top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1063 sonuç bulundu

  • ŞANT (SHUNT) OPERASYONLARI

    Sistemik–Pulmoner Arter Şant ŞANT (Shunt) sistemik arter ile pulmoner arter arasına suni damar yerleştirme anlamına gelmektedir. Sistemik–pulmoner arter şant ameliyatı hastanın yaşı, büyüklüğü, anatomisi nedeniyle veya diğer bazı durumlarda tam düzeltme ameliyatı yapılamadığında uygulanır. •Ciddi siyanoz, irritabilite ve hipoksik epizodlarla birlikte kompleks anomali •Pulmoner kan akışındaki azalmaya bağlı olarak kritik durumdaki yenidoğan ve infantlar Hipoplastik pulmoner arterlerin geliştirilmesi amacıyla yapılmaktadır. Aorta pulmoner shunt operasyonu olan hastamızı evine sağlıkla uğurladık. #minimalinvazivcerrahi

  • Çocuklarda Kalp Ameliyatları Artık Kapalı Yöntemle Yapılıyor!

    Koltukaltı kalp ameliyatları, @drsistem @profdrhakanpoyrazoglu Koltuk altından 6-8 cm'lik bir kesiden yapılabiliyor. Hastalar ameliyattan birkaç gün sonra yürüyebiliyor. Klasik kalp ameliyatlarında ise hastanın göğüs ön kemiği kesiliyor ve göğsünde uzun bir kesi oluşuyor. Koltukaltı kalp ameliyatlarında, sağ koltukaltında oluşturulan küçük bir kesiyle, kaburgalar arasından girilerek, hiçbir kemik ve kas kesmeden, ön göğüs kemiği açılmadan uygulanıyor. Böylece bu yöntemde enfeksiyon ihtimali de düşük oluyor. Özellikle kadınlarda ameliyat izi nedeniyle yaşanabilecek estetik kaygı da ortadan kalkıyor. Koltukaltı Ameliyatları Kimlere Uygulanabilir? Bebek, çocuk, genç ya da yaşlı, yüksek kilolu ya da zayıf, kadın ya da erkek, tüm kalp kapağı hastalarına ve kalp deliği onarımı gereken hastalara uygulanabilmektedir. -Mitral kapak tamir ve değişimi -Aort kapağı değişimi -Triküspit kapak tamir ve değişimi -ASD (Atrial Septal Defekt) tamiri -VSD ( Ventriküler Septal Defekt) tamiri -Kalp içi tümörlerinin çıkarılma girişimleri AVANTAJLARI -Hasta ameliyat sonrası hızlı iyileşir, -Yoğun bakım ve hastane kalış süresi kısalır. -Kan transfüzyon ihtiyacı azalır. -Ameliyat sonrası az ağrı olur. Yara yeri çabuk iyileşir. -Hasta ameliyat sonrasında istediği pozisyonda yatabilir. Göğüs kemiği önden açılan hastalara oranla uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalınmaz. -Özellikle yüksek kilosu olan ve uyku apnesi olan; sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak büyük bir konfor sağlar. -Özellikle yaşlı, kemik erimesi olan ve yüksek kilosu olan hastalarda korkulan göğüs kemiğinin açılma riski, kemik kesilmediği için bu teknikte yoktur. -Ameliyat sonrası hasta yardım almadan, rahatça tek başına yataktan kalkabilir, kendisi yatabilir. -Kemik kesilmediği ve göğüs kemiğinin açılma riski olmadığı için enfeksiyon riski düşüktür. -Hasta rahatça öksürebilir, göğüs kemiğinin açılma riski yoktur. -Hasta erken taburcu olur. -Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına daha kolay ve hızlı dönebilir, hatta uçağa binebilir. -Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir, emniyet kemeri takabilir. -Göğsüne darbe gelmesinden korunmak zorunda değildir. -Kollarını rahatça kullanabilir ve ağır kaldırabilir, yüzebilir. -Ameliyat yeri koltukaltında olduğu için kolay kolay görünmez. detaylı bilgi ve sorularınız için linki tıklayarak @hhakanpoyrazoglu na soru sorabilir ve danışabilirsiniz, DrChat programımız üzerinden güvenli biçimde sağlık bilgilerinizi ve tetkiklerinizi paylaşabilirsiniz.

  • Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi Sizin İçin Bir Seçenek Midir?

