Arama Sonuçları
Boş arama ile 1063 sonuç bulundu
- Laktoz İntoleransı
Laktoz İntoleransı Laktoz nedir? ✔️Süt şekeri olarak da bilinen ‘laktoz’, bağırsak yüzeyinde bulunan ‘laktaz’ enzimi ile sindirilen basit karbonhidrattır. ❗️Laktaz enziminin eksikliği veya tam işlev görememesi ‘laktoz intoleransı’ olarak adlandırılır. Laktoz intoleransı tüm dünyada en sık karşılaşılan sindirim sistemi bozukluklarından biridir. Laktoz intoleransı dikkate alınmadığında çocuklarda kolit; yetişkinlerde Crohn’s hastalığı gelişebillir. ✔️Laktoz en çok süt ve süt ürünlerinde bulunur. Günümüzde gıda endüstrisinin gelişmesiyle marketlerde laktozsuz süt, laktozsuz yoğurt, laktozsuz peynir, laktozsuz ayran gibi ürünleri bulabilmek mümkündür. ❗️Dikkat edilmesi gereken, hazır yemek, salam, sosis gibi gıdalarda da laktoz bulunabileceğidir. Bu nedenle laktozsuz beslenme programı uygulayan kişiler, alışveriş sırasında ambalajı dikkatlice okumalıdır. Yiyeceklerde kullanılan peynir altı suyu tozu, tam yağlı veya yağsız süt tozu gibi katkı maddeleri aynı zamanda o ürünün laktoz içerdiğini gösterir. Laktoz intoleransının belirtileri nelerdir? ✔️Laktoz içeren ürünler tüketildikten sonra kişilerde hazımsızlık, karın ağrısı, ishal gibi gibi problemler görülmesidir. ❗️Bu durumda laktozsuz süt veya laktoz oranı düşük ürünler tüketilmesi gerekmektedir. Hangi sütler laktoz içermez? ✔️Hindistan cevizi sütü, badem sütü, soya sütü laktoz içermediği için intoleransı olan kişilerin rahatlıkla tüketebileceği sütlerdir. KAYNAKLAR Deng Y ve ark. Lactose Intolerance in Adults: Biological Mechanism and Dietary Management. Nutrients. 2015 Sep 18;7(9):8020-35.
- Bağışıklık Sistemi ve Beslenme
Bağışıklık Sistemi ve Beslenme Mevsim değişikliği ve havaların soğumasıyla beraber bağışıklık sistemi zayıflamakta ve hastalık ve enfeksiyonlar artmakta. Özellikle bu dönemlerde hastalıkların önlenmesinde bağışıklık sistemini güçlendirmek çok önemlidir. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en önemli yollarından biri beslenmedir. Güçlü bağışıklık için doğru ve sağlıklı beslenilmelidir. Bağışıklık sistemini güçlendirecek bazı besinler; ✔️ Zerdeçal (yapılan araştırmalar, zerdeçalın bağışıklık önemli oranlarda arttırdığı, hatta bu etkisi sayesinde kansere karşı da koruyucu etki gösterdiğini belirtmektedir). ✔️ Soğan-sarımsak (Yapılan birçok çalışma, hastalıklara karşı korumada büyük oranda etkili olduğunu belirtmektedir). ✔️ Kırmızı-Mor meyveler (Bu besin öğeleri yüksek oranda antioksidan içermesi sayesinde bağışıklığı desteklemektedir). ✔️ Turunçgiller (Turunçgiller C vitamininden zengin besinler olması sebebiyle bağışıklığı desteklemek için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır.) Sonuç olarak; Sağlıklı ve düzenli beklenildiği taktirde birçok hastalıktan korunmak büyük ölçüde mümkündür
- Ödem Nedir?
Ödem Dokularda aşırı sıvı birikmesi nedeniyle genellikle bacak, ayak, kollar ve ellerde şişlik ortaya çıkması ile karakterize bazen ağrılı olabilen bir sağlık sorunudur. İlaçlar, hamilelik, enfeksiyonlar ödeme neden olabilir. En önemli nedeni az su tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzıdır. Fazla tuz tüketimi, fazla kilo, hormonal değişiklikler, alkol, uykusuzluk, hava değişimi de ödem oluşmasına sebep olabilir. Ödemin en etkili çözümü su tüketimini arttırmak ve egzersiz yapmaktır. Salatalık, karpuz gibi besinler yüksek su içerdiğinden ödem atımına yardımcı olmaktadır. Ananas içeriğindeki bromelain sayesinde ödem atımına yardımcı olmaktadır. Kahve, çay, soda, üzüm, kiraz, şeftali, enginar, soğan, sarımsak gibi diüretik besinler de ödem atımını kolaylaştırmaktadır.
