif alan oluşturmaktadır. Deri altındaki bu ısı ortalama 60-70 cantigrad drecedir ve bağ dokusunda kolajen üretimini artıran küçük ısı hasarları oluşturmaktadır. Doublo ile cilt gençleştirme nasıl uygulanır? Doublo ile yüz, boyun ve vücut başlıklarıyla hedeflenen uygulama bölgelerinde cildiln 1,5 mm - 3mm - 4,5mm - 13mm altına odaklanmış yüksek frekanslı ultrasound dalgalara ulaşır ve kolajen üretimini artıran küçük ısı hasarları oluşturur. İşlem esnasında cilt yüzeyi uygulamadan etkilenmez. Cerrahi operasyona gerek kalmadan. ağrısız, acısız, sarkmış cilt ve dokular yeni kolajen tetiklenmesi sayesinde toparlanır, kırışıklıklar azalır. Yanma, pigmentasyon gibi yan etkiler olmadan her renk ve her cilt tipinde güvenle uygulanır. Doublo ile cilt gençleştirme ve germe hangi bölgelere uygulanır? Yüz ovalitesinde kaybı olan, çene çizgisinde (jawline) bozulma ve sarkma olan hastalarda, yanaklara, gıdı bölgesinde sarkmayı düzeltmek amacı ile boyuna, kaş kaldırmak amacı ile kaş-alın bölgesine, göz dışı ve alt kısmındaki kırışıklıkları azaltmak amacı ile göz çevresine, kol içi sarkmalarına, iç bacak - dış bacak bölgesindeki düşüşlere ve karın bölgesindeki gevşek dokunun toparlanmasında endikedir.

  • Saç Mezoterapisi

    Saç için gerekli vitaminleri,mineralleri,oligo elementleri ve dolaşım düzenleyicileri içeren özel bir karışımın ufak iğneler ile saçlı deri içerisine verilmesi işlemi saç mezoterapisi olarak adlandırılır. Bu özel karışım kılcal damarlar vasıtası ile tüm saçlı deriye yayılır ve etki etmeye başlar.Saç mezoterapisi üç etkiye sahiptir. 1- Saç dökülmesini durdurmak 2- Saç kalitesini arttırmak (daha parlak,canlı ve kalın hale getirmek) 3- Yeni saç çıkışını aktif hale getirmek Saç mezoterapisi erkek tipi genetik dökülme ve kadınlardaki diffuse alopesiler başta olmak üzere tüm saç dökülmelerinde etkili bir tedavi yöntemidir. Mezoterapi ortalama on seans yapılır ve seanslar haftada bir kez olarak uygulanır.Uygulanan seanslar erkek hastalarda yaklaşık on dakika , kadın hastalarda ise yaklaşık otuz dakika sürmektedir. Mezoterapi çok ince iğneler ile yapıldığından acısız bir işlem olarak kabul edilmektedir.İçeriği vitamin , oligo element ve minerallerden oluştuğu için çok güvenli bir tedavi yöntemidir.Her yaştaki hastaya uygulanabilir. Saç Mezoterapisinin özeti ; 1- Saç dökülmesini durdurmak,saç kalitesini arttırmak ve yeni saç çıkarmak için yapılır. 2- Her tip saç dökülmesinde etkilidir. 3- Acısız , ağrısız ve çok güvenli bir tedavi yöntemidir.Seanslardan sonra kişinin günlük yaşamında hiç bir kısıtlamaya neden olmaz. 4- Ortalama 1 hafta arayla 10 seans olarak uygulanır, seanslar 10-30 dakika arası sürer. Saç mezoterapisinde kullanılan maddeler standart mıdır ? Hayır. Saç mezoterapisinde bazı doktorlar özel formüllerini kullanırken bazıları standart karışımları kullanmaktadır. O yüzden sonuçlar da doktordan doktora değişmektedir.

  • Açık Tenlilerde Cilt Kanseri Riski

    Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl-sarı saçlı veya kolaylıkla güneş yanığı gelişebilen cilt tipine sahip kişilerin, cilt kanserine yakalanma riski diğerlerine göre daha yüksektir. Güneşin olumlu etkilerinden yararlanmak için ışınların eğik geldiği saatlerde sabah-akşam yarımşar saatlik güneşlenme yeterlidir. En dik geldiği zaman güneşte kalmamaya özen göstermeliyiz. Cilt kanserinde risk taşıyan diğer riskli gruplar ise şunlardır: Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl-sarı saçlı veya kolaylıkla güneş yanığı gelişebilen cilt tipine sahip kişilerin Cilt Kanserine yakalanma riski diğerlerine göre daha yüksektir. Uzun süre veya aralıklı olarak yoğun güneş ışığına maruz kalmış kişilerde risk oldukça yükselir. Ailesinde malin melanom olan kişiler normal popülasyona göre 2 kat daha fazla riski taşır. Anormal görünümlü displastik nevus sendromu olan kişilerde de risk artar Cildinizi düzenli olarak kontrol edin ve gerekiyorsa bir aile ferdinden yardım isteyin. Ayda bir kez gövdenizi, kol ve bacak, avuç içi ve ayak tabanlarına bakın. Saçlı derinizi ve sırtınızı aynayla kontrol edin. Cildinizi korumak için kozmetik ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edin. Son kullanma tarihi ürünlere, ürünün zamanla bozulup cildinize zarar vermesini önlemek için konulmuştur. Aldığınız ürünün üzerinde son kullanma tarihi yoksa raf ömürleri 3 yıl olduğunu unutmayın. Sıcak ortamda bırakılmışlarsa bu sürenin kısaldığını da aklınızda tutun. Kullandığınız hormon ilaçları, antibiyotik, tansiyon, kolesterol, diyabet veya ağrı kesici gibi ilaçlar güneşe hassasiyeti artırıyorsa, nasıl bir önlem almanız gerektiği konusunda doktorunuzdan bilgi alın

  • Stres Ekokardiyografi Nedir?

    Stres ekokardiyografi nedir? Stres ekokardiyografi (SE), egzersiz yöntemleriyle veya kalp atımını hızlandıran ilaçlarla yapılan bir ekokardiyografi uygulamasıdır. Egzersiz ekokardiyografi, koşu bandı efor testinde egzersiz protokolünün uygulanmasından hemen önce ve hemen sonra veya bisiklet egzersiz testi yardımıyla egzersizin her aşamasında ekokardiyografik görüntülerin kaydedilmesi şeklinde yapılmaktadır.

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page