    Açık kalp cerrahisine üç alternatif cerrahi yöntem vardır, hangisi size daha uygun nasıl belirlenir? @drsistem @profdrhakanpoyrazoglu Kalp ameliyatına ihtiyacınız olduğunu duyduğunuzda, açık kalp ameliyatı sizi endişelendiriyorsa rahat bir nefes alabilirsiniz çünkü artık birçok kalp ameliyatı minimal invaziv veya küçük insizyon yaklaşımıyla gerçekleştiriliyor. Minimal invaziv ameliyatlarının faydaları; daha az kanama, daha az travma, daha az enfeksiyon ve daha hızlı iyileşme olarak sıralayabiliriz. Bebeklerde ve çocuklarda da çok başarılı biçimde çocuk hastalarda uzmanlaşmış hekimlerce uygulanmaktadır. Minimal invaziv cerrahide, cerrah robotik kullanımı olsun olmasın küçük kesikler ile ameliyatlar gerçekleştirilir. Bu yaklaşım üç tür kalp ameliyatında en iyi sonuçları verdiği bilinmekte. 1. Kalp kapağı operasyonları Bir kapak onarımı veya bir kapak değiştirme ameliyatı, kalp cerrahisi için en yaygın minimal invaziv prosedürüdür. Göğsün yan tarafından, koltuk altından göğüs kemiği üzerinde küçük bir kesikle gerçekleştirilir. Geleneksel kalp ameliyatı, göğüs kemiğinin (sternum) ortasında büyük bir kesi gerektirir, ancak bu kalp kapakçığı operasyonları, kesileri 5 ila 8 cm uzunluğa indirir. Bu sadece ağrıyı ve kan kaybını azaltmakla kalmaz, aynı zamanda daha az yara izi bırakır ve muhtemelen daha kısa sürede hastaneden çıkmanız anlamına gelir. 2. Koroner Arter bypass greftleme Koroner arter bypass greftleme (CABG) , Bu prosedür bir veya iki bypass greftine ihtiyaç duyan hastalar için daha uygundur. Bu Yöntem CABG aracılığıyla, kalbe normal kan akışını yeniden sağlamak için bir kan damarı grefti ile bir veya daha fazla tıkalı koroner atardamarı by-pass eder. Bu greftler genellikle hastanın göğüs, bacak veya kolunda bulunan kendi arter ve damarlarından alınır. 3. Aort prosedürleri Bazı cerrahlar küçük kesilerden anevrizma onarımı gibi aortik prosedürler uygular. Nadiren, aort anevrizması veya Tip B diseksiyon onarımı, arterin içinden bir stent grefti yerleştirmek için kullanılan küçük bir kasık insizyonu ile gerçekleştirilebilir. Yüksek tansiyonunuz veya vücudunuzun bağ dokularını etkileyen bir hastalığınız varsa, aortik arter bazen arteriyel astarında bir diseksiyon (veya yırtık) geliştirir. Kanınız normalde aort arterinden bir bahçe hortumunun içindeki su gibi akar. Bir yırtık oluştuğunda, kanınız yırtık kısımdan da akar ve iki geçiş oluşturur. Tip B diseksiyon artık bir stent kullanılarak minimal invaziv bir yaklaşımla yapılabilmektedir. Sizin için en iyi yaklaşımı seçmek En iyi ameliyat seçeneğini bulurken, tüm yaklaşımlarda deneyime sahip bir kalp cerrahı bulmanız önemlidir. Daha sonra ikiniz, probleminizi en iyi nasıl çözeceğinize karar vermek için bir ekip olarak birlikte çalışabilirsiniz. Cerrahınızın, minimal invaziv cerrahi seçeneğini tercih edeceğinden emin olun, soru sormaktan çekinmeyin. Cerrahın ne kadar rahat ve deneyimli olduğuna dair fikir edinebilmek için ameliyatı ne sıklıkla yaptıklarını sorabilirsiniz. Sağlıklı günler dileriz.