- İyi Bir Beslenme ile Yaşlanmanızı Geciktirin!
35 yaşından sonra ciltte kollajen üretiminin azalmasıyla birlikte, yavaş yavaş elastikiyetini kaybeden cilt dokumuz, 40lı yaşlara gelindiğinde kurumalar, kırışıklıklar ve lekelerle birlikte ben yaşlanıyor umun sinyalini vermeye başlar. Mutlak ki her insan yaşlanır fakat kimileri yaşlılığın getirdiği komplikasyonlar dan direkt etkilenirken kimileri de etkilenmez. Peki, yaşlanmayı geciktirmenin sırrı nedir? Genetik ve çevresel faktörlerin yanında kötü beslenme yaşlılığı tetikler. Çevresel faktörleri ve beslenme alışkanlıklarından doğacak etkileri minimuma indirdiğimizde yaşlanmayı geciktirir ve daha kaliteli sağlıklı bir ömür geçirmek için kendimize zemin hazırlamış oluruz. Doğru Beslenme Nasıl Olmalıdır? En doğru beslenme şekli şüphesiz ki kalorisi düşük, sebze-meyveden, baklagillerden ve tam tahıllardan zengin bir beslenme olmalıdır. Böylece serbest radikallerin vücuttan uzaklaştırılmasında etkili olan antioksidan ihtiyacımızda fazlaca karşılamış oluruz. Fakat bugün yaşlanmayı geciktirici olarak bilinen en önemli besin öğesi antioksidanlar olsa da, tek başına yeterli değildirler. Kaliteli Protein, kalsiyum, D vitamini, tekli ve çoklu doymamış yağlar, vitaminler-mineraller de konu yaşlılık olunca büyük önem taşır. E Vitamini Amerikan Klinik Beslenme dergisinde yaklaşık olarak 35000 kişilik bir kadın grubunda E vitamininden zengin beslenildiğinde kadınlarda kalp krizi riskinin azaldığını belirten bir araştırma yayınlanmıştır. Ki E vitamini sadece kalp rahatsızlıklarında değil yaşlanmaya bağlı hafıza kaybı yaşayanlarda, Hücre yapısının bozulmasının engellenmesinde, cildin güzelleştirilmesinde, toksinlerden arındırılmada, immün sistemin kuvvetlendirilmesinde kullanılan önemli bir vitamindir. Kabuklu kuru yemişlerde, zeytinyağında, balıkta, yumurta sarısında fazlaca bulunan E vitamini günlük olarak 10-15miligram olarak tüketildiğinde yaşlanmanın etkilerini geciktirmeye yeterli olacaktır. Balık Kalp ve beslenme uzmanları haftada 2-3 kere balık tüketilmesini öngörür. Bunun nedeni ise balığın atar damarlarda plak oluşumu riskini azaltan, kandaki trigliserid seviyesini düşüren, kan basıncını düşürmeye yardımcı olan ve ani ölüm riskini azaltan omega-3 yağlarını bulundurması. Balık diğer besinlere oranla içerdiği düşük doymuş yağ ve kolesterol seviyesi nedeniyle de ayrıca akıllıca bir protein seçimidir. Sebze ve Meyveler Sebze ve meyveler yüzlerce yaşlanma karşıtı bitkisel besin öğelerinin yanı sıra lif, vitamin ve mineralleri sağlar. Birleşik Devletler Tarım Bakanlığı antioksidan aktivite testine göre konu yaşlanma karşıtı özellikler olduğunda bazı meyve ve sebzelerin diğerlerine göre daha iyi olduğunu söylemekte. Yine de herhangi bir meyve ve sebze hiç yoktan daha iyidir. En fazla meyve ve sebze tüketen kişilerin – günde 10 porsiyondan fazla – kanlarında daha yüksek seviyede antioksidan vardır ve günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketimi daha kaliteli bir yaşlılık dönemi geçirmek demektir. Baklagiller Baklagiller glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlar ve lif içerir ve kan şekeri ile insülin seviyelerinin daha sabit olmasını sağlar. Ayrıca baklagiller kolesterol içermeyen protein kaynaklarıdır. Dahası baklagiller antioksidan bakımından da zengindir ve haftada 2 kere öğünlerimizde baklagil tüketmemiz gerekir. Tam Tahıllar Tam tahıl grubu, baklagiller gibi glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlar içerir ve bu sayede kan şekerinin düzenlerken uzun süre tok kalmamızı da sağlar. Rafine olmadıkları için bütün vitamin ve mineral içeriğini korurlar. Özellikle yaşlılık karşıtı E vitamini, lif ve B vitamini olmak üzere daha fazla doğal