  • Kalp hastalıkları anne karnında belli oluyor

    Tıpta yaşanan gelişmelerle kalp hastalıkları anne karnında tespit ediliyor. Son dönemlerde yeni doğan bebeklerde kalp hastalığı görülme sıklığının arttığı yönünde bir izlenim var. İstatistikî anlamda hastalığın görülme oranı değişmedi aslında , tıpta yaşanan gelişmeler doğrultusunda hastalığın erken tanısı anne karnında bile mümkün, bu durumda da oranların sanki artıyormuş gibi görünüyor. Tıpta yaşanan gelişmelerle artık anne karnında bile kalp hastalığı tespit edilebilmekte ve kamuoyu hastalıktan daha çok haberdar. İstatistiklere göre dünyada canlı doğumların binde 5-8 aralığında konjontal kalp hastalığı bulunmakta, ölü doğumlarda ise bu rakam yüzde 3 ila 5 arasında. Morarmayan bebeklerin kalbinde delik olması en sık görülen hastalıkların başında gelmektedir. Çevresel ve genetik faktörlerin hastalığın oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Gebelikte alkol ve uyuşturucu kullanımı ve ayrıca ileri yaş gebeliği de hastalıkta önemli pay sahibidir. Hamilelikte kontroller önemli Kimi zaman bebek, ciddi bir kalp hastalığı olsa bile normal bir bebekmiş gibi görünebiliyor. Ancak kalp ultrasonu (EKO) yapılıp kalp yapısı incelendiğinde ise bazen büyük bir patolojik soruna rastlanabiliyor. Bebek sağlıklıymış gibi göründüğünden aileler bu durumu anlamakta veya kabullenmekte güçlük çekebiliyorlar. Erken tanı Yenidoğan dönemindeki bebeklerde çok çeşitli hastalıklar karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle bebeği daha anne karnındayken değerlendirmek büyük önem taşıyor. Günümüzde, çeşitli tetkikler ve görüntüleme yöntemleri ile bebeğe 18-24. haftalarda, anne karnında iken tanı konabiliyor. Yüz güldürücü sonuçlar Kalbin bir tarafının gelişip bir tarafının gelişmemesi, akciğer ve kan akımı artmış olan hastalıklar, akciğer kan akımı azalmış olan siyanotik hastalıklar, kalpten çıkan damarda darlık durumları, kalp kapak hastalıkları ve anne karnında kapanması gereken damarların kapanmaması gibi hastalıklara müdahale edebiliyoruz. Bebek daha 1 günlükken bile kalp anjiyosu yapılabiliyor, gerekli tüm müdahaleleri gerçekleştirerek ameliyat planlayabiliyoruz.

  • Bebeklerde Kalp Hastalıkları Görülme Sıklığı Arttı Mı ?

    Son dönemlerde yeni doğan bebeklerde kalp hastalığı görülme sıklığının arttığı yönünde bir izlenim var. @drsistem @hhakanpoyrazoglu İstatistiki anlamda hastalığın görülme oranı değişmedi aslında, değişen tıpta yaşanan gelişmeler doğrultusunda hastalığın erken tanısının anne karnında bile mümkün olması. Bu durumda da hasta bebek oranları sanki artıyormuş gibi görünüyor. Tıpta yaşanan gelişmelerle artık anne karnında bile kalp hastalığı tespit edilebilmekte ve kamuoyu hastalıklar konusunda daha çok haberdar ve bilinçli. İstatistiklere göre dünyada canlı doğumların binde 5-8 aralığında konjenital kalp hastalığı yani doğumsal kalp hastalığı görülmekte; kalpte veya kalbin büyük damarlarında doğumdan itibaren bulunan yapısal bozukluk demek ve bir çok çeşiti var, ölü doğumlarda ise bu rakam yüzde 3 ila 5 arasında. Gebelikte alkol ve uyuşturucu kullanımı ve ayrıca ileri yaş gebeliği de hastalıkta önemli pay sahibi. Bizler tüm ekibimiz ile bebeklerimizin çocuklarımızın sağlığı için buradayız, kalp hastalıkları ve tedavileri ile ilgili sorularınızı sorabilir ve danışabilirsiniz. Sağlıklı günler dileriz.

  • Şah Damarı Yırtılmasına Dikkat!

    Ekip olarak çok önemli bir ameliyat yaptık. 5 yıl önce kalpten çıkan ana şah damarı dediğimiz aortun yırtılması nedeniyle acil olarak ameliyata aldığımız bir hastanın bu kez aynı damarın bir başka bölgesi yırtıldığı için ameliyata aldık. Yani beyne giden hayati damarların kollara giden hayati damarların olduğu bölge yırtılmıştı. Aniden beyne kan akışı durmuş ve beyin damarı tamamen tıkanmış. Buna tıp literatüründe şah damarı diseksiyonu diyoruz. Şah damarı yırtılması olarak da ifade edebiliriz. Şah damarında yani boyun damarında, beyne giden damarda diseksiyon dediğimiz yırtılmanın görülme olasılığı çok düşük. Binde 1 veya 2 gibi dünyada çok nadir görülen vakalardan. Dolaysıyla şah damarı diseksiyonu nadir görülen vakalar arasındadır. Bu çok zorlu bir ameliyat. Benim de 10.000' lere yaklaşan kalp ameliyatı tecrübemde ancak 8-10 tane yaptığım , çok nadir görülen ama çok zorlu bir ameliyat.Ekipçe bu işin üstesinden geldik. Antalya bu konuda çok şanslı. Yoğun bakımı,servisiyle ameliyathaneleriyle, doktorlarıyla, bu kadar tecrübeli insanların bir arada olduğu bir merkeze sahip olduğu için Antalya gerçekten çok şanslı.