besin değeri içerirler. Ayrıca tam tahıllar bol miktarda antioksidan bileşenleri de içerir. Az Yağlı Süt Ürünleri ve D Vitamini Az yağlı süt ürünleri kemik güçlendirici kalsiyum kaynaklarıdır ve kemikleri ve kasları destekleyen proteini de sağlarlar ayrıca süt kalsiyum emilimi için gerekli D vitamini ile de güçlendirilmiştir. D vitamininin en iyi kaynağı güneş ışınlarıdır ve D vitamini sentezi için günde 15dk gün ışında kalmak yeterlidir. Sütün yanı sıra balık yağı ve yumurta da bulunan D vitamini kemik sağlığının yanında sinir sistemi, bazı hormonların düzenlenmesi, bağırsak, prostat kanserlerinin önlenmesinde büyük önem taşır. Yağlar Hidrojene edilmiş yağları ( margarinleri ) içeren besinlerden kaçınmamız gerekir. En tehlike arz edeni de yüksek ısıda eriyen hidrojene yağlardır. Bunlarda cipslerde, hamburgerlerde, bazı çerezlerde yüksek oranda bulunur. Bunları tüketerek geçirilen bir gençlik dönemi yaşlılığımıza iyi bir yatırım olmayacaktır. Bunun yerine kalp-damar sağlığının korunması adına zeytinyağı ve fındık yağını kullanmak, yemeklerimizi daha az yağla yapmak doğru bir seçim olacaktır.
- Yaz Aylarında Artan Besin Zehirlenmelerine Dikkat!
Bulantınız mı var? Mide kramplarınız çekilmez bir hal mi aldı? Halsizlikten, ateşten ayağa kalkamıyor musunuz? Öyleyse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririm, artan yaz sıcaklarında gıda zehirlenmesine maruz kalmış olabilirsiniz. Gıda zehirlenmeleri genellikle önemsiz gibi gözükse de yaz aylarında artan sıcaklarla beraber kişilerde özelliklede çocuklarda ve bağışıklık sistemi zayıf olanlarda ishalle beraber seyrettiğinde insan sağlığı için oldukça tehlike arz edebiliyor. Bakteri, virüs ve parazitlerin sebep olduğu gıda zehirlenmeleri bulundukları ortamdaki üreme sayısına bağlı olarak da şiddetini arttırabiliyor. Hijyen kuralları ve besinlerin saklama ve pişirilme koşulları, zehirlenmelerin önlenmesinde dikkat edilmesi gereken önemli hususlardandır! Sıcaklığın artmasıyla toplu yemeklerin, düğünlerin, toplantıların sayısında da artışların gözlendiği yaz ayları, HİJYEN kurallarının da ne yazık ki geri plana atıldığı dönemlerden biri. Kişisel bakım ve temizliğin öneminin yanı sıra besinlerin hazırlanıp, saklanıldığı ortamlarında uygun koşullarda olması gerekir ve hem kişisel hem de özellikle toplu zehirlenmeleri önlemek için HİJYEN kurallarının daha da dikkate alınması önemlidir. Ayrıca toplu yemeklerle beraber toplu kesimlerinde arttığı bu zamanda hayvansal gıdaları saklarken ve de tüketirken çok dikkatli olmalıyız. Protein içeriği ve bozulma riski yüksek olan besin gruplarından et, süt, yumurta, balık türevlerini açıkta bekletmemeye, pişirme yöntemlerine uygun teknikte pişirilmesine ve de pişirildikten sonrada hemen tüketmeye özen göstermeliyiz. Kendimizi Koruyalım Aldığımız hazır besinlere, özelliklede konserve ürünlerine, son kullanma tarihlerine dikkat ederek almaya, Besinlerin hazırlanıp tüketilme aşamasına kadar olan süreçte uygun pişirme ve saklama koşullarının sağlanmasına, Kişisel bakımımıza özen göstermeye örneğin tuvaletlerden sonra ve sık sık ellerin yıkanması gibi, Meyve ve sebzelerin tüketilmeden önce iyice yıkanmasına, Evlerimizde kullandığımız soğutucuların uygun sıcaklıkta olup olmadığına, Öğünlerini dışarıda tüketecek kişilerin güvenilir yerleri tercih etmesine, Uzun süreli dışarda beklemiş gıdaları tüketmemeye, Açıkta, sokakta, pazarda satılan ürünler yerine ambalajlanmış ürünleri tercih etmeye, Günlük kullandığımız suların temizliğine olduğu kadar serinlemek için kullanılan havuz sularının yutulmamasına, dikkat edildiği takdirde kendimizi bu yaz sıcaklarında keyfimizi ve sağlımızı kaçıracak gıda zehirlenmelerinden oldukça uzak tutmuş oluruz.
- Online Diyet Nedir? Programı Nasıl Uyguluyoruz?
2017’nin sona erip 2018’e ramak kaldığı şu son günlerde internet ve sosyal medya kullanımı çığır açmış durumda. Tabi bu konudan nasibini alanlardan birisi de online diyet sistemi. İnternetten alışveriş, internetten arkadaş bulma, internetten yemek tarifleri, internet aracılığı ile fatura ödeme derken online diyet yapanlar, online diyet listesi alanlar, online diyet programı uygulayanlar da neden olmasın ama değil mi? Peki dilimize dolanıp duran bu online diyet nedir, nasıl uygulanır, kimler uygulayabilir? Online Diyet Nedir? İzmir’de danışmanlık hizmeti veren bir beslenme uzmanı olarak bazen danışanlar öylesine yoğun çalışıyorlar ki ofise uğramaya fırsat bulamıyorlar bile. O yüzden zaman kısıtlaması olanlar, sık sık seyehat halinde olanlar online zayıflama programını en çok tercih edenler. Onun dışında yurdışında yaşayıp kültür farkı ve iletişim sıkıntısından dolayı beslenme uzmanı ile istediği bağı kuramayanlar da ikinci sıradaki yeri alıyor. Daha sonra da öğrenciler, eş, dost ve çevresinden iyi bir referans alıp bana ulaşmak isteyip mesafe engeline takılanlar geliyor. Boy ve Kiloya Göre Diyet Listesi Hazırlamak Doğru Mu? Sadece boy ve kiloya göre diyet listesi hazırlamak kesinlike doğru bir yol olmadığı için, yüz yüze görüşmelerde olduğu gibi, yine önceden istenilen kan tahlillerinin yapılması gerekiyor. Bununla birlikte kişiye özel diyet testi olarak da adlandırabileceğimiz online diyet formunu, sizi daha iyi tanıyabilmem için mutlaka doldurmanız gerekiyor. Sonrasında da serüvenimiz başlıyor. Online Diyet Ücretleri Nelere Göre Değişiyor? Online diyet ücretleri tabi ki vereceğiniz kilo, daha doğrusu programa ne kadar süre ile devam edeceğimize göre de değişiyor. İster mail, ister Skype üzerinden ya da en çok kullandığımız WhatsApp görüşmeleri ile devamlı iletişim halinde oluyoruz. Böylece ufak kaçamaklarda, kilo vermenin durduğunu hissettiğiniz, motivasyon düşüklüğü yaşadığınız anlarda ya da aklınıza takılabilecek en ufak bir soruda dahi direk benimle görüşebilme fırsatını kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Her danışanda olduğu gibi tabi ki yine sizin de içinde bulunduğunuz koşul ve olanaklara göre listeniz haftalık olarak yenileniyor. Online Diyet Programının Başarısı İçin Nelere İhtiyacımız Var? Sistemin başarı ile sonlanması içinse tabi ki sadece benim desteğim yeterli olmuyor. Sizin de hedefinizi gerçekleştirebilmeniz için kararlı olmanız, irade ve sabrınızı korumanız ve aramızdaki güven duygusunu pekiştirmek için de tamamen açık ve yalın bir şekilde gerçekleri dile getirmeniz alacağımız yol için önemli. Böylece iyi bir ekip olabilecek ve online diyet hizmetinizi gönül rahatlığı ile sonlandırabileceğiz. Sonuç olarak siz yeni bedeniniz ile sağlıklı ve mutlu bir hayata başlayacaksınız, ben de yeterli ve dengeli beslenmeyi size öğretebildiğim için aynı mutluluğu paylaşacağım. Sağlıklı ve mutlu günlerde görüşmek dileğiyle…
- Sağlıklı bir şekilde ideal kilonuza nasıl kavuşabilirsiniz?