  • Akut Eklem Romatizması "Aort Darlığına ve Yetmezliğine" Neden Olabilir!

    ☑️ Akut eklem romatizması, Romatizmal ateş aort kapağında fibröz kalınlaşma ve daha sonra kapakta çekilmeler yapması, ☑️ Doğuştan iki karınçık arasında deliğin VSD aort kapağına bitişik veya yakın olduğu durumlarda, ☑️ Göğüs travmalarında (trafik kazası, düşme vs) aort kapağının herhangi bir yaprakcığının yırtılması en sık sebepleri arasında yer almaktadır. AKUT EKLEM ROMATİZMASI: Akut eklem romatizması (AER); kalbi, eklemleri, sinir sistemini ve deriyi etkileyen romatizmal bir hastalıktır. AER her yaşta görülmekle birlikte daha sık 5-15 yaşları arasında görülür. AER'da hastalık belirtileri streptokoksik boğaz enfeksiyonlarından 2-4 hafta sonra görülür. Streptokoksik boğaz enfeksiyonlarının çok azından sonra AER belirtileri ortaya çıkar. AKUT EKLEM ROMATİZMASI BELİRTİLERİ: - Eklem şişliği ve ağrısı (ayak bilekleri, dirsekler, dizler, bilekler) - Göğüs ağrısı ve solunum sıkıntısı - Yorgunluk - Kardit - Yüz ve ellerde istemsiz hareketler (kore), hastaların %1 inde görülür. - Deri döküntüleri (nadiren) - Deri altı nodülleri (nadiren) AKUT EKLEM ROMATİZMASI NEDENLERİ: AER nın gerçek sebebi tam olarak bilinmemektedir. Streptokokal boğaz enfeksiyonu geçirenlerin sadece bir kısmında AER görülmektedir. Yine bu hastaların bir kısmında eklem tutulumu, bir kısmında da kalp tutulumu ön planda olmaktadır. Hastalığın sebebi muhtemelen bağışıklık sisteminin bakteri ürünleri ile kalp kapakçıkları ve kalp kası ve eklemler arasındaki farkı ayırt edememesidir. Aort Darlığı Sebepleri Aort darlığı 3 şekilde olabilir; kapağın altında, kapak seviyesinde ve kapağın üstünde erişkinde büyük oranda kapağa bağlıdır. Aort kapağına bağlı darlık ikiye ayrılır; romatizmal ve romatizma dışı. Romatizmal aort darlığı batı ülkelerinde hastaların %30-40 oluştururken bizim ülkemizde bu oran daha yüksektir. Romatizmaya bağlı olarak aort kapağı kalınlaşma, enflemasyon gösterir ve zaman içerisinde kapak bozularak normalde hareketli olan üç yaprakçığı birbirine yapışır ve kalsifikasyon (kireçlenme) oluşarak bir taş parçasına benzer hale gelmektedir. Romatizmal aort darlığı sıklıkla mitral kalp kapağını da hastalandırmakta, ancak klinik önemi değişik şekillerde olabilir. Romatizma dışı aort darlığı ise iki şekildedir; ‘Doğuştan’ ve ‘Dejeneretif’ olmaktadır. Doğuştan olan aort stenozu daha sıktır. Biküspit aort stenozu en sık görülendir. Normalde aort kapağı 3 yaprakçıklı iken bunlarda aort kapağı 2 yaprakçıklıdır. Toplumdaki her 100 kişiden 1 veya 2’sinde aort kapağı biküspid olarak doğmaktadır. Bu biküspid kapaklar zaman içerisinde bozulabilir veya tamamen normal bir seyir gösterebilir. Bu kapağın bozulması ile aort darlığı, aort yetmezliği (kaçağı) veya her ikisi (darlık ve kaçak) oluşabilir. Bazen bu kapak zemininde endokardit dediğimiz kalp kapağında mikrobik enfeksiyon tablosu oluşabilir. Doğumsal biküspit kapağın kireçlenmesi ile kalsifik aort darlığı oluşur. Kireçlenmenin ilerlemesi ile belirgin aort darlığı oluşması genellikle 50 ve 60’lı yaşları bulur. Dejeneratif tip aort darlığı ise aynı zamanda atheriosklerotik, idiopatik kalsifik ve senil olarak da isimlendirilir. Normal üç yapraklı kapak vardır. Kireçlenme atheroskleroza (damar sertliğine) bağlı olarak gelişir. Belirgin aort darlığı 60-70 ve 80’li yaşlarda gelişir. Aort Yetmezliği Sebebi En sık sebebi akut eklem romatizmasıdır. Romatizmal ateş aort kapağında fibröz kalınlaşma ve daha sonra kapakta çekilmeler yaparak aort yetmezliği oluşturur. İkinci sıklıkla enfektif endokarditdir (biküspit veya normal kapak zemininde). Enfektif endokardit kalp kapağının mikrobik olarak enfekte olmasıdır. Yine doğuştan iki karınçık arasında deliğin (VSD: Ventriküler Septal Defekt) aort kapağına bitişik veya yakın olduğu durumlarda da zaman içerisinde aort yetmezliği oluşabilir. Göğüs travmalarında (trafik kazası, düşme vs) aort kapağının herhangi bir yaprakcığının yırtılması ile aort yetmezliği oluşabilir. Bunların dışında aort yetmezliğinin diğer sebepleri; miksamatöz dejenerasyon, romotoid artrit ve sistemik lupus eritromatosis aort yetmezliği oluşturabilir. Aort damarının genişlemeye yol açan Marfan Sendromu’nda (benzer mekanizma ile arteriosklerotik veya sifilitik aort anevrizmasında), yine Marfan Sendromu olsun veya olmasın aortik kapağın çemberinin zayıf olmasına bağlı genişlemenin olduğu annuloaortik ektazide aort yetmezliği oluşur. Yine aort damarının katları arasında yırtılma oluşturan aort disseksiyonunda aort yetmezliği oluşabilir. Çeşitli romatizmal ve sistemik hastalıklar (Romatoid Artirit, Reiter Sendromu, Psoriasis, Takayaşu Hastalığı) aort kapağını tutarak aort yetmezliği oluşturabilir.

  • ByPass Ameliyatları Hakkında En Çok Sorulan Soru!

    ByPass Ameliyatlarında en çok sorulan sorulardan biri de "ameliyatta kullanılan damarların nereden alındığı ve ameliyat sonrasında alınan bu damarların problem yaşatıp yaşatmadığı" @drsistem @doc.dr.mustafaemmiler Bypass (köprü) ameliyatlarında temel prensip, tıkanmış veya daralmış olan koroner damarın önüne bacak, kol, mide veya göğüsten alınan sağlıklı bir damar ile köprü yapmayı amaçlamaktadır. Cerrahın ameliyat sırasında kullandığı damarlar, hastanın kendi vücudunda bulunan damarlar olup, alındığı zaman yerinde eksiklik bırakmayan damarlardır. Serbest damarların üst uçları ise aort'a dikilerek darlığın önüne kan taşınmaktadır. Böylece yeni bir damar ile darlık veya tıkanıklığın olduğu bölgedeki kalp kasına enerji ve oksijen taşıyan kanın akışının sağlanması amaçlanmaktadır. Ameliyat sırasında yapılan bypass damar sayısı 1 ile 6 arasında değişebilmektedir. Genelde 2 veya 4 damara bypass yapılmaktadır. Aklınıza takılan sorular ve detaylı bilgi için linki tıklayarak Doç.Dr.Mustafa Emmiler'e ulaşabilir ve sorularınızı sorabilirsiniz. Sağlıklı günler dileriz.

  • BY-PASS AMELİYATI HASTAYA ÖZEL PLANLANMALIDIR!