Hızlı ve aceleci bir şekilde ideal kiloya kavuşmak adına yapılan hatalardan uzak durulmalı. Unutmayınız ki; sağlıklı olmayan yöntemlerle zayıf kişilerin hızlı aldığı kilolar ve yine fazlalığı olan kişilerin hızlı verdiği kilolar maalesef kısa sürede geriye dönmektedir. Sadece ideal kiloya kavuşmak için değil; doğru, sağlık beslenmeyi öğrenmek ve bunu bir hayat standartı haline getirmek gerekiyor. Karar vermeniz yeterli, size bu yolda diğer yüzlerce danışanımız gibi yardımcı olmaktan memnuniyet duyacağız.
- Pazartesi değil, hemen başlayalım!
Bireylerin sağlığının korunması, geliştirilmesi, bedenen ve ruhen iyi hissetmesi için bireyi ve dolayısıyla da toplumu bilinçlendirmektir. En önemlisi de bilinçli insanların sağlıklı beslenme ve zayıflama konusundaki ilhamını devam ettirmektir. Çocuk, genç, kadın ve erkek bireylerde sağlıklı beslenmenin yanı sıra gebelik, emzirme, Özel durumlarda, çocukluk ve buluğ çağı gibi fizyolojik dönemler ve yaş geçiş dönemleri için de beslenme ve diyet danışmanlığı vermektedir. İzmirdeki Polikliniğimizde, gelen kişilerin ilk muayenesinde beslenme alışkanlıkları ayrıntılı olarak gözden geçirilir. Daha sonra, yaş, boy, cinsiyet, fiziksel aktivite ve kan bulguları doğrultusunda kişiye özel bir beslenme planı çıkarılır ve düzenli takip edilir. Merkezimizde aynı zamanda diyabet, kalp ve damar hastalıkları, metabolik sendrom, troid bozuklukları gibi hastalıkları bulunan kişilere de beslenme programı düzenlenir ve beslenme eğitimi yapılır.
- 1 Ayda 10 Kilo Nasıl Verilir?
Şu an da eminim ki bir çok kişi bu yazıyı başlığına bakarak okumaya karar verdi. Çünkü yıllar içinde yaptığımız beslenme hatalarıyla aldığımız kiloları birkaç ay içinde vermek hepimize çok cazip geliyor. Peki böyle bir şey mümkün mü? Evet mümkün. Nasıl mı? Tabi ki hiç bir şey yemeyerek. Günlerce yapacağımız bu açlık diyeti sayesinde 1 ayda 10 kilo hatta 15 kilo bile verebilirsiniz. Kilo vermek dünyanın en kolay işi çünkü. Peki sağlıklı kilo vermek? Bu şekilde asla mümkün değil. Her şeyin başı sağlık deyip sağlığı her şeyin en sonuna koyan bir yapımız var. ‘Bir çok zayıflama ürünü kullanıyorum onlarla zayıflıyorum karaciğerimi mahvediyorum fakat yine de her şeyin başı sağlık. Beslenme konusunda hiçbir eğitim almamış medya maymunlarının söylediği gibi besleniyor çaya şeker yerine tereyağı koyuyorum, kalp ve damar sağlığımı mahveden bir beslenme şekli uyguluyorum , acayip zayıflıyorum ama yine de her şeyin başı sağlık.’ Bana göre ne ürüne gerek var, ne çaya tereyağı atmaya. Çünkü biraz önce söylediğim gibi hiç bunları yapmadan aç kalarak da bu kiloları verebiliriz. Ama siz değerli okurlarım ve takipçilerim eğer ki sağlığınızı düşünüyor ve gerçekten her şeyin başı sağlık diyorsanız şimdiki yazacaklarımı bir yerlere not edin. Sağlıklı zayıflamanın ilk kuralı üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümü mezunu (bu yeter mi? Tabi ki hayır) meslek etiğine bağlı güvenilir bir diyetisyene gitmeniz. Daha sonra kendinizi tamamen diyetisyeninizin kontrolüne bırakmanız. Onun size, bir çok bilimsel yöntemle kalorisini hesapladığı ve bu doğrultuda yazdığı diyete dört dörtlük uymanız. Ve en önemli kısım acele etmemek. Yapılan bir çok bilimsel araştırma ile dünya sağlık örgütünün belirlediği haftalık kilo verme beklentisi ortalama olarak 500 gr ile 1 kg arasındadır. Bu sebepledir ki aylık kilo kaybı beklentimiz 2-4 kg arasındadır. Çünkü bu kayıp arttığı zaman vücut normal düzenini koruyamamakta, metabolizmamız bir çok aksilikle mücadele etmek durumunda kalmakta ve geri dönüşü mümkün olmayan bir çok hastalığa davetiye çıkarmakta. 'Siz düzgün beslenin, vücudunuz kaç kilo vereceğine kendisi karar verir.’ Siz de kendinizi seviyor, sağlığınıza değer veriyorsanız, meslek etiğine bağlı bir diyetisyen yardımı ile sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenerek kilo verin. Çünkü hayat sağlıklı iken güzel.
- En iyi ara öğün
En iyi ara öğün en ulaşılabilir olandır. Günlük hayatınıza, çalışma şartlarınıza, maddi durumunuza ve ihtiyacınıza göre ara öğünlerinizi belirleyin. Örneğin şantiyede çalışan bir mühendis iseniz ulaşılabilirlik olarak sizin için en uygun ara öğün diyet bisküvi ve bir su bardağı ayran olabilirken, ev hanımı iseniz sağlıklı, lezzetli bir smothie daha uygun olabilir. Bu nedenle günlük hayatınıza en uygun, size özel listeler için bize başvurun. İnternetteki standart listeler ve tarifler ile diyetinizi eziyete çevirmeyin. Keyifle kilo verin. 😊😊😊😊
- Neden Diyetisyene Başvurmalıyız?
Sorunun bir çok insan için tek bir cevabı varken -zayıflamak- biz diyetisyenler ve konuya dahil diğer sağlık profesyonelleri için tahmininizden çok daha fazla cevabı var. Diyetisyenler zayıflatmanın yanı sıra kronik ve akut bir çok hastalığın tedavisinde tedavinin bir parçası olan beslenme tedavisi sürecini yönetmekle görevlidir. Bu durumları ana başlıklar altında toplamaya çalışırsak; 🔸️Tip 1 ve Tip 2 Diyabet 🔸️İnsülin direnci 🔸️Reaktif Hipoglisemi 🔸️Hiperlipidemi 🔸️Kalp Hastaliklari 🔸️Reflü 🔸️İrritable bagirsak hastaliklari 🔸️Böbrek Hastaliklari 🔸️Karaciger yaglanmasi 🔸️Karaciger yetmezligi ve siroz 🔸️Çocuk hastaliklari 🔸️Gestasyonel diyabet 🔸️Kanser ve kanser kaşeksisi 🔸️Cerrahi öncesi ve sonrasi beslenme 🔸️Enteral ve Parenteral beslenme Zayiflatmak en kolayi ! Sağliğinizi koruyarak ve kendinizi her gün biraz daha dinc hissederek zayiflamaniz ilk kural. Yarini beklemeyin 🍋
- Sonbaharda Beslenme
VÜDUNUZU KIŞA HAZIRLAYIN !! Mevsim Geçişlerinde Beslenme Önerileri Sonbahar bir geçiş mevsimi bu nedenle vücudumuz için kışa hazırlık dönemi dememiz mümkün. Vücudun kışa hazırlığı, hastalıklar, bağışıklığın zayıflaması derken sonbahar keyfini süremeden geçip gidiyor. Bir de tatiller, bayramlar derken yazdan kalma kilolar ile biraz sıkıntılı bir dönem olarak geçebiliyor. Havaların daha erken kararması, güneşin yerini yağmurların alması ve soğukların gitgide artıp, işlerin yoğunlaşması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları da gelişebiliyor. Bu dönemde beslenme çok daha önem kazanıyor. Günlük diyetimizde yapacağınız küçük ve olumlu değişiklikler ile sağlığımıza çok büyük yatırımlar yapılabilir. • İnsan vücudunun gün içinde 50 kadar besin öğesini ihtiyacı vardır. Bunun için Karbonhidrat, yağ, protein, mineral ve vitaminleri dengeli ve yeterli miktarlarda almaya dikkat edin. • Özellikle besin çeşitliliği bu dönemde önem taşımaktadır. Örneğin