    Koroner arter by-pass cerrahisi nedir? Koroner arter by-pass cerrahisi bir açık kalp ameliyatı olup, bu ameliyatta vücudun başka bir bölgesinden alınan damarlar (venler veya arterler) yeteri kadar kan almayan koroner arterlere kan akımını sağlamak için kullanılır. Ameliyatta kullanılan arterler veya venler, bulundukları bölgelerden kolaylıkla serbestleştirilebilen ve çıkarıldıkları vücut bölgesinde kan akımını bozmayan damarlardır. Kullanılan arterler; greftlere tipik örnek olarak, göğüs duvarının iç kısmında aşağıya doğru seyreden göğüs damarı (mammaria interna); venlere örnek olarak ise, bacak iç kısmında ayak bileğinden kasığa kadar derinin hemen altında seyreden safen venidir. Bazen gerekli durumlarda bacak arkasından veya koldan da venöz greftler hazırlanabilir. Yine arteryel greft olarak ön koldan radial arter, karın içinden mide arteri de greft amacıyla kullanılabilir. Ameliyat sırasında arteryel ve venöz greftler kalbin yüzeyinde seyreden koroner damarlara direkt olarak birleştirilir. Böylece greftler köprü vazifesi görüp darlığın ilerisine kan akımı sağlarlar. Koroner arter by-pass ameliyatları genelde, kalp akciğer makinesi kullanılarak gerçekleştirilir. Bu makine kanı oksijenlendirir ve vücuda belirli bir basınçta kan akımı sağlayarak kalbi durdurmayı mümkün kılar. Böylece koroner damarlara by-pass ameliyatı gerçekleştirilir. Çalışan kalpte yapılan koroner bypass ameliyatlarının belirgin bir üstünlüğü saptanmamıştır. Koroner arter by-pass cerrahisi ne sağlar? Koroner arter by-pass cerrahisi kalp kasına gelen azalmış olan kan akımını arttırır. Bu fazla miktarda gelen kan akımı göğüs ağrısını (angina) ortadan kaldırır. Ayrıca yorgunluk ve çok ilaç kullanımını azaltır, hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar. Böylece hastaların hayat kalitesi artmış olur. Ağır koroner arter hastalığı olan kişilerde by-pass cerrahisi hastanın yaşamını uzatır. *BY PASS ameliyatı her hasta için aynı değildir. Her hasta için hekimle beraber özel planlanmalıdır!

  • KEMOTERAPİ HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR !

    Kanser tedavilerinden kemoterapi hakkında etraftan duyulan, internet ve sosyal medya üzerinde dolaşan veya televizyon kanallarında çıkan birçok bilgi arasında hangisi doğru hangisi yanlış ayırt etmek kanserli hastalar ve yakınları için bir hayli zor. Maalesef bu bilgilerin çoğu yanlış. -Hastanede çok fazla vakit geçirmem gerekecek ve bu hayatımı çok zorlaştıracak. Kemoterapi ilaçları, hastanın durumuna ve ihtiyaçlarına bağlı olarak günümüzde birçok farklı yolla uygulanmaktadır. Çoğu kemo iğne veya kateter ile intravenöz (toplardamardan) verilir. Bazen kemo ilaçları çok basit bir şekilde evde alabileceğiniz hap veya sıvı formda verilebilir. -Doktorum kemoterapiye başlamam gerektiğini söyledi, muhtemelen son dönemlerimi yaşıyorum. Otuz yıl önce, bir kemoterapi seansı almak genelde sağlık durumunuzun çok kötü olduğu anlamına geliyordu. Bugün aynı şekilde değil, çünkü kemoterapi sıklıkla adjuvan (koruyucu) tedavi olarak kullanılmakta; yani ameliyat ve / veya radyasyon terapisi gibi birincil tedaviden sonra, kanserin geri gelmesini önlemek için verilir. -Uzun süre hasta olacağım ve mide bulantım olacak. Bulantı ve kusma sık görülen yan etkilerdir, ancak yine de herkes aynı şikayeti yaşamaz. Yaşadığınız bir mide bulantısı, kusma veya ağrı hakkında doktorlarınızla konuşun. Bu şikayetlerinizi göz önünde bulundurarak rejimlerinizi ayarlayabilir ve bu şikayetleri hafifletebilirler. -Sadece bir tür kemoterapi vardır ve her türlü kanseri tedavi edebilir. Birçok kişi, her kanser türünün aynı kemoterapi ilacı ile tedavi edilebileceğini sanıyor fakat durum böyle değil. Farklı ilaç türleri; farklı kanser türlerini hedefler ve değişik şekillerde çalışırlar. Bu hedeflerden bazıları; kanser hücrelerini yok etmek, tümörleri küçültmek ve kansere bağlı şikayetleri hafifletmektir. Bu ilaçlar, diğer tedavilerden önce, sonra veya diğer tedavilerle birlikte verilebilir. -Eğer hiç yan etki yaşamıyorsam, kemoterapi muhtemelen işe yaramıyordur. Kanser tedavileri bazıları için oldukça zor olabildiği için hastalar acı çekmeden iyileşemeyeceklerini düşünebilirler. Aynı tedaviyi alan bazı hastalarda neden yan etkilerin az yaşandığı tam olarak bilinmemektedir. Yan etki yaşamamanız, tedavinizin işe yaramadığı anlamına gelmez. -Saçlarımın hepsi dökülecek. Tüm kemo ilaçları saç dökülmesine neden olmaz. Ancak saç kaybı yaşayan hastalar için, kemoterapi tamamlandıktan yaklaşık 3 ay sonra saçlar büyük oranda geri kazanılmış olur. Bazı durumlarda, yeniden uzama tedavi bitmeden önce bile başlar. -Kanser oluşum bir kader, kimse bunu değiştiremez. Bu bir inançtır, ancak tıbbi kanser tedavisi görmek hayatınızı kurtaracak en önemli şey olabilir. Uygulanan tedavi yöntemleri hastalığın gidişatını değiştirebilir, yaşamı kurtarabilir veya ömrü uzatabilir. Kemoterapi tedavisi kanserle baş etmekten çok daha kötü hissettirecek. Tedavi edilmeyen kanserle kemoterapinin artıları ve eksileri karşılaştırıldığında kesinlikle kemoterapi desteklenmelidir. Kemoterapinin denendiği birçok çalışmada, genellikle hayatta kalma süresinin uzaması veya hastalığa bağlı şikayetlerin azalması ve yaşam kalitesinin artması görülür. -Kemoterapi hayatı tehdit eden ciddi bir enfeksiyona neden olabilir. Ciddi enfeksiyonlar kemoterapi alan hastalarda artık yaygın değildir, çünkü günümüzde kemoterapi tedavileri çok daha kontrollü bir şekilde uygulanmakta ve eğer lökopeni oluşması öngörülüyorsa koruyucu iğneler uygulanabilmektedir. Kemoterapiden sonra çocuk sahibi olamayacağım. Kemoterapi gören kişilerde çocuk sahibi olmayla ilgili endişelerin olması çok normaldir. Bu konuyla başa çıkmanın yolları vardır. Örneğin, kadınlar yumurtalarını ve erkekler daha sonraki kullanım için spermlerini doktorların uygun gördüğü şekilde saklayabilir. Tedaviden sonra çocuk sahibi olmak sizin için önemliyse, kemoterapiye başlamadan önce üremek için seçenekleriniz hakkında bir uzmanla görüşebilirsiniz. Eğer pozitif tutumumu ve normal rutinimi devam ettirirsem, iyi hissedeceğim. Olumlu bir tutumda olmak önemlidir, ancak fiziksel yan etki yaşamanızı saylayan faktörler, genetik yapınız ve vücudunuzun ilaçları nasıl işlediğine bağlıdır. Bunun için düşünce gücünün pek etkisi olamayabiliyor. İleride, tedavilerin kişiye özel olmasıyla daha az şikayetle, daha başarılı tedaviler yapılabileceği öngörülüyor.

  • Meme kanserinin tekrarlamaması için yeni yöntem!

    Erken evre meme kanseri teşhisi konan birçok hastaya lumpektomi ve ardından radyoterapi uygulanır. Çalışmanın baş yazarı Floransa Üniversitesi'nden Dr. Icro Meattini, "Postoperatif (ameliyat sonrası) radyasyon, hala bölgesel meme kanseri oluşum oranını önemli ölçüde azaltabilen, meme kanseri için adjuvan tedavinin temelini temsil ediyor" açıklamasını yaptı. Son yıllarda, araştırmacılar kısmi meme ışınlamanın, kanser tekrarını önlemede tüm meme ışınlama kadar etkili olup olmadığını belirlemeye çalışmışlardır. Meme kanseri ameliyatından sonra, adjuvan (hastalığın tekrar etme ihtimalini azaltıcı) kısmi meme ışınlaması (accelerated partial-breast irradiation, APBI) ile tedavi edilen meme kanserli hastaların 10 yıllık bir takip çalışması, kanser nüks (tekrar) oranlarının, tüm meme ışınlaması (whole-breast irradiation, WBI) alan hastalarla aynı olduğunu gösterdi. Bu çalışma Meattini ve arkadaşları tarafından 2019 San Antonio Meme Kanseri Sempozyumu'nda ( Özet GS4-06 ) sunuldu. Çalışma sonuçları, uygulaması ve hasta tarafından tolerasyonu daha kolay/pratik olan kısmi meme radyoterapisinin, erken evre meme kanserli hastalar için kabul edilebilir bir seçenek olabileceğini göstermektedir. Yapılan Çalışmalar Meattini'nin çalışması, randomize bir faz III klinik araştırma olan APBI IMRT çalışmasına katılan kadınlar için 10 yıllık takip verilerini inceledi. Bu çalışmanın 5 yıllık takip süresi sonuçları, tümör nüksü veya sağkalım oranlarında anlamlı bir farklılık göstermemişti. APBI IMRT çalışması, 40 yaş üstü 520 evre I ya da II meme kanseri olan kadınları dahil etti. 2005-2013 yılları arasında, hastalar APBI veya WBI almak üzere rastgele 1:1 oranında iki gruba atandı. APBI kolundaki hastalar, 5 günlük fraksiyonlarda tümör yatağına toplam 30 Gy radyasyon alırken; WBI kolundakiler, 25 gün toplam 50 Gy tüm memeye, ayrıca tümör yatağına 5 günlük 10 Gy'lik bir ek ışınlama aldı. Her iki tedavi kolu yaş, tümör boyutu, tümör tipi ve adjuvan endokrin tedavisi açısından karşılaştırılabilir ve her ikisi de ortalama 10 yıllık bir takip sağladı. Hastaların çoğunda hormon reseptörü pozitif, HER2 negatif meme kanseri vardı ve çoğu 50 yaşın üzerinde idi. Araştırma Bulguları • 10 yıl sonra, APBI grubundaki hastaların % 3.3'ü ve WBI alan grubun % 2.6'sı meme kanseri nüksü yaşadı. • 10 yıllık genel sağkalım iki grup arasında benzerdi: APBI alan kadınlarda % 92.7 ve WBI alan kadınlarda % 93.3. Her iki fark da istatiksel olarak anlamlı değildi. Bu bulgular, 5 yıllık çalışmanın umut verici sonuçlarını güçlendiriyor ve kısmi meme ışınlamasının çok iyi bir hastalık kontrolü sağladığı gösteriyor. İyi seçilmiş vakalarda, kısmi veya tüm meme ışınlaması ile tedavi edilip edilmediklerine hastaların sonuçlarında bir fark yoktur. Kısmi meme ışınlamasının kozmetik değişikliklere neden olma ihtimali daha düşük, buna karşın daha maliyetli bir tedavidir. Kısmi meme ışınlama rejimi ayrıca daha az yan etki ile artan bir yaşam kalitesi sağlayabilir ve genel tedavi süresini belirgin olarak azaltabilir. Kısmi meme ışıması, meme onkolojisinde tedavinin etkin bir şekilde azaltılmasının / sadeleştirilmesinin (de-escalation) en temel örneklerinden biridir. Birçok hasta için, kısmi meme ışıması görece uygun maliyetli, güvenli ve etkili bir optimal seçenek olabilir. Sağlıklı ve mutlu kalın... #memekanseri#kanser#erkentanı#tedavi#mustafaözdoğan

  • 1 Virüsü Önleyerek 7 Kanser Türünün Riskini Azaltabiliriz!

    Kanser önlenebilir mi? Kanserlerden kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için alabileceğimiz çeşitli önlemler vardır. Serviks (rahim ağzı) kanserinden korunmak HPV (insan papilloma virüsü) serviks kanserlerinin % 99’unun nedeni olarak biliniyor. Bu amaçla uzun çalışmalar sonucu bulunan HPV aşısı sayesinde bu kanserin neredeyse tamamen önlenebilir olduğunu söylemek mümkün. Kadınlar ayrıca 21 yaşında itibaren düzenli Pap-smear testi ile serviks kanserine karşı tarama yaptırabilir ve böylelikle kanser öncesi hücresel değişiklikler bulunup müdahale edilebilir. HPV virüsünden korunarak 7 kanser türü riskini azaltabilirsiniz. Bunlar; -Ağız -Geniz-gırtlak -Serviks (Rahim ağzı) -Vajina -Vulva -Anüs -Penis #hpv#virüs#kanserdenkorunma#onkoloji#ağızkanseri#gırtlakkanseri#servikskanseri#vajinakanseri#vulvakanseri#anüskanseri#peniskanseri#mustafaözdoğan

  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 DrSistem

bottom of page