yemek yediğiniz tabağı göz kararı 4 bölüme ayırın ve değişik besin gruplarını, antioksidan kapasitesi yüksek değişik renkte besinleri aynı tabakta tüketip besinlerin etkileşiminden faydalanın. • Mevsim geçişleri; metabolizma hızının değişmesine, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve dolayısıyla hastalıkların ortaya çıkışına zemin hazırlamaktadır. Bu dönemde vücut direncini arttırmak için antioksidan olarak da görev yapan A, C, E vitaminleri ile selenyum, çinko, magnezyum gibi mineraller ile ayrıca omega – 3 ve omega – 9 yağ asitlerinden yeteri kadar almak gerekir. A vitamini; Yumurta, süt, balık, havuç, kayısı gibi sarı, domates gibi turuncu ve ıspanak, brokoli, kabak gibi yeşil sebze ve meyvelerde bulunur. C vitamini; Yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kivi, kuşburnu gibi besinlerde bulunur. E vitamini; yeşil yapraklı bitkiler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar, sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz, badem vb.) tahıl taneleri ve kuru baklagillerdir. Et, yumurta ve balıkta da bir miktar E vitamini vardır. Tohumların özünde (embriyosunda) yer alır. En zenginleri, yağlı tohumlardır. Selenyum; tüm deniz ürünleri, mantar, susam, Tam tahıllar, deniz ürünleri, sarımsak ve yumurta selenyumun en iyi kaynaklarıdır. Çinko; İstiridye, buğday ürünleri, susam ve ayçiçeği çekirdekleri, badem, yağsız et, tavuk, hindi, çinko kaynaklarıdır. Magnezyum; yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, sert sular, muz, avokado, kakao, çikolata, fındık, ceviz ve kabak çekirdeği gibi yiyecekler magnezyumun önemli kaynaklarıdır. Omega 3; yağlı balıklar olan somon, ringa, sardalye, ton, uskumru, yağlı tohumlar olan ceviz, badem, soya filizi, nohut, keten tohumu, kuş üzümü ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Omega 9; zeytinyağı en iyi kaynağıdır. • Bu aylarda özellikle sigara içenlerin içmeyenlere göre iki kat fazla C vitamini tüketmesi gerekmektedir. • Izgara, buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılmalıdır. • Kendinizi mutsuz hissediyorsanız muz, taze sıkılmış meyve suları, ceviz, fındık, badem ya da 1-2 parça bitter çikolata da ara öğünlerde tüketilebilir. • Havaların soğumasıyla birlikte vücut ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek için harcamış olduğu enerji miktarını düşürür. Kilo almak istemiyorsanız aldığınız kalori ile yaktığınız kalorinin eşit olması gerekmektedir. Dolayısıyla miskinlikten kurtulup mutlaka haftada 2 -3 kez fiziksel aktivite yapılmalıdır. • Lif tüketimini dengeleyebilmek için kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri, sebze ve taze/kuru meyveler tüketilmelidir. • Alınan tüm toksinleri vücuttan uzaklaştırabilmek için 8 -12 bardak su içilmelidir. Egzersiz planı yapın. Alışverişi gözden geçirin: Sonbaharda enerjinizin düşmemesi ve stresi kontrol etmek için B grubu vitaminlerinden zengin beslenin. Diyet tuzaklarına düşmeyin. Yaz kilolarından kurtulmak için telaş içinde olabilirsiniz, ama size zarar verebilecek programlardan uzak durun! Metabolizmanızda oluşabilecek kalıcı bir hasar, ömür boyu kilo problemi yaşamanıza sebep olabilir. SAĞLICAKLA..
















